|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
daha da fazla olma |
deal i.
|
|
2 |
Genel |
daha da kötüsü |
worse i.
|
|
3 |
Genel |
birbirini izleyen iki ya da daha fazla sayıda tümce ya da dizenin sonlarının tekrarı |
epistrophe i.
|
|
4 |
Genel |
daha da ekleme |
superadding i.
|
|
5 |
Genel |
iki ya da daha çok uçağın uçma yeteneğinin birbiriyle kıyaslanması |
flyoff i.
|
|
6 |
Genel |
tek metinde birleştirilmiş iki ya da daha fazla sayıda yazı |
conflate text i.
|
|
7 |
Genel |
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi |
anagnorisis i.
|
|
8 |
Genel |
iki müzik grubunun ya da müzisyenin kimin daha iyi olduğunu görmek için karşı karşıya gelmesi |
rock off i.
|
|
9 |
Genel |
daha da geliştirme/geliştirilme |
further development i.
|
|
10 |
Genel |
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme |
deglamorization i.
|
|
11 |
Genel |
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme |
deglamorisation i.
|
|
12 |
Genel |
daha önce cenova'da baş hakimlerden birine verilen unvan |
abbot of the people i.
|
|
13 |
Genel |
daha da iyisi/beteri |
the topper [usa] i.
|
|
|
14 |
Genel |
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama |
misericord i.
|
|
15 |
Genel |
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama |
misericorde i.
|
|
16 |
Genel |
uyluklara veya daha da aşağıya kadar uzanan bol giysi |
shirt i.
|
|
17 |
Genel |
miley cyrus sayesinde daha da popülerleşen hiphop müziğine karşı kalça kıvırtarak yapılan dans |
twerk i.
|
|
18 |
Genel |
daha da eklemek |
superadd f.
|
|
19 |
Genel |
daha da kötüleştirmek |
worsen f.
|
|
20 |
Genel |
akşamdan kalıp da sabah bir duble daha içmek |
hair of the dog f.
|
|
21 |
Genel |
daha da ileriye götürmek |
take something (much) further f.
|
|
22 |
Genel |
daha da ileri gitmek |
go further f.
|
|
23 |
Genel |
daha da ileri gitmek |
progress further f.
|
|
24 |
Genel |
daha da kötüleşmek |
become worse f.
|
|
25 |
Genel |
daha da kötü bir hale gelmek |
become worse f.
|
|
26 |
Genel |
daha da kötü bir hale getirmek |
make worse f.
|
|
27 |
Genel |
daha da kötü hale gelmek |
become worse f.
|
|
28 |
Genel |
daha da kötüleşmek |
have become much worse f.
|
|
29 |
Genel |
daha da genişlemek |
get larger f.
|
|
30 |
Genel |
daha da zenginleşmek |
get richer f.
|
|
31 |
Genel |
daha da/daha fazla borçlanmak |
go deeper into debt f.
|
|
32 |
Genel |
konuyu daha da karmaşıklaştırmak |
complicate matter further f.
|
|
33 |
Genel |
daha da önem kazanmak |
become even more important f.
|
|
|
34 |
Genel |
daha da belli etmek (göbeği vb) |
accentuate f.
|
|
35 |
Genel |
daha da belirginleştirmek (göbeği vb) |
accentuate f.
|
|
36 |
Genel |
daha sıcak ya da soğuk yapmak |
attemper f.
|
|
37 |
Genel |
daha da kötü hale gelmek |
disimprove f.
|
|
38 |
Genel |
daha da yakınlaşmak |
closen f.
|
|
39 |
Genel |
(duruma eklenerek) daha da kötüleştirmek |
compound f.
|
|
40 |
Genel |
daha da işlemek |
superrefine f.
|
|
41 |
Genel |
daha da kötüleştirilmiş |
worsened s.
|
|
42 |
Genel |
daha da ekleyen |
superadding s.
|
|
43 |
Genel |
daha da iyi |
much better s.
|
|
44 |
Genel |
daha da iyi |
even better s.
|
|
45 |
Genel |
sağlığı daha da kötü olan |
worse s.
|
|
46 |
Genel |
sağlığı daha da kötüleşmiş |
worsened s.
|
|
47 |
Genel |
sıhhati daha da kötüleşmiş |
worsened s.
|
|
48 |
Genel |
daha da içteki |
inlying s.
