Geçmiş

open-door

"open-door" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 16 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	open-door i.	kabul edilen giriş hakkı
2	Genel	open-door i.	giriş özgürlüğü
3	Genel	open-door i.	engellenmemiş fırsat
4	Genel	open-door i.	engellenmemiş fırsat kaynağı
5	Genel	open-door s.	herkese açık
6	Genel	open-door s.	(endüstriyel ilişkilerde) iş yerinde çalışanlarla konuşmaya her zaman açık olan
7	Genel	open-door s.	halka açık
8	Genel	open-door s.	halka açık
Politics
9	Siyasal	open-door i.	ticari ve diğer ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası
10	Siyasal	open-door i.	göçmenlere uygulanan açık kapı politikası
11	Siyasal	open-door s.	(dış ilişkilerde) açık kapı politikasına ait
12	Siyasal	open-door s.	(dış ilişkilerde) açık kapı politikasıyla ilgili
13	Siyasal	open-door s.	(dış ilişkilerde) açık kapı politikası uygulayan
14	Siyasal	open-door s.	(dış ilişkilerde) açık kapı politikasına ait
15	Siyasal	open-door s.	(dış ilişkilerde) açık kapı politikasıyla ilgili
16	Siyasal	open-door s.	(dış ilişkilerde) açık kapı politikası uygulayan

"open-door" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	open door policy i.	açık kapı politikası
2	Genel	open door i.	açık kapı
Idioms
3	Deyim	push at an open door f.	kolayca elde etmek/başarmak
4	Deyim	push at an open door f.	(geniş destek görerek) kolayca elde etmek
5	Deyim	be pushing at an open door f.	kolayca elde etmek/başarmak
6	Deyim	be pushing at an open door f.	zor olmayan bir şeyi başarmak
7	Deyim	be pushing at an open door f.	(geniş destek görerek) kolayca başarmak
8	Deyim	be pushing at an open door f.	zorlanmadan elde etmek
9	Deyim	be pushing against an open door [uk] f.	kolayca elde etmek/başarmak
10	Deyim	be pushing against an open door [uk] f.	zor olmayan bir şeyi başarmak
11	Deyim	be pushing against an open door [uk] f.	(geniş destek görerek) kolayca başarmak
12	Deyim	be pushing against an open door [uk] f.	zorlanmadan elde etmek
13	Deyim	be pushing against an open door [uk] f.	tereyağından kıl çeker gibi olmak
Trade/Economic
14	Ticaret/Ekonomi	open-door policy i.	açık kapı politikası
15	Ticaret/Ekonomi	open door policy i.	açık kapı politikası
16	Ticaret/Ekonomi	open door policy i.	dış ticarette açık kapı politikası
17	Ticaret/Ekonomi	open door i.	serbest ticaret
18	Ticaret/Ekonomi	open door policy i.	yabancı işadamlarına eşit imkanlar sağlama politikası
Politics
19	Siyasal	open door policy i.	açık kapı politikası
20	Siyasal	open door policy i.	açık kapı siyaseti
21	Siyasal	open door i.	ticari ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası
22	Siyasal	open door i.	göçmenlere uygulanan açık kapı politikası
Computer
23	Bilgisayar	open door expr.	kapı aç