|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
arife gecesi yerine getirilen ibadetler |
vigils i.
|
|
2 |
Genel |
komisyon olarak kazanılabilecek miktara getirilen üst sınır |
cap i.
|
|
3 |
Genel |
(yeni eve taşınmış aileye getirilen) ev hediyesi |
housewarming gift i.
|
|
4 |
Genel |
kelimenin hem başına hem de sonuna getirilen ek |
circumfix i.
|
|
5 |
Genel |
kasap tarafından rulo haline getirilen iç yağı |
tallow catch i.
|
|
6 |
Genel |
ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen mevzu |
rechauffe i.
|
|
7 |
Genel |
dile getirilen şey |
noise i.
|
|
8 |
Genel |
maun ağaçlarını kesmeleri için belize'ye getirilen afrikalı kölelerin soyundan gelen bir halk |
kriol i.
|
|
9 |
Genel |
yaşlı kadınların soyadlarının önüne getirilen bir ifade |
mother i.
|
|
10 |
Genel |
tasarruf veya birlikte üretim için bir araya getirilen benzer araçlar bütünü |
gang i.
|
|
11 |
Genel |
dile getirilen şey |
giving out i.
|
|
12 |
Genel |
kumaşla kaplanarak düğme haline getirilen disk |
buttonmold i.
|
|
13 |
Genel |
kumaşla kaplanarak düğme haline getirilen disk |
buttonmould i.
|
|
14 |
Genel |
öğütme için değirmene getirilen tahıl yığını |
grist i.
|
|
15 |
Genel |
yabancı ülkeden getirilen kimse |
importee i.
|
|
16 |
Genel |
(içine bir şeyler koymak için) kese şekline getirilen kağıt |
paper i.
|
|
17 |
Genel |
sergilenmeye getirilen hayvan grubu |
pen i.
|
|
18 |
Genel |
son ek getirilen sözcük |
postfix i.
|
|
19 |
Genel |
yanlış olanın yerine getirilen şey |
correction i.
|
|
|
20 |
Genel |
katlanıp dikilerek tek bir forma haline getirilen kitap yaprakları |
gathering i.
|
|
21 |
Genel |
belirli bir amaç için donatılıp bir araya getirilen şey |
preparation i.
|
|
22 |
Genel |
hemen oyuna getirilen kimse |
smelt [obsolete] i.
|
|
23 |
Genel |
bir şeyin yerine getirilen şey |
supplanter i.
|
|
24 |
Genel |
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) |
naturalized s.
|
|
25 |
Genel |
tümüyle dile getirilen |
fully articulated s.
|
|
26 |
Genel |
çok gündeme getirilen |
high-profile s.
|
|
27 |
Genel |
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) |
naturalised s.
|
|
28 |
Genel |
ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen |
rechauffe s.
|
|
29 |
Genel |
yerine getirilen (söz) |
redeemed s.
|
|
30 |
Genel |
sepette getirilen malzemelerle yapılan |
basket s.
|
|
31 |
Genel |
yetkili kişi makamına getirilen |
vicegerency s.
|
|
32 |
Genel |
aceleye getirilen |
hurried s.
|
|
33 |
Genel |
delikli hale getirilen |
riddled s.
|
|
34 |
Genel |
farklı yerden getirilen |
derived s.
|
|
35 |
Genel |
kişilikli hale getirilen |
impersonate s.
|
|
36 |
Genel |
görev olarak yerine getirilen |
duty s.
|
|
37 |
Genel |
bir araya getirilen |
combinative s.
|
|
38 |
Genel |
bir araya getirilen |
combinatorial s.
|
|
39 |
Genel |
bir araya getirilen |
combinatory s.
|
|
|
40 |
Genel |
çabucak oyuna getirilen |
fleeceable s.
|
|
41 |
Genel |
ayrıntılı hale getirilen |
fleshed-out s.
|
|
42 |
Genel |
öne getirilen |
prepositive s.
|
|
43 |
Genel |
ile bir araya getirilen |
bound by s.
|
|
44 |
Genel |
ön ek olarak getirilen |
prosthetic s.
|
|
45 |
Genel |
makul hale getirilen |
sugared s.
|
|
46 |
Genel |
farklı bir hale getirilen |
superimposed s.