|
|
49 |
Genel |
daha da yumuşatılmış |
softened s.
|
|
50 |
Genel |
daha da önemlisi |
more importantly zf.
|
|
51 |
Genel |
daha da fazla |
even more zf.
|
|
52 |
Genel |
daha da uzağa |
further away zf.
|
|
53 |
Genel |
daha (da) |
still zf.
|
|
54 |
Genel |
daha da şaşırtıcı olarak |
more surprisingly zf.
|
|
55 |
Genel |
daha da şaşırtıcı olan |
more surprisingly zf.
|
|
56 |
Genel |
daha da büyük bir dereceye kadar |
all the more so zf.
|
|
57 |
Genel |
daha da çok |
all the more so zf.
|
|
58 |
Genel |
daha da önemlisi |
most importantly zf.
|
|
59 |
Genel |
daha da iyisi |
even better zf.
|
|
60 |
Genel |
daha da çok |
only zf.
|
|
61 |
Genel |
daha da önemlisi |
importantly zf.
|
|
62 |
Genel |
daha da önemlisi |
pressingly (more) zf.
|
|
Phrasals |
|
63 |
Öbek Fiiller |
(birisinden ya da bir şeyden) daha iyi olmak |
tower over f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
başkalarına bilgilerinin ya da statülerinin daha yüksek olmalarından ötürü (fikirlerine katılmasanız bile) sizinle ilgili karar almalarına ya da size bir şey yaptırmalarına müsaade etmek |
defer to someone f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
iki ya da daha fazla kişiyi bir durum/aktivite için bir araya getirmek/birleştirmek |
yoke together f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek |
prize (someone or something) above (someone or something else) f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek |
prize someone or something above someone or something f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek |
put (someone or something) above (someone or something) f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek |
put someone or something above someone or something f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
(birisinden, bir gruptan ya da bir şeyden) daha değerli ya da önemli kabul edilmek |
rank above (someone or something) f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(birisine ya da bir şeye kıyasla) daha önemli görülmek |
rank above (someone or something) f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
(birisini, bir grubu ya da bir şeyi) daha değerli görmek |
rank above (someone or something) f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
(birisini, bir grubu ya da bir şeyi) daha önemli saymak |
rank above (someone or something) f.
|
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
daha da geliştirmek |
build out f.
|
|
Phrases |
|
75 |
İfadeler |
daha da ileriye |
further away expr.
|
|
76 |
İfadeler |
daha da kötüsü |
even worse expr.
|
|
77 |
İfadeler |
daha da öteye |
further away expr.
|
|
78 |
İfadeler |
daha da iyisi |
better still expr.
|
|
79 |
İfadeler |
daha da ilerisi |
even further expr.
|
|
80 |
İfadeler |
daha da … |
ever more... expr.
|
|
Proverb |
|
81 |
Atasözü |
karşılaşılan zorluklar insanı daha da güçlendirir |
storms make oaks take roots
|
|
82 |
Atasözü |
daha mütevazı da olsa kendi işinin patronu olmak, başkasının yanında çalışmaktan daha iyidir |
better be the head of a dog than the tail of a lion
|
|
83 |
Atasözü |
kırk yaşına kadar akıllanmayan daha sonra da akıllanmaz |
a fool at 40 is a fool forever
|
|
84 |
Atasözü |
eğer kötü bir duruma düştüysen durumu daha da kötüleştirecek hamlelerden kaçın |
if you're in a hole, stop digging
|
|
Colloquial |
|
85 |
Konuşma Dili |
(hindistan'da) alt mevkide birinin daha üst kademedeki birine verdiği hediye |
nuzzer i.
|
|
86 |
Konuşma Dili |
normalden daha hızla işleyen, iş yapan kişi ya da şey |
speed demon i.
|
|
87 |
Konuşma Dili |
teselli etmeye çalışırken daha da üzen veya cesaret kıran kimse |
job’s comforter i.
|
|
88 |
Konuşma Dili |
teselli etmeye çalışırken daha da üzen veya cesaret kıran kimse |
jobs comforter i.
|
|
89 |
Konuşma Dili |
güzeli daha da güzelleştirmeye çalışmak |
gild the lily f.
|
|
90 |
Konuşma Dili |
zararı daha da büyümeden durdurmak |
cut losses f.
|
|
91 |
Konuşma Dili |
daha da önemlisi |
more importantly zf.
