Geçmiş

mecbur

"mecbur" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 10 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	mecbur	compelled s.
2	Yaygın Kullanım	mecbur	forced s.
General
3	Genel	mecbur	bound s.
4	Genel	mecbur	bounden s.
5	Genel	mecbur	doomed s.
6	Genel	mecbur	obligate s.
7	Genel	mecbur	obliged s.
8	Genel	mecbur	necessitate [obsolete] s.
Colloquial
9	Konuşma Dili	mecbur	pushed s.
Law
10	Hukuk	mecbur	obliged s.

"mecbur" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 204 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	mecbur etmek	obligate f.
2	Yaygın Kullanım	mecbur olmak	be obliged to f.
3	Yaygın Kullanım	mecbur etmek	compel f.
4	Yaygın Kullanım	mecbur etmek	force f.
General
5	Genel	harp sebebiyle memleketini terketmeye mecbur kalan kişi	dp i.
6	Genel	mecbur tutan	exactor i.
7	Genel	mecbur tutan	exacter i.
8	Genel	mecbur eden	enforcer i.
9	Genel	başkasına mecbur olan kimse	obligee i.
10	Genel	mecbur etme	impressment i.
11	Genel	mecbur bırakan şey	stick i.
12	Genel	mecbur etmek	oblige f.
13	Genel	mecbur olmak	have to f.
14	Genel	mecbur olmak	have got to f.
15	Genel	askerliğe mecbur etmek	commandeer f.
16	Genel	mecbur olmak	be forced f.
17	Genel	mecbur etmek	coerce f.
18	Genel	mecbur etmek	exact f.
19	Genel	mecbur etmek	pin f.
20	Genel	mecbur kalmak	be forced to f.
21	Genel	mecbur etmek	compel f.
22	Genel	mecbur etmek	constrain f.
23	Genel	bir şeyi yapmaya mecbur olmak	be obliged to do something f.
24	Genel	mecbur etmek	oblige to f.
25	Genel	mecbur etmek	reduce f.
26	Genel	birini utandırarak bir şey yapmaya mecbur etmek	shame f.
27	Genel	mecbur etmek	force f.
28	Genel	mecbur etmek	railroad f.
29	Genel	mecbur edilmiş	compelled f.
30	Genel	mecbur etmek	subject f.
31	Genel	mecbur etmek	railroad into doing f.
32	Genel	mecbur etmek	bind f.
33	Genel	mecbur olmak	be compelled f.
34	Genel	mecbur etmek	obligate f.
35	Genel	mecbur etmek	make f.
36	Genel	mecbur etmek	enforce f.
37	Genel	kendini bir şeyi yapmaya mecbur hissetmek	feel oneself obliged to f.
38	Genel	mecbur etmek	pin down f.
39	Genel	mecbur etmek	oblige to be f.
40	Genel	askeri bir hizmete mecbur etmek	commandeer f.
41	Genel	işini kaybetmeye mecbur bırakmak	force out of business f.
42	Genel	mecbur etmek	cow somebody into f.
43	Genel	mecbur kalmak	be constrained f.
44	Genel	mecbur bırakmak	oblige (someone) to (do something) f.
45	Genel	mecbur bırakmak	force (someone) to (do something) f.
46	Genel	-e mecbur olmak	need to f.
47	Genel	mecbur bırakmak	compel f.
48	Genel	mecbur olmak	be obliged f.
49	Genel	mecbur olmak	owe f.
50	Genel	mecbur etmek	bring to term f.
51	Genel	mecbur bırakmak	oblige someone to do (something) f.
52	Genel	mecbur kılmak	oblige someone to do (something) f.
53	Genel	mecbur bırakılmak	be forced to f.
54	Genel	mecbur bırakılmak	be coerced f.
55	Genel	mecbur edilmek	be compelled f.
56	Genel	mecbur edilmek	be forced f.
57	Genel	harekete geçmeye mecbur kalacak şekilde baskı altında kalmak	be pressed up to the point of action f.
