sürüklemek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sürüklemek



"sürüklemek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 64 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
sürüklemek drag f.
sürüklemek waft f.
sürüklemek haul f.
General
sürüklemek rug [dialect] [uk] i.
sürüklemek tug f.
sürüklemek entail f.
sürüklemek involve f.
sürüklemek schlep f.
sürüklemek hale f.
sürüklemek pull f.
sürüklemek lug f.
sürüklemek train on f.
sürüklemek carry away f.
sürüklemek waft f.
sürüklemek drift f.
sürüklemek drag along f.
sürüklemek sweep f.
sürüklemek lead to f.
sürüklemek draw f.
sürüklemek make leeway f.
sürüklemek sweep away f.
sürüklemek eat at f.
sürüklemek lead f.
sürüklemek carry f.
sürüklemek drail f.
sürüklemek wash away f.
sürüklemek pluck f.
sürüklemek eat away f.
sürüklemek shuffle f.
sürüklemek train f.
sürüklemek incline f.
sürüklemek sweep before one f.
sürüklemek schlepp f.
sürüklemek drag f.
sürüklemek touse f.
sürüklemek trindle f.
sürüklemek haul f.
sürüklemek entrain f.
sürüklemek tew [obsolete] f.
sürüklemek touze [dialect] f.
sürüklemek towse f.
sürüklemek entrain f.
sürüklemek hary f.
sürüklemek hug [dialect] [uk] f.
sürüklemek light f.
sürüklemek lurry f.
sürüklemek shlep f.
sürüklemek snake f.
sürüklemek sowl f.
sürüklemek drive f.
Phrasals
sürüklemek carry (someone or something) along with (someone or something) f.
sürüklemek carry away f.
sürüklemek drag away f.
sürüklemek carry off f.
sürüklemek sweep along f.
Technical
sürüklemek trail f.
Informatics
sürüklemek dragging f.
Automotive
sürüklemek drift f.
sürüklemek trail f.
Marine
sürüklemek drag f.
sürüklemek overrake f.
sürüklemek rouse f.
Marine Biology
sürüklemek haul f.
Apiculture
sürüklemek drive f.