|
|
47 |
Genel |
sistem haline getirilen |
systemed s.
|
|
48 |
Genel |
(soyadının önüne getirilen) bayan |
sra. (señora) kısalt.
|
|
Idioms |
|
49 |
Deyim |
ergenlere getirilen yasaklar |
swaddling clothes i.
|
|
50 |
Deyim |
kolayca oyuna getirilen kimse |
easy mark i.
|
|
51 |
Deyim |
çok gündeme getirilen |
a high profile i.
|
|
52 |
Deyim |
evden getirilen öğlen yemeği |
brown bag i.
|
|
53 |
Deyim |
evden getirilen yemek |
brown-bag i.
|
|
54 |
Deyim |
ısıtıp ısıtıp yeniden gündeme/önümüze getirilen |
warmed over s.
|
|
55 |
Deyim |
yanında yemek getirilen |
brown-bag s.
|
|
56 |
Deyim |
aceleye getirilen (iş) |
on the hoof (brit/au) expr.
|
|
Trade/Economic |
|
57 |
Ticaret/Ekonomi |
bütçe kontrol araçlarının belirlenmesinden önce genel harcamalara getirilen sınır |
cash limit i.
|
|
58 |
Ticaret/Ekonomi |
geleneksel eylem tarzına getirilen köklü değişiklik |
paradigm shift i.
|
|
59 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülkelerden getirilen işçi |
contract labourer i.
|
|
60 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli avrupa ülkelerinde bir kasabaya getirilen mallardan alınan bir vergi |
octroi i.
|
|
61 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli avrupa ülkelerinde bir kasabaya getirilen mallardan alınan vergiyi tahsil eden bir kurum |
octroi i.
|
|
62 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli avrupa ülkelerinde bir kasabaya getirilen mallardan alınan verginin şehir girişinde tahsil edildiği bir yer |
octroi i.
|
|
Law |
|
63 |
Hukuk |
getirilen sınırlama ile kamuya sağlanan yarar arasında denge bulunması |
balance of convenience i.
|
|
64 |
Hukuk |
açıklama getirilen hakaret sözcüğü |
innuendo i.
|
|
65 |
Hukuk |
(seçim düzenlemeleri için getirilen) ön mahkeme onayı |
preclearance [us] i.
|
|
66 |
Hukuk |
oldu bittiye getirilen yasal madde |
sleeper i.
|
|
Politics |
|
67 |
Siyasal |
hükumet tarafından ülke içine ve dışına para akışına getirilen kısıtlamalar |
currency restrictions i.
|
|
68 |
Siyasal |
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı |
doctrine of ultimate destination i.
|
|
69 |
Siyasal |
tüzükle getirilen hükümler |
provisions laid down by regulation i.
|
|
70 |
Siyasal |
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı |
doctrine of continuous voyage i.
|
|
71 |
Siyasal |
abd'ye çocukken getirilen ve devlet tarafından bazı haklar verilen çocuk kaçak göçmen |
dreamer i.
|
|
Technical |
|
72 |
Teknik |
enerjinin kullanılabilir hale getirilen kısmı |
exergy i.
|
|
73 |
Teknik |
geri getirilen değer |
returned value i.
|
|
74 |
Teknik |
seylan'dan getirilen bir tür mavi safir |
salamstone i.
|
|
75 |
Teknik |
yarısı toz haline getirilen |
semicalcined i.
|
|
Computer |
|
76 |
Bilgisayar |
geri getirilen değer |
returned value i.
|
|
77 |
Bilgisayar |
bilgisayar programında bazı değişkenlerin değerine bağlı olarak normal talimat dizisinin kontrolü bırakmasıyla yerine getirilen talimatlar |
branch i.
|
|
78 |
Bilgisayar |
(program elemanı) aktif hale getirilen |
implemented s.
|
|
Electric |
|
79 |
Elektrik |
su ile meydana getirilen (elektrik cereyanı) |
undigenous s.
|
|
|
Transportation |
|
80 |
Ulaştırma |
bir araya getirilen birden fazla araba |
cut i.
|
|
Medical |
|
81 |
Medikal |
acile ambulansla getirilen hasta |
patient brought into the emergency department by ambulance i.