58	Genel	mecbur etmek	adact f.
59	Genel	mecbur bırakmak	adact f.
60	Genel	yeniden mecbur etmek	reinforce [obsolete] f.
61	Genel	mecbur etmek	necessitate f.
62	Genel	mecbur kılmak	necessitate f.
63	Genel	mecbur bırakmak	tie f.
64	Genel	mecbur etmek	entail f.
65	Genel	(kırbaçlayarak) mecbur etmek	whip (on) f.
66	Genel	(kırbaçlayarak) mecbur etmek	whip (out) f.
67	Genel	(kırbaçlayarak) mecbur etmek	whip (off) f.
68	Genel	mecbur bırakmak	move f.
69	Genel	mecbur etmek	move f.
70	Genel	mecbur olmak	fall [dialect] [uk] f.
71	Genel	mecbur etmek	highjack f.
72	Genel	mecbur etmek	hijack f.
73	Genel	mecbur etmek	hold f.
74	Genel	mecbur etmek	garre [scotland] f.
75	Genel	mecbur bırakmak	muscle f.
76	Genel	saçma bir şekilde mecbur kalmak	must f.
77	Genel	kırsalda yaşama mecbur bırakmak	rusticate f.
78	Genel	mecbur bırakmak	impel f.
79	Genel	mecbur etmek	distrain [obsolete] f.
80	Genel	mecbur etmek	coact f.
81	Genel	mecbur bırakmak	pheese f.
82	Genel	mecbur etmek	shotgun f.
83	Genel	mecbur bırakmak	shotgun f.
84	Genel	mecbur etmek	press-gang f.
85	Genel	katlanmaya mecbur etmek	put f.
86	Genel	mecbur bırakmak	stick f.
87	Genel	mecbur etmek	suppose f.
88	Genel	mecbur bırakmak	force f.
89	Genel	mecbur kalmak	force f.
90	Genel	mecbur tutulmuş	exacted s.
91	Genel	mecbur eden	impellent s.
92	Genel	mecbur tutulabilen	exactable s.
93	Genel	mecbur edilebilen	enforcible s.
94	Genel	(bir şeylere) mecbur bırakılmış	captive s.
95	Genel	mecbur etmeyen	uncoercive s.
96	Genel	mecbur edilmemiş	uncompelled s.
97	Genel	mecbur olmayan	undoomed s.
98	Genel	mecbur bırakılamayan	unforcible s.
99	Genel	mecbur bırakılamaz	unforcible s.
100	Genel	mecbur eden	compellatory s.
101	Genel	mecbur edici	coactive s.
102	Genel	ölmeye mecbur	finished s.
103	Genel	mecbur bırakılan	shotgun s.
104	Genel	baskı yapmadan mecbur etmeden	uncoercively zf.
105	Genel	mecbur olmadan	unforcedly zf.
Phrasals
106	Öbek Fiiller	sözleşmeyle (hakim karşısına çıkmak, sulhu bozmamak gibi) bir işi yapmaya mecbur tutmak	bind over f.
107	Öbek Fiiller	itaate mecbur kılmak	bring under f.
108	Öbek Fiiller	mecbur etmek	work into f.
109	Öbek Fiiller	mecbur tutmak	call on f.
110	Öbek Fiiller	bir şey yapmaya mecbur bırakmak	coerce (one) into (something) f.
111	Öbek Fiiller	bir şey yapmaya mecbur bırakmak	coerce (someone or an animal) into something f.
112	Öbek Fiiller	birini bir şeye mecbur etmek/yapmak zorunda bırakmak	obligate someone to something f.
113	Öbek Fiiller	(birini bir şeye) mecbur etmek	entrap (someone) in (something) f.
114	Öbek Fiiller	(birini bir şeye) mecbur etmek	entrap (someone) into (something) f.
115	Öbek Fiiller	(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) mecbur etmek	entrap (someone) in (something) with (something) f.
116	Öbek Fiiller	(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) mecbur etmek	entrap (someone) into (something) with (something) f.
117	Öbek Fiiller	(birini başka birini kullanarak/bir yöntemle bir şeye) mecbur etmek	entrap (someone) with (something) f.
