sore - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
sore ağrıyan adj.
  • Herbal tea should soothe your sore throat.
  • Bitki çayı ağrıyan boğazınızı yatıştıracaktır.
  • Tom rubbed his sore feet.
  • Tom ağrıyan ayağını ovaladı.
  • My whole body is sore.
  • Tüm vücudum ağrıyor.
Show More (29)
sore yara n.
  • His feet were covered in sores.
  • Ayakları yara içindeydi.
  • In modern societies and modern economies, corruption is a cancerous sore.
  • Modern toplumlarda ve modern ekonomilerde yolsuzluk kanserli bir yaradır.
  • Iraq remained a festering sore.
  • Irak iltihaplı bir yara olarak kaldı.
Show More (2)
sore ağrılı adj.
  • Why am I smoking with this sore throat?
  • Neden bu ağrılı boğazla sigara içiyorum?
  • He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day.
  • Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.
  • Tom said his back was sore.
  • Tom sırtının ağrılı olduğunu söyledi.
Show More (2)
sore kızgın adj.
  • She's still a bit sore because you forgot her birthday.
  • Doğum gününü unuttuğun için hâlâ biraz kızgın.
  • You seem a little sore.
  • Biraz kızgın görünüyorsun.
  • She was sore at me for being late.
  • Geç kaldığım için bana kızgındı.
Show More (0)
sore yaralı adj.
  • Tom has a sore knee.
  • Tom'un yaralı bir dizi var.
  • Everybody is sore.
  • Herkes yaralı.
  • Tom is still a little sore.
  • Tom hâlâ biraz yaralı.
Show More (0)
sore vahim adj.
  • Losing the race was a sore disappointment.
  • Yarışı kaybetmek vahim bir hayal kırıklığı oldu.
Show More (-2)