Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bound
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"bound"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 92 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
bound
f.
zıplaya zıplaya gitmek
2
Yaygın Kullanım
bound
f.
zıplamak
3
Yaygın Kullanım
bound
f.
sıçramak
4
Yaygın Kullanım
bound
s.
bağlı
General
5
Genel
bound
i.
hoplama
6
Genel
bound
i.
sekme
7
Genel
bound
i.
sıçrama
8
Genel
bound
i.
sıçrayış
9
Genel
bound
i.
geri tepme
10
Genel
bound
i.
zıplama
11
Genel
bound
i.
fırlama
12
Genel
bound
i.
atlayış
13
Genel
bound
i.
had
14
Genel
bound
i.
sınır
15
Genel
bound
i.
hudut
16
Genel
bound
i.
çit
17
Genel
bound
i.
istikametinde/yönlü
18
Genel
bound
i.
ani ve yoğun heyecan
19
Genel
bound
i.
ötesine geçilemeyen sınır
20
Genel
bound
i.
geçiş sınırı
21
Genel
bound
i.
giriş sınırı
22
Genel
bound
i.
bir ayaktan diğer ayağa sekme
23
Genel
bound
i.
ayak değiştirme
24
Genel
bound
i.
hamle
25
Genel
bound
f.
zıplaya zıplaya gitmek
26
Genel
bound
f.
zıplamak
27
Genel
bound
f.
zıplatmak
28
Genel
bound
f.
sekip geri gelmek
29
Genel
bound
f.
hoplamak
30
Genel
bound
f.
sıçratmak
31
Genel
bound
f.
sekmek
32
Genel
bound
f.
kısıtlamak
33
Genel
bound
f.
sınırlarını çizmek
34
Genel
bound
f.
fırlamak
35
Genel
bound
f.
sektirmek
36
Genel
bound
f.
kuşatmak
37
Genel
bound
f.
kalgımak
38
Genel
bound
f.
sınırlamak
39
Genel
bound
f.
sıçramak
40
Genel
bound
f.
sınır koymak
41
Genel
bound
f.
bağımlı olmak
42
Genel
bound
f.
seke seke gitmek
43
Genel
bound
f.
çevrilmek
44
Genel
bound
s.
kayıtlı
45
Genel
bound
s.
düşkün
46
Genel
bound
s.
ciltlenmiş
47
Genel
bound
s.
ciltli
48
Genel
bound
s.
bağlı
49
Genel
bound
s.
mecbur
50
Genel
bound
s.
kesin
51
Genel
bound
s.
engellenemeyen
52
Genel
bound
s.
gitmek üzere
53
Genel
bound
s.
zorunlu
54
Genel
bound
s.
kararlı
55
Genel
bound
s.
sargıyla kaplı
56
Genel
bound
s.
sargıyla sarılı
57
Genel
bound
s.
bağırsakları tıkalı
58
Genel
bound
s.
birine (teşekkür) borçlu
59
Genel
bound
s.
yakından bağlantılı
60
Genel
bound
s.
yakından ilgili
61
Genel
bound
s.
sarmak
62
Genel
bound
s.
e giden
63
Genel
bound
s.
istikametinde
64
Genel
bound
snk.
(belli bir yerde) hapis olan
65
Genel
bound
snk.
(belli bir yerden) çıkamayan
66
Genel
bound
snk.
(kitap) ciltli
67
Genel
bound
snk.
gelen
68
Genel
bound
snk.
giden
69
Genel
bound
snk.
istikametinde/yönünde
Trade/Economic
70
Ticaret/Ekonomi
bound
s.
sözleşmeli
Law
71
Hukuk
bound
s.
ciltli
72
Hukuk
bound
s.
sözleşmeli
Technical
73
Teknik
bound
i.
limit
74
Teknik
bound
i.
sınır
Computer
75
Bilgisayar
bound
s.
bağımlı
Medical
76
Medikal
bound
s.
kabız
Math
77
Matematik
bound
i.
sınır
78
Matematik
bound
i.
bağımlı değişken
79
Matematik
bound
i.
üst sınır
80
Matematik
bound
i.
alt sınır
81
Matematik
bound
i.
medyan
82
Matematik
bound
i.
bir kümenin büyüklüğüne yönelik tahmin
83
Matematik
bound
f.
bir şeyin sınırı olmak
Physics
84
Fizik
bound
s.