118	Öbek Fiiller	(birini) sıkıştırıp istediği şeyi vermeye mecbur etmek	wring (something) from (someone or something) f.
119	Öbek Fiiller	birini dalga geçerek/alay ederek bir şeye mecbur bırakmak	taunt someone into something f.
120	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) mecbur etmek	prod into (someone or something) f.
121	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) mecbur bırakmak	prod into (someone or something) f.
122	Öbek Fiiller	(birini bir şey) yapmaya mecbur etmek	terrorize (one) into (something) f.
123	Öbek Fiiller	'-e mecbur bırakmak	push toward f.
124	Öbek Fiiller	(birini bir programdan, kurumdan) ayrılmaya mecbur etmek	wash (someone) out of (something or some place) f.
125	Öbek Fiiller	birini (bir şeye) mecbur bırakmak	bounce into (something) f.
126	Öbek Fiiller	(birini) bir şey yapmaya mecbur bırakmak	bounce into (someone) f.
127	Öbek Fiiller	'-e mecbur bırakmak	coerce into f.
128	Öbek Fiiller	(birini bir şey yapmaya) mecbur etmek	compel (someone) to (do something) f.
129	Öbek Fiiller	yapmaya mecbur etmek	compel to do f.
130	Öbek Fiiller	(birini bir şeye) mecbur etmek	cow (someone) into (something) f.
131	Öbek Fiiller	-e mecbur etmek	cow into f.
132	Öbek Fiiller	(birini bir şeye) mecbur etmek	obligate (one) to f.
133	Öbek Fiiller	(birini bir şeye) mecbur bırakmak	obligate (one) to f.
134	Öbek Fiiller	-e mecbur etmek	obligate to f.
135	Öbek Fiiller	'-e mecbur bırakmak	obligate to f.
136	Öbek Fiiller	(birini bir şey yapmaya) mecbur bırakmak	oblige (one) to (do something) f.
137	Öbek Fiiller	(birini bir şey yapmaya) mecbur etmek	oblige (one) to (do something) f.
138	Öbek Fiiller	yapmaya mecbur bırakmak	oblige to do f.
139	Öbek Fiiller	yapmaya mecbur kılmak	oblige to do f.
140	Öbek Fiiller	-i mecbur bırakmak	prod into f.
141	Öbek Fiiller	-e mecbur etmek	railroad into f.
142	Öbek Fiiller	dalga geçerek/alay ederek (bir şeye) mecbur bırakmak	taunt into f.
Phrases
143	İfadeler	kanunun mecbur tuttuğu haller dışında	except to the extent required by law expr.
