doz - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

doz



"doz" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 9 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
doz dosage i.
doz dose i.
General
doz charge i.
doz dose i.
doz percentage i.
doz dost [dialect] i.
doz shot i.
Medical
doz dose i.
Chemistry
doz dose i.

"doz" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 353 sonuç

Türkçe İngilizce
General
günlük doz daily dose i.
düşük doz low dose i.
doz ayarlama dosage i.
izin verilen en yüksek doz maximum permissible dose i.
ilk doz initial dose i.
doz sayacı dosemeter i.
dahili doz internal dose i.
dahili doz internal exposure i.
toplam doz total dose i.
çevre doz debisi ambient dose rate i.
minimum doz kıstası the doctrine of the minimum dose i.
minimum doz ölçütü the doctrine of the minimum dose i.
değişken doz flexible dose i.
bağışıklık artırıcı doz booster i.
bağışıklık artırıcı doz recall dose i.
bağışıklık artırıcı doz booster dose i.
hatalı doz wrong dosage i.
hatalı doz mis-dosage i.
hatalı doz wrong dose i.
doz. fix i.
abd ve kanada'da 2015'ten sonra opioid bazlı uyuşturucu kullanımının/bağımlılığının/doz aşımı vakalarının ciddi derecede artması opioid epidemic i.
aşırı doz uyuşturucu almış kimseler ods i.
aşırı doz almak overdose f.
aşırı doz uyuşturucu almak bedrug f.
şipşak (bir) doz a quick fix of s.
esnek doz olarak flexible dose zf.
Phrasals
(bir şeyde) doz aşımına uğramak overdose on (something) f.
(bir şeyde) doz aşımına uğramak overdose with (something) f.
Colloquial
koldan bir vuruş/doz a bang in the arm i.
aşırı doz (ilaç, uyuşturucu) od i.
aşırı doz uyuşturucu almış kişi od i.
bir doz uyuşturucu jolt i.
aşırı doz vermek od f.
aşırı doz uyuşturucu kullanımından ölmek be oded f.
bir doz almak get a gift f.
Idioms
bir doz almak get a gift of (something) f.
(birine bir şeyden) bir doz vermek give (one) a fix of (something) f.
(birine) bir doz vermek give (one) a fix f.
bir doz almak have a fix f.
(bir şeyden) bir doz almak have a fix of (something) f.
bir doz alması gerekmek need a fix f.
(bir şeyden) bir doz alması gerekmek need a fix of (something) f.
Speaking
odasında aşırı doz almış olarak bulmak find someone od'd in his/her room expr.
Trade/Economic
kalibreli yüksek doz oyuklar calibrated high dose rate cavities i.
Technical
alan ve kişisel doz ölçer area and personal dosimeter i.
çevre doz debisi ambient dose rate i.
doz ayarlayıcısı measurer i.
doz hızı ölçer dose rate meter i.
doz eşdeğeri dose equivalent i.
doz derecesi dose rate i.
doz alan çarpım ölçeri dose area product meter i.
doz derecesi ölçeri dose rate meter i.
doz hızı ölçer dose ratemeter i.
emilen doz absorbed dose i.
eşit doz eğrisi iso dose rate line i.
emilmiş doz absorbed dose i.
gama radyasyonu doz hızına duyarlı enstrüman gamma-radiation rate-sensing instrument i.
izin verilen en yüksek doz maximum permissible dose i.
iyonize olmuş radyasyonun birim doz cinsinden gösterimi sievert i.
klorlama doz aralığı chlorination dosage range i.
nötron ortam doz eşdeğer ölçeri eutron ambient dose equivalent meter i.
soğrulmuş maksimum doz maximum absorbed dose i.
soğrulmuş doz absorbed dose i.
soğrulmuş doz debisi absorbed dose rate i.
yarı etkisiz kılıcı doz median incapacitating dose i.
bir doz ilaç almak dose f.
Electric
doz derecesi ölçeri dose rate meter i.
toplam doz cumulative dose i.
Lighting
aktiniksel doz actinic dose i.
doz debisi dose rate i.
etkin doz effective dose i.
kızartıcı en az doz med i.
kızartıcı en az doz minimum erythema dose i.
Medical
ek doz recall dose i.
kimyasal maddenin istenen tek bir yüksek doz etkisine ulaşıncaya kadar küçük dozlarda artırılarak verilmesi chemical agent cumulative action i.
aynı doz same dose i.
aşırı doz overdosage i.
aşırı doz overdose i.
absorbe edilen radyasyon doz birimi gray i.
aşırı doz tedavisi management of overdose i.
aşırı doz verme overdosage i.
azaltılmış doz yoğunluğu reduced dose intensity i.
bireysel doz individual dose i.
bölünmüş doz divided dose i.
bolus doz bolus dose i.
birim doz kabı unit dose container i.
brakiterapide doz planlamasında kullanılan bir doz planlama sistemi paterson-parker interstitial brachytherapy system i.
bir doz kızamık aşısı one dose measles vaccine i.