|
|
92 |
Konuşma Dili |
daha da hızlı |
faster and faster zf.
|
|
93 |
Konuşma Dili |
bir kişi hakkında söylenen şeyin, diğer kimse için daha da fazla geçerli olduğunu vurgulayan ifade |
that goes double for expr.
|
|
94 |
Konuşma Dili |
daha da neler |
odds bodkins expr.
|
|
95 |
Konuşma Dili |
daha da neler |
odd's bodkins expr.
|
|
96 |
Konuşma Dili |
daha da iyisi |
better yet expr.
|
|
97 |
Konuşma Dili |
hatta daha da fazla |
and then some expr.
|
|
98 |
Konuşma Dili |
işin daha da ilginci |
all the more amazing expr.
|
|
99 |
Konuşma Dili |
işin daha da şaşırtıcı yanı |
all the more amazing expr.
|
|
100 |
Konuşma Dili |
(o kadar da iyi değil) daha iyilerini/iyisini görmüştüm |
seen better expr.
|
|
101 |
Konuşma Dili |
daha da kötü |
a (damn) sight worse expr.
|
|
102 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmak için) daha (da) iyi |
(all) the better to (do something) expr.
|
|
103 |
Konuşma Dili |
daha da fazla |
all the expr.
|
|
104 |
Konuşma Dili |
daha da iyi |
all to the better expr.
|
|
105 |
Konuşma Dili |
daha da fazla |
all the expr.
|
|
106 |
Konuşma Dili |
daha da iyi |
all to the better expr.
|
|
107 |
Konuşma Dili |
çıta daha da yükselmeye devam ediyor |
the bar keeps moving higher expr.
|
|
Idioms |
|
108 |
Deyim |
bir tartışma ya da istemeyen bir olay karşısında iki ya da daha fazla grubun birbirlerini suçlaması |
blame game i.
|
|
109 |
Deyim |
işleri/durumu daha da zorlaştıran şey |
a final turn of the screw i.
|
|
110 |
Deyim |
işleri/durumu katlanılması daha da zor hale getiren şey |
a final turn of the screw i.
|
|
111 |
Deyim |
işleri/durumu daha da zorlaştıran şey |
a last turn of the screw i.
|
|
112 |
Deyim |
işleri/durumu katlanılması daha da zor hale getiren şey |
a last turn of the screw i.
|
|
113 |
Deyim |
işlerin/durumun (daha da) kötüleşmesi/kötüye gitmesi |
a turn of the screw i.
|
|
114 |
Deyim |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over (something) f.
|
|
115 |
Deyim |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over something f.
|
|
116 |
Deyim |
bir sorunun daha da büyük sorunlara yol açmasını engellemek |
stop the bleeding f.
|
|
117 |
Deyim |
her geçen gün (daha da) yaşlanmak |
not getting any younger f.
|
|
118 |
Deyim |
birinin içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırmak |
tighten the noose f.
|
|
119 |
Deyim |
daha da kötüleşmek |
go to hell in a bucket f.
|
|
120 |
Deyim |
daha da kötüleşmek |
go from bad to worse f.
|
|
121 |
Deyim |
daha da dibe batmak |
get in deeper f.
|
|
122 |
Deyim |
daha da karmaşık hale getirmek |
open up a can of worms f.
|
|
123 |
Deyim |
daha da kötüye gitmek |
go from bad to worse f.
|
|
124 |
Deyim |
daha da kötüleşmek |
go to hell in a handbasket f.
|
|
125 |
Deyim |
gitgide daha da kötüleşmek |
go from bad to worse f.
|
|
126 |
Deyim |
zararı daha da büyümeden durdumak |
cut one's losses f.
|
|
127 |
Deyim |
bir şeye daha inandırıcı ve mümkün kılmak için detaylandırmak, açmak ya da ek bilgi vermek |
lend support to (something) f.
|
|
128 |
Deyim |
gerçekte olduğundan daha iyi ya da geleceği daha parlak görünmek |
flatter to deceive f.
|
|
129 |
Deyim |
işler daha da zorlaşmadan bırakmak/vazgeçmek |
quit while the going is good f.
|
|
130 |
Deyim |
birini ya da bir şeyi birisi ya da bir şeyden daha değerli görmek |
put (someone or something) in front of (someone or something) f.
