mature - Türkisch Englisch Wörterbuch

mature

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "mature" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 64 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
mature adj. olgun
Tens of thousands of big mature cod are being caught around the Faroes and Iceland where they have no CFP.
CFP'nin olmadığı Faroe Adaları ve İzlanda çevresinde on binlerce büyük ve olgun morina balığı yakalanmaktadır.

More Sentences
General
mature v. olgunlaşmak
If stocks are to recover then the juveniles have to be allowed to mature and develop if the industry is to recover.
Stokların iyileşmesi için yavru balıkların olgunlaşmasına ve gelişmesine izin verilmelidir.

More Sentences
mature adj. yetişkin
The dictator died after watching his favorite mature film.
Diktatör, en sevdiği yetişkin filmini izledikten sonra öldü.

More Sentences
mature adj. olgun
So for economic reasons too, we need a mature debate about a policy of managed migration.
Dolayısıyla ekonomik nedenlerle de, yönetilen bir göç politikası hakkında olgun bir tartışmaya ihtiyacımız var.

More Sentences
Technical
mature v. olgunlaşmak
These oranges mature fast.
Bu portakallar hızlı olgunlaşır.

More Sentences
mature adj. olgun
We must deal with this in a mature fashion; in other words, act independently and responsibly.
Bu konuyu olgun bir şekilde ele almalıyız; başka bir deyişle bağımsız ve sorumlu bir şekilde hareket etmeliyiz.

More Sentences
General
mature n. iyi hazırlanmış (plan)
mature v. dinlendirmek (şarap)
mature v. şarap dinlendirmek
mature v. olgunlaştırmak
mature v. erişmek
mature v. erginleşmek
mature v. pişmek
mature v. pişirmek
mature v. ermek
mature v. olmak
mature v. tekamül etmek
mature v. tekemmül etmek
mature v. kemale ermek
mature v. tamamlamak
mature v. (perdahı) eriterek çömleğin üzerine dağıtmak
mature v. (çömlek) sağlamlaşana kadar pişmek
mature v. bitirmek
mature v. sonunu getirmek
mature adj. ergin
mature adj. tamam
mature adj. tamamen
mature adj. vadesi gelmiş
mature adj. olmuş
mature adj. eşek kadar
mature adj. zom
mature adj. erişkin
mature adj. reşit
mature adj. anaç
mature adj. yetişmiş
mature adj. matür
mature adj. kemale ermiş
mature adj. vadesi dolmuş
mature adj. yetik
mature adj. kamil
mature adj. olgunlaşmış
mature adj. dikkatli
mature adj. detaylı
mature adj. düşük fakat stabil büyüme hızına sahip
mature adj. etraflıca değerlendirme içeren
mature adj. etraflıca değerlendirmeye dayanan
mature adj. tamamlanmış
mature adj. tamamlanan
mature adj. biten
mature adj. artık fazla büyümeyen veya gelişmeyen (sektör, pazar veya ürün)
mature adj. büyümüş
mature adj. olgunluk dönemine ait
Trade/Economic
mature v. muaccel olmak
mature v. muaccel kılmak
mature v. vadesi gelmek
mature v. vadesi dolmak
mature adj. vadesi gelmiş
Technical
mature v. vadesi gelmek
Medical
mature adj. matur
Marine Biology
mature adj. erin
Geography
mature adj. akarsu erozyonu sebebiyle çok sayıda parçaya ayrıldığı için eğimli arazileri düzlüklerine baskın olan (topografi)
mature adj. erozyon döngüsü gibi jeolojik etmenlerde meydana gelen değişimlerin maksimum etkililikte olduğu orta evreye ait
mature adj. biçimsel olarak son gelişim evresinde gelmiş (akarsu veya yer şekli)
mature adj. erozyon döngüsünün menderesler veya engebelerle karakterize edilen orta safhasında olan (nehir vadisi veya arazi)

Bedeutungen von dem Begriff "mature" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Colloquial
matüre chook [australia] n.