Proverb
144	Atasözü	mecbur olduğu işi isteyerek yap	make a virtue of necessity
Colloquial
145	Konuşma Dili	isteyerek veya mecbur oldukları için sokakta yaşayan insanlar	street people i.
146	Konuşma Dili	bir şeyi yapmaya mecbur olmak	behoove one to do something f.
147	Konuşma Dili	(bir şey) yapmaya mecbur olmak	be meant to (do something) f.
148	Konuşma Dili	(bir şey yapmaya) mecbur olmak	have got to (do something) f.
149	Konuşma Dili	(biri) mecbur bırakılmış	upon (one) s.
150	Konuşma Dili	el mecbur	bend over, here it comes again expr.
151	Konuşma Dili	napacakasın (mecbur)	bend over, here it comes again expr.
152	Konuşma Dili	el mecbur	bohIca (bend over, here it comes again) expr.
153	Konuşma Dili	mecbur olduğumun üstünde değil	no more than I have to expr.
154	Konuşma Dili	ne yapacaksın (mecbur)	bohIca (bend over, here it comes again) expr.
155	Konuşma Dili	mecbur kalmadıkça/olmadıkça	if (one) can help it expr.
Idioms
156	Deyim	birini bir şey yapmaya zorlayan/mecbur eden kimse	arm-twister i.
157	Deyim	mecbur bırakmak	put under the screw f.
158	Deyim	mecbur kalmak	bite the biscuit f.
159	Deyim	mecbur bırakmak	put the squeeze on (one) f.
160	Deyim	mecbur bırakmak	put the squeeze on someone/something f.
161	Deyim	mecbur bırakmak	put the squeeze on someone/something f.
162	Deyim	birisini bir şey yapmaya zorlamak/mecbur etmek	force someone's hand f.
163	Deyim	mecbur etmek	twist someone's arm f.
164	Deyim	mecbur ödemek	fork out the dough f.
165	Deyim	mecbur ödemek	fork over the dough f.
166	Deyim	hızlıca karar vermeye mecbur etmek	force the issue f.
167	Deyim	biri yapmaya mecbur olmak	behoove one to do f.
168	Deyim	(birini) mecbur bırakmak	bring (someone) to terms f.
169	Deyim	mecbur etmek	force hand f.
170	Deyim	(bir şey yapmaya) mecbur olmak	have (got) to (do something) f.
171	Deyim	(birini/bir şeyi) bir şeyi yapmaya zorlamak/mecbur etmek	press (someone or something) into service f.
172	Deyim	bir şeyi yapmaya zorlamak/mecbur etmek	press into service f.
173	Deyim	mecbur etmek	twist arm f.
174	Deyim	(birine) mecbur	beholden to (someone) s.
175	Deyim	kendini mecbur hissetmiş	honor bound s.
176	Deyim	kendini mecbur hisseden	honour bound s.
177	Deyim	mecbur kalmadıkça/olmadıkça	not if you can help it expr.
178	Deyim	mecbur kalmadıkça/olmadıkça	if you can help it expr.
179	Deyim	mecbur kalmadıkça/olmadıkça	not if one can help it expr.
Speaking
180	Konuşma	el mecbur	my hands are tied expr.
181	Konuşma	el mecbur	i don't have a choice expr.
Trade/Economic
182	Ticaret/Ekonomi	yasal olarak mecbur kalınan/zorunlu kılınan açıklama	legally compelled disclosure i.
183	Ticaret/Ekonomi	(bir kimseyi veya kurumu) parayı belirli bir amaç doğrultusunda kullanmaya mecbur bırakmak	ring-fence f.
184	Ticaret/Ekonomi	hasarı ödemeye mecbur	liable to pay damage s.
185	Ticaret/Ekonomi	mecbur eden	compelling s.
Law
186	Hukuk	kanunen mecbur	mandatory by law i.
187	Hukuk	mecbur etme	enforcement i.
188	Hukuk	mecbur etme	coerce i.
189	Hukuk	kiracıyı evi boşaltmaya mecbur etme	constructive eviction i.
190	Hukuk	(arazi kiracısını) tahılını belirli bir değirmende öğütmeye mecbur kılmak	thirl f.
191	Hukuk	mecbur etmek	constrain f.
192	Hukuk	senetle bir işi yapmaya mecbur tutmak	bind down f.
193	Hukuk	senetle bir işi yapmaya mecbur tutmak	bind over f.
Marine
194	Denizcilik	bir geminin yükleme ve boşaltma süresince gemiyi kiralayanın herhangi bir tazminat talebinde bulunmaksızın beklemeye mecbur olduğu süre	lay day i.
195	Denizcilik	güvertenin üzerindeki kalasta gözleri bağlı olarak yürümeye mecbur olmak	walk the plank f.
History
196	Tarih	mülk sahibini derebeyine daimi olarak hizmete mecbur bırakan feodal düzen	castle-guard i.
197	Tarih	mülk sahibini derebeyine daimi olarak hizmete mecbur bırakan feodal düzen	castleward i.
Military
198	Askeri	askeri hizmete mecbur tutmak	commandeer f.
Archaic
199	Eski Kullanım	yeniden mecbur etme	reinforcement i.
200	Eski Kullanım	maddi açıdan mecbur olmak	come upon f.
201	Eski Kullanım	tekrar mecbur bırakmak	renforce f.
202	Eski Kullanım	mecbur edilmeden	unimportuned s.
203	Eski Kullanım	mecbur edilmeyen	unimposed s.
Slang
204	Argo	homoseksüel/homo gibi davranmaya mecbur bırakmak	queen up i.