deaf - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

deaf

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"deaf" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 18 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
deaf s. sağır
General
deaf i. işitme engelliler
deaf i. işitme engelliler
deaf s. duyarsız
deaf s. ağır işiten
deaf s. dik başlı
deaf s. kulak asmayan
deaf s. sağır
deaf s. işitme engelli
deaf s. işitme engellilere ait veya ilişkin
deaf s. işitme engelliler topluluğuna ait veya ilişkin
deaf s. işitme engellilere ait veya ilişkin
deaf s. işitme engelliler topluluğuna ait veya ilişkin
Medical
deaf i. sağır
Archaic
deaf f. sağır etmek
deaf f. sağırlaştırmak
deaf f. sağır etmek
deaf f. sağırlaştırmak

"deaf" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 164 sonuç

İngilizce Türkçe
General
the deaf i. sağırlar
deaf mute i. sağır ve dilsiz kimse
telecommunications device for the deaf i. duyma özürlüler için haberleşme cihazı
deaf mute i. sağır dilsiz
deaf muteness i. sağır ve dilsizlik
deaf person i. sağır
deaf children i. sağır çocuklar
deaf mute i. ahraz
deaf mute i. sağır ve dilsiz
blind-deaf children i. kör ve sağır çocuklar
deaf-mute i. sağır ve dilsiz kimse
tone-deaf i. müzik kulağı olmayan
deaf as a doorpost i. duvar gibi sağır
deaf-aid i. işitme cihazı
deaf-aid i. kulaklık
deaf and dumb language i. sağır ve dilsizlere özgü dil
deaf and dumb person i. sağır ve dilsiz kimse
the deaf-blind i. hem sağır hem kör olanlar
deaf-muteness i. doğuştan sağırlık ve dilsizlik
deaf-mutism i. doğuştan sağırlık ve dilsizlik
deaf to f. duyarsız kalmak
turn a deaf ear f. aldırmamak
turn a deaf ear to f. işitmezlikten gelmek
turn a deaf ear f. kulak asmamak
make deaf f. sağırlaştırmak
turn a deaf ear to f. kulak asmamak
turn a deaf ear to f. kulaklarını tıkamak
grow deaf f. sağırlaşmak
be deaf to something f. kulak asmamak
turn a deaf ear f. kulak ardı etmek
be born deaf f. sağır doğmak
leave someone deaf f. sağır etmek
become deaf f. sağır olmak
go deaf f. sağır olmak
end up deaf f. sağır olmak
make someone deaf f. sağır etmek
fall on deaf ear f. duymamazlıktan gelinmek
fall on deaf ear f. yok sayılmak
leave someone deaf f. (birisini) sağır bırakmak
turn a deaf ear to f. arka plana atmak
be turned a deaf ear f. göz ardı edilmek
be turned a deaf ear f. gözardı edilmek
leave someone deaf f. sağır bırakmak
fall on deaf ear f. görmezlikten gelinmek
profoundly deaf s. sağır
somewhat deaf s. duyma engelli
deaf as a post s. duvar gibi sağır
deaf and dumb s. sağır ve dilsiz
as deaf as a doorpost s. sağır
as deaf as a post s. duvar gibi sağır
tone deaf s. duyarsız kulaklı
stone deaf s. sağır
as deaf as s. kadar sağır
deaf as a post s. tamamen sağır
deaf in one ear s. tek kulağı sağır
deaf-mute s. sağır ve dilsiz
deaf-mute s. sağır-dilsiz
deaf-and-dumb s. işitme engelli
deaf to s. -e duyarsız
deaf-and-dumb s. sağır ve dilsiz
stone-deaf s. duvar gibi sağır
stone-deaf s. küp gibi sağır
stone-deaf s. duvar gibi
tone-deaf s. ses perdesi farkını algılayamayan
deaf-mute s. sağır dilsiz
deaf and dumb s. sağır dilsiz
deaf from birth s. doğuştan sağır
born deaf s. doğuştan sağır
tone-deaf s. duyarsız
tone-deaf s. halden anlamayan
half-deaf s. iyi duyamayan
deaf [obsolete] s. boğuk (ses)
deaf [obsolete] s. mırıltılı (ses)
deaf [obsolete] s. homurtulu (ses)
deaf [dialect] [uk] s. meyve vermeyen
deaf [dialect] [uk] s. kısır
deaf without speech s. sesler çıkarabilen fakat konuşamayan
deaf-blind s. hem sağır hem kör olan
Proverb
there's none so deaf as those who will not hear hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir
there's none so deaf as those who will not hear hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz
there's none so deaf as those that will not hear hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz
there's none so deaf as those that will not hear hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir
Colloquial
deaf mute s. sağır dilsiz
(as) deaf as a post expr. duvar gibi sağır
(as) deaf as a post expr. hiç duymaz
(as) deaf as a post expr. tamamıyla sağır
Idioms
