-eli - Türkisch Englisch Wörterbuch

-eli

Bedeutungen von dem Begriff "-eli" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
-eli since prep.

Bedeutungen, die der Begriff "-eli" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
eli sıkı stingy adj.
I know that Tom is stingy.
Tom'un eli sıkı biri olduğunu biliyorum.

More Sentences
eli açık generous adj.
I know Tom is generous.
Tom'un eli açık olduğunu biliyorum.

More Sentences
General
eli boş dönmek return empty-handed v.
Tom returned empty-handed.
Tom eli boş döndü.

More Sentences
eli kulağında imminent adj.
War seems imminent.
Savaş eli kulağında görünüyor.

More Sentences
eli sıkı tight adj.
My hands are tight.
Benim ellerim sıkıdır.

More Sentences
eli boş empty handed adj.
I came home empty handed.
Ben eve eli boş geldim.

More Sentences
eli bol generous adj.
She is one of the most generous people I know.
O, tanıdığım en eli bol insanlardan biridir.

More Sentences
eli boş empty-handed adj.
We are not moving forward empty-handed.
Elimiz boş bir şekilde ilerlemiyoruz.

More Sentences
Colloquial
eli darda hard up expr.
He is hard up for money.
Onun para için eli darda.

More Sentences
Idioms
yardım eli a helping hand n.
Parliament should give more of a helping hand in this.
Parlamento bu konuda daha fazla yardım eli uzatmalıdır.