|
|
131 |
Deyim |
daha da alçalmak |
sink to new depths f.
|
|
132 |
Deyim |
ortalığı daha da alevlendirmek |
add to the fire/flames f.
|
|
133 |
Deyim |
ortalığı daha da alevlendirmek |
fuel to the fire/flames f.
|
|
134 |
Deyim |
zararı daha da büyümeden durdurmak |
cut your losses f.
|
|
135 |
Deyim |
işleri/durumu daha da kötüleştirmek |
make matters worse f.
|
|
136 |
Deyim |
işleri/durumu daha da zorlaştırmak |
make matters worse f.
|
|
137 |
Deyim |
işleri/durumu daha da çirkinleştirmek |
make matters worse f.
|
|
138 |
Deyim |
her geçen gün (daha da) yaşlanmak |
not be getting any younger f.
|
|
139 |
Deyim |
iki veya daha fazla afro american arasındaki suç ya da şiddet olaylarına ilişkin olarak kullanılan deyim |
black on black s.
|
|
140 |
Deyim |
git gide daha da kötüleşen |
all downhill from here s.
|
|
141 |
Deyim |
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade |
the best is yet to be expr.
|
|
142 |
Deyim |
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade |
the best is yet to come expr.
|
|
143 |
Deyim |
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi |
if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
144 |
Deyim |
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi |
if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
145 |
Deyim |
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi |
when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
146 |
Deyim |
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi |
when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
147 |
Deyim |
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi |
when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
|
|
148 |
Deyim |
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi |
when a sneezes, b catches a cold expr.
|
|
149 |
Deyim |
daha da fazlası |
all that and then some expr.
|
|
150 |
Deyim |
daha iyi olması gerekirken daha da kötüye gitme |
one step forward two steps back expr.
|
|
151 |
Deyim |
hatta daha da fazla |
with knobs on expr.
|
|
152 |
Deyim |
hatta daha da fazla |
with brass knobs on expr.
|
|
153 |
Deyim |
gitgide daha da yavaşlayarak |
slower and slower expr.
|
|
154 |
Deyim |
daha da beter |
it's all downhill expr.
|
|
155 |
Deyim |
daha da kötüye |
from bad to worse expr.
|
|
156 |
Deyim |
daha da önemlisi |
more to the point expr.
|
|
157 |
Deyim |
daha da kritik olan |
more to the point expr.
|
|
Speaking |
|
158 |
Konuşma |
bunu daha da kötüleştirmeyelim |
let's not make it worse expr.
|
|
159 |
Konuşma |
bırak da biraz daha dinlensinler |
let them rest a little while longer expr.
|
|
160 |
Konuşma |
daha da kötüsü |
what's worse expr.
|
|
161 |
Konuşma |
çok daha da kötüsünü yaptılar |
they did something much worse expr.
|
|
162 |
Konuşma |
(zaten kötü olan bu durum) daha da kötüleşiyor/daha da kötü oldu |
this is going from bad to worse expr.
|
|
163 |
Konuşma |
(o kadar da iyi değil) daha iyilerini/iyisini görmüştüm |
I've seen better expr.
|
|
Trade/Economic |
|
164 |
Ticaret/Ekonomi |
daha önce geçersiz olan blokları veya işlemleri geçerli kılan (ya da tam tersi) protokolde gerçekleşen değişikliğe verilen isim |
hard fork i.
|
|
165 |
Ticaret/Ekonomi |
dönüşümlü kredi kooperatifi olarak işleyen on iki ya da daha fazla insanın toplandığı yapı |
stokvel i.
|
|
166 |
Ticaret/Ekonomi |
iki ya da daha fazla sayıdaki ülke arasındaki gümrük tarifesi rekabeti |
tariff war i.
|
|
167 |
Ticaret/Ekonomi |
iki ya da daha fazla firmanın çıkarlarını birleştirmelerine ilişkin sözleşme |
pooling arrangement i.
|
|
168 |
Ticaret/Ekonomi |
kambiyo senedini vadesinde ya da daha önce iskontolu olarak ödeme |
retiring a bill i.
|
|
169 |
Ticaret/Ekonomi |
satılan ya da satın alınan miktardan daha az |
underage s.
|
|
170 |
Ticaret/Ekonomi |
daha da değer kazanan |
strengthening s.