|
|
82 |
Medikal |
ambulans ile acil servise getirilen hasta |
patient brought into the emergency department by ambulance i.
|
|
83 |
Medikal |
ambulansla acil servise getirilen hasta |
patient brought into the emergency department by ambulance i.
|
|
84 |
Medikal |
hasta kardeşine donör olması için dünyaya getirilen çocuk |
saviour sibling i.
|
|
Anatomy |
|
85 |
Anatomi |
omurgalı embriyosunda sinirsel kıvrımların oluşmasından sonra medüller katman tarafından embriyonun orta-arka kısmında meydana getirilen dikey bir oluk |
medullary groove i.
|
|
86 |
Anatomi |
omurgalı embriyosunda sinirsel kıvrımların oluşmasından sonra medüller katman tarafından embriyonun orta-arka kısmında meydana getirilen dikey bir oluk |
medullary furrow i.
|
|
Psychology |
|
87 |
Psikoloji |
narkotik ilaç uygulanışını takiben bilinç uyuşukluğu meydana getirilen hastada ruhsal çatışmaya sebep olan faktörlerin öğrenilmesini psikoanalist tarafından uygun telkinler yapılması esasına dayanan psikoterapi yöntemi |
narcotherapy i.
|
|
Pharmaceutics |
|
88 |
Eczacılık |
şeker ve su veya bal ile karıştırılarak macun kıvamına getirilen, ağızdan alınmaya uygun ilaç |
electuary i.
|
|
89 |
Eczacılık |
hap haline getirilen yoğun macun kıvamındaki ilaç içeren karışım |
mass i.
|
|
Gastronomy |
|
90 |
Mutfak |
unla kıvamlı hale getirilen pişmiş domuz eti suyuna kahve eklenerek yapılan sos |
redeye gravy i.
|
|
91 |
Mutfak |
unla kıvamlı hale getirilen pişmiş domuz eti suyuna kahve eklenerek yapılan sos |
red-eye gravy i.
|
|
92 |
Mutfak |
çırpılmış yumurta beyazı ve dondurma eklenerek daha yumuşak ve hafif bir tatlı haline getirilen puding |
snow pudding i.
|
|
Logic |
|
93 |
Mantık |
uygun fikirler ile bağlantı haline getirilen şey |
subsumption i.
|
|
Chemistry |
|
94 |
Kimya |
çin veya japonya'dan getirilen bayağı kafur |
japan camphor i.
|
|
95 |
Kimya |
moleküller arası kuvvetler tarafından bir araya getirilen bir molekül kümesi |
supramolecule i.
|
|
96 |
Kimya |
henüz keşfedilmemiş bir elementi ifade etmek için periyodik cetvelde iki üst sırasında bulunan bilinir elementin önüne getirilen ek |
dwi- ök.
|
|
Biology |
|
97 |
Biyoloji |
biyolojik taksona getirilen yeni ve daha kapsamlı tanımlama |
redescription i.
|
|
Botanic |
|
98 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
fanweed (thlaspi arvense) i.
|
|
99 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
field pennycress i.
|
|
100 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
french weed i.
|
|
101 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
mithridate mustard i.
|
|
102 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
penny grass i.
|
|
103 |
Botanik |
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu |
stinkweed i.
|
|
104 |
Botanik |
falkland adalarından iskoçya'ya getirilen, yem olarak değerli sayılan uzun boylu bir ot |
tufted hair grass (poa flabellata) i.
|
|
105 |
Botanik |
falkland adalarından iskoçya'ya getirilen, yem olarak değerli sayılan uzun boylu bir ot |
tussock grass i.
|
|
106 |
Botanik |
falkland adalarından iskoçya'ya getirilen, yem olarak değerli olan uzun boylu bir ot |
tussock grass (poa flabellata) i.
|
|
107 |
Botanik |
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi |
arnica bud (scorzoneroides autumnalis) i.
|
|
108 |
Botanik |
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi |
leontodon autumnalis i.
|
|
109 |
Botanik |
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi |
fall dandelion i.
|
|
110 |
Botanik |
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi |
autumn hawkbit i.
|
|
Agriculture |
|
111 |
Tarım |
arazilerden sökülerek yakılıp gübre haline getirilen çim |
beat i.
