Geçmiş

play (the)

"play (the)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 363 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	play to the grandstand f.	sahnelemek
2	Genel	play on the violin f.	keman çalmak
3	Genel	play the market f.	spekülasyon yapmak
4	Genel	play the role of f.	bürünmek
5	Genel	play the deuce with f.	altüst etmek
6	Genel	play both ends against the middle f.	ikili oynamak
7	Genel	play the part of f.	rolünü oynamak
8	Genel	play the piano f.	piyano çalmak
9	Genel	play the game f.	dürüstçe hareket etmek
10	Genel	play to the crowd f.	tribünlere oynamak
11	Genel	play into the hands of f.	ekmeğine yağ sürmek
12	Genel	play the fool f.	aptallık etmek
13	Genel	play the fool f.	aptalca davranmak
14	Genel	play the role of f.	canlandırmak
15	Genel	play both ends against the middle f.	kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek
16	Genel	play to the grandstand f.	sahneye koymak
17	Genel	play the devil's advocate f.	kendi görüşlerinin doğruluğunu ölçmek için karşıt görüşlerin savunmasını yapmak
18	Genel	play the violin f.	keman çalmak
19	Genel	play to the audience f.	tribünlere oynamak
20	Genel	play the tough f.	kabadayılık taslamak
21	Genel	play the fool f.	ahmakça davranmak
22	Genel	play the trumpet f.	trompet çalmak
23	Genel	play the deuce with f.	berbat etmek
24	Genel	play the harlot f.	kahpelik etmek
25	Genel	not to play the game f.	mızıkçılık etmek
26	Genel	play the fool f.	maskaralık etmek
27	Genel	play with the adjustment f.	ayarıyla oynamak
28	Genel	play with the adjustment of f.	ayarla oynamak
29	Genel	play with the adjustment of f.	ayarıyla oynamak
30	Genel	play with the adjustment f.	ayarla oynamak
31	Genel	play the victim f.	mağduru oynamak
32	Genel	play with the adjustment f.	ayarlarıyla oynamak
33	Genel	play by the rules f.	kurallara bağlı kalmak
34	Genel	not to play by the same rules f.	aynı kurallara uymamak
35	Genel	play on the road f.	yolda oynamak
36	Genel	play in the garden f.	bahçede oynamak
37	Genel	play the ponies f.	at yarışında bahse girmek
38	Genel	play the ponies f.	altılı oynamak
39	Genel	play the game by the rules f.	oyunu kurallarına göre oynamak
40	Genel	play the glad game f.	polyannacılık oynamak
41	Genel	play the game by its rules f.	oyunu kurallarına göre oynamak
42	Genel	play the tough guy f.	sert çocuğu oynamak
43	Genel	play the lead f.	başrol oynamak
44	Genel	play piggy in the middle f.	ortada sıçan oynamak
45	Genel	play pig in the middle f.	ortada sıçan oynamak
46	Genel	play the bad guy f.	kötü adamı oynamak
47	Genel	play the role so convincingly f.	rolü çok inandırıcı oynamak
48	Genel	play in the dirt f.	toprak içinde oynamak
49	Genel	play in the dirt f.	toprakta oynamak
50	Genel	play the lottery f.	loto oynamak
51	Genel	play with the numbers f.	sayılarla oynamak
52	Genel	play with the numbers f.	alacak verecek hesaplarını denkleştirmek
53	Genel	play something on the piano f.	piyanoda bir şeyler çalmak
54	Genel	be costarring in the play f.	biriyle oyunda baş rolu paylaşmak
55	Genel	play on the swings f.	salıncakta salllanmak
56	Genel	play with the cat f.	kedi ile oynamak
57	Genel	play in the mud f.	çamur içinde oynamak
58	Genel	play in the dirt f.	çamur içinde oynamak
59	Genel	play in the park f.	parkta oynamak
60	Genel	play in the classroom f.	sınıfta oyun oynamak
61	Genel	play the pools f.	toto oynamak
62	Genel	play with the dog f.	köpekle oynamak
63	Genel	play with the dog f.	köpekle oynamak
64	Genel	play in the sand f.	kumda oynamak
Phrases
65	İfadeler	when the band begins to play expr.	işler ciddiye bindiğinde
66	İfadeler	when the band begins to play expr.	olay/işler ciddileştiğinde
67	İfadeler	when the band begins to play expr.	olay/işler kritik bir hale geldiğinde