More Sentences
Common Usage
eli açık bounteous adj.
eli açık openhanded adj.
eli çabuk swift-handed adj.
General
eli açık olma freehandedness n.
eli kolu bağlanmışlık duygusu sense of paralysis n.
usta eli master touch n.
eli yatkınlık smartness n.
eli bayraklı shrew n.
eli çabuk kimse hustler n.
eli açıklık bounteousness n.
eli açıklık generousness n.
eli işe yakışmazlık awkwardness n.
eli açıklık openhandedness n.
eli maşalı shrew n.
eli ağırlık hardhandedness n.
gurbet eli foreign place n.
eli çabukluk dexterousness n.
eli açıklık donorship n.
eli açıklık bounty n.
meryem ana eli welwitschia n.
eli maşalı kadın virago n.
eli olma handedness n.
eli ayağı tutma able-bodiedness n.
eli açıklık largess n.
eli açıklık magnanimity n.
eli açıklık largesse n.
eli açıklık munificence n.
eli sıkı kimse cheapskate n.
eli sıkı kimse skinflint n.
eli sıkı kimse piker n.
eli sıkı kimse scrooge n.
eli sıkı kimse miser n.
eli sıkı kimse penny pincher n.
eli sıkı kimse tightwad n.
eli sıkı kimse niggard n.
eli sıkı kimse curmudgeon n.
eli yüzü düzgün bir kız a decent-looking girl n.
eli çabukluk dextrousness n.
eli açıklık open-handedness n.
büyük ve hoyrat insan eli paw n.
eli sıkı cheeseparer n.
eli sıkı olma niggardise [obsolete] n.
eli sıkı olma niggardliness n.
eli sıkı olma niggardness n.
eli sıkı olma niggardship n.
eli sıkı olma niggardy n.
insan eli değmeden doğal yoldan oluşan nesne natural object n.
medeniyet eli değmemiş vahşi ve ilkel yaşam koşulları natural state n.
eli/kolu zor kullanarak bükmeye yarayan işkence aleti twister n.
eli maşalı kadın amazon n.
her iki eli eşit derecede iyi kullanma yeteneği ambidextrianism n.
eli açık olmama ungenerosity n.
briçte eli güçlendiren ancak herhangi bir el değerlendirme yönteminde bahsedilmeyen kart filler n.
eli açıklık unsparingness n.
eli açıklık big-heartedness n.
eli açıklık great-heartedness n.
eli açıklık large-heartedness n.
eli açıklık large [obsolete] n.
eli ile yönlendiren kimse manuducent n.
asılmış bir adamın kurutularak büyü amacıyla kullanılan eli hand of glory n.
özellikle bir eli daha kabiliyetli olan kimse -hander n.
eli maşalı hell-cat n.
briçte mevcut eli kazanabilecek bir kartın sonra kullanılmak için bekletilmesi holdup n.
kanca korsan eli hook n.
selamlama eli right hand n.
karşılama eli right hand n.
dostluk eli right hand n.
sağ eli kullanma right-handedness n.
briçte mevcut eli kazanabilecek kartın sonra kullanılmak için bekletilmesi holdup n.
aşırı eli açık olma overgenerosity n.
eli çabuk kimse rusher n.
eli kulağında olan şey impendency n.
(dini ayinde) eli uzatma imposition n.
sağ eli kullanma dexterity n.
eli hiçbir işe varmayan kimse dorser [uk/ireland] n.
bebek eli paddy n.
çocuk eli paddy n.
tüm işlere eli yatkın olma panurgy n.
eli sıkılık penny-pinching n.
eli ayağına dolaşma powder n.
eli sıkı kimse puckfist [obsolete] n.
çocuk eli pud n.
eli sıkı kimse scrapegood n.
eli sıkı kimse scrapepenny n.
eli sıkı tip scraper n.
eli sıkı kimse scrimper n.
eli sıkılık scrimpness n.
beş kartlı poker eli four-flush n.
eli her yer uzanan kimse spider n.
eli sıkı kimse stinkard n.
yardım eli uzatmak bear a hand v.
bir eli yağda bir eli balda olmak be in clover v.
bırakmak (sıkılan eli) unclasp v.
eli olmak have a finger in a matter v.
eli değmek find time to do something v.
eli ayağı buz kesilmek be very cold v.
eli ekmek tutmak earn one's bread v.
eli genişlemek gain money v.
eli darda olmak be pushed for money v.
eli alışmak become skilful v.
eli ayağı tutmamak be physically disabled v.
eli ayağı tutmak be in good health v.
eli kaymak/kurtulmak lose one's grip v.
eli genişlemek have money v.
eli ayağı dolaşmak be at one's wits end v.