(vektör) bağlı
Chemistry
85
Kimya
bound
i.
bağlı madde
Linguistics
86
Dilbilim
bound
s.
bağımlı
Military
87
Askeri
bound
i.
(kara harekatında) genellikle düşman ateşi altındaki ordunun yaptığı tek hamle
88
Askeri
bound
i.
bir birimin tek hamleyle kat ettiği mesafe
Sport
89
Spor
bound
f.
sıçramak
Bookbindery
90
Ciltçilik
bound
s.
(kitap) ciltli
Archaic
91
Eski Kullanım
bound
s.
hazır
92
Eski Kullanım
bound
s.
hazırlıklı
"bound"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 383 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
branch bound technique
i.
dal sınır yöntemi
2
Genel
lower bound
i.
alt sınır
3
Genel
state bound by market and price mechanism
i.
piyasa ve fiyat mekanizmasına dayalı devlet
4
Genel
least upper bound
i.
en küçük üst sınır
5
Genel
bound set
i.
sınır ayrımı
6
Genel
bound book
i.
ciltli defter
7
Genel
bound for
i.
-e giden
8
Genel
bed-bound resident
i.
yaşlılar evinde yaşayan yatalak durumdaki kişiler
9
Genel
time-bound
i.
zaman kısıtlaması
10
Genel
weather-bound
i.
kötü hava şartlarından dolayı limanda mahsur kalmış (gemi)
11
Genel
bound for
i.
gitmek üzere
12
Genel
leather bound book
i.
deri ciltli kitap
13
Genel
soft-bound
i.
ciltsiz kitap
14
Genel
bound to be
i.
mahkum
15
Genel
custom-bound carpet
i.
özel sipariş halı
16
Genel
be bound up with
f.
bağlı olmak
17
Genel
be bound up with
f.
ilgili olmak
18
Genel
be deeply bound up with
f.
derinden bağlı olmak
19
Genel
duty-bound
f.
manen kendini borçlu hissetmek
20
Genel
be bound at the limit
f.
limite bağlı olmak
21
Genel
be bound up
f.
ilgili olmak
22
Genel
be bound up
f.
ilişkisi olmak
23
Genel
be bound up
f.
ait olmak
24
Genel
be bound up
f.
bağlı olmak
25
Genel
bound one’s wrists
f.
bileklerini bağlamak
26
Genel
be bound
f.
doğal/kaçınılmaz/mahkum olmak
27
Genel
be bound to start
f.
başlayacağı kesin olmak
28
Genel
bound [obsolete]
f.
sektirmek
29
Genel
bound [obsolete]
f.
zıplatmak
30
Genel
homeward bound
s.
memleket yolunda
31
Genel
well bound
s.
yolunda giden
32
Genel
bound by an oath
s.
antlı
33
Genel
homeward bound
s.
evine dönen
34
Genel
east bound
s.
doğuya giden
35
Genel
homeward bound
s.
yurda geri gelmekte olan
36
Genel
bound by contract
s.
sözleşmeye bağlanmış
37
Genel
duty-bound
s.
görevine bağlı
38
Genel
duty-bound
s.
vazifesine müdrik
39
Genel
muscle-bound
s.
kaslı
40
Genel
not-bound
s.
bağlı değil
41
Genel
bound for
s.
yönelmiş
42
Genel
rule-bound
s.
kurallara bağlı
43
Genel
root-bound
s.
kök-salmış
44
Genel
root-bound
s.
kökleri düğümlenmiş
45
Genel
context-bound
s.
bağlam bağımlı
46
Genel
context-bound
s.
içerik bağımlı
47
Genel
space-bound
s.
uzaya doğru/uzaya
48
Genel
culture-bound
s.
kültüre bağlı
49
Genel
wheelchair-bound
s.
tekerlekli sandalyeye bağlı
50
Genel
bound up (with)
s.
-e bağlı
51
Genel
bound up (with)
s.
(ile) ilişkili
52
Genel
bound up (with)
s.
(ile) ilgili
53
Genel
bound to be
s.
kesin
54
Genel
bound to be
s.
muhakkak
55
Genel
tradition-bound
s.
geleneğe bağlı
56
Genel
tradition-bound
s.
geleneklere bağlı
57
Genel
word-bound
s.
kelimelerle sınırlandırılmış
58
Genel
word-bound
s.
kelimelerle kısıtlı
59
Genel
word-bound
s.
akıcı olmayan
60
Genel
word-bound
s.
akıcı konuşamayan
61
Genel
bound (by)
s.