|
|
Law |
|
171 |
Hukuk |
bir dava yada ihtilaf hakkında yerel mahkemeler ya da yetkili organların, uluslararasi mahkeme yada yetkili organlardan daha iyi karar verebileceği ilkesi |
margin of appreciation i.
|
|
172 |
Hukuk |
geç tamamlanmış olsa da gerçek tarihinden daha erken bir tarihte tamamlanmış gibi muamele etmek |
relate back f.
|
|
173 |
Hukuk |
geç tamamlanmış olsa da gerçek tarihinden daha erken bir tarihte tamamlanmış gibi muamele etmek |
relation back f.
|
|
Politics |
|
174 |
Siyasal |
(kanada'da) ilerici muhafazakar parti'nin diğer üyelere göre daha az muhafazakar olan üyesi |
red tory [canadian] i.
|
|
175 |
Siyasal |
daha üst düzeydeki yetkili kadrosunun boş olmasından ötürü altındaki birkaç makamı da boş ilan etme |
spill [australia] i.
|
|
Insurance |
|
176 |
Sigortacılık |
'da veya daha önce |
on or before zf.
|
|
Tourism |
|
177 |
Turizm |
ekstra ya da daha iyi bir hizmet sınıfına alınan bedel |
supplement i.
|
|
Technical |
|
178 |
Teknik |
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması |
positive locking i.
|
|
179 |
Teknik |
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması |
form-fitting i.
|
|
180 |
Teknik |
iki ya da daha fazla uydu sinyalini tek bir kabloda birleştiren aygıt |
destacker i.
|
|
181 |
Teknik |
iki ya da daha fazla cam türünden oluşan bileşik mercek |
achromatic lens i.
|
|
182 |
Teknik |
mıknatısların bir araya gelerek daha da güçlenmesi |
magnetic battery i.
|
|
183 |
Teknik |
iki ya da daha fazla şeyi birbirine uyumlu hale getirmek |
synchronise f.
|
|
184 |
Teknik |
iki ya da daha fazla şeyi birbirine uyumlu hale getirmek |
synchronize f.
|
|
185 |
Teknik |
bir tarafı daha büyük ya da daha alçak |
lopsided s.
|
|
Computer |
|
186 |
Bilgisayar |
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya |
zip file i.
|
|
187 |
Bilgisayar |
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya |
zip archive i.
|
|
188 |
Bilgisayar |
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya |
zipped file i.
|
|
189 |
Bilgisayar |
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya |
zipped archive i.
|
|
Architecture |
|
190 |
Mimarlık |
yüzeyde oluklar açarak ya da yüzeyi kazıyarak daha iyi yapışma sağlama |
key i.
|
|
Construction |
|
191 |
İnşaat |
yapıya daha heybetli bir görünüm vermek için çatının sırtı ( ya da merkez hattı) boyunca yükselen duvar |
roof comb i.
|
|
192 |
İnşaat |
yapıya daha heybetli bir görünüm vermek için çatının sırtı ( ya da merkez hattı) boyunca yükselen duvar |
roof crest i.
|
|
Automotive |
|
193 |
Otomotiv |
bir araçta aynı kasa ya da yürüyen aksam gibi kısımları paylaşarak iki veya daha fazla marka ismi ve amblemi altında pazarlama yöntemi |
rebadging i.
|
|
194 |
Otomotiv |
bir araçta aynı kasa ya da yürüyen aksam gibi kısımları paylaşarak iki veya daha fazla marka ismi ve amblemi altında pazarlama yöntemi |
badge engineering i.
|
|
Transportation |
|
195 |
Ulaştırma |
kiralık taksi hizmeti (amerika'da sarı ticari taksilerden farklı olmak üzere caddelerde müşteri aramayan ve sadece telefon ile çağırabileceğiniz daha lüks otomobillerden oluşan size özel taksi hizmeti) |
livery cab service i.
|
|
Railway |
|
196 |
Demiryolu |
üzerinde iki ya da daha fazla trenin seyahatine yasal olarak izin verilen hat bloğu |
cautionary block i.
|
|
Aeronautic |
|
197 |
Havacılık |
geleneksel tipteki uçaklardan daha fazla sayıda yolcu taşıyabilen ve iki ya da daha çok koridoru olan uçak |
wide-bodied aircraft i.
|
|
198 |
Havacılık |
kanat ucuna doğru ya da kanat ucuna daha yakın olarak yerleştirilmiş |
outboard i.