çoğul doz multiple dose i.
çoklu doz multiple dose i.
çok yüksek doz vitamin verilerek yapılan tedavi megavitamin therapy i.
dayanılacak doz tolerance dose i.
değişken doz flexible dose i.
doz planı dosage schedule i.
düşük veya yüksek doz protokolü high or low-dose protocol i.
doz-cevap veya doz-yanıt ilişkisi dose-response relation i.
doz öncesi pre-dose i.
düşük doz steroid low dose steroid i.
doz cevap eğrisi dose-response curve i.
doz-etki ilişkisi dose-response relationship i.
doz oranı dose rate i.
doz sonu kötüleşmesi end-of-dose deterioration i.
düşük doz deksametazon supresyon testi low-dose dexamethasone suppression test i.
doz sonu kötüleşmesi wearing-off phenomenon i.
doz programı dosage schedule i.
doz ölçümü dosimetry i.
düşük doz "step-up" protokolü low dose step-up protocol i.
doz-tümör boyutu ilişkisi dose-tumor size relationship i.
düşük doz kortikosteroid low-dose corticosteroid i.
doz altı under dose i.
düşük doz atrakuryum besilat low-dose atracurium besylate i.
doz orantılılığı dose proportionality i.
doz ölçme işlemi dosimetry i.
doz sonu fenomeni wearing-off phenomenon i.
doz cevap eğrisi dose response curve i.
düşük doz izobarik bupivakain low dose isobaric bupivacaine i.
doz yanıt ilişkisi dose-response relationship i.
düşük doz oral metotreksat tedavisi low-dose oral methotrexate treatment i.
doz tekdüzeliği dose uniformity i.
doz cevap eğrileri dose response curves i.
doz oransallığı dose proportionality i.
doz yanıt ilişkisi exposure-response relationship i.
doz-cevap eğrisi dose-response curve i.
doz-cevap eğrileri dose-response curves i.
doz bulma dose-ranging i.
doz atlama dose skipping i.
doz ayarlaması dose adjustment i.
doğru doz correct dose i.
doz oranı eğrisi dose rate contour line i.
doz rejimi dose regime i.
doz-zaman-fraksiyon ilişkisi dose-time-fractionation relationships i.
doz sıklığı dosing frequency i.
doz sonrası post dose i.
doz bulma çalışması dose finding study i.
en düşük doz lowest dose i.
en düşük doz the minimum dose i.
eksternal doz external dose i.
en az ölümcül doz lfd (least fatal dose of toxin) i.
eksterna doz external dose i.
eşik doz threshold dose i.
günde tek doz insülin enjeksiyonu once-daily insulin injection i.
ilk doz first dose i.
ilaç doz-etki ilişkisi drug dose-response relationship i.
ilacın bir defada yüksek doz verilmesi ile tedavi stosstherapy i.
ilk doz senkopu first dose syncope i.
indirgenmiş doz yoğunluğu reduced dose intensity i.
kademeli doz yanıt ilişkisi graded dose response relationship i.
kaldırılabilir doz tolerated dose i.
kabul edilebilir günlük doz acceptable daily dose i.
kasıtlı aşırı doz alımı intentional overdose i.
kronik yüksek doz-alkol tüketimi chronic high dose-alcohol consumption i.
kuantal doz yanıt ilişkisi quantal dose response relationship i.
kronik doz chronic dose i.
medyan toksik doz median toxic dose i.
mediyan letal doz median lethal dose i.
medyan letal doz median lethal dose i.
maksimum izin verilebilen doz seviyesi maximum permissible exposure level i.
oral doz oral dose i.
nominal standart doz nominal standard dose i.
ortalama ölümcül doz ld50 (median lethal dose) i.
ortaklaşa doz eşdeğeri group collective dose i.
ölümcül doz ld (lethal dose) i.
öldürücü doz lethal dose i.
