(bir şey) getirmek

"(bir şey) getirmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	(bir şey) getirmek	come with (something) f.

"(bir şey) getirmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 127 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	beraberinde (bir şey) getirmek	come with (something) f.
This time the message came with another bit of news. Bu sefer mesaj yeni bir haberi beraberinde getirdi. More Sentences
2	Öbek Fiiller	(birini bir şey yapması) için oyuna getirmek	trick (one) into (doing something) f.
She felt she had been tricked into marriage. Evlilik için oyuna getirilmiş olduğunu hissetti. More Sentences
General
3	Genel	aklına bir şey getirmek	bring to mind f.
4	Genel	(bir şey ekleyerek) daha makul hale getirmek	season f.
Phrasals
5	Öbek Fiiller	tamamlayıcı parçalardan bir şey meydana getirmek	compile (something) from (something) f.
6	Öbek Fiiller	bir şeyi daha küçük/kısa bir şey haline getirmek	condense (something) to (something) f.
7	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek	adapt (something) for (something) f.
8	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek	adapt something for something f.
9	Öbek Fiiller	bir yere bir şey getirmek	take something in f.
10	Öbek Fiiller	birini bir şey yapması konusunda ikna etmek/oyuna getirmek	fool someone into something f.
11	Öbek Fiiller	bir yere bir şey getirmek	take something into some place f.
12	Öbek Fiiller	bir kimseyi bir şey için yeterli hale getirmek	qualify someone for something f.
13	Öbek Fiiller	(birinin ya da bir şeyin) başına (kötü bir şey) getirmek	wreak (something) on (someone or something) f.
14	Öbek Fiiller	bir şeyi başka bir şey haline getirmek	fashion something out of something f.
15	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) hakkında üzüntüsünü dile getirmek/ifade etmek	weep for (someone or something) f.
16	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) hakkında duyduğu acıyı dile getirmek	weep for (someone or something) f.
17	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) ile ilgili üzüntüsünü/acısını dile getirmek	weep for (someone or something) f.
18	Öbek Fiiller	(bir şeyi biri/bir şey) için bulup getirmek	get (something) for (someone or something) f.
19	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir şey) için bulup getirmek	get (something) for (someone or something) f.
20	Öbek Fiiller	bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek	grind something into something f.
21	Öbek Fiiller	bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek	grind something into something f.
22	Öbek Fiiller	bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek	grind something into something f.
23	Öbek Fiiller	bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek	grind into f.
24	Öbek Fiiller	bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek	grind into f.
25	Öbek Fiiller	bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek	grind into f.
26	Öbek Fiiller	bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek	grind something to something f.
27	Öbek Fiiller	bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek	grind something to something f.
28	Öbek Fiiller	bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek	grind something to something f.
29	Öbek Fiiller	yontarak başka bir şey haline getirmek	hack out f.
30	Öbek Fiiller	(bir şey yaparak) bir gerekliliği yerine getirmek	satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) f.
31	Öbek Fiiller	birinin aklına bir şey getirmek	recall something to someone f.
32	Öbek Fiiller	çok hızlı bir şekilde (bir şey) haline getirmek	rocket into (something or some place) f.
33	Öbek Fiiller	çok hızlı bir şekilde (bir şey) haline getirmek	rocket to (something or some place) f.
34	Öbek Fiiller	çok hızlı bir şekilde (bir şey) haline getirmek	skyrocket into (something or some place) f.
35	Öbek Fiiller	çok hızlı bir şekilde (bir şey) haline getirmek	skyrocket to (something or some place) f.
36	Öbek Fiiller	karıştırarak (bir şey) haline getirmek	stir to (something) f.
37	Öbek Fiiller	-e bir şey getirmek	take something in f.
38	Öbek Fiiller	tekerlekli bir şey üzerinde getirmek	wheel out f.
39	Öbek Fiiller	çırparak bir şey haline getirmek	whip into f.
40	Öbek Fiiller	karıştırarak bir şey haline getirmek	whip into f.
41	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek	set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
42	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) pozisyonuna getirmek	set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
43	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak	set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
44	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şey konumuna getirmek	set someone or something up as something f.
45	Öbek Fiiller	bir şeyi ciddi bir şey haline getirmek	precipitate something into something f.