68	İfadeler	when the band begins to play expr.	olay/işler karıştığında
69	İfadeler	when the band begins to play expr.	olay/işler çıkmaza girdiğinde
70	İfadeler	when the band begins to play expr.	olay/işler patlak verdiğinde
71	İfadeler	when the band begins to play expr.	olay/işler içinden çıkılmayacak hale geldiğinde
72	İfadeler	when the band begins to play expr.	olay/işler son kerteye geldiğinde
73	İfadeler	god does not play dice with the universe expr.	tanrı evrenle kumar/zar oynamaz
Proverb
74	Atasözü	when the cat's away, the mice will play	kedilerin olmadığı yerde meydan farelere kalır
75	Atasözü	when the cat's away the mice will play	kedi gidince meydan farelere kalır
Colloquial
76	Konuşma Dili	play the daft laddie (scottish) f.	aptalı oynamak
77	Konuşma Dili	play the ponies f.	at yarışı oynamak
78	Konuşma Dili	play the horses f.	at yarışı oynamak
79	Konuşma Dili	play the daft laddie (scottish) f.	bilmiyormuş gibi yapmak
80	Konuşma Dili	play the daft laddie (scottish) f.	salağa yatmak
81	Konuşma Dili	play the dozens f.	genellikle siyahi amerikalılar arasında şaka olarak birbirlerinin aile üyelerine hakaret ederek söz düellosu yapmak
82	Konuşma Dili	play the dozens f.	sözlü atışma yapmak
83	Konuşma Dili	play the dozens f.	şaka yollu laf dalaşı yapmak
84	Konuşma Dili	play the dozens f.	şaka yollu laf dalaşı yapmak
85	Konuşma Dili	play the dozens f.	şaka yollu laf dalaşına girmek
86	Konuşma Dili	play the dozens f.	sözlü atışma yapmak
87	Konuşma Dili	play (the) wag [uk] f.	işten/okuldan erken çıkmak
88	Konuşma Dili	play (the) wag [uk] f.	iş/okul bitmeden çıkmak
89	Konuşma Dili	play (the) wag [uk] f.	mesai/çıkış saati gelmeden çıkmak
90	Konuşma Dili	play (the) wag [uk] f.	işe/okula gitmemek
91	Konuşma Dili	play (the) wag [uk] f.	işi/okulu kırmak
92	Konuşma Dili	play (the) wag [uk] f.	okulu asmak
93	Konuşma Dili	play (the) wag [uk] f.	işten/okuldan kaytarmak
Idioms
94	Deyim	play the fool f.	aptalmış gibi davranmak
95	Deyim	play the mischief f.	büyük zarar vermek
96	Deyim	play the mischief f.	karışıklığa neden olmak
97	Deyim	play the old soldier [us] f.	ihtiyarlamış gibi yapmak
98	Deyim	play the old soldier [us] f.	yaşlanmış gibi davranmak
99	Deyim	play the old soldier [us] f.	yaşını ileri sürmek
100	Deyim	play the gender card f.	cinsiyet kozunu kullanmak
101	Deyim	play the gender card f.	(avantaj sağlamak için) cinsiyet ayrımcılığı meselesini ortaya sürmek
102	Deyim	play the (something) card f.	(bir şey) kozunu kullanmak
103	Deyim	play the (something) card f.	(avantaj sağlamak için bir şey) ayrımcılığı meselesini ortaya sürmek
104	Deyim	play the card f.	(politikacı için) bir meseleyi veya fikri kendi çıkarı için kullanmak
105	Deyim	play the card f.	(bir konudaki) kozu kendine çevirmek
106	Deyim	play the fool f.	şaklabanlık yapmak
107	Deyim	play the fool f.	soytarılık etmek
108	Deyim	play the fool f.	maskaralık yapmak
109	Deyim	play the fool f.	muziplik yapmak
110	Deyim	play the fool f.	saçma sapan davranmak
111	Deyim	play the fool f.	çocukça davranmak
112	Deyim	play the fool f.	sorumsuzca davranmak
113	Deyim	play the horses f.	altılı oynamak
114	Deyim	play the angles f.	amaca ulaşmak için bütün yolları denemek
115	Deyim	play the fool f.	aptal numarası yapmak
116	Deyim	play the fool f.	aptalca davranmak
117	Deyim	play the goat f.	aptalca davranmak
118	Deyim	play the fool f.	aptalı oynamak
119	Deyim	play the glad game f.	aşırı iyimser olmak
120	Deyim	play the ponies f.	at yarışında bahse girmek
121	Deyim	play the ponies f.	ata yatırmak
122	Deyim	play both ends against the middle f.	birbirine düşürmek
123	Deyim	play the waiting game f.	bekleyip görmek
124	Deyim	play the (stock) market f.	borsaya yatırım yapmak
