İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | stick out f. | çıkarmak | ||
He stuck out his tongue at his teacher. Öğretmenine dilini çıkardı. More Sentences |
||||
Genel | stick out f. | uzatmak | ||
Tom stuck out his tongue at Mary. Tom dilini Mary'ye uzattı. More Sentences |
||||
Genel | stick out f. | dışarı çıkarmak | ||
Tom stuck out his tongue to try and catch snowflakes. Tom kar tanelerini yakalamaya çalışmak için dilini dışarı çıkardı. More Sentences |
||||
Genel | stick out f. | çıkmak | ||
His shoes were so old that his toes were sticking out of them. Ayakkabıları o kadar eskiydi ki ayak parmakları dışarı çıkıyordu. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | stick out f. | çıkıntı yapmak | ||
General | ||||
Genel | stick out f. | dışarı uzatmak | ||
Genel | stick out f. | dayanmak | ||
Genel | stick out f. | dayatmak | ||
Genel | stick out f. | fırlamak | ||
Genel | stick out f. | katlanmak | ||
Genel | stick out f. | -den dışarı uzanmak | ||
Genel | stick out f. | -den dışarı çıkmak | ||
Genel | stick out f. | ucu çıkmak | ||
Genel | stick out f. | çıkıntılı olmak | ||
Genel | stick out f. | direnmek | ||
Genel | stick out f. | ısrar etmek | ||
Genel | stick out f. | ayak diremek | ||
Genel | stick out f. | şaşmamak | ||
Genel | stick out f. | inat etmek | ||
Genel | stick out f. | düşüncesini/isteğini diretmek | ||
Genel | stick out f. | (işçiler) eylem yapmak | ||
Genel | stick out f. | (işçiler) grev yapmak | ||
Genel | stick out f. | (birine) ters düşmek | ||
Genel | stick out f. | (biriyle) inatlaşmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | stick out f. | saygın olmak | ||
Öbek Fiiller | stick out f. | belirgin olmak | ||
Öbek Fiiller | stick out f. | bir amaç için sebat etmek | ||
Öbek Fiiller | stick out f. | vaat etmek | ||
Öbek Fiiller | stick out f. | ümit vermek |