a dialogue of the deaf i. karşıdakine kulak asmadan konuşma
dialogue of the deaf i. karşıdakine kulak asmadan konuşma
a dialogue of the deaf i. birbirini dinlemeden konuşma
dialogue of the deaf i. birbirini dinlemeden konuşma
a dialogue of the deaf i. üst üste konuşma
dialogue of the deaf i. üst üste konuşma
a dialogue of the deaf i. kendi söyleyip kendi dinleme
dialogue of the deaf i. kendi söyleyip kendi dinleme
a dialogue of the deaf i. karşısındakini dinlemeden konuşma
dialogue of the deaf i. karşısındakini dinlemeden konuşma
fall on deaf ears f. duymazdan gelinmek
fall on deaf ears f. duyulmamak
fall on deaf ears f. dikkate alınmamak
turn a deaf ear f. duymazdan gelmek
be as deaf as a post f. duvar gibi sağır olmak
be as deaf as a doornail f. duvar gibi sağır olmak
turn a deaf ear f. duymamazlıktan gelmek
be as deaf as a doorknob f. duvar gibi sağır olmak
fall on deaf ears f. dinlenmemek
turn a deaf ear to f. kulak asmamak
turn a deaf ear to f. kulak tıkamak
fall on deaf ears f. kulaklarını tıkamak
fall on deaf ears f. kulak asılmamak
fall on deaf ears f. kulak ardı edilmek
fall on deaf ears f. söyledikleri havaya gitmek
be as deaf as a doorknob f. tamamen sağır olmak
be as deaf as a post f. tamamen sağır olmak
be as deaf as a doornail f. tamamen sağır olmak
preach to deaf ears f. fikrini ya da inancını değiştirmemekte ısrar eden biriyle tartışmak
preach to deaf ears f. tıkalı kulaklara konuşmak
preach to deaf ears f. duvara konuşmak
preach to deaf ears f. boşa kürek çekmek
preach to deaf ears f. boşuna uğraşmak
preach to deaf ears f. fikrini değiştirmeye niyeti olmayanları ikna etmeye çalışmak
turn a deaf ear (to someone or something) f. (birini/bir şeyi) kulak ardı etmek
turn a deaf ear (to someone or something) f. (birine/bir şeye) kulak asmamak
turn a deaf ear (to someone or something) f. (birine/bir şeye) aldırmamak
turn a deaf ear (to someone or something) f. (birini/bir şeyi) duymazdan gelmek
turn a deaf ear (to someone or something) f. (birini/bir şeyi) duymazdan gelmek
turn a deaf ear (to someone or something) f. (birine/bir şeye) kulaklarını tıkamak
stone-deaf s. tamamen sağır
as deaf as an adder expr. duvar gibi sağır
deaf as a post expr. duvar gibi sağır
as deaf as a post expr. duvar gibi sağır
as deaf as an adder expr. küp gibi sağır
as deaf as an adder expr. tamamen sağır
a dialogue of the deaf expr. sağırlar diyaloğu
a dialogue of the deaf expr. kimsenin gerçekten birbirini dinlemediği durum
a dialogue of the deaf expr. her kafadan ayrı bir ses çıkması
Speaking
are you deaf? expr. sağır mısın sen?
Institutes
rnid (royal national institute for deaf people) kısalt. kraliyet ulusal sağırlar enstitüsü
Technical
tdd (telecommunications device for the deaf) i. işitme engelliler için iletişim cihazı
Telecom
telecommunications device for the deaf i. işitme engelliler için telekomünikasyon cihazı
Psychology
adventitiously deaf i. sonradan sağır
Pathology
prelingually deaf s. prelingual işitme kaybı yaşayan
prelingually deaf s. konuşmaya başlamadan önce işitme kaybı yaşayan
prelingually deaf s. doğuştan sağır
Education
school for deaf and dumb i. dilsizler okulu
school for deaf and dumb i. sağır ve dilsizler okulu
school for the deaf i. sağırlar okulu
Linguistics
deaf and dumb alphabet i. sağırların el işaretleriyle konuşma dili
deaf and dumb alphabet i. işaret dili
deaf-and-dumb alphabet i. sağır alfabesi
deaf-and-dumb alphabet i. dilsiz alfabesi
deaf-and-dumb alphabet i. işaret dili
deaf–and–dumb alphabet i. sağır alfabesi
deaf–and–dumb alphabet i. dilsiz alfabesi
deaf–and–dumb alphabet i. işaret dili
Sport
american athletic association of the deaf (aaad) i. amerikan sağır-dilsiz spor birliği
Reptiles
deaf adder i. avrupa'da bulunan, kör olduğuna inanılan ve oyuklarda yaşayan bacaksız bir kertenkele
Slang
deaf breath i. bir kişinin kulağında kulaklık varken yüksek sesle nefes alması veya ağzını şapırdatması
deaf aid i. işitme cihazı
deaf-aid [uk] i. işitme cihazı takan kimse
deaf-and-dumb i. kıç
deaf-and-dumb i. popo
deaf-and-dumb i. kaba et
deaf-and-dumb s. işitme engelli
British Slang
corned beef (rhyming slang for deef/deaf) (scottish) i. sağır