…. ile yükümlü
62
Genel
bound (on) [us]
s.
kararlı
63
Genel
homeward-bound
s.
eve yönelik
64
Genel
homeward-bound
s.
eve yönelmiş
65
Genel
honour-bound
s.
ahlaklı
66
Genel
honour-bound
s.
şeref sözü vermiş
67
Genel
muscle-bound
s.
(aşırı egzersiz yapma sonucunda) elastik olmayan aşırı gelişmiş kasları olan
68
Genel
muscle-bound
s.
aşırı gelişmiş kaslarla engellenen
69
Genel
muscle-bound
s.
esnek olmama ile karakterize olan
70
Genel
muscle-bound
s.
katı
71
Genel
muscle-bound
s.
katılık ile karakterize olan
72
Genel
gold-bound
s.
altınla çevrili
73
Genel
rock-bound
s.
kayalarla çevrili
74
Genel
rock-bound
s.
ulaşılmaz
75
Genel
rock-bound
s.
erişilmez
76
Genel
rock-bound
s.
sert
77
Genel
rock-bound
s.
boyun eğmez
78
Genel
outward-bound
s.
dışa bağlı
79
Genel
outward-bound
s.
dışa doğru olacak şekilde bağlı
80
Genel
outward-bound
s.
yabancı parçalara bağlı
81
Genel
outward-bound
s.
(açık denizde) yola koyulmuş
82
Genel
outward-bound
s.
(açık denize) yola çıkmış
83
Genel
bound by
s.
ile bir arada tutulan
84
Genel
bound by
s.
ile bir araya getirilen
85
Genel
bound by
s.
ile birleştirilen
86
Genel
at a bound
zf.
bir hamlede
87
Genel
homeward-bound
zf.
eve doğru
88
Genel
bound to
ed.
zorunlu
89
Genel
bound to
ed.
kesinlikle
90
Genel
bound to
ed.
mutlaka
91
Genel
-bound
snk.
ilerlemesi engellenmiş anlamı veren son ek
92
Genel
-bound
snk.
bağlı anlamı veren son ek
Phrasals
93
Öbek Fiiller
bound off
f.
bir noktadan diğerine bağlamak
Proverb
94
Atasözü
talk of the devil and he is bound to appear
iti an çomağı hazırla
95
Atasözü
talk of the devil and he is bound to appear
iyi insan lafının üstüne gelirmiş
Colloquial
96
Konuşma Dili
chair-bound paper-pusher
i.
sandalyesinden kalkmadan sıkıcı evrak işleriyle uğraşan memur
97
Konuşma Dili
in honour bound
expr.
namus borcu görerek
98
Konuşma Dili
in honour bound
expr.
onur meselesi yaparak
99
Konuşma Dili
in honour bound
expr.
kendi sorumluluğunda görerek
100
Konuşma Dili
in honour bound
expr.
namus borcu olarak
101
Konuşma Dili
I dare be bound [obsolete]
expr.
eminim
Idioms
102
Deyim
all oak and iron bound
i.
sapasağlam
103
Deyim
be bound up in (something)
f.
derinlemesine uğraşmak
104
Deyim
be bound up in (something)
f.
(bir işe) dalmak
105
Deyim
be bound up in (something)
f.
(kendini bir şeye) kaptırmak
106
Deyim
take the ball before the bound
f.
dereyi görmeden paçaları sıvamak
107
Deyim
take the ball before the bound
f.
sekmeden önce topu almaya/topa vurmaya çalışmak
108
Deyim
take the ball before the bound
f.
çalıştığı yerden çıkmamak
109
Deyim
take the ball before the bound
f.
bir beklentiyle acele/tedbirsiz/dikkatsiz davranmak
110
Deyim
take the ball before the bound
f.
aceleci davranıp batırmak
111
Deyim
be duty bound to do
f.
bir şeyi yapmaya zorunlu olmak/hissetmek
112
Deyim
be bound and determined
f.
çok kararlı olmak
113
Deyim
be bound and determined
f.
çok azimli olmak
114
Deyim
be duty bound to do
f.
görev icabı/gereği yapmak
115
Deyim
be bound hand and foot
f.
hiçbir şey yapamaz durumda olmak
116
Deyim
be bound hand and foot
f.
eli kolu bağlı olmak
117
Deyim
feel honour-bound to do something
f.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek
118
Deyim
feel honor-bound to do something
f.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek
119
Deyim
be honour-bound to do something
f.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek
120
Deyim
be honor-bound to do something
f.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek
121
Deyim
feel honor bound to do something
f.
(birşeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek
122
Deyim
be honour bound to do something
f.
(birşeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek
123
Deyim
be duty/honour bound to do something [uk]
f.
bir şeyi kendine görev edinmek
124
Deyim
feel duty/honour bound to do something [uk]
f.
bir şeyi kendine görev edinmek
125
Deyim
take the ball before the bound
f.
aceleci davranmak
126
Deyim
take the ball before the bound
f.
topa erken çıkmak
127
Deyim
feel duty bound to (do something) [us]
f.
(bir şeyi yapmaya) zorunlu hissetmek
128
Deyim
feel duty bound to (do something) [us]
f.
(bir şeyi yapmayı) görevi olarak görmek
129
Deyim
be bound to (be or do something)
f.
kesin (bir şey olacak/yapacak) olmak
130
Deyim
be bound to (be or do something)
f.
muhakkak (bir şey olacak/yapacak) olmak
131
Deyim
be bound to (be or do something)
f.
(bir şey olmaya/yapmaya) eğilimli olmak
132
Deyim
be bound to (be or do something)
f.
(bir şey olacağı/yapacağı) muhtemel olmak
133
Deyim
be bound to (be or do something)
f.
muhtemelen (bir şey olacak/yapacak) olmak
134
Deyim
be duty bound
f.
zorunda olmak
135
Deyim
be duty bound
f.
zorunlu olmak
136
Deyim
be duty bound
f.
görevi olmak
137
Deyim
be duty bound
f.
mesul olmak
138
Deyim
be honor-bound
f.
onur meselesi olmak
139
Deyim
be honor-bound
f.
şeref meselesi olmak
140
Deyim
be honor-bound
f.
namus meselesi olmak
141
Deyim
be/feel duty/honour bound to do something [uk]
f.
bir şeyi yapmayı onur meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek
142
Deyim
be/feel duty/honour bound to do something [uk]
f.
bir şeyi yapmayı kendine görev edinmek/bilmek
143
Deyim
be/feel duty/honour bound to do something [uk]
f.
bir şeyi yapmayı şeref meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek
144
Deyim
be/feel duty/honor bound to do something [us]
f.
bir şeyi yapmayı onur meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek
145
Deyim
be/feel duty/honor bound to do something [us]
f.
bir şeyi yapmayı kendine görev edinmek/bilmek
146
Deyim
be/feel duty/honor bound to do something [us]
f.
bir şeyi yapmayı şeref meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek
147
Deyim
bound for (somewhere or something)
f.
(bir yere/şeye) giden
148
Deyim
bound for (somewhere or something)
f.
(bir yere/şeye) yönelmiş
149
Deyim
bound to do something
f.
bir şey yapacağı kesin olmak
150
Deyim
bound to do something
f.
bir şey yapmaya mahkum olmak
151
Deyim
bound to do something
f.
bir şey yapmak zorunda olmak
152
Deyim
be bound to do
f.
yapacağı kesin olmak
153
Deyim
be bound to do
f.
yapmaya mahkum olmak
154
Deyim
be bound to do
f.
yapmak zorunda olmak
155
Deyim
be bound to
f.
kesin olmak
156
Deyim
be bound to
f.
zorunda olmak
157
Deyim
be bound to
f.
kararlı olmak
158
Deyim
be duty bound to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakmak/hizmet etmek zorunda olan
159
Deyim
be duty bound to (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) mesul olan
160
Deyim
be duty bound to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakmak/hizmet etmek görevi olan
161
Deyim
be duty bound to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakmayı/hizmet etmeyi görev bilen
162
Deyim
be duty bound to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakmayı/hizmet etmeyi kendine görev edinen
163
Deyim
be duty bound to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakma/hizmet etme görevi üstüne düşen
164
Deyim
bound and determined to
s.
-e azmetmiş
165
Deyim
bound and determined to
s.
konusunda azimli
166
Deyim
bound and determined to
s.
-de çok kararlı
167
Deyim
bound and determined to
s.
-de çok azimli ve kararlı
168
Deyim
bound and determined to
s.
-i kafaya koymuş
169
Deyim
bound and determined to (do something)
s.
(bir şey yapmaya) azmetmiş
170
Deyim
bound and determined to (do something)
s.
(bir şey yapmak) konusunda azimli
171
Deyim
bound and determined to (do something)
s.