|
|
Social Sciences |
|
112 |
Sosyal Bilimler |
bir kurumca kutsallaştırılıp otorite haline getirilen şeye inanç |
institutionalism i.
|
|
113 |
Sosyal Bilimler |
saygı amacıyla kişi adlarının önüne getirilen ve cinsiyet belirtmeyen ifade |
mx. ünl.
|
|
Education |
|
114 |
Eğitim |
(ingiliz üniversitesinde) lisans öğrencisinin soyadının önüne getirilen bir unvan |
sir [obsolete] i.
|
|
Linguistics |
|
115 |
Dilbilim |
kelimenin hem başına hem de sonuna getirilen |
ambifix i.
|
|
116 |
Dilbilim |
anlamsal yerine geçme yoluyla meydana getirilen değişmece |
allegory i.
|
|
117 |
Dilbilim |
ön ek olarak getirilen unsur |
prefixture i.
|
|
118 |
Dilbilim |
(sözcük veya ifadeyi) önüne getirilen öğe aracılığıyla değiştirmek |
premodify f.
|
|
119 |
Dilbilim |
son ek getirilen sözcük ile ilgili |
postfixal s.
|
|
120 |
Dilbilim |
latince sıfatların ingilizce uyarlamalarının sonuna getirilen ek (-li, -çi, -ye) |
-acious snk.
|
|
121 |
Dilbilim |
y ile biten kelimelere -y eki yerine getirilen son ek |
-ey snk.
|
|
History |
|
122 |
Tarih |
belirli arazilerin kiracılarının, tahıllarını belirli bir değirmende öğütmelerine getirilen zorunluluk |
thirlage i.
|
|
123 |
Tarih |
(amerikan iç savaşı'nda) birleşik devletler safına kaçan veya getirilen köle |
contraband i.
|
|
Environment |
|
124 |
Çevre |
çevreye zararlı olabilecek bir şeye getirilen sendika yasağı |
green ban [australia] i.
|
|
125 |
Çevre |
ortaya çıktığı yerden farklı bir bölgeye getirilen hayvan ya da egzotik bitki |
introduction i.
|
|
126 |
Çevre |
tarıma elverişli hale getirilen ormanlık alan |
sart i.
|
|
Military |
|
127 |
Askeri |
karada askerlik yapmaları için bir araya getirilen denizci veya deniz piyadesi topluluğu |
naval brigade i.
|
|
128 |
Askeri |
deniz suyu ile aktif hale getirilen fırlatma sistemi |
seawater activated release system i.
|
|
129 |
Askeri |
özel tatbikat için bir araya getirilen acemi ekibi |
awkward squad i.
|
|
130 |
Askeri |
deniz subaylarına ceza olarak karargahlara getirilen kısıtlama |
hack i.
|
|
Sport |
|
131 |
Spor |
(özellikle beyzbolda) rakibin oyun şekli hakkında bir araya getirilen bilgiler |
book i.
|
|
Music |
|
132 |
Müzik |
detroit'te bulunan motown records plak şirketinin siyahi amerikalı müzisyenleri tarafından popüler hale getirilen, blues, pop, soul, dini müzik türlerinden unsurlar içeren müzik türü/janrı |
motown i.
|
|
133 |
Müzik |
motown records plak şirketinin siyahi amerikalı müzisyenlerince popüler hale getirilen müzik türüne ait veya ilişkin |
motown s.
|
|
Photography |
|
134 |
Fotoğrafçılık |
krom tuzu ile ışığa duyarlı hale getirilen fotoğraf kağıdının kullanıldığı bir işlem |
chromatype i.
|
|
Abbreviation |
|
135 |
Kısaltma |
doğuştan getirilen ve bütün insan dillerinde ortak birtakım kuralların varlığını savunan kuram |
ug (universal grammar) i.
|
|
Slang |
|
136 |
Argo |
ırkçı bir söylem karşılığında zenciler tarafından dile getirilen tepki |
blacklash i.
|
|
137 |
Argo |
tamire getirilen bir arabayı duvar kenarına park edip tamir etmeme |
wall job i.
|
|
138 |
Argo |
tamire getirilen arabayı duvar kenarında yatırıp tamir etmeden geri verme |
wall job i.
|
|