125	Deyim	play into the hands of somebody f.	birisinin ekmeğine yağ sürmek
126	Deyim	play the waiting game f.	beklemede kalmak
127	Deyim	play into the hands of somebody f.	birinin ekmeğine yağ sürmek
128	Deyim	play in the big leagues f.	büyükler liginde oynamak
129	Deyim	play the (stock) market f.	borsada oynamak
130	Deyim	play the field f.	birden fazla kişiyle düşüp kalkmak
131	Deyim	play the bear f.	birini sıkmak
132	Deyim	play in the big leagues f.	devler liginde/arenasında oynamak
133	Deyim	play the bear f.	canını sıkmak
134	Deyim	play the devil with f.	darmadağın etmek
135	Deyim	play the game f.	dürüst ve onurlu olmak
136	Deyim	play the hand you're dealt f.	durumu olduğu gibi kabullenmek
137	Deyim	play to the gallery f.	halkın gönlünü kazanmaya çalışmak
138	Deyim	play the field f.	gönül eğlendirmek
139	Deyim	play both ends against the middle f.	iki zıt grubun mücadelesinden avantaj devşirmek
140	Deyim	play the race card f.	ırk kozunu kullanmak
141	Deyim	play both ends against the middle f.	iki zıt grubun mücadelesinden nemalanmaya çalışmak
142	Deyim	not play it by the book f.	kaçak güreşmek
143	Deyim	play the field f.	kimseye bağlanmadan gönlünce yaşamak
144	Deyim	play the heavy f.	kötü adamı oynamak
145	Deyim	play the devil with f.	kasıp kavurmak
146	Deyim	play the field f.	kafasına göre takılmak
147	Deyim	play the devil with something f.	mahvetmek
148	Deyim	play the bear f.	kızdırmak
149	Deyim	play the heavy f.	kötü adam rolünü üstlenmek
150	Deyim	play the field f.	karşı cinsten bir sürü arkadaşı olmak
151	Deyim	play the game f.	kurallarına göre oynamak
152	Deyim	play it by the book f.	kitabına göre oynamak
153	Deyim	play the heavy f.	kimsenin üstlenmediği kötü görevleri yerine getirmek
154	Deyim	play the field f.	onunla bununla sürtmek
155	Deyim	play the fool f.	saçma sapan şeyler yapmak
156	Deyim	play the fool f.	salak numarası yapmak
157	Deyim	play to the gallery f.	seyirci üzerinde parlak etki bırakmaya çalışmak
158	Deyim	play the goat f.	salak salak hareketler yapmak
159	Deyim	play into the hands of somebody f.	rakibine açık vermek
160	Deyim	play both ends against the middle f.	şeytana külahını ters giydirmek
161	Deyim	play both ends against the middle f.	şeytana külahı ters giydirmek
162	Deyim	play into the hands of somebody f.	rakibine koz vermek
163	Deyim	play into the hands of somebody f.	rakibinin yararına çalışmak
164	Deyim	play the bear f.	sinirlendirmek
165	Deyim	play the glad game f.	polyannacılık oynamak
166	Deyim	play to the beat f.	ritme göre çalmak
167	Deyim	play the fool f.	salağa yatmak
168	Deyim	play the devil's advocate f.	şeytanın avukatlığını yapmak
169	Deyim	play to the beat f.	ritme ayak uydurarak çalmak
170	Deyim	play the goat f.	salağa yatmak
171	Deyim	play into the hands of somebody f.	rakibine avantaj sağlayacak bir şey yapmak
172	Deyim	play to the gallery f.	tribünlere oynamak
173	Deyim	play the straight man f.	(konuşan iki kişiden birisinin karşısındakine şaka/espri yapması amacıyla) fırsat vermek
174	Deyim	play to the cheap seats f.	yaptıkların ve söylediklerin hakkında samimi yorumlarda bulunacak kişilere yakın olmak
175	Deyim	play the devil with something f.	(birinin planlarını vb) altüst etmek
176	Deyim	play the goat f.	(özellikle başkalarını güldürmek için) kendisini komik duruma düşürmek
177	Deyim	play one end against the other f.	iki tarafı birbirine düşürmek/kırdırmak
178	Deyim	play one end against the other f.	ortalığı kızıştırmak
179	Deyim	play one end against the other f.	aralarını bozmak/açmak
180	Deyim	play one end against the other f.	araya nifak sokmak
181	Deyim	play one off against another/each other/the other f.	iki tarafı birbirine düşürmek/kırdırmak