46	Öbek Fiiller	büküp (bir şey) haline getirmek	twist into (something) f.
47	Öbek Fiiller	kıvırıp (bir şey) haline getirmek	twist into (something) f.
48	Öbek Fiiller	kıvrandırıp (bir şey) durumuna getirmek	twist into (something) f.
49	Öbek Fiiller	bir şeyi kıvırıp/kıvırarak bir şey haline getirmek	twist something into something f.
50	Öbek Fiiller	bir şeyi büküp/bükerek bir şey haline getirmek	twist something into something f.
51	Öbek Fiiller	(bir şeyleri bir şey) altında bütünleştirmek/bir araya getirmek	unify (something) into (something) f.
52	Öbek Fiiller	birilerini/bir şeyleri bir şey altında bütünleştirmek/bir araya getirmek	unify someone or something into something f.
53	Öbek Fiiller	(bir şey) altında bütünleştirmek/bir araya getirmek	unite into (something) f.
54	Öbek Fiiller	yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek	splice together f.
55	Öbek Fiiller	bir şey haline getirmek	turn to f.
56	Öbek Fiiller	(birini) bir şey pozisyonuna/görevine getirmek	name (one) as f.
57	Öbek Fiiller	aklına (bir şey) getirmek	taste of (something) f.
58	Öbek Fiiller	birine bir şey getirmek	get something for someone f.
59	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) önüne (bir şey) getirmek	bring (something) before (someone or something) f.
60	Öbek Fiiller	birini bir şeye/bir şey için getirmek	bring someone over to something f.
61	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) başına bir şey getirmek	bring (something) upon (someone or something) f.
62	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) başına bir şey getirmek	bring (something) on (someone or something) f.
63	Öbek Fiiller	birinin başına bir şey getirmek	bring something on someone f.
64	Öbek Fiiller	(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şey) haline getirmek	build into (something) f.
65	Öbek Fiiller	'-den bir şey meydana getirmek	compile from f.
66	Öbek Fiiller	değiştirip (bir şey) haline getirmek	convert into (something) f.
67	Öbek Fiiller	değiştirip (bir şey) haline getirmek	convert to (something) f.
68	Öbek Fiiller	bir şey demeye getirmek	drive at something f.
69	Öbek Fiiller	(bir şey) demeye getirmek	drive at (something) f.
70	Öbek Fiiller	(bir şeyi) büyütüp (bir şey) haline getirmek	expand (something) into (something) f.
71	Öbek Fiiller	(bir şeyi) genişletip (bir şey) haline getirmek	expand (something) into (something) f.
72	Öbek Fiiller	(bir şeyi) alıp (başka bir şey) haline getirmek	fashion (something) into (something else) f.
73	Öbek Fiiller	(başka bir şey) haline getirmek	fashion into f.
74	Öbek Fiiller	(başka bir şey) haline getirmek	fashion out of f.
75	Öbek Fiiller	içeri bir şey getirmek/taşımak	fetch something in f.
76	Öbek Fiiller	(bir şey) demeye getirmek	get at (something) f.
77	Öbek Fiiller	(bir şey) meydana getirmek	gin up (something) [us] f.
78	Öbek Fiiller	(bir şey) dile getirmek	give forth (something) [dated] f.
79	Öbek Fiiller	ufalayıp başka bir şey haline getirmek	grind to f.
80	Öbek Fiiller	ezip başka bir şey haline getirmek	grind to f.
81	Öbek Fiiller	öğütüp başka bir şey haline getirmek	grind to f.
82	Öbek Fiiller	(bir şeyi) keserek/doğrayarak (bir şey) yapmak/haline getirmek	hack (something) out of (something) f.
83	Öbek Fiiller	bir şey demeye getirmek	hint at something f.
84	Öbek Fiiller	(bir şey) demeye getirmek	hint to f.
85	Öbek Fiiller	(bir şeyden) bir şey alıp (bir yere) ithal etmek/getirmek	import something (from something) (into something) f.
86	Öbek Fiiller	(bir ülkeden bir şey) getirmek/getirtmek	import (something) from (some place) f.
87	Öbek Fiiller	(bir şeye bir şey) getirmek	instill (something) in (something) f.