önerilen günlük doz recommended daily dose i.
sabit doz stable dose i.
sabit doz fixed dose i.
radyoterapide doku içindeki doz dağılımı dose i.
radyoterapide kullanılan bir çeşit absorbe doz ölçümü thermoluminescence dosimetry i.
radyoterapide kullanılan absorbe doz ölçüm dozametresi fricke dosimetry i.
sabit doz kombinasyonu fixed-dose combination i.
radyoterapide zaman-doz ilişkisi time-dose relationships i.
son doz last dose i.
subhipnotik doz propofol subhypnotic-dose propofol i.
tek doz kaudal anestezi single shot caudal anesthesia i.
tek doz steroid uygulaması single-dose steroid application i.
test doz test dose i.
tekli birim doz kabı single unit container i.
terapötik doz therapeutic dose i.
tek doz toksisitesi single dose toxicity i.
trisiklik antidepresan doz aşımı tricyclic antidepressant overdose i.
tek doz yılan antiserumunun kas içine uygulanması single dose of intramuscular antivenin i.
tek doz single dose i.
tam doz exact dose i.
tek doz iyonize radyasyon single dose of ionising radiation i.
uygulanan doz administered dose i.
uygulanan doz applied dose i.
yanlış doz wrong dose i.
yüksek doz metilprednisolon tedavisi high dose methylprednisolone therapy i.
yinelenen doz toksisitesi repeat dose toxicity i.
yüksek doz intravenöz proton pompa inhibitörü infüzyonu high-dose intravenous proton pump inhibitor infusion i.
yüksek doz fentanil anestezi high-dose fentanyl anesthesia i.
yüksek doz deksametazon supresyon testi high-dose dexamethasone suppression test i.
yüksek doz oral hormon tedavisi high dose oral hormone therapy i.
yüksek doz metilprednizolon high-dose methylprednisolone i.
1.5 mg'lık tek doz a single dose of 1.5 mg i.
yüksek doz naproksen alımı high-dose naproxen intake i.
yüksek doz kortikosteroid tedavisi treatment with high dose corticosteroids i.
yüksek doz metilprednizolon tedavisi high dose methylprednisolone therapy i.
yüksek doz bikarbonat tedavisi high dose sodium bicarbonate therapy i.
yüksek doz kemoterapi high dose chemotherapy i.
yüksek doz diklofenak sodyum alımı intake of high dose diclofenac sodium i.
yüksek doz steroid tedavisi high dose steroid treatment i.
(ilaç, vitamin) çok büyük doz megadose i.
yatıştırıcı olarak verilen bir doz sodyum veya potasyum bromür bromide i.
aşırı doz alma overdosage i.
doz aşımına uğrama overdosage i.
ölümcül doz fd (fatal dose) i.
sabit doz kombine ilaç fixed-combination drug i.
aşırı doz almak take overdose f.
aşırı doz almak od'd f.
(ilaç, vitamin) çok büyük doz almak megadose f.
doz ayarlı metered dose s.
doz ayarlı dose-adjusted s.
ölümcül olmayan (doz, miktar, madde) unlethal s.
doz bağımlı olarak dose-dependently zf.
doz bağımlı olarak in a dose dependent manner zf.
minimum hemolitik doz mhd (minimum hemolytic dose) kısalt.
minimum doz mrd (minimum reacting dose) kısalt.
Psychology
artırımlı doz ramped dosage i.
kabul edilebilir günlük doz acceptable daily intake i.
Pharmaceutics
sabit doz atenolol ve diüretikten oluşan, kan basıncını düşüren bir ilaç tenoretic® i.
bir doz kenevir özü yağı dab i.
bir doz ilaç draught i.
Food Engineering
aşırı doz overdose i.
doz aşımı overdose i.
en az öldürücü doz minimum lethal dose i.
letal doz lethal dose i.
olumsuz etki gözlenmeyen doz no observable adverse effect level i.
öldürücü doz lethal dose i.
Statistics
doz-yanıt eğrisi dose-response curve i.
doz metameteri dose metameter i.
eşdeğer doz equivalent dose i.
ortalama öldürücü doz median lethal dose i.
ortanca etkili doz median effective dose i.
Physics
doz derecesi dose rate i.
doz ölçümü dosimetry i.
doz eşdeğeri dose equivalent i.
eşit doz eğrisi isodose curve i.
eşit doz yüzeyi isodose surface i.
iyon doz debisi ion dose rate i.
Chemistry
etkisizleştirici orta doz median incapacitating dose i.
kimyasal doz chemical dose i.
tam doz saldırı total dosage attack i.
Biology
doz debiölçeri dose ratemeter i.
doz uzatımı dose protraction i.
doz eşdeğer debisi dose equivalent rate i.
doz bölüntüsü dose fractionation i.
doz eşdeğer sınırı dose equivalent limit i.
orta veya yüksek dozlarda tehlikeli olabilen maddelerin düşük dozda faydalı etkiler yarattığı doz-yanıt ilişkisi hormesis i.
üç doz baskın gene sahip olan triplex s.
doz-yanıt ilişkisi ile ilgili hormetic s.
doz-yanıt ilişkisine ait olan hormetic s.
Biochemistry
doz yanıtlama eğrisi dose response curve i.
doz yanıtı eğrisi dose response curve i.
Marine Biology
letal doz lethal dose i.
ölümcül doz lethal dose i.
