İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | entail i. | satılmaması koşuluyla verilen mülk | ||
Genel | entail i. | meşruta | ||
Genel | entail i. | gerektirme | ||
Genel | entail i. | belirli mirasçılara kalan arazi | ||
Genel | entail i. | en büyük oğula miras kalması | ||
Genel | entail f. | sürüklemek | ||
Genel | entail f. | gerektirmek | ||
Genel | entail f. | satılmaması koşuluyla vermek | ||
Genel | entail f. | neden olmak | ||
Genel | entail f. | yol açmak | ||
Genel | entail f. | istemek | ||
Genel | entail f. | şarta bağlamak | ||
Genel | entail f. | zorunlu kılmak | ||
Genel | entail f. | zorunlu olarak içermek | ||
Genel | entail f. | gerekmek | ||
Genel | entail f. | (mantıksal bir sonuç) teşkil etmek | ||
Genel | entail f. | gerekli kılmak | ||
Genel | entail f. | icap ettirmek | ||
Genel | entail f. | mecbur etmek | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | entail f. | satılmaması/devredilmemesi koşuluyla vermek | ||
Law | ||||
Hukuk | entail i. | belirli bir füru zümresine geçen miras hakkı | ||
Hukuk | entail i. | mirasın sadece bazı çocuklara geçmesi | ||
Hukuk | entail i. | meşruta olarak vakfedilmiş mülk | ||
Hukuk | entail f. | şartlı bağışlamak | ||
Technical | ||||
Teknik | entail f. | zorunlu kılmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | entail a risk f. | risk teşkil etmek |
Genel | entail a risk f. | risk yaratmak |
Speaking | ||
Konuşma | what does your job entail? expr. | işin gereği ne yapıyorsun? |
Konuşma | what responsibilities does it entail? expr. | bu ne gibi sorumluluklar getirmektedir? |
Konuşma | what responsibilities does it entail? expr. | bu ne gibi sorumluluklar gerektirir? |