Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | mature adj. | olgun | ||
Tens of thousands of big mature cod are being caught around the Faroes and Iceland where they have no CFP. CFP'nin olmadığı Faroe Adaları ve İzlanda çevresinde on binlerce büyük ve olgun morina balığı yakalanmaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | mature v. | olgunlaşmak | ||
If stocks are to recover then the juveniles have to be allowed to mature and develop if the industry is to recover. Stokların iyileşmesi için yavru balıkların olgunlaşmasına ve gelişmesine izin verilmelidir. More Sentences |
||||
General | mature adj. | yetişkin | ||
The dictator died after watching his favorite mature film. Diktatör, en sevdiği yetişkin filmini izledikten sonra öldü. More Sentences |
||||
General | mature adj. | olgun | ||
So for economic reasons too, we need a mature debate about a policy of managed migration. Dolayısıyla ekonomik nedenlerle de, yönetilen bir göç politikası hakkında olgun bir tartışmaya ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | mature v. | olgunlaşmak | ||
These oranges mature fast. Bu portakallar hızlı olgunlaşır. More Sentences |
||||
Technical | mature adj. | olgun | ||
We must deal with this in a mature fashion; in other words, act independently and responsibly. Bu konuyu olgun bir şekilde ele almalıyız; başka bir deyişle bağımsız ve sorumlu bir şekilde hareket etmeliyiz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | mature n. | iyi hazırlanmış (plan) | ||
General | mature v. | dinlendirmek (şarap) | ||
General | mature v. | şarap dinlendirmek | ||
General | mature v. | olgunlaştırmak | ||
General | mature v. | erişmek | ||
General | mature v. | erginleşmek | ||
General | mature v. | pişmek | ||
General | mature v. | pişirmek | ||
General | mature v. | ermek | ||
General | mature v. | olmak | ||
General | mature v. | tekamül etmek | ||
General | mature v. | tekemmül etmek | ||
General | mature v. | kemale ermek | ||
General | mature v. | tamamlamak | ||
General | mature v. | (perdahı) eriterek çömleğin üzerine dağıtmak | ||
General | mature v. | (çömlek) sağlamlaşana kadar pişmek | ||
General | mature v. | bitirmek | ||
General | mature v. | sonunu getirmek | ||
General | mature adj. | ergin | ||
General | mature adj. | tamam | ||
General | mature adj. | tamamen | ||
General | mature adj. | vadesi gelmiş | ||
General | mature adj. | olmuş | ||
General | mature adj. | eşek kadar | ||
General | mature adj. | zom | ||
General | mature adj. | erişkin | ||
General | mature adj. | reşit | ||
General | mature adj. | anaç | ||
General | mature adj. | yetişmiş | ||
General | mature adj. | matür | ||
General | mature adj. | kemale ermiş | ||
General | mature adj. | vadesi dolmuş | ||
General | mature adj. | yetik | ||
General | mature adj. | kamil | ||
General | mature adj. | olgunlaşmış | ||
General | mature adj. | dikkatli | ||
General | mature adj. | detaylı | ||
General | mature adj. | düşük fakat stabil büyüme hızına sahip | ||
General | mature adj. | etraflıca değerlendirme içeren | ||
General | mature adj. | etraflıca değerlendirmeye dayanan | ||
General | mature adj. | tamamlanmış | ||
General | mature adj. | tamamlanan | ||
General | mature adj. | biten | ||
General | mature adj. | artık fazla büyümeyen veya gelişmeyen (sektör, pazar veya ürün) | ||
General | mature adj. | büyümüş | ||
General | mature adj. | olgunluk dönemine ait | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | mature v. | muaccel olmak | ||
Trade/Economic | mature v. | muaccel kılmak | ||
Trade/Economic | mature v. | vadesi gelmek | ||
Trade/Economic | mature v. | vadesi dolmak | ||
Trade/Economic | mature adj. | vadesi gelmiş | ||
Technical | ||||
Technical | mature v. | vadesi gelmek | ||
Medical | ||||
Medical | mature adj. | matur | ||
Marine Biology | ||||
Marine Biology | mature adj. | erin | ||
Geography | ||||
Geography | mature adj. | akarsu erozyonu sebebiyle çok sayıda parçaya ayrıldığı için eğimli arazileri düzlüklerine baskın olan (topografi) | ||
Geography | mature adj. | erozyon döngüsü gibi jeolojik etmenlerde meydana gelen değişimlerin maksimum etkililikte olduğu orta evreye ait | ||
Geography | mature adj. | biçimsel olarak son gelişim evresinde gelmiş (akarsu veya yer şekli) | ||
Geography | mature adj. | erozyon döngüsünün menderesler veya engebelerle karakterize edilen orta safhasında olan (nehir vadisi veya arazi) |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Colloquial | ||
Colloquial | matüre | chook [australia] n. |