daughter - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

daughter

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"daughter" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 22 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
daughter i. kız çocuk
daughter i. kız evlat
General
daughter i. evlat
daughter i. kız
daughter i. kerime
daughter i. bağ
daughter i. kız evlat
daughter i. kız çocuğu
daughter i. kaynak veya kökenden türeyen şey
daughter i. yerli kadın
daughter i. spiritüel kız evlat
daughter s. kız çocuğu gibi
daughter s. kız çocuğu özelliklerine sahip olan
daughter s. kız çocuğuna özgü
daughter s. birinci neslin yavrularıyla ilişkisine sahip olan
daughter s. (metin) bir öncekinden türetilmiş
Physics
daughter i. elementin radyoaktif bozunmasından ortaya çıkan atomik türler
daughter s. radyoaktif bozunma sonucu bir diğerinden oluşan (nüklid)
Biology
daughter s. bölünmeyle oluşan (yapı)
Zoology
daughter i. dişi yavru
Linguistics
daughter i. yavru dil
daughter s. belirli bir kökenden gelen (dil)

"daughter" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 111 sonuç

İngilizce Türkçe
General
daughter in law i. gelin
foster daughter i. sütkızı
mother and daughter i. ana kız
step daughter i. üvey kız
father and daughter i. baba kız
daughter of eve i. havva kızı
daughter-in-law i. gelin
mother-daughter i. ana kız
mother-daughter i. anne kız
english teacher's daughter i. ingilizce öğretmeninin kızı
mother and her daughter i. anne ve kızı
mother and daughter i. anne ile kızı
native daughter i. belirli bir yerde doğmuş veya büyümüş olan kadın için o yerle bağlantılı olarak kullanılan ifade
mother's daughter i. annesinin gözdesi olup ona çok benzeyen kız evlat
mother's daughter i. anasının kızı
dau (daughter) i. kız evlat
scavenger's daughter i. 16. yüzyılda ingiltere'de icat edilmiş bir işkence aleti
foster daughter i. üvey kız evlat
foster daughter i. evlatlık kız
foster-daughter i. üvey kız evlat
foster-daughter i. evlatlık kız
give away one's daughter in marriage f. kız vermek
give away one's daughter f. kızını vermek
give away one's daughter in marriage f. kızını vermek
give away one's daughter in marriage f. kızlarını vermek
give one's daughter in marriage to f. kızlarını vermek
give away one's daughter f. kızlarını vermek
give one's daughter in marriage to f. kızını vermek
come to ask a family to give their daughter f. (kız) istemeye gelmek
marry one's daughter off f. kızlarını vermek
marry one's daughter off f. kızını vermek
have a daughter f. kızı olmak
humiliate a father in front of his own daughter f. bir babayı kendi kızının gözleri önünde küçük düşürmek
da. (daughter) kısalt. kız çocuk
da. (daughter) kısalt. kız evlat
da. (daughter) kısalt. gün
da. (daughter) kısalt. günler
Proverb
he that would the daughter win, must with the mother first begin kızın kalbine giden yol annesinden geçer
Colloquial
bonus daughter i. üvey kız çocuğu
bonus daughter i. üvey evlat
a preacher's daughter i. bir vaizin kızı
only daughter i. tek kız çocuğu
only daughter i. tek kız evlat
only daughter i. tek kız
step-daughter i. üvey kız
favorite daughter i. ulusal siyasi kongrede kendi eyalet delegelerinin başkan adayı gösterdiği kadın
favorite daughter i. ortak bölge ya da değerler paylaşan kadınların desteklediği kadın
drop one’s daughter off at the piano lesson f. kızını piyano dersine götürmek
stay away from my daughter expr. kızımdan uzak dur
remain away from my daughter expr. kızımdan uzak dur
Idioms
bonus daughter i. üvey kız
daughter of the manse i. papaz kızı
daughter of the manse i. vaiz kızı
favorite daughter i. kendi memleketinde sevilip el üstünde tutulan siyasetçi kızı
favorite daughter i. gönüllerin kızı
gunner's daughter [obsolete] i. deniz topu ya da benzeri silah
favorite daughter i. herkesin sevdiği tanınmış kadın
favorite daughter i. herkes tarafından sevilen tanınmış kadın
daughter of the manse i. vaizin/papazın çocuğu
daughter of the manse i. vaizin/papazın kızı
be one's mother's daughter f. anasının kızı olmak
be one's father's daughter f. babasının kızı olmak
be one's mother's daughter f. davranış olarak annesine çok benzemek
be one's father's daughter f. davranış olarak babasına çok benzemek
be one's mother's daughter f. hık demiş annesinin burnundan düşmüş
be one's father's daughter f. hık demiş babasının burnundan düşmüş
kiss the gunner's daughter [obsolete] f. (deniz topuna ya da benzeri bir silaha bağlanan bir denizci için) kırbaç cezasına çarptırılmak
marry the gunner's daughter [obsolete] f. (deniz topuna ya da benzeri bir silaha bağlanan bir denizci için) kırbaç cezasına çarptırılmak
daughter out f. bir ailede son dünyaya gelen bireylerin kız olması sebebiyle soyadı sona ermek
daughter out f. soyu tükenmek
daughter out f. soyadı devam etmemek
like mother like daughter expr. anasına bak kızını al
like mother like daughter expr. armut dibine düşer
like mother like daughter expr. kızlar annelerine çekermiş
Speaking
I am the eldest daughter of my family expr. ailemin en büyük kızıyım
I have a daughter expr. bir kızım var
there once was a king and his beloved daughter expr. bir zamanlar bir kral ve çok sevdiği bir kızı varmış
I am my father's daughter expr. ben babamın kızıyım
my daughter hasn't spoken to me in years expr. kızım benimle yıllardır konuşmuyor
I'm going to marry your daughter expr. kızınızla evleneceğim
I want to have a daughter expr. kızımın olmasını istiyorum
I have a problem with my daughter expr. kızımla sorunum var
our daughter is growing up expr. kızımız büyüyor
your daughter needs to be sedated expr. kızınızın sakinleştirilmesi gerekiyor
my daughter hasn't spoken to me in years expr. kızım benimle senelerdir konuşmuyor
I'm the eldest daughter in my family expr. ailemin en büyük kızıyım
I live with my daughter expr. kızım ile birlikte yaşıyorum
they have a daughter expr. onların bir kız çocuğu var
they have a daughter expr. onların bir kızları var
they have a daughter expr. onların bir kızı var
Law
bastard daughter i. gayrimeşru kız çocuk
daughter in law i. gelin
court's decision to return daughter to her mother i. mahkemenin kızı anneye iadesi yönündeki kararı
Politics
daughter directive i. alt direktif
Technical
daughter board i. çekme kart
Computer
daughter board i. çekme kart
daughter wavelet i. türetik dalgacık
daughter board i. yardımcı kart
Physics
daughter product i. bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün
daughter isotope i. bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün
daughter nuclide i. bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün
daughter nucleus i. evlat çekirdek
Biology
daughter cell i. kız hücre
daughter cell i. yavru hücre
Linguistics
daughter language i. yavru dil
daughter adjunction i. yakın bitiştirme
Geography
daughter wavelet i. türetik dalgacık
Geology
daughter mineral i. evlat mineral
daughter element i. evlat element
daughter mineral i. yavru mineral
daughter element i. yavru element