(bir şey yapmakta) çok kararlı
172
Deyim
bound and determined to (do something)
s.
(bir şey yapmakta) çok azimli ve kararlı
173
Deyim
bound and determined to (do something)
s.
(bir şey yapmayı) kafaya koymuş
174
Deyim
bound up in
s.
derinlemesine içinde
175
Deyim
bound up in
s.
içinden çıkılmaz biçimde karışmış
176
Deyim
bound up in
s.
-e gömülmüş
177
Deyim
bound up in
s.
-in içinde kaybolmuş
178
Deyim
bound up in
s.
-in içine derinlemesine dalmış
179
Deyim
bound up in
s.
-in içine batmış/gömülmüş
180
Deyim
bound up in (something)
s.
derinlemesine (bir şeyin) içinde
181
Deyim
bound up in (something)
s.
(bir şeye) gömülmüş
182
Deyim
bound up in (something)
s.
(bir şeyin) içinde kaybolmuş
183
Deyim
bound up in (something)
s.
(bir şeyin) içine derinlemesine dalmış
184
Deyim
bound up in (something)
s.
(bir şeyin) içine batmış/gömülmüş
185
Deyim
bound up with (someone or something)
s.
tamamen (biriyle/bir şeyle) meşgul
186
Deyim
bound up with (someone or something)
s.
(birine/bir şeye) gömülmüş
187
Deyim
bound up with (someone or something)
s.
(birine/bir şeye) dalmış
188
Deyim
bound up with (someone or something)
s.
(birine/bir şeye) bağlı
189
Deyim
bound up with (someone or something)
s.
(biriyle/bir şeyle) ilişkili
190
Deyim
duty bound
s.
mesul olan
191
Deyim
duty bound
s.
yapmak görevi olan
192
Deyim
duty bound
s.
yapmak zorunda olan
193
Deyim
duty bound
s.
bakmayı görev bilen
194
Deyim
duty bound
s.
yapmayı kendine görev edinen
195
Deyim
duty bound
s.
yapma görevi üstüne düşen
196
Deyim
honor bound
s.
şeref/onur/namus meselesi yapmış
197
Deyim
honor bound
s.
kendine görev edinmiş
198
Deyim
honor bound
s.
kendi görevi bilmiş
199
Deyim
honor bound
s.
kendini mecbur hissetmiş
200
Deyim
honour bound
s.
şeref/onur/namus meselesi yapmış
201
Deyim
honour bound
s.
kendine görev edinmiş
202
Deyim
honour bound
s.
kendi görevi bilmiş
203
Deyim
honour bound
s.
kendini mecbur hisseden
204
Deyim
bound hand and foot
expr.
çaresiz
205
Deyim
bound and determined
expr.
çok azimli ve kararlı
206
Deyim
bound and determined
expr.
çok azimli
207
Deyim
bound and determined
expr.
çok kararlı
208
Deyim
bound hand and foot
expr.
eli kolu bağlı
209
Deyim
I'll be bound!
expr.
kesin!
210
Deyim
I'll be bound
expr.
kafamı keserim ki
211
Deyim
as all oak and iron bound
expr.
turp gibi sapsağlam
212
Deyim
all oak and iron bound
expr.
turp gibi
213
Deyim
(in) honor bound (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmak) onur meselesi olmuş
214
Deyim
(in) honor bound (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmak) şeref meselesi olmuş
215
Deyim
(in) honor bound (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmak) namus meselesi olmuş
216
Deyim
(in) honor bound (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmak) onur/namus meselesi olarak zorunlu hale gelmiş
217
Deyim
all oak and iron bound
expr.
turp gibi
218
Deyim
all oak and iron bound
expr.
sapasağlam
219
Deyim
all oak and iron bound
expr.
turp gibi
220
Deyim
all oak and iron bound
expr.
sapasağlam
Speaking
221
Konuşma
I'll be bound
expr.
bahse girerim
222
Konuşma
I'll be bound
expr.
eminim
223
Konuşma
I'll be bound
expr.
var mısın bahse
Trade/Economic
224
Ticaret/Ekonomi
outward bound vessel
i.
dışarı giden gemi
225
Ticaret/Ekonomi
east bound vessel
i.
doğu yönüne doğru seyreden gemi
226
Ticaret/Ekonomi
bound rates
i.
gümrük tarife anlaşmalarında gösterilen oranlar
227
Ticaret/Ekonomi
desk-bound
i.
masa başı
228
Ticaret/Ekonomi
bound rate
i.
mümkün olan en üst düzey
229
Ticaret/Ekonomi
bound rate
i.
tavan oranı
230
Ticaret/Ekonomi
be bound
f.
bağlı olmak
231
Ticaret/Ekonomi
range-bound
s.
belirli bir aralıkta seyreden (hisse senedi vb)
232
Ticaret/Ekonomi
desk-bound
s.
ofis işi
233
Ticaret/Ekonomi
product-bound
s.
