matters - Türkçe İngilizce Sözlük

matters

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"matters" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
General
matters i. umur

"matters" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 144 sonuç

İngilizce Türkçe
General
family matters i. aile meseleleri
What is more, women bear the main responsibility for family matters.
Dahası, aile meselelerinde asıl sorumluluk kadınlara aittir.

More Sentences
important matters i. önemli konular
To sum up what I have said on this important matter, I would like to make the following comments.
Bu önemli konuda söylediklerimi özetlemek üzere aşağıdaki yorumları yapmak istiyorum.

More Sentences
administrative matters i. idari konular
Equally, I accept that it should not cover proceedings relating to tax, customs or administrative matters.
Aynı şekilde, vergi, gümrük veya idari konularla ilgili davaları kapsamaması gerektiğini kabul ediyorum.

More Sentences
in fiscal matters zf. mali konularda
Some of these requirements also blatantly contradict the Treaty, which provides for unanimity in fiscal matters.
Bu şartlardan bazıları, mali konularda oybirliğini öngören Antlaşma ile de açıkça çelişmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
money matters i. para meseleleri
You should have been more careful in money matters.
Para meselelerinde daha dikkatli olmalıydın.

More Sentences
Law
criminal matters i. cezai konular
This is the issue of mutual recognition of decisions on criminal matters.
Bu, cezai konulardaki kararların karşılıklı olarak tanınması meselesidir.