182	Deyim	play one off against another/each other/the other f.	ortalığı kızıştırmak
183	Deyim	play one off against another/each other/the other f.	aralarını bozmak/açmak
184	Deyim	play one off against another/each other/the other f.	araya nifak sokmak
185	Deyim	play one side against the other f.	iki tarafı birbirine düşürmek/kırdırmak
186	Deyim	play one side against the other f.	ortalığı kızıştırmak
187	Deyim	play one side against the other f.	aralarını bozmak/açmak
188	Deyim	play one side against the other f.	araya nifak sokmak
189	Deyim	play the same game (as somebody) f.	(birini) kendi silahıyla vurmak
190	Deyim	play the same game (as somebody) f.	(birine) onun yöntemlerini kullanarak karşılık vermek
191	Deyim	play the same game (as somebody) f.	kısasa kısas yapmak
192	Deyim	play the same game (as somebody) f.	misilleme yapmak
193	Deyim	play the same game (as somebody) f.	kana kan mücadele etmek
194	Deyim	play the same game (as somebody) f.	göze göz mücadele etmek
195	Deyim	play the same game (as somebody) f.	dişe diş mücadele etmek
196	Deyim	play the same game (as somebody) f.	yapılan kötülüğün karşılığını aynı biçimde vermek
197	Deyim	play the percentage game f.	eski istatistiklere/deneyimlere bakarak şansını artırmaya çalışmak
198	Deyim	play the percentage game f.	eski tecrübelerden veya verilerden yola çıkarak hareket etmek/karar vermek
199	Deyim	play the (giddy) goat f.	abuk sabuk şeyler yapmak
200	Deyim	play the (giddy) goat f.	deli deli bir şeyler yapmak
201	Deyim	play the (giddy) goat f.	kendini rezil etmek
202	Deyim	play the (giddy) goat f.	boş boş dolanmak
203	Deyim	play the (giddy) goat f.	aylaklık etmek
204	Deyim	play the (giddy) goat f.	oyalanmak
205	Deyim	play the (giddy) goat f.	zaman harcamak
206	Deyim	play the (giddy) goat f.	sorumsuzca davranmak
207	Deyim	act/play the goat f.	saçma sapan davranmak
208	Deyim	act/play the goat f.	salak salak davranmak
209	Deyim	act/play the goat f.	aptal aptal hareketler yapmak
210	Deyim	act/play the goat f.	saçma saçma hareketler yapmak
211	Deyim	act/play the goat f.	zevzeklik etmek
212	Deyim	act/play the goat f.	sululuk yapmak
213	Deyim	play both sides against the middle f.	kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek
214	Deyim	play both sides against the middle f.	ikili oynamak
215	Deyim	play both sides against the middle f.	birbirine düşürmek
216	Deyim	play both sides against the middle f.	iki zıt grubun mücadelesinden avantaj devşirmek
217	Deyim	play both sides against the middle f.	iki zıt grubun mücadelesinden nemalanmaya çalışmak
218	Deyim	play both sides against the middle f.	şeytana külahını ters giydirmek
219	Deyim	play both sides against the middle f.	şeytana külahı ters giydirmek
220	Deyim	play both sides against the middle f.	kendi çıkarı için iki zıt grubu birbirine düşürmek
221	Deyim	play both sides against the middle f.	iki karşıt grubu birbirine düşürüp çıkar sağlamak
222	Deyim	play both sides against the middle f.	iki tarafı birbirine düşürmek
223	Deyim	play the percentages f.	eski istatistiklere/deneyimlere bakarak karar verip başarı şansını artırmaya çalışmak
224	Deyim	play the percentages f.	eski istatistiklere/deneyimlere bakarak seçim yapıp başarı şansını artırmaya çalışmak
225	Deyim	play the percentages f.	eski istatistiklere/deneyimlere bakarak ilerleyip başarılı olma şansını artırmaya çalışmak
226	Deyim	play the percentages f.	eski istatistiklere/deneyimlere bakarak hareket edip başarılı olma şansını yükseltmeye çalışmak
227	Deyim	play the percentages f.	başarılı olmak için ihtimalleri hesaplarken güvenli ve sistemli bir eylem planı tercih etmek
228	Deyim	play the percentage game f.	başarılı olmak için ihtimalleri hesaplarken güvenli ve sistemli bir eylem planı tercih etmek