ürüne bağlı
Law
234
Hukuk
bound bailiff
i.
mahkeme emrini davalıya okuyan ve suçluyu tutuklayan şerif memuru
235
Hukuk
be bound to a limit
f.
bir sınırlamaya/kurala/şarta bağlı kalmak
236
Hukuk
bound in honour
s.
namus borcu saymakta
Politics
237
Siyasal
bound tariff rates
i.
zorunlu tarife oranları
Technical
238
Teknik
adsorbable organically bound halogens
i.
adsorplanabilir organik bağlı halojenler
239
Teknik
bound vector
i.
bağlı vektör
240
Teknik
bound electron
i.
bağlı elektron
241
Teknik
bound styrene content
i.
bağlı stiren muhtevası
242
Teknik
bound variable
i.
bağlı değişken
243
Teknik
unbound and bound applications
i.
bağlayıcısız ve bağlayıcılı uygulamalar
244
Teknik
bound styrene
i.
bağlı stiren
245
Teknik
slag bound mixtures
i.
cüruf bağlacılı karışımlar
246
Teknik
compute bound
i.
hesap sınırlaması
247
Teknik
hydraulically bound mixture
i.
hidrolik bağlayıcılı karışım
248
Teknik
hydraulically bound mixtures
i.
hidrolik bağlayıcılı karışımlar
249
Teknik
compute bound
i.
hesaplama darboğazı
250
Teknik
modulus of elasticity of hydraulically bound mixtures
i.
hidrolik bağlayıcılı karışımların elastiklik modülü
251
Teknik
direct tensile strength of hydraulically bound mixtures
i.
hidrolik bağlayıcılı karışımların doğrudan çekme dayanımı
252
Teknik
indirect tensile strength of hydraulically bound mixtures
i.
hidrolik bağlayıcılı karışımların dolaylı çekme dayanımı
253
Teknik
compute bound
i.
hesaplama sınırlaması
254
Teknik
covalently bound bromine
i.
kovalent olarak bağlı brom
255
Teknik
organically bound oxygen content
i.
organik olarak bağlı oksijen muhtevası
256
Teknik
nominal bound monomer percentage
i.
nominal bağlı monomer yüzdesi
257
Teknik
bound testing
i.
sınır testi
258
Teknik
free and metal bound forms of the chelating agents
i.
şelatlaştırıcıların serbest ve metale bağlı formları
259
Teknik
water bound macadam
i.
sulanarak sıkıştırılmış makadam
260
Teknik
water-bound macadam
i.
sulanarak sıkıştırılmış makadam
261
Teknik
fly ash bound mixtures
i.
uçucu kül bağlayıcılı karışımlar
262
Teknik
tip-bound antigen
i.
uca bağlı antijen
263
Teknik
upper bound
i.
üst sınır
264
Teknik
tip-bound antigen
i.
uca bağlı bağıştıran
265
Teknik
tip-bound biomolecule
i.
uca bağlı canlı molekülü
266
Teknik
loosely bound electron
i.
(atom çekirdeğinden) kolayca ayrılabilen elektron
267
Teknik
in-bound
f.
istasyona yaklaşmak
268
Teknik
out bound
f.
istasyondan uzaklaşmak
269
Teknik
cement-bound
s.
çimento ile bağlanmış
270
Teknik
peripheral bound
s.
çevresel donatı sınırlamalı
271
Teknik
processor-bound
s.
işlemci sınırlamalı
272
Teknik
weather-bound
s.
kötü hava nedeniyle rötar yapmış (gemi veya uçak)
273
Teknik
emulsion-bound
s.
sıvı bağlayıcılı
274
Teknik
powder bound
s.
toz bağlayıcılı
Computer
275
Bilgisayar
lower bound envelope
i.
alt sınır zarfı
276
Bilgisayar
bound span
i.
bağımlı yayılma
277
Bilgisayar
bound electron
i.
bağlı elektron
278
Bilgisayar
bound to unknown type
i.
bilinmeyen türe bağlama
279
Bilgisayar
compute bound
i.
hesaplama darboğazı
280
Bilgisayar
bound html
i.
html ilişkisini kur
281
Bilgisayar
compute bound
i.
hesap sınırlaması
282
Bilgisayar
bound object frame
i.
ilişkili nesne çerçevesi
283
Bilgisayar
bound column
i.
ilişkili sütun
284
Bilgisayar
bound envelope
i.
sınır zarfı
285
Bilgisayar
upper bound envelope
i.
