| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | widen f. | genişletmek | ||
|
The council is planning to widen the narrow sidewalks in the city. Konsey, şehirdeki dar kaldırımları genişletmeyi planlıyor. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | widen f. | açmak | ||
|
The little girl's eyes widened with the surprise birthday party. Küçük kızın gözleri sürpriz doğum günü partisiyle fal taşı gibi açıldı. More Sentences |
||||
| Genel | widen f. | genişletilmek | ||
|
If anything, they need to be widened in their scope! Aksine, kapsamlarının genişletilmesi gerekiyor! More Sentences |
||||
| Genel | widen f. | açılmak | ||
|
The total score gap between the two players widened with the last game. İki oyuncu arasındaki sayı farkı son oyunda daha da açıldı. More Sentences |
||||
| Genel | widen f. | genişlemek | ||
|
The gap between prosperity and poverty is likely to widen, not narrow, as a result. Sonuç olarak refah ve yoksulluk arasındaki uçurumun daralması değil, genişlemesi muhtemeldir. More Sentences |
||||
| Genel | widen f. | genişletmek | ||
|
The debate aroused by the Convention in recent months has already widened our horizons. Son aylarda Sözleşme'nin yol açtığı tartışmalar şimdiden ufkumuzu genişletti. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Teknik | widen f. | genişletmek | ||
|
Perhaps some people would have preferred to widen the gap, to add more fuel to the fire? Belki de bazı insanlar aradaki uçurumu genişletmeyi, yangına daha fazla körükle gitmeyi tercih ederdi. More Sentences |
||||
| Textile | ||||
| Tekstil | widen f. | genişletmek | ||
|
We are also very pleased that the amendment widening the definition of the family went through. Aile tanımını genişleten değişikliğin kabul edilmesinden de büyük memnuniyet duyuyoruz. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | widen f. | tevsi etmek | ||
| Genel | widen f. | bollaştırmak | ||
| Genel | widen f. | bollaşmak | ||
| Genel | widen f. | (kıyafetleri) genişletmek | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | widen horizons f. | yeni ufuklar açmak | ||
| Genel | widen one's scope f. | kapsamını genişletmek | ||
| Genel | widen one's viewpoint f. | bakış açısını genişletmek | ||
| Genel | widen one's horizon f. | ufkunu genişletmek | ||
| Genel | widen the scope f. | kapsamı genişletmek | ||
| Genel | widen the scope f. | kapsam genişletmek | ||
| Genel | widen horizon f. | ufuk açmak | ||
| Genel | widen horizon f. | ufuk genişletmek | ||
| Genel | widen one's knowledge f. | bilgi dağarcığını genişletmek | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | widen somebody's horizons f. | ufkunu genişletmek | ||
| Deyim | widen (one's) horizons f. | (birinin) ufkunu genişletmek | ||