Bedeutungen, die der Begriff "mature" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 74 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
mature bone n. olgunlaşmış kemik
mature valley n. olgun vadi
mature soil n. olgun toprak
mature man n. olgun erkek
mature woman n. olgun kadın
mature people n. olgun insanlar
grow mature v. olgunlaşmak
leave something to mature v. dinlenmeye bırakmak
be mature v. dünyayı anlamak
be mature v. olgun olmak
act mature v. olgun davranmak
behave in a mature way v. olgun davranmak
mature on v. de vadesi gelmek
seem/look mature v. olgun görünmek
like mature men v. olgun erkeklerden hoşlanmak
be old/mature enough to become a bride v. evlilik çağına gelmek
be old/mature enough to get married (to someone) or marry someone v. gelinlik çağına gelmek
be old/mature enough to get married (to someone) or marry someone v. evlilik çağına gelmek
be old/mature enough to become a bride v. gelinlik çağına gelmek
mature [obsolete] v. iltihaplanmak
mature [obsolete] v. cerahat toplamak (yara)
mature [obsolete] v. irin akmak (yaradan)
mature-looking adj. olgun görünümlü
mature [obsolete] adj. doğru zamanda gerçekleşen
mature [obsolete] adj. zamanında meydana gelen
after mature consideration adv. düşünüp taşındıktan sonra
Idioms
a woman of mature years n. olgunluk çağında kadın
a man of mature years n. olgunluk çağında
a man of mature years n. yaşlı
a man of mature years n. yaşını başını almış
a woman of mature years n. yaşını başını almış
a woman of mature years v. yaşlı
of mature years adj. yaşlı
of mature years adj. yaşını başını almış
of mature years adj. olgunluk çağında
on mature consideration adv. iyice değerlendirdikten sonra
on mature consideration adv. uzun uzadıya değerlendirdikten sonra
on mature consideration adv. dikkatle değerlendirdikten sonra
on mature consideration adv. iyice ölçüp biçtikten sonra
on mature reflection adv. iyice değerlendirdikten sonra
on mature reflection adv. uzun uzadıya değerlendirdikten sonra
on mature reflection adv. dikkatle değerlendirdikten sonra
on mature reflection adv. iyice ölçüp biçtikten sonra
Speaking
you are very mature for your age expr. yaşınıza göre çok olgunsunuz
you are so mature for your age expr. yaşınıza göre çok olgunsunuz
you are so mature for your age expr. yaşına göre çok olgunsun
you are very mature for your age expr. yaşına göre çok olgunsun
Trade/Economic
mature market n. olgun pazar
mature brand n. olgun marka
mature economy n. olgun ekonomi
mature market n. olgun piyasa
mature technology n. oturmuş teknoloji
Law
mature credit n. muaccel alacak
mature debt n. muaccel borç
Politics
mature europe n. gelişmiş olan avrupa
mature capitalism n. kapitalizmin olgunluk aşaması
Technical
mature soil n. olgun toprak
Computer
mature content n. yetişkin içerik
mature content n. yetişkin içeriği
Medical
mature-onset diabetes n. insüline bağımlı olmayan diyabet
mature teratoma n. matür teratom
mature cystic teratoma n. matür kistik teratom
born mature n. miadında doğum
mature bone n. olgunlaşmış kemik
ovarian mature cystic teratoma n. overde matür kistik teratom
Biology
mature oocyte n. olgun oosit
Marine Biology
mature individuals n. olgun bireyler
Breeding
mature camel n. ergin deve
Apiculture
mature insect n. ergin böcek
Education
mature student n. örgün öğretim yaşını geçmiş üniversite öğrencisi
Environment
mature city n. olgun kent
Geography
mature valley n. olgun koyak
mature valley n. olgun vadi
Geology
immature to early-mature stage n. olgunlaşmamış-erken olgun seviye