229	Deyim	play each end against the other f.	kendi çıkarı için iki tarafı birbirine düşürmek
230	Deyim	play each end against the other f.	ikili oynamak
231	Deyim	play each end against the other f.	iki zıt tarafı birbirine düşürüp bundan nemalanmak
232	Deyim	play each end against the other f.	iki tarafı birbirine düşürmek
233	Deyim	play each end against the other f.	iki tarafın arasını bozmak
234	Deyim	play each end against the other f.	ortalığı kızıştırmak
235	Deyim	play each end against the other f.	tarafları kışkırtmak
236	Deyim	play each end against the other f.	araya nifak sokmak
237	Deyim	act/play the fool f.	aptalca davranmak
238	Deyim	act/play the fool f.	aptallık etmek
239	Deyim	act/play the fool f.	aptalmış gibi davranmak
240	Deyim	act/play the fool f.	soytarılık etmek
241	Deyim	act/play the fool f.	maskaralık yapmak
242	Deyim	act/play the fool f.	saçma sapan davranmak
243	Deyim	act/play the fool f.	çocukça davranmak
244	Deyim	act/play the fool f.	aptalı oynamak
245	Deyim	act/play the fool f.	aptal numarası yapmak
246	Deyim	play the (giddy) goat f.	sorumsuzca davranmak
247	Deyim	play the (giddy) goat f.	maskaralık etmek
248	Deyim	play the (giddy) goat f.	aylaklık etmek
249	Deyim	play the (giddy) goat f.	saçma sapan davranmak
250	Deyim	play the (giddy) goat f.	salak salak davranmak
251	Deyim	play the (giddy) goat f.	aptal aptal hareketler yapmak
252	Deyim	play the (giddy) goat f.	zevzeklik etmek
253	Deyim	play the (giddy) goat f.	sululuk yapmak
254	Deyim	play (all) the angles f.	amaca ulaşmak için bütün yolları denemek
255	Deyim	play (right) into the hands of (one) f.	(birinin) ekmeğine yağ sürmek
256	Deyim	play (right) into the hands of (one) f.	rakibine avantaj sağlayacak bir şey yapmak
257	Deyim	play (right) into the hands of (one) f.	rakibine koz vermek
258	Deyim	play (right) into the hands of (one) f.	rakibine açık vermek
259	Deyim	play (right) into the hands of (one) f.	rakibinin yararına çalışmak
260	Deyim	play (something) close to the vest f.	açık davranmamak
261	Deyim	play (something) close to the vest f.	kapalı oynamak
262	Deyim	play (something) close to the vest f.	ne planladığını anlatmamak
263	Deyim	play (something) close to the vest f.	saman altından su yürütmek
264	Deyim	play each side against the other f.	iki tarafı birbirine düşürmek/kırdırmak
265	Deyim	play each side against the other f.	aralarını bozmak/açmak
266	Deyim	play each side against the other f.	ortalığı kızıştırmak
267	Deyim	play each side against the other f.	araya nifak sokmak
268	Deyim	play each side against the other f.	kapıştırmak
269	Deyim	play for the other team f.	karşı tarafı desteklemek
270	Deyim	play for the other team f.	diğer tarafa çalışmak
271	Deyim	play for the other team f.	diğer taraf için oynamak
272	Deyim	play for the other team f.	kendi cinsine ilgi duymak
273	Deyim	play for the other team f.	homoseksüel olmak
