Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf Ausblenden
Velaufsdetails
Verlauf Löschen
Verlauf :
central telefónica semiautomática
kıllı ayaklılar sınıfına ait bir tür solucan
alligator apple
deal breaker
color identification
puslu (kirli havadan dolayı)
commissioner
sizing blocks
itfa planı
nuclear battery
island people
giant squid
(bir bilgiyi) kafasına sokmak
the most frequented of the lakes
development director
león bárbaro
marketing concept
lack of conformity
jägerlatein
nonrigid connector
sachkonto
(birinin) ilgileriyle/yetenekleriyle uyumlu
can i tell you a story
açık halde haşıl sökme
mantenerse pendiente de algo
-eli
Verlauf
Sätze
Bedeutungen von dem Begriff
"-eli"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
-eli
since
prep.
Bedeutungen, die der Begriff
"-eli"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Common Usage
1
Common Usage
eli sıkı
stingy
adj.
I know that Tom is
stingy.
Tom'un
eli sıkı
biri olduğunu biliyorum.
More Sentences
2
Common Usage
eli açık
generous
adj.
I know Tom is
generous.
Tom'un
eli açık
olduğunu biliyorum.
More Sentences
General
3
General
eli boş dönmek
return empty-handed
v.
Tom
returned empty-handed.
Tom
eli boş döndü.
More Sentences
4
General
eli kulağında
imminent
adj.
War seems
imminent.
Savaş
eli kulağında
görünüyor.
More Sentences
5
General
eli sıkı
tight
adj.
My hands are
tight.
Benim
ellerim sıkıdır.
More Sentences
6
General
eli boş
empty handed
adj.
I came home
empty handed.
Ben eve
eli boş
geldim.
More Sentences
7
General
eli bol
generous
adj.
She is one of the most
generous
people I know.
O, tanıdığım en
eli bol
insanlardan biridir.
More Sentences
8
General
eli boş
empty-handed
adj.
We are not moving forward
empty-handed.
Elimiz boş
bir şekilde ilerlemiyoruz.
More Sentences
Colloquial
9
Colloquial
eli darda
hard up
expr.
He is
hard up
for money.
Onun para için
eli darda.
More Sentences
Idioms
10
Idioms
yardım eli
a helping hand
n.
Parliament should give more of
a helping hand
in this.
Parlamento bu konuda daha fazla
yardım eli
uzatmalıdır.
More Sentences
Common Usage
11
Common Usage
eli açık
bounteous
adj.
12
Common Usage
eli açık
openhanded
adj.
13
Common Usage
eli çabuk
swift-handed
adj.
General
14
General
eli açık olma
freehandedness
n.
15
General
eli kolu bağlanmışlık duygusu
sense of paralysis
n.
16
General
usta eli
master touch
n.
17
General
eli yatkınlık
smartness
n.
18
General
eli bayraklı
shrew
n.
19
General
eli çabuk kimse
hustler
n.
20
General
eli açıklık
bounteousness
n.
21
General
eli açıklık
generousness
n.
22
General
eli işe yakışmazlık
awkwardness
n.
23
General
eli açıklık
openhandedness
n.
24
General
eli maşalı
shrew
n.
25
General
eli ağırlık
hardhandedness
n.
26
General
gurbet eli
foreign place
n.
27
General
eli çabukluk
dexterousness
n.
28
General
eli açıklık
donorship
n.
29
General
eli açıklık
bounty
n.
30
General
meryem ana eli
welwitschia
n.
31
General
eli maşalı kadın
virago
n.
32
General
eli olma
handedness
n.
33
General
eli ayağı tutma
able-bodiedness
n.
34
General
eli açıklık
largess
n.
35
General
eli açıklık
magnanimity
n.
36
General
eli açıklık
largesse
n.
37
General
eli açıklık
munificence
n.
38
General
eli sıkı kimse
cheapskate
n.
39
General
eli sıkı kimse
skinflint
n.
