| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Genel | ||||
| Genel | exceptionally zf. | fevkalade | ||
|
The moon is exceptionally bright tonight. Bu gece ay fevkalade parlak. More Sentences |
||||
| Genel | exceptionally zf. | son derece | ||
|
The town has an exceptionally rich heritage of historic buildings. Kasaba, tarihi binalar açısından son derece zengin bir mirasa sahiptir. More Sentences |
||||
| Genel | exceptionally zf. | istisnai olarak | ||
|
Exceptionally, I will permit one brief comment, but there will be no debate on this. İstisnai olarak, kısa bir yoruma izin vereceğim, ancak bu konuda tartışma olmayacak. More Sentences |
||||
| Genel | exceptionally zf. | müstesna olarak | ||
| Genel | exceptionally zf. | istisna olarak | ||
| Genel | exceptionally zf. | olağanüstü | ||
| Genel | exceptionally zf. | istisnaen | ||
| Genel | exceptionally zf. | alışılmadık biçimde/şekilde | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Genel | ||||
| Genel | exceptionally good s. | son derece iyi | ||
|
But the answer contained in this report is exceptionally good. Ancak bu raporda yer alan cevap son derece iyidir. More Sentences |
||||