"sürüklemek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 157 sonuç

Türkçe İngilizce
General
intihara sürüklemek drive someone suicide f.
kötü yola sürüklemek corrupt f.
su ile sürüklemek wash away f.
açmaza sürüklemek drag something into a deadlock f.
peşinden sürüklemek trail f.
felakete sürüklemek undo f.
sürüklemek (rüzgar/dalga) waft f.
açmaza sürüklemek come to dead end f.
açmaza sürüklemek get into a tight corner f.
açmaza sürüklemek lead to a stalemate f.
açmaza sürüklemek be caught in a cleft stick f.
açmaza sürüklemek lead into a dead end f.
depresyona sürüklemek go into depression f.
depresyona sürüklemek get into depression f.
çaresizliğe sürüklemek drive someone to despair f.
borç batağına sürüklemek fall into debt f.
borç batağına sürüklemek sink into debt f.
borç batağına sürüklemek get into debt f.
borç batağına sürüklemek drive into debt f.
borç batağına sürüklemek run into debt f.
zarara sürüklemek drag into a loss f.
ümitsizliğe sürüklemek drive to desperation f.
ormana sürüklemek drag into the jungle f.
herhangi birini suça sürüklemek drive anybody to crime f.
çapayı sürüklemek drag an anchor f.
oradan oraya sürüklemek tousel f.
oradan oraya sürüklemek towzle f.
oradan oraya sürüklemek towsle f.
(probleme/sıkıntıya) sürüklemek lay f.
yukarı sürüklemek upwaft f.
güçlükle sürüklemek wag [dialect] f.
yanlış yola sürüklemek wilder f.
kendini sürüklemek harl f.
kendini sürüklemek harle [dialect] [uk] f.
su ile sürüklemek gull [dialect] [uk] f.
sefalete sürüklemek ruinate f.
karışıklığa sürüklemek disturb f.
belirsizliğe sürüklemek disturb f.
(arazi, toprak yol) üzerinde sürüklemek drag f.
(toprakta, çamurda) sürüklemek draggle f.
yerlerde sürüklemek draggle f.
akıntıda sürüklemek drift f.
kontrolsüz davranışa sürüklemek fanaticize f.
kontrolsüz davranışa sürüklemek fanaticise f.
felakete sürüklemek cook f.
(birini bir şeye) sürüklemek flog [uk] f.
(kütükleri) çarpa çarpa sürüklemek siwash f.
zorla sürüklemek snake f.
kuvvetle iterek sürüklemek bear f.
Phrasals
dibe sürüklemek bear down i.
oraya oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek pull someone or something around f.
oradan oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek pull around f.
(birini bir şeye) sürüklemek concern (someone) in (something) f.
beraberinde sürüklemek carry (someone or something) along with (someone or something) f.
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak haul something from some place (to some place) f.
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak drag something from one place to another f.
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak haul something (from some place) to some place f.
çekip sürüklemek carry away f.
çekiştirip oradan oraya sürüklemek yank around f.
dışarı sürüklemek haul out f.
(birini bir şeyin) içine sürüklemek drag (someone) into (something) f.
birini/bir şeyi bir şeyin altına çekmek/sürüklemek pull someone or something under f.
rüzgarıyla sürüklemek sweep up f.
heyecanıyla sürüklemek sweep up f.
akıntıyla sürüklemek sweep up f.
(bir tarafa) doğru sürüklemek swing to (someone or something) f.
(bir şeye) sürüklemek sweep into (something) f.
birini bir şeye sürüklemek sweep someone into something f.
birini bir şeye sürüklemek sweep someone in f.
-in içine sürüklemek sweep into f.
(bir duruma) sürüklemek wind into (something) f.
oradan oraya çekmek/sürüklemek pull about f.
birini oradan oraya sürüklemek pull someone about f.
dışarı sürüklemek sweep out f.
(bir şeyden/yerden) dışarı sürüklemek sweep out of (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) dışına sürüklemek sweep out of (something or some place) f.
birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek sweep someone or something out of something f.
birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek sweep someone or something out f.
kıyıya sürüklemek wash up f.
bir ruh haline sürüklemek work into (something) f.
bir ruh haline sürüklemek work into f.
oradan oraya sürüklemek pull round f.
birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek carry (someone or something) along with (someone or something) f.
birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek carry someone along f.
aşağı doğru sürüklemek bear down f.
birini/bir şeyi sürüklemek blow someone or something away f.
birini (bir şeyle) sürüklemek carry someone along (with something) f.
birini beraberinde sürüklemek/alıp götürmek carry someone along (with something) f.
-e sürüklemek concern in f.
-in içinde/üstünde sürüklemek drag in f.
(bilgisayar ekranında bir şeyi) bir şeyin içine sürüklemek drag in f.
birini/bir hayvanı alıp sürüklemek drown someone (or an animal) out f.
birini/bir hayvanı önüne katıp götürmek/sürüklemek drown someone (or an animal) out f.
(bir şeyi bir yerden) sürüklemek/taşımak haul (something) from (something or some place) f.
(bir şeyi bir yere) sürüklemek/taşımak haul (something) to (some place) f.
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) sürüklemek/taşımak haul (something) to (some place) from (some place) f.
bir yere sürüklemek/taşımak haul to some place f.
(birini/bir şeyi bir yere) sürüklemek nudge (someone or something) (somewhere) f.
döndürüp (bir şeye/bir yere) çekmek/sürüklemek pull around to (something or some place) f.
altına sürüklemek pull under f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine itmek/sürüklemek/sokmak push (someone or something) into (something) f.
(birini/bir şeyi bir şeye) itmek/sürmek/sürüklemek push (someone or something) into (something) f.
(birini bir şeye) itmek/sürüklemek push (someone) into (something) f.
(birini/kendini bir duruma) sürüklemek set (someone or oneself) up for (something) f.
(bir şeyden) sürüklemek sweep off of (something) f.
(bir şeyin) dışına itmek/sürüklemek sweep off of (something) f.
(endişeye/kaygıya) sürüklemek wind up into (something) f.
(huzursuzluğa) sürüklemek wind up into (something) f.
Colloquial
umutsuzluğa/ümitsizliğe sürüklemek bum out f.
iflasa sürüklemek take to the cleaners f.
Idioms
bir şeyi akıntıya bırakmak/sürüklemek cast adrift f.
birisini yerlerde sürüklemek clean the floor up with someone f.
bunalıma sürüklemek let down f.
birisini yerlerde sürüklemek wipe the floor up with someone f.
başarısızlığa sürüklemek lead to the downfall f.
birisini yerlerde sürüklemek mop the floor up with someone f.
kötü yola sürüklemek lead astray f.
yanlış yola sürüklemek lead astray f.
yanlış yöne sürüklemek lead astray f.
umutsuzluğa sürüklemek drive someone to despair f.
bir şeyi sürüklemek have something in tow f.
(bir şeyi) sürüklemek take (something) in tow f.
birini zorla sürüklemek drag someone kicking and screaming f.
birini yaka paça sürüklemek drag someone kicking and screaming f.
birini ite kaka sürüklemek drag someone kicking and screaming f.
bir şeyi çıkmaza sürüklemek bring something to a dead end f.
(birini) yerlerde sürüklemek clean the floor (up) with (one) f.
yerlerde sürüklemek clean the floor up with f.
(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek drive a nail in (someone's or something's) coffin f.
(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek drive another nail in (someone's or something's) coffin f.
(birini/bir şeyi) son bir darbe daha vurarak başarısızlığa sürüklemek drive the final nail in (someone's or something's) coffin f.
(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek put a nail in (someone's or something's) coffin f.
(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek put another nail in (someone's or something's) coffin f.
(birini/bir şeyi) son bir darbe daha vurarak başarısızlığa sürüklemek put the final nail in (someone's or something's) coffin f.
(birini) çaresizliğe sürüklemek drive (one) to despair f.
(birini) umutsuzluğa sürüklemek drive (one) to despair f.
(birini) kötü yola saptırmak/sürüklemek/düşürmek lead (one) astray f.
'-i yerlerde sürüklemek mop the floor up with f.
(birini) yerlerde sürüklemek mop the floor up with (one) [us] f.
-i yerlerde sürüklemek mop up the floor with f.
(birini) yerlerde sürüklemek mop up the floor with (one) [us] f.
(birini) kavgaya/tartışmaya sürüklemek pick a quarrel with (one) f.
akıntıyla sürüklemek set adrift f.
-i yerlerde sürüklemek wipe the floor up with f.
Technical
çekmek sürüklemek draw f.
Computer
imleci belirli bir noktaya sürüklemek point f.
Marine
demiri sürüklemek drag the anchor f.
(gemiyi, yelkenliyi rüzgarla) körfeze sürüklemek embay f.
(halatı) muayene veya tamir için tekneye sürüklemek underrun f.
bir yerden bir yere sürüklemek overrake f.
denizin dibinde sürüklemek drag f.
çapayı sürüklemek drag f.
Forestry
(kütükleri) sürüklemek skid f.
(kütüğü) kütür kancası ile sürüklemek snig [australia/new zealand] f.
Environment
(sel) ağaç ve kayaları denize sürüklemek raft f.
Archaic
(çamur, toprak) sürüklemek daggle f.
Engineering
hava sürüklemek entrain f.