İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | bemoan f. | yakınmak | ||
We are not just going to sit still and bemoan our lot. Öylece oturup halimizden yakınacak değiliz. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | bemoan f. | sızlanmak | ||
General | ||||
Genel | bemoan f. | şikayet etmek | ||
Genel | bemoan f. | inleyerek yakınmak | ||
Genel | bemoan f. | kederlenmek | ||
Genel | bemoan f. | yanıp yakılmak | ||
Genel | bemoan f. | üzüntüsünü belirtmek | ||
Genel | bemoan f. | üzülmek | ||
Genel | bemoan f. | ağlayıp sızlayarak şikayet etmek | ||
Genel | bemoan f. | bir şeyden şikayet etmek (hayal kırıklığına uğramış olduğundan) | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | bemoan f. | ağıtlar yakmak |