|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
| General |
|
| 1 |
Genel |
birine bir şey hakkında bilgi vermek |
prime someone about f.
|
|
| 2 |
Genel |
birine bir şey yapması için yetki vermek |
empower someone to do something f.
|
|
| 3 |
Genel |
(birine başka bir şey) vermek |
hit f.
|
|
| Phrasals |
|
| 4 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye bir şey) vermek |
set (someone or something) before (someone or something) f.
|
|
| 5 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye bir şey) vermek |
set something before (someone, something, or some creature) f.
|
|
| 6 |
Öbek Fiiller |
(biri ya da bir şey için birine) bir şey vermek |
contribute something (to someone) (for someone or something) f.
|
|
| 7 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey uzatmak/vermek |
pass something down (to someone) f.
|
|
| 8 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey uzatmak/vermek |
pass something on (to someone) f.
|
|
| 9 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey vermek/dağıtmak |
issue someone with something f.
|
|
| 10 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey (hediyeler vb) vermek |
ply (someone with something else) f.
|
|
| 11 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey yapma hakkını vermek |
entitle someone to do something f.
|
|
| 12 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey olarak) önemli bir rol vermek |
feature (one) as (something) f.
|
|
| 13 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey olarak) başrolü vermek |
feature (one) as (something) f.
|
|
| 14 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey olarak) başrollerden birini vermek |
feature (one) as (something) f.
|
|
| 15 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey olarak önemli bir rol vermek |
feature someone as something f.
|
|
| 16 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir hayvana) yiyecek (bir şey) vermek |
feed (something) to (someone or an animal) f.
|
|
|
|
| 17 |
Öbek Fiiller |
birine (biri/bir şey hakkında) bilgi vermek |
fill someone in (on someone or something) f.
|
|
| 18 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/birine bir şey) vermek |
furnish (someone or something) with (something) f.
|
|
| 19 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapma) yetkisini (birine) vermek |
empower (someone) to (do something) f.
|
|
| 20 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla bir şey vermek |
heap something on someone f.
|
|
| 21 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla bir şey vermek |
heap something upon someone f.
|
|
| 22 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye kendi/biri/bir şey) hakkında özel bir bilgiyi açık etmek/ele vermek |
expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) f.
|
|
| 23 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) ödünç vermek |
stake (one) to (something) f.
|
|
| 24 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey vermek |
stake someone to something f.
|
|
| 25 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey ödünç vermek |
stake someone to something f.
|
|
| 26 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey alması için borç vermek |
stake someone to something f.
|
|
| 27 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey alması için para vermek |
stake someone to something f.
|
|
| 28 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bir şey vermek |
offer something up (to someone or something) f.
|
|
| 29 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hissini vermek |
suggest (something) to (one) f.
|
|
| 30 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) fikrini vermek |
suggest (something) to (one) f.
|
|
| 31 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında tavsiye vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
| 32 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında akıl vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
| 33 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında fikir vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
| 34 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında tavsiye vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
| 35 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
| 36 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında fikir vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
|
|
| 37 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında tavsiye vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
| 38 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
| 39 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında fikir vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
| 40 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında tavsiye vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
| 41 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında akıl vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
| 42 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında fikir vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
| 43 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında tavsiye vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
| 44 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
| 45 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında fikir vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
| 46 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında tavsiye vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
| 47 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
| 48 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında fikir vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
| 49 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için aynı şekilde karşılık vermek |
avenge (oneself) against (someone or something) for (something) f.
|
|
| 50 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey için) bir ödül vermek |
award something (to someone) (for something) f.
|
|
| 51 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey için) bir şey ödülü vermek |
award something (to someone) (for something) f.
|
|
| 52 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey için) bir ödül vermek |
award (someone) something (for something) f.
|
|
| 53 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey için) bir şey ödülü vermek |
award (someone) something (for something) f.
|
|
| 54 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) için (bir şey) hediye etmek/vermek |
award (one) (something) for (something) f.
|
|
| 55 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) için (bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek |
award (one) (something) for (something) f.
|
|
| 56 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey) hediye etmek/vermek |
award (someone or something) (something) f.
|
|
| 57 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hediye etmek/vermek |
award (something) to (one) f.
|
|
| 58 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey için) destek olmak/vermek |
back (someone) for (something) f.
|
|
| 59 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey vermek |
bestow something on someone f.
|
|
| 60 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey yapması) için rüşvet vermek |
bribe (someone) into (doing something) f.
|
|
| 61 |
Öbek Fiiller |
(birine biri/bir şey) hakkında ana hatlarıyla bilgi vermek |
brief (one) on (someone or something) f.
|
|
| 62 |
Öbek Fiiller |
(birine biri/bir şey) hakkında kısaca bilgi vermek |
brief (one) on (someone or something) f.
|
|
| 63 |
Öbek Fiiller |
birine (bir şey hakkında) bilgi vermek |
clue someone in (on something) f.
|
|
| 64 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye/bir varlığa) şırıngayla (bir şey) vermek |
inject (something) into (someone, something, or some creature) f.
|
|
| 65 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye/bir varlığa) şırıngayla (bir şey) vermek |
inject (someone, something, or some creature) with (something) f.
|
|
| 66 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) olarak vekalet vermek |
deputize (one) as (something) f.
|
|
| 67 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) için iş vermek |
employ (someone) for (something) f.
|
|
| 68 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) için iş vermek |
employ (someone) in (something) f.
|
|
| 69 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şey vermek |
favor someone or something with something f.
|
|
| 70 |
Öbek Fiiller |
birine (bir şey) vermek |
fix someone up (with something) f.
|
|
| 71 |
Öbek Fiiller |
(birine) bir şey vermek |
fork something over (to someone) f.
|
|
| 72 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey) vermek |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
| 73 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında bilgi vermek |
gen (someone) up on (something) [uk] f.
|
|
| 74 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek) |
get something into someone f.
|
|
| 75 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek) |
get something in someone f.
|
|
| 76 |
Öbek Fiiller |
(birine) bir şey vermek |
hold something out (to someone) f.
|
|
|
|
| 77 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey havası) vermek |
impart (something) to (someone or something) f.
|
|
| 78 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) işareti vermek |
indicate (something) to (someone) f.
|
|
| 79 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) sinyali vermek |
indicate (something) to (someone) f.
|
|
| 80 |
Öbek Fiiller |
(kendine/birine bir şey) için izin vermek |
indulge (oneself or someone) with (something) f.
|
|
| 81 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) şırıngayla (bir şey) vermek |
inject (someone or something) with (something) f.
|
|
| 82 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey yapmak) için enerji/cesaret vermek |
jolly (someone) into (doing) (something) f.
|
|
| 83 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bol keseden (bir şey) vermek |
lavish (someone or something) with (something) f.
|
|
| 84 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bol keseden (bir şey) vermek |
lavish (something) upon (someone or something) f.
|
|
| 85 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bol keseden (bir şey) vermek |
lavish (something) on (someone or something) f.
|
|
| 86 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) borç vermek |
lend (something) out (to one) f.
|
|
| 87 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) borç vermek |
lend (something) to (one) f.
|
|
| 88 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) unvanı vermek |
ordain (one) as (something) f.
|
|
| 89 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey) için ceza vermek |
penalize (someone or something) for (something) f.
|
|
| 90 |
Öbek Fiiller |
(birine) bir sürü/çok miktarda (bir şey) vermek |
ply (one) with (something) f.
|
|
| 91 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey) vermek |
provide (something) for (someone or something) f.
|
|
| 92 |
Öbek Fiiller |
birine (bir şey/bir ilaç) vermek |
pump somebody full of something f.
|
|
| 93 |
Öbek Fiiller |
(birine/kendine bir şey yaparak) ceza vermek |
punish (someone or oneself) by (doing something) f.
|
|
| 94 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) için gaz vermek |
put (one) up to (something) f.
|
|
| 95 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) karşılığında hakkını vermek |
remunerate (one) for (something) f.
|
|
| 96 |
Öbek Fiiller |
(birine) gizlice (bir şey) vermek |
slip (something) to (one) f.
|
|
| 97 |
Öbek Fiiller |
(birine) fark ettirmeden/çaktırmadan (bir şey) vermek |
slip (something) to (one) f.