|
|
199 |
Havacılık |
uçağın bir kanadının diğer kanada göre alçak ya da daha yüksek olduğu pozisyon |
bank i.
|
|
Medical |
|
200 |
Medikal |
kulakçıklarda bir ya da daha fazla hızlı dolaşımdan kaynaklanan bir aritmi |
atrial flutter i.
|
|
201 |
Medikal |
iki ya da daha fazla benzer virüsten elde edilen |
reassortant s.
|
|
Psychology |
|
202 |
Psikoloji |
iki ya da daha fazla zihin arasında olan |
interpsychic s.
|
|
Gastronomy |
|
203 |
Mutfak |
genellikle karıştırılarak hazırlanan alkollü içeceklerde kullanılan, 190 derece ya da daha yüksek bir derecede damıtılmış etil alkol |
neutral spirits i.
|
|
204 |
Mutfak |
malt viskinin iki ya da daha fazla malt ile karıştırılması |
vatted malt i.
|
|
Physics |
|
205 |
Fizik |
saydam, iletken olmayan sıvı ya da katı malzeme içerisinden ışık hızından daha yüksek bir hızda yüklü bir parçacık geçirilmesiyle oluşan ışıma |
cherenkov effect i.
|
|
Chemistry |
|
206 |
Kimya |
iki ya da daha fazla molekülün zincir gibi iç içe geçerek bağlanması ile oluşan bileşik türü |
catenane i.
|
|
207 |
Kimya |
bir ya da daha fazla hidrojen bağı ile halka oluşturma işlemi |
chelation i.
|
|
208 |
Kimya |
bir maddenin orijinal maddeden ve birbirinden farklı iki ya da daha fazla maddeye ayrışması |
chemical decomposition reaction i.
|
|
209 |
Kimya |
kimyasal bileşim ile molekül parçası oluşturan iki ya da daha fazla atom |
chemical group i.
|
|
210 |
Kimya |
bir veya daha fazla nitrit ya da nitrat grubu içeren organik bileşik |
nitro compound i.
|
|
Astrology |
|
211 |
Astroloji |
sinastri (2 ya da daha fazla doğum haritasının birbiri ile kıyaslanması) |
synastry i.
|
|
Zoology |
|
212 |
Zooloji |
bir kuşun kuyruğundaki uzun tüyleri örten ve kimi zaman daha da uzun olan tüyler |
tail coverts i.
|
|
213 |
Zooloji |
hindistan ve malaya'da bulunan, fare geyiğinden biraz daha büyük bir yaban geyiği |
napu (tragulus javanicus) i.
|
|
214 |
Zooloji |
bir ya da daha fazla tıranğı veya pençesi olan |
unguiculate i.
|
|
215 |
Zooloji |
karınca veya termitlerde açlıktan ölüme mahkûm edilen ilk ya da daha sonraki kuluçkardaki cüce işciler |
nanitic workers i.
|
|
216 |
Zooloji |
karınca veya termitlerde açlıktan ölüme mahkûm edilen ilk ya da daha sonraki kuluçkardaki cüce işciler |
nanitic i.
|
|
217 |
Zooloji |
bir ya da daha fazla tıranğı veya pençesi olan |
unguiculated s.
|
|
Botanic |
|
218 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
fanweed (thlaspi arvense) i.
|
|
219 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
field pennycress i.
|
|
220 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
french weed i.
|
|
221 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
mithridate mustard i.
|
|
222 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
penny grass i.
|
|
223 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
stinkweed i.
|
|
224 |
Botanik |
avrupa ve amerika'da yetişen erik ağaçlarının meyvelerine göre soğuğa daha az dayanıklı olan meyveler veren çin'e özgü bir ağaç |
japanese plum (prunus salicina) i.
|
|
225 |
Botanik |
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot |
wild chamomile i.
|
|
226 |
Botanik |
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot |
matricaria recutita i.
|
|
227 |
Botanik |
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot |
sweet false chamomile i.
|
|
228 |
Botanik |
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot |
matricaria chamomilla i.
|
|
229 |
Botanik |
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot |
german chamomile i.
|
|
Social Sciences |
|
230 |
Sosyal Bilimler |
(avustralya'da) eskiden avustralya'da üretilen kültürel eserlerin britanya ve avrupa'da üretilenlerden daha düşük olduğu inancı |
cultural cringe i.