üst sınır zarfı
286
Bilgisayar
peripheral bound
s.
çevresel donatı sınırlamalı
287
Bilgisayar
processor bound
s.
işlemci sınırlamalı
288
Bilgisayar
bound hyperlink
expr.
köprü ilişkisini kur
Informatics
289
Bilişim
lower bound
i.
alt sınır
290
Bilişim
greatest lower bound
i.
en büyük alt sınır
291
Bilişim
least upper bound
i.
en küçük üst sınır
292
Bilişim
upper bound
i.
üst sınır
Textile
293
Tekstil
gathered self-bound seam
i.
büzgülü self-bound dikiş
294
Tekstil
self-bound seam
i.
self-bound dikiş
Construction
295
İnşaat
bound water
i.
bağlı su
296
İnşaat
cement bound macadam
i.
çimento makadam
297
İnşaat
cement-bound macadam
i.
çimentolu makadam
298
İnşaat
cement-bound macadam
i.
çimento makadam
299
İnşaat
unreinforced cement bound concrete blocks
i.
donatısız çimento bağlayıcılı beton kaplama blokları
300
İnşaat
hydraulically bound materials
i.
hidrolik bağlayıcılı malzemeler
Automotive
301
Otomotiv
bound electrons
i.
atom çekirdeğinin iç yörüngesindeki elektronlar
Traffic
302
Trafik
traffic-bound macadam
i.
araç trafiği ile sıkıştırılmış makadam
Aeronautic
303
Havacılık
bound vortex
i.
birleşik girdap
304
Havacılık
bound sulphur
i.
bileşik kükürt
305
Havacılık
bound rubber
i.
lastik durucusu
306
Havacılık
in bound
f.
istasyona yaklaşmak
Marine
307
Denizcilik
bound waves
i.
dalga grubu
308
Denizcilik
outward bound
i.
dış sınır
309
Denizcilik
wind bound
i.
rüzgarın uygun olmamasından dolayı limandan çıkamama
310
Denizcilik
bound long wave
i.
uzun periyotlu dalga grubu
311
Denizcilik
bound long waves
i.
uzun periyotlu dalga grubu
312
Denizcilik
storm-bound
s.
fırtına sebebiyle bir yerde durmuş
Petrol
313
Petrol
organically bound oxygen
i.
organik olarak bağlı oksijen
Medical
314
Medikal
membrane-bound proteins
i.
membrana bağlı proteinler
315
Medikal
free-to-bound
s.
bağlanmaya uygun
316
Medikal
membrane-bound
s.
membrana bağlı
317
Medikal
nonprotein-bound
s.
proteine bağlı olmayan
Veterinary
318
Veterinerlik
egg-bound
i.
yumurtlayamama
319
Veterinerlik
egg-bound
s.
yumurtlayamayan (kuş)
Food Engineering
320
Gıda
bound moisture
i.
bağlı nem
321
Gıda
bound-water
i.
bağlı su
Math
322
Matematik
lower bound
i.
alt sınır
323
Matematik
lower bound
i.
altsınır
324
Matematik
bound variable
i.
bağımlı değişken
325
Matematik
bound vector
i.
bağımlı vektör
326
Matematik
greatest lower bound
i.
en büyük alt sınır
327
Matematik
smallest upper bound
i.
en küçük üst sınır
328
Matematik
least upper bound
i.
en küçük üst sınır
329
Matematik
linear programming bound
i.
lineer programlama sınırı
330
Matematik
sphere packing bound
i.
küre paketi sınırı
331
Matematik
upper bound
i.