|
|
| 98 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye biri/bir şey) vermek |
supply (someone or something) with (someone or something) f.
|
|
| 99 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey yapmasını) isteyerek zahmet vermek |
trouble (one) to do (something) f.
|
|
| Colloquial |
|
| 100 |
Konuşma Dili |
(birine bir şey) için zahmet vermek |
trouble (one) for (something) f.
|
|
| 101 |
Konuşma Dili |
(birine bir şey) için rahatsızlık vermek |
trouble (one) for (something) f.
|
|
| 102 |
Konuşma Dili |
birine bir şey isteyerek zahmet vermek |
trouble someone for something f.
|
|
| 103 |
Konuşma Dili |
birine ödünç bir şey vermek |
spot someone (something) f.
|
|
| 104 |
Konuşma Dili |
birine (bir şey) ödünç vermek |
spot someone (something) f.
|
|
| 105 |
Konuşma Dili |
(birine bir şey) borç vermek |
lend (one) (something) f.
|
|
| Idioms |
|
| 106 |
Deyim |
(bir şey) nedeniyle (birine) sıkıntı vermek/rahatsızlık vermek |
burden someone or something with someone or something f.
|
|
| 107 |
Deyim |
(bir şey) nedeniyle (birine) zahmet vermek/zahmet çektirmek |
burden someone or something with someone or something f.
|
|
| 108 |
Deyim |
birine bir şey hakkında bir ipucu vermek |
give someone an inkling of something f.
|
|
| 109 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
|
|
| 110 |
Deyim |
birine (bir şey) şerefini vermek |
do somebody the honour (of doing something) f.
|
|
| 111 |
Deyim |
birine (bir şey) onurunu vermek |
do somebody the honour (of doing something) f.
|
|
| 112 |
Deyim |
(birine bir şey yapma) fırsatı vermek |
enable (one) to (do something) f.
|
|
| 113 |
Deyim |
(birine bir şey yapması için) resmi olarak izin vermek |
give (one) (the) clearance to (do something) f.
|
|
| 114 |
Deyim |
(birine bir şey hakkında) genel bir fikir vermek |
give (one) a rough idea (about something) f.
|
|
| 115 |
Deyim |
(birine bir şey hakkında) kabaca bir fikir vermek |
give (one) a rough idea (about something) f.
|
|
| 116 |
Deyim |
(birine bir şey hakkında) yaklaşık bir fikir vermek |
give (one) a rough idea (about something) f.
|
|
| 117 |
Deyim |
(birine bir şey) hakkında genel bir fikir vermek |
give (one) a rough idea of (something) f.
|
|
| 118 |
Deyim |
(birine bir şey) hakkında kabaca bir fikir vermek |
give (one) a rough idea of (something) f.
|
|
| 119 |
Deyim |
(birine bir şey) hakkında yaklaşık bir fikir vermek |
give (one) a rough idea of (something) f.
|
|
| 120 |
Deyim |
(birine bir şey yapma) şansı vermek |
give (one) a shot at (something) f.
|
|
| 121 |
Deyim |
(birine biri/bir şey) konusunda hesap vermek |
give (one) an account of (someone or something) f.
|
|
| 122 |
Deyim |
(birine biri/bir şey) konusunda bilgi vermek |
give (one) an account of (someone or something) f.
|
|
| 123 |
Deyim |
(birine bir şey yapması için) küçük bir şans vermek |
give somebody half a chance (to do something) f.
|
|
| 124 |
Deyim |
birine (biri/bir şey hakkında) bilgi vermek |
give somebody the low-down (on somebody/something) f.
|
|
| 125 |
Deyim |
(birine) karşı (bir şey) vermek |
give (something) against (one) f.
|
|
| 126 |
Deyim |
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek |
give an account (of someone or something) (to someone) f.
|
|
| 127 |
Deyim |
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek |
give an account (of someone or something) (to someone) f.
|
|
| 128 |
Deyim |
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek |
give someone an account of someone or something f.
|
|
| 129 |
Deyim |
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek |
give someone an account of someone or something f.
|
|
| 130 |
Deyim |
birine (bir şey) şansı vermek |
put someone in the way of f.
|
|
| 131 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
|
|
| 132 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish control over (something) (to someone or something) f.
|
|