eli kulağında olmak brew v.
eli ayağı buz kesilmek freeze v.
eli ayağı tutmak be physically sound and strong v.
eli kolu bağlı oturmak stand idle by v.
açmak (sıkılmış eli) unclench v.
eli ayağı titremek dither v.
(yardım eli) uzatmak extend v.
eli işe yatmak be skilful v.
açtırmak (sıkılmış eli) unclench v.
eli ayağı dolaşmak get in a tizzy v.
eli uyuşmak get numb hand v.
eli alışmak get one's hand in v.
eli ermek find the time do (something) v.
eli erişmek find the time do (something) v.
eli değmek find the time do (something) v.
dostluk eli uzatmak give a friendly hand v.
eli ayağı çözülmek become weak v.
iki eli böğründe kalmak feel helpless v.
iki eli şakaklarında düşünmek be deep in thought v.
iki eli şakaklarında düşünmek brood v.
eli darda olmak be hard up v.
eli kalem tutmak be literate v.
eli kalem tutmak be able to write v.
eli ayağına dolanmak dither v.
eli darda olmak embarrass v.
yardım eli uzatmak lend a hand v.
dostluk eli uzatmak offer a hand of friendship v.
eli boş dönmek come up empty handed v.
yardım eli uzatmak extend a hand v.
yardım eli uzatmak offer a lifeline v.
eli darda olmak be in financial difficulty v.
eli ayağı tutmak be able-bodied v.
eli kolu bağlı oturmak stand idle with hands tied v.
eli sıkı olmak niggardize v.
eli sıkı olmak niggardise v.
eli yanmak burn one's hand v.
at sürerken dizgin tutan eli değiştirmek change a horse v.
at sürerken dizgin tutan eli değiştirmek change hand v.
(eli kolu bağlı kimseyi) çözmek unshackle v.
kullanmaya eli yatkın olmak jockey v.
(eli) sıkıca sıkmak wring v.
(eli) kuvvetlice sıkmak wring v.
(eli) içtenlikle sıkmak wring v.
eli kulağında olmak depend [obsolete] v.
(dini ayinde) eli uzatmak impose [obsolete] v.
eli varmak begin v.
eli varmamak dread v.
eli ayağına dolaşmak drumble [obsolete] v.
(kadın) hayranlıktan eli ayağına dolaşmak fangirl v.
eli ayağına dolaşmak powder v.
heyecandan eli ayağına dolaşmak fizz v.
eli ayağına dolaşmak fluster v.
beş kartlı poker eli ile blöf yapmak four-flush v.
eli ile geçirmek smite v.
(bir oyunda) eli güvenceye almak secure the round v.
(rekabetçi bir video oyununda) eli almak clutch a round v.
(eli veya ön kolu) avuç içleri görünecek şekilde döndürmek supinate v.
eli yatkın skilled adj.
eli yüzü düzgün fairly pretty adj.
eli sıkı near adj.
eli çabuk efficient adj.
eli maşalı quarrelsome adj.
eli ayağı tutmayan doddery adj.
eli yatkın deft adj.
eli sıkı niggard adj.
eli kulağında impending adj.
eli ayağı tutmayan feeble adj.
eli açık bighearted adj.
eli sıkı pinchpenny adj.
eli sıkı parsimonious adj.
eli sıkı skinny adj.
eli açık munificent adj.
eli yatkın skilled at adj.
eli işe yakışmaz maladroit adj.
eli çabuk adroit adj.
eli yatkın apt at adj.
eli açık liberal adj.
eli yatkın skilled (at) adj.
eli bayraklı quarrelsome adj.
eli sıkı spare adj.
eli sıkı niggardly adj.
eli ayağı tutmaz decrepit adj.
eli ayağı tutmayan crippled adj.
eli yatkın inclined adj.
eli kulağında at hand adj.
eli çabuk dexterous adj.
eli çabuk expeditious adj.
eli çabuk sharp adj.
eli sıkı mean adj.
eli çabuk fast adj.
eli işe yatkın handy adj.
eli kelepçeli in irons adj.
eli uz dexterous adj.
eli sıkı closefisted adj.
eli çabuk fast working adj.
eli çabuk swift adj.
eli omuzlardan daha yüksek olan overhand adj.
eli çabuk dextrous adj.
eli ağır slow adj.
eli açık freehearted adj.
eli yatkın apt (at) adj.
eli yatkın handsome adj.
eli ayağı tutmayan doddering adj.
eli ağır heavy handed adj.
eli yüzü düzgün presentable adj.
eli uzun thievish adj.
eli sıkı tightfisted adj.
eli sıkı shabby adj.
eli açık freehanded adj.
eli çabuk deft adj.
eli açık bountiful adj.
en eli çabuk sharpest adj.