274	Deyim	play for the other team f.	eşcinsel olmak
275	Deyim	play the same game (as somebody) f.	birini kendi silahıyla vurmak
276	Deyim	play the same game (as somebody) f.	birine onun yöntemlerini kullanarak karşılık vermek
277	Deyim	play the same game (as somebody) f.	kısasa kısas yapmak
278	Deyim	play the same game (as somebody) f.	misilleme yapmak
279	Deyim	play the same game (as somebody) f.	yapılan kötülüğün karşılığını aynı biçimde vermek
280	Deyim	play the devil with someone/something f.	birini/bir şeyi mahvetmek
281	Deyim	play the devil with someone/something f.	sekteye uğratmak
282	Deyim	play the devil with someone/something f.	birine/bir şeye zarar vermek
283	Deyim	play the devil with someone/something f.	aksatmak
284	Deyim	play the devil with someone/something f.	kesintiye uğratmak
285	Deyim	play the devil with someone/something f.	birine/bir şeye zorluk çıkarmak
286	Deyim	play the hand (one) is dealt f.	durumu olduğu gibi kabullenmek
287	Deyim	play the hand (one) is dealt f.	içinde bulunduğu durumu en iyi şekilde değerlendirmek
288	Deyim	play the papers [us] f.	kumar oynamak
289	Deyim	play the papers [us] f.	kağıt oynamak
290	Deyim	play the long game f.	geleceğe yatırım yapmak
291	Deyim	play to the score f.	skora göre taktiğini değiştirmek
292	Deyim	against the run of play expr.	beklenen sonucun aksine
293	Deyim	against the run of play expr.	gidişatın aksine
294	Deyim	when the cat is away the mice will play expr.	kedi gidince meydan farelere kalır
295	Deyim	play the ball, not the man expr.	maksadı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek
Speaking
296	Konuşma	work in pairs and play the vocabulary game. expr.	çiftler halinde kelime oyunu oynayın
297	Konuşma	go play in the traffic! expr.	çık git!
298	Konuşma	go play in the traffic! expr.	defol git!
299	Konuşma	go play in the traffic! expr.	git/çık git buradan!
300	Konuşma	go play in the traffic! expr.	git başımdan!
301	Konuşma	let's play in the park expr.	hadi parkta oynayalım
302	Konuşma	when the cat is away the mice will play expr.	meydanı boş bulunca...
303	Konuşma	play by the rules expr.	kurallara göre oyna
304	Konuşma	it's not whether you win or lose, it's how you play the game expr.	kazanman ya da kaybetmen önemli değil, asıl olan oyunu nasıl oynadığındır
Politics
305	Siyasal	the play and the stage i.	oyun ve sahne
Sport
306	Spor	interruption of the play i.	oyunun kesilmesi
307	Spor	interruption of the play i.	oyunun durması
308	Spor	play-the-ball i.	amerikan futbolunda topu tekrar oyuna sokmak için kullanılan bir yöntem
Football
309	Futbol	throw things on to the field of play f.	sahaya yabancı madde atmak
310	Futbol	allow the first aiders to enter the field of play f.	sağlık görevlilerini oyun alanına çağırmak
311	Futbol	allow the first aiders to enter the field of play f.	sağlık görevlilerini oyun alanına davet etmek
