İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | obligated s. | yükümlü | ||
As a first-aider, Tom is morally obligated to perform CPR on someone who's had a heart attack. Bir ilkyardımcı olarak Tom, kalp krizi geçiren birine kalp masajı yapmakla yükümlüdür. More Sentences |
||||
Genel | obligated s. | mükellef | ||
Genel | obligated s. | başkasına (minnet, şükran) borçlu olan | ||
Law | ||||
Hukuk | obligated s. | mükellef olan | ||
Hukuk | obligated s. | yükümlü olan |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | feel obligated f. | zorunlu hissetmek | ||
Don't feel obligated to talk if you don't want to. Eğer istemiyorsan konuşmak için zorunlu hissetme. More Sentences |
||||
Genel | be obliged/obligated f. | zorunda bırakılmak | ||
Genel | legally obligated s. | tam mükellef | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | obligated balance i. | henüz yerine getirilmemiş taahhütler | ||
Ticaret/Ekonomi | obligated balance i. | muallaktaki taahhüt | ||
Military | ||||
Askeri | obligated space i. | ayrılmış depolama sahası | ||
Askeri | actual obligated space i. | ayrılmış saha | ||
Askeri | obligated tour i. | mecburi görev süresi | ||
Askeri | obligated reservist i. | mükellef ihtiyat | ||
Askeri | obligated stocks i. | özel stoklar | ||
Askeri | planned obligated space i. | planlanmış boş depolama sahası | ||
Askeri | actual obligated space i. | tahsis edilmiş saha | ||
Askeri | obligated reservist i. | yürürlükteki mevzuatta öngörülen süreyi aşmayacak şekilde silahlı kuvvetlerde aktif hizmet yapması gereken kimse |