Environment
artı doz positive dose i.
alınan radyoaktif doz committed dose i.
alınan etkin doz eşdeğeri committed effective dose equivalent i.
akut doz acute dose i.
alınan radyoaktif doz eşdeğeri committed dose equivalent i.
alınan doz intake dose i.
alınan etkin doz committed effective dose i.
acil durum boyunca alınabilecek toplam birikimli doz dose limits for emergency workers i.
azami müsaade edilebilir doz maximum permissible dose i.
bitkinleştiren doz incapacitating dose i.
biyolojik bakımdan etkili olan doz biologically effective dose i.
birim zamandaki doz dose rate i.
cilt vasıtasıyla alına doz dermally absorbed dose i.
cinsler arası doz çevrimi interspecies dose conversion i.
doz tesiri dose-effect i.
doz bariyeri dose membrane i.
doz-davranış ilişkisi dose-response i.
doz-davranış ilişkisi dose-response relationship i.
doz sonucundaki etkiler dose response i.
doz değerlendirmesi dose assessment i.
doz-davranış eğrisi dose-response curve i.
doz ayarlaması dose adjustment i.
doz çevrim faktörü dose conversion factor i.
doz-etki eğrisi dose-effect curve i.
doz-davranış değerlendirmesi dose-response assessment i.
doz-davranış ilişkisi sonuçları dose-response evaluation i.
doz limiti dose limit i.
eşdeğer doz equivalent dose i.
emilen doz absorbed dose i.
etkin doz eşdeğeri effective dose equivalent i.
ferdi doz public dose i.
hedeflenen doz delivered dose i.
hedeften kurtulan doz negative dose i.
kabul edilebilir asgari günlük doz lowest acceptable daily dose i.
kişisel doz ölçer göstericisi personnel dosimetry monitoring badge i.
kolektif doz eşdeğeri collective dose equivalent i.
kolektif etkin doz collective effective dose i.
kümülatif doz cumulative dose i.
kümülatif etkin doz eşdeğeri cumulative effective dose equivalent i.
lineer doz mukabelesi linear dose response i.
makul azami doz reasonable maximum exposure i.
müsaade edilebilir doz permissible dose i.
ortalama etkin doz median effective dose i.
ortalama günlük doz average daily dose i.
ortalama öldürücü doz median lethal dose i.
ortalama ölümcül doz mean lethal dose i.
ömür boyu alınan doz lifetime dose i.
ömür boyu ortalama günlük doz lifetime average daily dose i.
öldürücü doz 50 lethal dose 50 i.
potansiyel doz potential dose i.
personel doz ölçeri personnel dosimetry i.
rizikoyu belirleyen doz risk-specific dose i.
sistemik doz systemic dose i.
sığ doz eşdeğeri shallow dose equivalent i.
sığ doz shallow dose i.
solunan doz inhaled dose i.
toksik doz toxic dose i.
tam vücut doz hızı whole-body dose rate i.
tahmini doz projected dose i.
toplam etkili doz eşdeğeri total effective dose equivalent i.
yaklaşık öldürücü doz approximate lethal dose i.
yinelenen doz zehirliliği repeated dose toxicity i.
Military
kıstas doz reference dose i.
ortalama öldürücü doz mean lethal dose i.
ölçü doz reference dose i.
radyasyon doz oranı radiation dose rate i.
eşit doz eğrisi isodose rate line i.
Abbreviation
aşırı doz (ilaç, uyuşturucu) o.d. (overdose) i.
eşit akut doz ead i.
aynı doz ead i.
eşit doz ead i.
Slang
günün ilk içkisi ya da ilk doz uyuşturucusu constitutional i.
bir doz eroin skeet i.
aşırı doz almış kimse od i.
bir doz uyuşturucu load i.
doz aşımı overjolt i.
aşırı doz overjolt i.
eroin, kokain doz aşımı overjolt i.
bir doz uyuşturucu bindle i.
dört doz sıvı formda lsd windowpane i.
bir doz uyuşturucu belt i.
bir doz uyuşturucu hit i.
(tablet formda) bir doz rohypnol roofie i.
tek doz liserjik asit dietilamid stamp i.
tek doz lsd stamp i.
bir doz uyuşturucu almak cop a fix f.
aşırı doz almak od [overdose] f.
doz aşımına uğramak od [overdose] f.
doz aşımı yaşamak overjolt f.
eroin, kokain doz aşımı yaşamak overjolt f.
yoksunluğunu gidermek için bir doz uyuşturucu almak get straight f.
yoksunluğunu gidermek için bir doz uyuşturucu almak get right f.
aşırı doz (ilaç, uyuşturucu) od [overdose] s.
doz aşımı od [overdose] s.
aşırı doz uyuşturucu kullanımından ölmüş overdosed s.
aşırı doz uyuşturucu kullanımından ölmüş oded s.
British Slang
bir doz uyuşturucu fix i.