eli açık charitable adj.
eli açık open handed adj.
eli darda badly off adj.
eli açık profuse adj.
eli boş broke adj.
eli boş penniless adj.
eli ağır hardhanded adj.
eli ayağına dolaşmış nonplused adj.
eli açık big-hearted adj.
eli açık large-handed adj.
eli ağır ham-fisted adj.
eli sıkı hard-fisted adj.
eli dar hard-up adj.
eli ağır heavy-fisted adj.
eli ağır heavy-handed adj.
eli hafif light-handed adj.
eli uzun light-fingered adj.
eli sıkı close-fisted adj.
eli açık open-handed adj.
eli çabuk nimble-fingered adj.
eli ağır slow-working adj.
eli sıkı tight-fisted adj.
eli kanlı bloody-minded adj.
eli kanlı sanguinary adj.
eli sıkı cheese-paring adj.
eli sıkı frugal adj.
eli ayağı tutan able-bodied adj.
kendi eli ile yazılmış autographic adj.
eli mahkum doomed adj.
eli ayağına dolaşmış nonplussed adj.
eli uz dextrous adj.
eli ayağı tutmayan ailing adj.
eli ayağı tutan abled adj.
eli sıkı cheap adj.
eli sıkı narrow adj.
eli sıkı niggardish adj.
eli sıkı niggardous adj.
eli uzun theftuous [scottish] adj.
eli kulağında toward [obsolete] adj.
eli yüzü düzgün au fait [french] adj.
eli mahkum olmayan undoomed adj.
eli açık unwithdrawing adj.
soğuktan eli ayağı kızarmış kibed adj.
soğuktan eli ayağı kızarmış kiby adj.
eli sıkı mean adj.
eli hafif light-fingered adj.
eli açık big adj.
eli açık handsome adj.
eli nasırlı hardfisted adj.
eli nasırlı hard-fisted adj.
eli nasırlı hardhanded adj.
eli nasırlı hard-handed adj.
eli ağır hard-handed adj.
eli yatkın heppen [dialect] [uk] adj.
korkudan eli ayağı kesilmiş horror-stricken adj.
korkudan eli ayağı kesilmiş horror-struck adj.
eli sıkı miserable [scotland/australia/new zealand] adj.
eli ayağı tutmayan gaga adj.
eli kulağında looming adj.
eli sıkı gare [scotland] adj.
eli darda hard-pressed adj.
eli sıkı chinche adj.
eli sıkı chinchy adj.
eli sıkı chintzy adj.
eli çabuk şekilde yapılan clean adj.
eli sıkı grudging adj.
eli açık guidwillie [scotland] adj.
eli bol heavy-handed [dialect] adj.
eli açık munific [obsolete] adj.
ideal olmayan (briç eli) off adj.
yetersiz olan (briç eli) off adj.
açık eli olan openhanded adj.
fazlasıyla eli açık overbounteous adj.
eli kulağında impendent adj.
eli çabuk compendious [obsolete] adj.
eli ayağı boşalmış gone adj.
eli kulağında close adj.
eli sıkı (kimse) dry [obsolete] adj.
eli sıkı fast-handed adj.
eli mahkum fated adj.
eli çabuk feat [dialect] [uk] adj.
eli sıkı penny-wise adj.
eli sıkı save-all adj.
eli açık plenteous [obsolete] adj.
eli bol plenteous [obsolete] adj.
eli ayağı tutmayan puling adj.
eli sıkı scarce [obsolete] adj.
eli ağır schleppy adj.
eli sıkı scotch adj.
eli sıkı scraping adj.
eli sıkı screwy adj.
eli sıkı scrimpit [scotland] adj.
eli sıkı scrimy adj.
insan eli değen seminatural adj.
eli çabuk short adj.
eli kısa olan shorthanded adj.
eli ayağı tutmayan non-able-bodied adj.
eli çabuk prestidigital adj.
eli sıkı skrimp [scotland] adj.
eli sıkı snippy [dialect] adj.
eli kulağında close at hand adv.
eli çabuk bir şekilde dexterously adv.
eli kulağında around the corner adv.
eli açık bir şekilde freeheartedly adv.
eli açık bir şekilde freehandedly adv.
eli açık bir şekilde bigheartedly adv.
eli kulağında bir şekilde imminently adv.
eli kulağında just around the corner adv.
eli sıkı bir şekilde parsimoniously adv.
iki eli kanda olsa no matter what adv.
iki eli kızıl kanda olsa no matter what adv.
eli boş bir şekilde empty-handedly adv.
eli çabuk bir şekilde dextrously adv.
eli kulağında at the elbow adv.
eli altında in one's way [brit] adv.
bir eli yağda bir eli balda high on the hog [us] adv.
aşırı eli açık şekilde overgenerously adv.
eli alışmış halde in practice adv.
eli sıkı bir şekilde scrimpingly adv.