88	Öbek Fiiller	(bir şeye bir şey) getirmek	instill (something) into (something) f.
89	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) getirmek	institute (something) against (someone or something) f.
90	Öbek Fiiller	(bir şeyi büyük bir şey) haline getirmek	make (something) (out) of (something) f.
91	Öbek Fiiller	(birini bir şey) için gaza getirmek	put (one) up to (something) f.
92	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir şey) haline getirmek	render (something) into (something) f.
93	Öbek Fiiller	(bir şey) bulmak için ortalığın altını üstüne getirmek	rummage around for (something) f.
94	Öbek Fiiller	(bir şey) bulmak için (bir şeyin) altını üstüne getirmek	rummage around in (something) for (something) f.
95	Öbek Fiiller	(bir şey) bulmak için (bir şeyin) altını üstüne getirmek	rummage through (something) (for something) f.
96	Öbek Fiiller	(bir şey) bulmak için etrafın altını üstüne getirmek	scavenge (around) for (something) f.
97	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir şey) haline getirmek	transmute (something) from (something) f.
98	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir şey) haline getirmek	transmute (something) into (something) f.
99	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir şey) haline getirmek	transmute (something) to (something) f.
100	Öbek Fiiller	(bir şey) haline getirmek	turn into (something) f.
101	Öbek Fiiller	(bir şeyleri) bir araya getirip (bir şey) haline getirmek	weave (something) into (something) else f.
102	Öbek Fiiller	kıvırıp/dolayıp (bir şey) haline getirmek	wind up into (something) f.
103	Öbek Fiiller	(bir şeyi) daha kapsamlı/karmaşık (bir şey) haline getirmek	work (something) up into (something) f.
104	Öbek Fiiller	(bir şeyi) daha büyük (bir şey) haline getirmek	work (something) up into (something) f.
105	Öbek Fiiller	çalışarak (bir şey) haline getirmek	work up to (something) f.
106	Öbek Fiiller	başına (kötü bir şey) getirmek	wreak on f.
Colloquial
107	Konuşma Dili	eve birini/bir şey getirmek	take home f.
108	Konuşma Dili	eve dönerken beraberinde birini/bir şey getirmek	take home f.
109	Konuşma Dili	(bir şeylerden) başka (bir şey) yaratmak/meydana getirmek	make (something) from (other things) f.
110	Konuşma Dili	işi bir şey yapma raddesine getirmek	go as far as to do something f.
111	Konuşma Dili	işi bir şey yapma raddesine getirmek	go so far as to do something f.
112	Konuşma Dili	işi (bir şey yapma) noktasına getirmek	go so far as (doing something) f.
113	Konuşma Dili	(biri/bir şey) burasına kadar getirmek/gelmek	have had enough (of somebody/something) f.
114	Konuşma Dili	(biri/bir şey) burasına kadar getirmek/gelmek	have had it with (someone or something) f.
Idioms
115	Deyim	bir şey hakkındaki endişeleri dile getirmek	raise concern over f.
116	Deyim	bir şey hakkındaki endişeleri dile getirmek	raise concern about f.
117	Deyim	başka bir şey haline getirmek	fashion something into something f.
118	Deyim	eve bir şey getirmek	take something home (with oneself) f.
119	Deyim	(birini/bir şey) bulmak için her yerin altını üstüne getirmek	be beating the bushes (for someone or something) f.
120	Deyim	(birine yardım) için (bir şey) getirmek	bring (something) to (one's) aid f.
121	Deyim	(biri/bir şey) aleyhine kanıtları bir araya getirmek	build a case against (someone or something) f.
122	Deyim	(birini/bir şeyi) geliştirip biri/bir şey haline getirmek	build someone or something up (into someone or something) f.
123	Deyim	birini (bir şeye/bir şey için) hazır hale getirmek	build someone up (for something) f.
124	Deyim	(kendini/birini biri/bir şey) için hazır hale getirmek	make (oneself or something) ready (for someone or something) f.
125	Deyim	(bir şey yapmayı) alışkanlık/rutin haline getirmek	make a habit of (doing something) f.
126	Deyim	(bir şey yapmayı) kural haline getirmek	make it a rule to (do something) f.
127	Deyim	(bir şey yapmayı) sürekli hale getirmek	make it a rule to (do something) f.