| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | hearsay i. | şayia |
| Genel | hearsay i. | kulak dolgunluğu |
| Genel | hearsay i. | dedikodu |
| Genel | hearsay i. | söylenti |
| Genel | hearsay i. | rivayet |
| Genel | hearsay i. | söz |
| Genel | hearsay i. | kulaktan dolma |
| Genel | hearsay s. | başkasından duyulan |
| Idioms | ||
| Deyim | hearsay i. | kulaktan dolma bilgi |
| Law | ||
| Hukuk | hearsay i. | bir tanığın başka bir kimseden aldığı bilgilere dayanarak yaptığı tanıklık |
| Hukuk | hearsay i. | duyuma dayalı anlatım |
| Hukuk | hearsay i. | duyuma dayalı delil |
| Hukuk | hearsay i. | duyuma dayalı kanıt |
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Law | ||||
| Hukuk | hearsay evidence i. | başkalarından işitilerek öne sürülen delil | ||
| Hukuk | hearsay evidence i. | dolaylı kanıt | ||
| Hukuk | hearsay rule i. | duyduğunu aktarma kuralı | ||
| Hukuk | hearsay evidence i. | dolaylı delil | ||
| Hukuk | hearsay evidence i. | kulaktan dolma kanıt | ||
| Hukuk | hearsay evidence i. | kulaktan dolma delil | ||
| Hukuk | hearsay evidence i. | söylentiye dayanan kanıt | ||
| Media | ||||
| Medya | receive hearsay information f. | duyum almak | ||