More Sentences
General
general matters i. genel hususlar
sanitary matters i. sıhhiye
everyday matters i. günlük meseleler
security matters i. güvenlik gerekçesi
weighty matters i. ağır konular
heavy matters i. ağır konular
heavy matters i. önemli konular
weighty matters i. önemli konular
family matters i. ailevi konular
clarification of some matters i. bazı hususların açıklığa kavuşması
clarification of some matters i. bazı hususların açığa kavuşturulması
routine matters i. rutin meseleler
grave matters i. ciddi konular
important matters i. ciddi konular
grave matters i. önemli konular
matters of interest to someone i. birinin ilgisini çekecek/onu ilgilendiren konular
matters not provided for i. dikkate alınmamış hususlar
matters not provided for i. gözden kaçan hususlar
administrative matters i. idari meseleler
domestic matters i. iç meseleler
religious matters i. dini mevzular
more pressing matters i. daha acil meseleler
mince matters f. açık konuşmamak
mince matters f. kibarca söylemek
not to mince matters   f. ince eleyip sık dokumamak  
mince matters f. yumuşak bir tavırla söylemek
mince matters f. bir şeyleri yumuşatmak
bring matters to a head f. çıbanın başını koparmak
not to mince matters f. sözünü esirgememek
make matters worse while trying to be helpful f. kaş yapayım derken göz çıkarmak
direct the matters f. ipleri almak
speed up matters f. işleri hızlandırmak
expedite matters f. işleri hızlandırmak
expedite matters f. işleri çabuklaştırmak
speed up matters f. işleri çabuklaştırmak
take matters at face value f. konuyu olduğu gibi değil göründüğü gibi ele almak
without mincing matters zf. açık açık
not mincing matters zf. sözünü esirgemeden
without mincing matters zf. dobra dobra
as matters stand zf. şimdiki halde
without mincing matters zf. sakınmadan
without mincing matters zf. açıkça
in some matters zf. bazı hususlarda
in some matters zf. bazı konularda
Phrases
not that it matters i. ehemmiyeti olmamakla beraber
what matters is ... expr. önemli olan ...
what matters is quality rather than quantity expr. önemli olan nicelik değil niteliktir
nothing else matters expr. gerisi boş
function matters, not size expr. önemli olan boyu değil işlevi
not that it matters but ... expr. önemli değil ama ...
what matters most is how you see yourself expr. önemli olan kendini nasıl gördüğündür
although it hardly matters expr. pek önemli değil, gerçi
not that it matters but expr. pek bir şey fark ettirmez ama
Proverb
every drop matters her damla önemlidir
Colloquial
to make matters worse expr. bir de bunun üstüne
to make matters worse expr. bir de bu yetmezmiş gibi
to make matters worse expr. bu yetmezmiş gibi
it matters to me expr. benim için önemli
size matters expr. boyut önemlidir
size matters expr. daha büyük penise sahip bir erkek partnerini daha iyi tatmin eder/partneri için daha çekicidir
size matters expr. boyut fark eder
size matters expr. boyutu büyük olan bir şey küçük olandan daha iyidir
Idioms
not mince matters f. açık açık konuşmak
take matters into own hands f. bir sorunu kendi çözmek
not mince matters f. dobra dobra konuşmak
take matters into own hands f. dizginleri ele almak
take matters into own hands f. kendi göbeğini kendi kesmek
not mince matters f. sözünü sakınmadan konuşmak
make matters worse f. işleri/durumu daha da kötüleştirmek
make matters worse f. işleri/durumu daha da zorlaştırmak
make matters worse f. işleri/durumu daha da çirkinleştirmek
take matters into (one's) own hands f. bir sorunu kendi çözmek
take matters into (one's) own hands f. dizginleri ele almak
take matters into (one's) own hands f. kendi göbeğini kendi kesmek
take matters into (one's) own hands f. duruma el atmak/koymak
take matters into your own hands f. bir sorunu kendi çözmek
take matters into your own hands f. dizginleri ele almak
take matters into your own hands f. kendi göbeğini kendi kesmek
take matters into your own hands f. duruma el atmak/koymak
Speaking
what really matters is expr. asıl önemlisi
what really matters is expr. aslolan
I don't think it matters expr. bence fark etmez
you're all that matters to me expr. benim için tek önemli olan sensin
what matters for us is.. expr. bizim için önemli olan
nothing else matters expr. başka hiçbir şeyin önemi yok
nothing else matters expr. gerisi boş
that's all that matters expr. önemli olan tek şey bu
the only thing that matters expr. önemli olan tek şey
what matters is quality rather than quantity expr. önemli olan miktar değil kalitedir
it's the participation that matters expr. önemli olan katılmaktı
that's all that matters expr. tek önemli olan şey bu
Trade/Economic
labor matters i. çalışma mevzuatına ilişkin hususlar
environmental matters i. çevresel hususlar
financial matters i. finansal mevzular
advisory committees on customs matters i. gümrük sorunları danışma komitesi
financial matters i. mali meseleler
other significant matters effecting to or making financial statements more clear, interpretable and understandable should be disclosed i. mali tabloları önemli ölçüde etkileyen ya da mali tabloların açık, yorumlanabilir ve anlaşılabilir olması açısından açıklanması gerekli olan diğer hususlar
property matters i. mülki hususlar
mail matters i. posta maddeleri
mercantile matters i. ticari işler
tax-related matters/issues i. vergisel konular
Law
european convention on mutual assistance in criminal matters i. ceza işlerinde karşılıklı adli yardım avrupa sözleşmesi
criminal matters i. ceza hukukuna dair meseleler
general assembly for criminal matters i. ceza genel kurulu
mutual assistance in criminal matters i. cezai konularda karşılıklı adli yardımlaşma
mutual legal assistance on criminal matters i. ceza işlerinde karşılıklı adli yardım
represent us in criminal matters i. cezai ihtilaflarda bizi temsil etmeye
matters of extenuation i. hafifletici hususlar
mutual assistance in civil matters i. hukuki konularda karşılıklı adli yardımlaşma
judicial cooperation in civil matters i. özel hukuk konularında adli işbirliği
mutual assistance in commercial matters i. ticari konularda karşılıklı adli yardımlaşma
prepare applications on our behalf and to finalize the matters therein specified expr. adımıza dilekçe tanzimine, neticelerini istihsale
Politics
european convention on the transfer of proceedings in criminal matters i. ceza koğuşturmalarının aktarılmasına dair avrupa sözleşmesi
european convention on mutual assistance in criminal matters i. ceza işlerinde karşılıklı adli yardım avrupa sözleşmesi
additional protocol to the european convention on mutual assistance in criminal matters i. ceza işlerinde karşılıklı adli yardım avrupa sözleşmesine ek protokol
european convention on mutual assistance in criminal matters i. ceza işlerinde karşılıklı adli yardımlaşma avrupa sözleşmesi
committee on mutual assistance in customs and agricultural matters i. gümrük ve tarım konularında karşılıklı yardım komitesi
advisory committee on customs matters i. gümrük sorunları danışma komitesi
committee on legal aid in cross-border disputes in civil and commercial matters i. özel hukuk ve ticaret hukuku konularındaki sınır aşan uyuşmazlıklarda adli yardım komitesi
police and judicial cooperation in criminal matters i. polis ve cezai konularda adli işbirliği
deprivation of liberty for non-criminal matters i. suçla ilgili olmayan nedenlerle özgürlükten mahrumiyet
committee for the adaptation to technical progress of the directives on the removal of technical barriers to trade in colouring matters which may be added to medicinal products i. tıbbi ürünlere katılabilecek renklendirici maddelerin ticaretindeki teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin direktiflerin teknik ilerlemeye uyarlanması komitesi
model agreement on exchange of information on tax matters i. vergi konularına ilişkin bilgi değişimi model anlaşması
Institutes
european institute for security matters i. avrupa güvenlik sorunları enstitüsü
Technical
suspended matters i. asıltı maddeler
determination of diesel particulate matters i. mazot zerrelerinin tayini
conventional determination of non-volatile matters i. uçucu olmayan maddelerin klasik metotla tayini
incombustible matters i. yanmayan maddeler
floating matters i. yüzen maddeler
Telecom
electromagnetic compatibility and radio spectrum matters i. elektromanyetik uyumluluk ve radyo spektrum konuları
electromagnetic compatibility and radio spectrum matters i. elektromanyetik uyumluluk ve radyo spektrumu konuları
radio spectrum matters i. radyo spektrum konuları
Radio
electromagnetic compatibility and radio spectrum matters i. elektroamnyetik uyumluluk ve radyo spektrum konuları
Construction
matters to be taken into account while carrying out large repairs and renovations and setting up a brand new building i. yeniden yaptırılacak binalarda, büyük onarım ve tadilatlarda dikkat edilecek hususlar
Medical
compendial matters i. farmakope maddeler
compendial matters i. kompendial maddeler
colouring matters which may be added to medicinal products i. tıbbi ürünlere ilave edilebilecek renklendirici maddeler
Modern Slang
alm/blm (all lives matter when black lives matters) expr. siyahların hayatı değerli olduğunda herkesin hayatı değerlidir