İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Yaygın Kullanım | ||||
Yaygın Kullanım | encircle f. | çevrelemek | ||
Its visible planetary rings that encircle the planet are symbolic of these limits. Gezegeni çevreleyen görünür gezegen halkaları bu sınırların sembolüdür. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | encircle f. | kuşatmak | ||
The building was encircled by the protesters. Bina protestocular tarafından kuşatılmıştı. More Sentences |
||||
Teknik | ||||
Teknik | encircle f. | kuşatmak | ||
However, it would be a huge mistake to extend eastwards, as Russia would interpret this as an effort to encircle it. Ancak doğuya doğru genişlemek büyük bir hata olacaktır zira Rusya bunu kendisini kuşatma çabası olarak yorumlayacaktır. More Sentences |
||||
Genel | ||||
Genel | encircle f. | devretmek | ||
Genel | encircle f. | dolamak | ||
Genel | encircle f. | çemberlemek | ||
Genel | encircle f. | çembere almak | ||
Genel | encircle f. | kucaklamak | ||
Genel | encircle f. | sarmak | ||
Genel | encircle f. | çevirmek | ||
Genel | encircle f. | etrafını çevirmek | ||
Genel | encircle f. | çevresini sarmak | ||
Genel | encircle f. | daire içine almak | ||
Genel | encircle f. | etrafını kuşatmak | ||
Genel | encircle f. | etrafını sarmak | ||
Askeri | ||||
Askeri | encircle f. | çember içine almak | ||
Askeri | encircle f. | kuşatmak |