eli sıkı bir şekilde starvedly adv.
eli kulağında on the brink of prep.
eli kulağında on the verge of prep.
eli kulağında within an ace of prep.
-eli beri since prep.
Phrasals
eli kulağında olmak close in v.
eli kulağında olmak close in v.
eli kulağında olmak close in on (one) v.
eli ayağı tutmak kick around v.
eli ayağı tutmak kick about v.
yardım eli uzatmak pitch in with v.
eli değmek get around v.
Phrases
iki eli (kızıl) kanda olsa dahi/bile by hell or high water expr.
iki eli (kızıl) kanda olsa dahi/bile hell or high water expr.
iki eli (kızıl) kanda olsa dahi/bile (come) hell or high water expr.
(az eli aşta gör,) çok eli işte gör cheaper by the dozen expr.
insan eli değmeden without human intervention expr.
iki eli kanda olsa no matter how tied up one is expr.
iki eli kızıl kanda olsa no matter how tied up one is expr.
eli kulağında close to hand expr.
Proverb
az eli aşta gör çok eli işte gör many hands make light work
eli soğuk olanın kalbi sıcak olur cold hands warm heart
el eli yıkar el döner yüzü yıkar one hand washes the other and together they wash the face
el eli yıkar el de döner yüzü yıkar one hand washes the other and together they wash the face
eli soğuk olanın yüreği sıcaktır cold hands warm heart
el eli yıkar el döner yüzü yıkar one hand washes the other (and both wash the face)
Colloquial
eli ayağına dolaşan kişi stumblebum n.
ölümün eli jaws of death n.
yardım eli helping hand n.
bir eli yağda bir eli balda olma easy street n.
bir eli yağda bir eli balda olma fat city n.
tutsak olmamasına rağmen içinde bulunduğu durumdan dolayı eli kolu bağlı kimse hog on ice n.
eli sıkı moneygrubber n.
eli kolu bağlayan durum chopping block n.
eli sıkı pincher n.
eli açık kimse doll n.
eli darda olmak be up against it v.
(mecaz) eli kolu bağlı olmak hamstrung v.
birine eli açık davranmak do well by somebody v.
eli sıkı niggish [obsolete] adj.
eli makinelere yatkın mechanical adj.
eli sıkı money-grubbing adj.
eli sıkı snoep [south africa] adj.
eli kulağında in the offing expr.
eli arkasında bağlıyken bile with one arm tied behind one's back expr.
eli darda on one's beam ends expr.
eli açık bir biçimde with an open hand expr.
eli kulağında about to happen expr.
eli sıkı mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr.
eli cebine gitmeyen mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr.
eli kulağında (at) any moment (now) expr.
eli kulağında (at) any minute (now) expr.
eli kulağında any second now expr.
eli sıkı biri (one) still has (one's) communion money [ireland] expr.
eli kulağında any minute now expr.
eli kulağında any day now expr.
eli kulağında any minute/moment expr.
eli kulağında (at) any minute/moment (now) expr.
eli kulağında any moment expr.
eli kulağında any moment now expr.
eli kulağında any second expr.
bükemediğin eli öp başına koy if you can't beat 'em expr.
eli darda up against it expr.
Idioms
bir çift yardım eli a pair of hands n.
bir çift yardım eli pair of hands n.
barış eli/çubuğu an/the olive branch n.
eli verimsiz olma brown thumb n.
bir eli yağda bir eli balda olma charmed existence n.
eli ayağı tutan herkes all able-bodied people n.
eli uzun kimse light-fingered person n.
bir grubun/takımın eli kolu engine room n.
eli sıkı tip miserly sort n.
(bir şeye) eli yatkınlık a hand for (something) n.
eli sıkı a close chewer and a tight spitter n.
bir eli yağda bir eli balda bir yaşam charmed life n.
eli ayağı buz kesilme cold feet n.
bir eli yağda bir eli balda fat of the land n.
düşmana doğru uzatılan bir barış eli nixon in china n.
düşmana doğru uzatılan bir barış eli nixon to china n.
eli kulağında striking distance n.
bir eli yağda bir eli balda yaşama the lap of luxury n.
eli sıkı kimse tight wad n.
on tane eli olmamak (one's) only got one pair of hands v.
iki tane eli olmak (one's) only got one pair of hands v.
eli sıcak olmak have a hot hand v.
eli kulağında olmak be in the wind v.
bir şeye eli yatkın olmak have a knack for something v.
eli bir şeye yatkın olmak have a knack for something v.
daha önce hiç insan ayağı/eli değmemiş yerlere gidecek cesareti göstermek boldly go where no man has gone before v.
bir eli yağda bir eli balda olmak have your bread buttered on both sides v.
çalışıp çabalamadan bir eli yağda bir eli balda olsun demek want (one's) bread buttered on both sides v.
eli darda yakalanmak be caught in the crunch v.
bir eli yağda bir eli balda olmak have a charmed existence v.
bir eli yağda bir eli balda olmak lead a charmed existence v.
bir eli yağda bir eli balda olmak live a charmed existence v.
bir eli yağda bir eli balda olmak ride the gravy train v.
bir eli yağda bir eli balda olmak be living the life of riley v.
bir eli yağda bir eli balda olmak live off the fat of the land v.
bir eli yağda bir eli balda olmak eat high on the hog v.
bir eli yağda bir eli balda olmak live in the lap of luxury v.
bir eli yağda bir eli balda olmak live like fighting cocks v.
bir şeyde eli olmak have a part in something v.
bir şeyde eli olmak get a hand in something v.
bir eli yağda bir eli balda olmak lead the life of riley v.
bir şeye eli çok yatkın olmak be a dab hand v.
bir eli yağda bir eli balda olmak be in the lap of luxury v.
bir eli yağda bir eli balda olmak live high on the hog v.
bir işi yapmak için eli kaşınmak one's fingers itch v.
bir şeyde eli olmak get a part in something v.
eli kolu bağlı kalmak stand by with folded arms v.
eli kolu bağlı olmak be bound hand and foot v.
eli alışmak keep one's hand in v.
eli alışkın olmak get one's hand in v.
eli kulağında olmak be only a matter of time v.
eli alışmak get one's hand in v.
eli böğründe kalmak lay a bomb v.
eli boş dönmek come up empty v.
eli ayağına dolaşmak get a lather v.
eli kulağında olmak be in the cards v.
eli ayağı birbirine dolaşmak one's knees knock together v.
eli kolu bağlı olmak have one's hands tied v.
eli kulağında olmak be on the cards v.
eli boş dönmek go away empty-handed v.
eli ayağına dolaşmak get into a lather v.
eli ayağına dolaşmak be in a lather v.
eli kolu bağlı olmak be tied hand and foot v.
eli uzun olmak have light fingers v.
eli kulağında olmak be in the offing v.
eli tetikte olmak have an itchy trigger finger v.
eli kanlı olmak have someone's blood on one's hands v.
eli darda olmak hard put v.
eli uzun olmak have sticky fingers v.
eli ayağı tutulmak be at a loss v.
eli sıkı olmak be a penny pincher v.
eli dolu olmak have one's hands full v.
eli alışkın olmak keep one's hand in v.
eli darda olmak be hard pushed (brit) v.
eli kulağında olmak be in the wind v.
eli ayağı dolaşmak be at a loss v.
eli yatkın olmak get one's hand in v.
eli yatkın olmak keep one's hand in v.
eli boş dönmek come away empty-handed v.
yardım eli uzatmak give a helping hand v.
yardım eli uzatmak give someone a hand with v.
yardım eli uzatmak come to one's aid v.
yardım eli uzatmak lend a helping hand v.
eli boş çıkmak take eggs for money v.
eli ayağı boşalmak/titremek throw up your hands/arms in despair v.
eli ayağı boşalmak/titremek throw up your hands/arms in horror v.
eli ayağı rahat durmamak have roman hands and russian fingers v.
eli ayağına dolaşmak not know where to look v.
utançtan eli ayağına dolaşmak not know which way to look v.
utançtan eli ayağına dolaşmak not know where to look v.
eli ayağına dolaşmak not know which way to look v.