(bir yere) gelmek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(bir yere) gelmek



"(bir yere) gelmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
(bir yere) gelmek fetch up at (some place) f.
(bir yere) gelmek roll in (to some place) f.
Idioms
(bir yere) gelmek arrive upon the scene f.

"(bir yere) gelmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 47 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek come to stay f.
belirli bir yere gelmek get there f.
(birinin yardımı sayesinde) bir yere gelmek get somewhere f.
bir yere gelmek gain a footing f.
bir yere gelmek obtain a footing f.
bir yere sıfırdan gelmek come from nothing f.
(çabalayarak) bir yere gelmek haul f.
Phrasals
(bir yere) uğramak/gidip gelmek/girip çıkmak run by (some place) f.
(bir yere) uğramak/gidip gelmek/girip çıkmak run by f.
bir yere gelmek come to f.
kuzeydeki bir yerden güneydeki bir yere bir araçla gitmek/ gelmek drive down f.
(rakım olarak daha alçakta) bir yere gelmek come down to f.
suyun üzerinde seyrederek bir yere gelmek/varmak sail into f.
gemi, tekne ile bir yere gelmek/varmak sail into f.
(bir yere) akın akın gelmek stampede into (some place) f.
daha güneydeki bir yere gelmek come down to f.
bulunduğu yerin aşağısında kalan bir yere gelmek come down to f.
bir şeye/yere geri gelmek arrive back f.
(bir şey) için bir şeye/yere gelmek come in for (something) f.
(bir yere) uçakla gelmek/gitmek fly into (something or some place) f.
bir yere uçakla gelmek/gitmek fly into something f.
(birinin evine/yaşadığı yere bir şey için) çat kapı gelmek invite (oneself) over (for something) f.
(birinin evine/yaşadığı yere bir şey için) davetsiz bir şekilde gelmek invite (oneself) over (for something) f.
(bir yere) elini kolunu sallayarak gelmek/girmek traipse into (some place) f.
(bir yere) pervasızca gelmek/girmek traipse into (some place) f.
Proverb
bir işte çok iyi bir yere gelmek (yükselmek) istiyorsan en alttan başlayıp adım adım yükselmelisin he who would climb the ladder must begin at the bottom
Colloquial
(bir yere birinden) önce gelmek beat (one) to (something) f.
(bir yere birinden) önce gelmek beat someone to something f.
(bir yere birinden) önce gelmek beat to f.
(bir şeye/yere) gelmek drive up to (some place or thing) f.
Idioms
(belli bir zamanda belli bir yere) gelmek be around f.
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps f.
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek pull yourself up by your own bootstraps f.
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek drag yourself up by your own bootstraps f.
(bir yere/bir şeye) kadar gelmek make it as far as (something or some place) f.
araçla (bir yere) gidip gelmek take a spin (to some place) f.
tırnaklarıyla bir yere gelmek claw your way back f.
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek claw your way back f.
tırnaklarıyla bir yere gelmek claw your way into something f.
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek claw your way into something f.
tek vücut halinde bir yere gelmek/hareket etmek come in a body f.
toplanıp grupça bir yere gelmek come in a body f.
bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek go for a spin (to some place) f.
bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek go out for a spin (to some place) f.
hayatında bir yere gelmek make something of (one's) life f.
bir işte/şeyde bir yere gelmek make your way in something f.
Marine
bir yere gelmek fetch f.