üstsınır
332
Matematik
lub (least upper bound)
kısalt.
en küçük üst sınır
333
Matematik
glb (greatest lower bound.)
kısalt.
en büyük alt sınır
Statistics
334
İstatistik
breakdown bound
i.
bozulma sınırı
335
İstatistik
branch and bound methods
i.
dal ve sınır yöntemleri
Chemistry
336
Kimya
determination of bound nitrogen after combustion and oxidation to nitrogen dioxide using chemiluminescence detector
i.
bağlı azotun yakıldıktan ve azot dioksite yükseltgendikten sonra kemilüminesans dedektör kullanılarak belirlenmesi
337
Kimya
bound nitrogen
i.
bağlı azot
338
Kimya
bound styrene
i.
bağlı stiren
339
Kimya
inorganically bound total fluoride
i.
inorganik bağlı toplam florür
340
Kimya
organically bound manganese
i.
organik bağlı mangan
341
Kimya
organically bound chlorine
i.
organik olarak bağlı klor
Biochemistry
342
Biyokimya
protein-bound iodine (pbi)
i.
proteine bağlı iyot
343
Biyokimya
protein bound iodine
i.
proteine bağlı iyot
Marine Biology
344
Deniz Biyolojisi
triple bound
i.
üçlü bağ
Astronomy
345
Gökbilim
gravitationally bound
s.
kütleçekimsel olarak bağlı
Botanic
346
Botanik
pot-bound
s.
(saksıdaki bitki) saksıdan taşan
347
Botanik
pot-bound
s.
(saksıdaki bitki) saksıya sığmayan
Breeding
348
Hayvancılık
crop-bound
i.
kümes hayvanlarında aşırı yemekten kursağın şişip felç olması
349
Hayvancılık
crop-bound
s.
(kümes hayvanı) aşırı yemekten kursağı şişip felç olmuş
Forestry
350
Ormancılık
wood-bound
s.
uzun ve odunsu çitlerle çevrili
351
Ormancılık
wood-bound
s.
ormanlık alanla çevrili
352
Ormancılık
wood-bound
s.
ağaçlık alanla çevrili
Education
353
Eğitim
university-bound students
i.
üniversiteye gidecek öğrenciler
354
Eğitim
college-bound students
i.
üniversiteye gidecek öğrenciler
355
Eğitim
outward bound®
i.
(birleşik krallık'ta) gençlere macera eğitimi vermek için tasarlanmış bir programın markası
Linguistics
356
Dilbilim
bound form
i.
bağımlı biçim
357
Dilbilim
bound morpheme
i.
bağımlı biçimbirim
358
Dilbilim
rank bound
s.
düzey bağımlı
Environment
359
Çevre
adsorbable organically bound halogens
i.
adsorplanabilen organik bağlı halojenler
360
Çevre
bound/friable asbestos
i.
bağlı/gevşek asbest
361
Çevre
wood-bound
s.
tarıma engel ağaçlara veya çitlere sahip
Geography
362
Coğrafya
bound brook
i.
new jersey eyaletinde yerleşim yeri
363
Coğrafya
south bound brook
i.
new jersey eyaletinde yerleşim yeri
Meteorology
364
Meteoroloji
frost bound line
i.
don sınırı
Geology
365
Jeoloji
strata-bound type
i.
strata-bound tipte
Military
366
Askeri
alternate bound
i.
aşarak sıçrama
367
Askeri
bound barrel
i.
eğrilmiş namlu
Wagering
368
Bahisçilik
bound [dialect]
f.
bahiste bulunmak
369
Bahisçilik
bound [dialect]
f.
bahse girmek
Bookbindery
370
Ciltçilik
half-bound
i.
yarım ciltli
371
Ciltçilik
quarter-bound
s.
iki farklı malzemeyle ciltlenmiş (kitap)
372
Ciltçilik
leather-bound
s.
deri ciltli
373
Ciltçilik
cloth-bound
s.
(kitap) kumaş ciltli
374
Ciltçilik
soft-bound
s.
(kitap) ince kapaklı
375
Ciltçilik
soft-bound
s.
(kitap) karton kapaklı
376
Ciltçilik
soft-bound
s.
(kitap) kağıt kapaklı
377
Ciltçilik
soft-bound
s.
(kitap) plastik kapaklı
378
Ciltçilik
hf bd (half-bound)
kısalt.
yarım ciltli
Printery
379
Matbaa
perfect bound
i.
amerikan cilt
380
Matbaa
bound copy
i.
ciltli/kaplı nüsha
381
Matbaa
bds. (bound in boards)
kısalt.
(kitap) sert kapaklı
Archaic
382
Eski Kullanım
bound (with)
f.
ortak sınır oluşturmak
Star Wars
383
Star Wars
outward bound
i.
dışsal seyahat
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bound
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy