|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
yürüyerek gitmek |
walk f.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
ırmakta yürüyerek geçilen sığ yer |
ford i.
|
|
3 |
Genel |
yolda yürüyerek müzik yapan grup |
marching band i.
|
|
4 |
Genel |
ip üstünde yürüyerek çeşitli numaralar yapan gösteri sanatçısı |
tightrope artist i.
|
|
5 |
Genel |
yürüyerek ulaşım sağlayan kimse |
tramp i.
|
|
6 |
Genel |
yürüyerek seyahat eden kimse |
bagman [australia] i.
|
|
7 |
Genel |
yürüyerek gezen kimse |
hiker i.
|
|
8 |
Genel |
yürüyerek seyahat eden kimse |
hiker i.
|
|
9 |
Genel |
yürüyerek seyahat eden kimse |
hoofer i.
|
|
10 |
Genel |
yürüyerek seyahat eden gezgin |
ganger [scotland] i.
|
|
11 |
Genel |
yürüyerek ilerleme |
incession [obsolete] i.
|
|
|
12 |
Genel |
birinin toprağına yürüyerek veya at sırtında girme hakkı |
iter i.
|
|
13 |
Genel |
çevresi yürüyerek gezilen bir alanın sınırı veya kapsamı |
perambulation i.
|
|
14 |
Genel |
yürüyerek sınır teftişi yapan kimse |
perambulator i.
|
|
15 |
Genel |
okula yürüyerek gitmek |
go to school on foot f.
|
|
16 |
Genel |
yürüyerek gitmek |
walk f.
|
|
17 |
Genel |
yürüyerek geçmek |
pass by f.
|
|
18 |
Genel |
içinden yürüyerek geçmek (sığ su/çamur) |
wade through f.
|
|
19 |
Genel |
yürüyerek geçmek |
wade f.
|
|
20 |
Genel |
yürüyerek gitmek |
go on shank's pony f.
|
|
21 |
Genel |
yürüyerek geçmek |
pass f.
|
|
22 |
Genel |
yürüyerek üzerinden geçmek |
step over f.
|
|
23 |
Genel |
yürüyerek geçmek |
stride f.
|
|
24 |
Genel |
sığ yerden yürüyerek geçmek |
ford f.
|
|
25 |
Genel |
yürüyerek gitmek |
foot it f.
|
|
26 |
Genel |
yürüyerek gitmek |
go by foot f.
|
|
27 |
Genel |
yürüyerek gitmek |
go on foot f.
|
|
28 |
Genel |
yürüyerek dolaşmak |
travel on foot f.
|
|
29 |
Genel |
uzun adımlarla yürüyerek -den çıkmak |
stride out of f.
|
|
30 |
Genel |
işe yürüyerek gidip gelmek |
walk to and from work f.
|
|
31 |
Genel |
bir ileri bir geri yürüyerek birşeyi atmak veya ondan kurtulmak |
walk off f.
|
|
|
32 |
Genel |
yürüyerek kaçmak |
escape on foot f.
|
|
33 |
Genel |
yürüyerek gitmek |
travel [dialect] f.
|
|
34 |
Genel |
yürüyerek üzerinden geçmek |
bestride f.
|
|
35 |
Genel |
yürüyerek gezmek |
hike f.
|
|
36 |
Genel |
yürüyerek seyahat etmek |
hike f.
|
|
37 |
Genel |
yürüyerek yorulmak |
overmarch f.
|
|
38 |
Genel |
yürüyerek ilerlemek |
overstride f.
|
|
39 |
Genel |
yürüyerek üzerinden geçmek |
overstride f.
|
|
40 |
Genel |
yürüyerek taşımak |
pack f.
|
|
41 |
Genel |
yürüyerek götürmek |
pack f.
|
|
42 |
Genel |
yürüyerek gitmek |
pad f.
|
|
43 |
Genel |
yürüyerek gezinmek |
pad f.
|
|
44 |
Genel |
yürüyerek dolanmak |
pad f.
|
|
45 |
Genel |
yürüyerek arşınlamak |
pad [dialect] f.
|
|
46 |
Genel |
(yolu) yürüyerek aşındırmak |
pad [dialect] f.
|
|
47 |
Genel |
yürüyerek bir yerden bir yere gitmek |
pad f.
|
|
48 |
Genel |
yürüyerek geçip gitmek |
outstride f.
|
|
49 |
Genel |
(sınırı) yürüyerek teftiş etmek |
perambulate f.
|
|
50 |
Genel |
gölet veya çamurlu sudan yürüyerek geçmek |
plodge f.
|
|
51 |
Genel |
yürüyerek kat etmek |
shank [scotland] f.
|
|
52 |
Genel |
yürüyerek gerçekleştirilen |
pedestrian s.
|
|
53 |
Genel |
şap şap yürüyerek |
squelchily zf.
|
|
54 |
Genel |
badi badi yürüyerek |
waddlingly zf.
|
|
55 |
Genel |
sallana sallana yürüyerek |
amblingly zf.
|
|
56 |
Genel |
öfkeyle yürüyerek |
flounce zf.
|
|
Phrasals |
|
57 |
Öbek Fiiller |
bir yerin içinden yürüyerek geçmek |
stroll through something f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
bir kimseyi onunla beraber yürüyerek bir yere/bir kimsenin yanına götürmek |
walk someone over to someone or something f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
yürüyerek yukarı çıkmak |
walk up f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
yürüyerek geri dönmek |
walk back f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
(geçit töreninde vb) yürüyerek önlerinde geçmek |
parade by (someone) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
yürüyerek eritmek |
walk off f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
yürüyerek aşağı inmek |
walk down f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) yürüyerek girmek |
walk into (something) f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
yürüyerek girmek |
walk into f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden yürüyerek geçmek |
trek across something f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
(sığ su, çamur) yürüyerek geçmek |
wade across something f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) bir tarafından bir tarafına sürünerek/yürüyerek ilerlemek |
crawl across (something) f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
etrafta dolanarak/yürüyerek (bir şeyle) baş etmeye/(bir şeyi) yatıştırmaya çalışmak |
pace (something) out f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) uzun adımlarla yürüyerek çıkmak |
stride out of (some place) f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) rap rap yürüyerek geçmek |
tramp across (something or some place) f.
|
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) ayağını vura vura yürüyerek geçmek |
tramp across (something or some place) f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) rap rap yürüyerek geçmek |
tramp through (something or some place) f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) ayağını vura vura yürüyerek geçmek |
tramp through (something or some place) f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
(bir şey/bir yer) boyunca yürüyerek seyahat etmek |
trek across (something or some place) f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri) yürüyerek geçmek |
trek across (something or some place) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(bir şey/bir yer) boyunca yürüyerek seyahat etmek |
trek through (something or some place) f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) yürüyerek geçmek |
trek through (something or some place) f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
'-e yürüyerek gitmek |
trek to f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) grup halinde/grupça/topluca yürüyerek geçmek |
troop across (something or some place) f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
'-den grup halinde yürüyerek geçmek |
troop across f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(sudan, çamurdan) yürüyerek geçmek |
wade across f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(suyun, çamurun içinden) yürüyerek karşıya geçmek |
wade across f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri) yürüyerek geçmek |
walk across (something or some place) f.
|
|
Colloquial |
|
85 |
Konuşma Dili |
çok yürüyerek çalışan kişi |
blisterfoot i.
|
|
86 |
Konuşma Dili |
yürüyerek stres atmak |
pace something f.
|
|
87 |
Konuşma Dili |
bir sorunla yürüyerek başa çıkmaya çalışmak |
pace something f.
|
|
88 |
Konuşma Dili |
yürüyerek rahatlamak |
pace something f.
|
|
89 |
Konuşma Dili |
(sakatlanmış bir bacağı) yürüyerek iyileştirmek |
walk it off f.
|
|
Idioms |
|
90 |
Deyim |
yürüyerek gitmek |
beat the hoof f.
|
|
91 |
Deyim |
düzenli olarak belli bir yolu yürüyerek dolaşmak |
pound a beat f.
|
|
92 |
Deyim |
(alınan kiloyu) yürüyerek eritmeye çalışmak |
walk it off f.
|
|
93 |
Deyim |
üzerinde yürüyerek iyileştirmeye çalışmak |
walk it off f.
|
|
94 |
Deyim |
yürüyerek gitmek |
foot it f.
|
|
95 |
Deyim |
yürüyerek seyahat etmek |
pad the hoof [uk] f.
|
|
96 |
Deyim |
yürüyerek gitmek |
pad the hoof [uk] f.
|
|
97 |
Deyim |
yürüyerek gezinmek |
pad the hoof [uk] f.
|
|
98 |
Deyim |
yürüyerek dolanmak |
pad the hoof [uk] f.
|
|
99 |
Deyim |
(birine/bir şeye) yürüyerek gidilebilecek mesafede |
within walking distance (of someone or something) expr.
|
|
100 |
Deyim |
(birine/bir şeye) yürüyerek gidilebilecek mesafede |
in walking distance (of someone or something) expr.
|
|
101 |
Deyim |
ben çocukken okula yürüyerek giderdim |
when I was a kid, I walked to school uphill both ways expr.
|
|
102 |
Deyim |
ben senin yaşındayken yürüyerek giderdim |
when I was your age, I walked to school uphill both ways expr.
|
|
Speaking |
|
103 |
Konuşma |
oraya buradan yürüyerek gidebilir miyim? |
can i walk there from here? expr.
|
|
104 |
Konuşma |
okula yürüyerek mi gidiyorsun? |
do you walk to school? expr.
|
|
105 |
Konuşma |
okula yürüyerek giderim |
I walk to school expr.
|
|
106 |
Konuşma |
okula yürüyerek gidiyorum |
I walk to school expr.
|
|
107 |
Konuşma |
okula yürüyerek giderim |
I go to school on foot expr.
|
|
108 |
Konuşma |
yol parasından tasarruf etmek için eve yürüyerek gider |
he walks home to save carfare expr.
|
|
Biology |
|
109 |
Biyoloji |
tüm organizmanın yürüyerek, koşarak, zıplayarak, emekleyerek, yüzerek veya uçarak konumunu kendi gücüyle değiştirdiği hareket |
locomotion i.
|
|
110 |
Biyoloji |
yürüyerek ilerleyen |
gradient s.
|
|
Agriculture |
|
111 |
Tarım |
atların bitişik sıralar halinde yürüyerek bu sıraların arasının sürülmesi için tasarlanmış iki sıralı lister kültivatörü |
odd-row monitor i.
|
|
Environment |
|
112 |
Çevre |
yürüyerek inceleme |
walk-through i.
|
|
Hunting |
|
113 |
Silah/Atıcılık |
avı yürüyerek veya otomobille takip etmek |
hilltop f.
|
|
Archaic |
|
114 |
Eski Kullanım |
yürüyerek giden |
pedaneous s.
|
|
Ornithology |
|
115 |
Kuşbilim |
uzun bacakları, boynu ve gagası bulunan ve suda yürüyerek avlanan bataklık kuşlarını içeren bir takım |
order gruiformes i.
|
|
Slang |
|
116 |
Argo |
yürüyerek gitmek |
shank it f.
|
|