312	Futbol	play the extra time f.	uzatma dakikalarını oynamak
313	Futbol	play off the shoulder (of defender) expr.	(defansın) omzunda oynayan
Music
314	Müzik	play the harp f.	harp çalmak
315	Müzik	play the fiddle f.	keman çalmak
316	Müzik	play the drums f.	bateri çalmak
317	Müzik	play the drums f.	davul çalmak
Cinema
318	Sinema	play the starring role f.	başrol oynamak
319	Sinema	play the leading role f.	başrol oynamak
Slang
320	Argo	play hide the bologna f.	seks yapmak
321	Argo	play hide the bologna f.	cinsel ilişkiye girmek
322	Argo	play hide the bologna f.	mercimeği fırına vermek
323	Argo	play the big shot f.	ağır abi gibi takılmak
324	Argo	play the big shot f.	ağır abi takılmak
325	Argo	play the big shot f.	ağır takılmak
326	Argo	play the smart-ass f.	akıllı geçinmek
327	Argo	play the big shot f.	kul takılmak
328	Argo	play to the gallery f.	tribünlere oynamak
329	Argo	play the smart-ass f.	zeki geçinmek
330	Argo	play hide the baloney f.	cinsel ilişkide bulunmak
331	Argo	play hide the baloney f.	seks yapmak
332	Argo	play hide the baloney f.	sevişmek
333	Argo	play hide the baloney f.	düzüşmek
334	Argo	play hide the baloney f.	mercimeği fırına vermek
335	Argo	play hide the hot dog f.	cinsel ilişkiye girmek
336	Argo	play hide the hot dog f.	iş tutmak
337	Argo	play hide the hot dog f.	seks yapmak
338	Argo	play hide the hot dog f.	sevişmek
339	Argo	play hide the pickle f.	seks yapmak
340	Argo	play hide the pickle f.	cinsel ilişkiye girmek
341	Argo	play hide the pickle f.	mercimeği fırına vermek
342	Argo	play hide the pickle f.	yatmak
343	Argo	play hide the salami f.	seks yapmak
344	Argo	play hide the salami f.	cinsel ilişkiye girmek
345	Argo	play hide the salami f.	mercimeği fırına vermek
346	Argo	play hide the salami f.	yatmak
347	Argo	play hide the sausage f.	seks yapmak
348	Argo	play hide the sausage f.	cinsel ilişkiye girmek
349	Argo	play hide the sausage f.	mercimeği fırına vermek
350	Argo	play hide the sausage f.	yatmak
351	Argo	play hide the sausage f.	seks yapmak
352	Argo	play hide the sausage f.	cinsel ilişkiye girmek
353	Argo	play hide the sausage f.	mercimeği fırına vermek
354	Argo	play hide the sausage f.	yatmak
355	Argo	go and play in the traffic expr.	defol git gözüm görmesin seni
356	Argo	if there's grass on the field, play ball expr.	kasık tüyleri çıkmışsa cinsel ilişkiye girebilir
357	Argo	if there's grass on the pitch, play ball expr.	cinsel organı kıllanmaya başlayan kişi, cinsel ilişkiye hazırdır
British Slang
358	İngiliz Argosu	play the pink oboe f.	oral çekmek
359	İngiliz Argosu	play the pink oboe f.	mastürbasyon yapmak
360	İngiliz Argosu	play the skin flute f.	oral çekmek
361	İngiliz Argosu	play the pink oboe f.	otuzbir çekmek
362	İngiliz Argosu	play the skin flute f.	saksafon çekmek
363	İngiliz Argosu	play the pink oboe f.	saksafon çekmek