|
|
Education |
|
231 |
Eğitim |
daha ileri derecesi olmayan ya da gerektirmeyen (eğitim kurumu/programı) |
terminal s.
|
|
Literature |
|
232 |
Edebiyat |
iki ya da daha fazla dilde yazılmış (şiir) |
macaronian s.
|
|
Linguistics |
|
233 |
Dilbilim |
mısır'da m.ö. 7. veya 6. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlayan, hiyeratik karakterin daha basit bir hali olan yazı biçimi |
demotic alphabet i.
|
|
234 |
Dilbilim |
mısır'da m.ö. 7. veya 6. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlayan, hiyeratik karakterin daha basit hali olan yazı biçimi |
epistolographic character i.
|
|
235 |
Dilbilim |
mısır'da m.ö. 7. veya 6. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlayan, hiyeratik karakterin daha basit hali olan yazı biçimi |
enchorial character i.
|
|
236 |
Dilbilim |
daha makul ifade yerine kullanılan argo ya da saldırgan ifade |
dysphemism i.
|
|
237 |
Dilbilim |
daha makul ifade yerine argo ya da saldırgan ifade kullanan |
dysphemistic s.
|
|
History |
|
238 |
Tarih |
moğol hükümdarı cengiz han tarafından hizmete sokulup yoğun bir şekilde kullanılan ve büyütülen, daha sonraki hükümdarlar tarafından da kullanılan posta sistemi |
yam [mongolian] i.
|
|
239 |
Tarih |
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama |
miserere i.
|
|
Military |
|
240 |
Askeri |
bir komutanın yönetimindeki iki ya da daha fazla uçak filosu |
carrier air group i.
|
|
241 |
Askeri |
bir komutanın yönetiminde, operasyonun idari ve taktik işleri için iki ya da daha fazla uçak filosundan oluşturulan grup |
carrier air wing i.
|
|
242 |
Askeri |
aktive edildiğinde iki veya daha fazla kimyasal ya da biyolojik maddeye ayrışan mühimmat |
multi-agent munition i.
|
|
Sport |
|
243 |
Spor |
(golfte) dört turluk golf maçının son iki turuna kalabilmek için gereken sayıyı ya da daha fazlasını kazanmak |
make the cut f.
|
|
244 |
Spor |
(golfte) dört turluk golf maçının son iki turuna kalabilmek için gereken sayıyı ya da daha fazlasını kazanamamak |
miss the cut f.
|
|
Basketball |
|
245 |
Basketbol |
savunma ribaundunun alınması sonrası fast break'e giderken, yarı sahada veya daha da ilerideki bir oyuncuya pas verilmesi |
outlet pass i.
|
|
Art |
|
246 |
Sanat |
floransa'da daha çok italyan rönesans tablolarının sergilendiği bir sanat galerisi |
uffizi i.
|
|
Theatre |
|
247 |
Tiyatro |
(ana karakterin tercihlerini okuyucunun gözünde daha anlaşılır kılmak için oluşturulan) ana karakterin tercihlerinin tam tersini yansıtan ya da onun tercihlerini engelleyen karakter |
foil character i.
|
|
Ornithology |
|
248 |
Kuşbilim |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
troop duck (aythya marila nearctica) i.
|
|
249 |
Kuşbilim |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
greater scaup duck i.
|
|
250 |
Kuşbilim |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
greater scaup i.
|
|
251 |
Kuşbilim |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
scaup duck i.
|
|
252 |
Kuşbilim |
güney avrupa, kuzey afrika ve güney asya'da dişisinden daha küçük olan şahin |
lanneret i.
|
|
Reptiles |
|
253 |
Sürüngenler |
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan |
asp (vipera aspis) i.
|
|
254 |
Sürüngenler |
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan |
asp viper i.
|
|
255 |
Sürüngenler |
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan |
european asp i.
|
|
256 |
Sürüngenler |
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan |
aspic viper i.
|
|
Slang |
|
257 |
Argo |
kadınlar için olan hizmet ya da ürünlerde uygulanan erkeklerinkine oranla daha yüksek fiyat |
pink tax i.
|
|
258 |
Argo |
o da ne oluyor öyle (biraz daha açık konuş) |
what's that when it's at home expr.
|
|
Modern Slang |
|
259 |
Modern Argo |
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu |
alice in wonderland syndrome i.
|
|