40
General
eli sıkı kimse
piker
n.
41
General
eli sıkı kimse
scrooge
n.
42
General
eli sıkı kimse
miser
n.
43
General
eli sıkı kimse
penny pincher
n.
44
General
eli sıkı kimse
tightwad
n.
45
General
eli sıkı kimse
niggard
n.
46
General
eli sıkı kimse
curmudgeon
n.
47
General
eli yüzü düzgün bir kız
a decent-looking girl
n.
48
General
eli çabukluk
dextrousness
n.
49
General
eli açıklık
open-handedness
n.
50
General
büyük ve hoyrat insan eli
paw
n.
51
General
eli sıkı
cheeseparer
n.
52
General
eli sıkı olma
niggardise [obsolete]
n.
53
General
eli sıkı olma
niggardliness
n.
54
General
eli sıkı olma
niggardness
n.
55
General
eli sıkı olma
niggardship
n.
56
General
eli sıkı olma
niggardy
n.
57
General
insan eli değmeden doğal yoldan oluşan nesne
natural object
n.
58
General
medeniyet eli değmemiş vahşi ve ilkel yaşam koşulları
natural state
n.
59
General
eli/kolu zor kullanarak bükmeye yarayan işkence aleti
twister
n.
60
General
eli maşalı kadın
amazon
n.
61
General
her iki eli eşit derecede iyi kullanma yeteneği
ambidextrianism
n.
62
General
eli açık olmama
ungenerosity
n.
63
General
briçte eli güçlendiren ancak herhangi bir el değerlendirme yönteminde bahsedilmeyen kart
filler
n.
64
General
eli açıklık
unsparingness
n.
65
General
eli açıklık
big-heartedness
n.
66
General
eli açıklık
great-heartedness
n.
67
General
eli açıklık
large-heartedness
n.
68
General
eli açıklık
large [obsolete]
n.
69
General
eli ile yönlendiren kimse
manuducent
n.
70
General
asılmış bir adamın kurutularak büyü amacıyla kullanılan eli
hand of glory
n.
71
General
özellikle bir eli daha kabiliyetli olan kimse
-hander
n.
72
General
eli maşalı
hell-cat
n.
73
General
briçte mevcut eli kazanabilecek bir kartın sonra kullanılmak için bekletilmesi
holdup
n.
74
General
kanca korsan eli
hook
n.
75
General
selamlama eli
right hand
n.
76
General
karşılama eli
right hand
n.
77
General
dostluk eli
right hand
n.
78
General
sağ eli kullanma
right-handedness
n.
79
General
briçte mevcut eli kazanabilecek kartın sonra kullanılmak için bekletilmesi
holdup
n.
80
General
aşırı eli açık olma
overgenerosity
n.
81
General
eli çabuk kimse
rusher
n.
82
General
eli kulağında olan şey
impendency
n.
83
General
(dini ayinde) eli uzatma
imposition
n.
84
General
sağ eli kullanma
dexterity
n.
85
General
eli hiçbir işe varmayan kimse
dorser [uk/ireland]
n.
86
General
bebek eli
paddy
n.
87
General
çocuk eli
paddy
n.
88
General
tüm işlere eli yatkın olma
panurgy
n.
89
General
eli sıkılık
penny-pinching
n.
90
General
eli ayağına dolaşma
powder
n.
91
General
eli sıkı kimse
puckfist [obsolete]
n.
92
General
çocuk eli
pud
n.
93
General
eli sıkı kimse
scrapegood
n.
94
General
eli sıkı kimse
scrapepenny
n.
95
General
eli sıkı tip
scraper
n.
96
General
eli sıkı kimse
scrimper
n.
97
General
eli sıkılık
scrimpness
n.
98
General
beş kartlı poker eli
four-flush
n.
99
General
eli her yer uzanan kimse
spider
n.
100
General
eli sıkı kimse
stinkard
n.
101
General
yardım eli uzatmak
bear a hand
v.
102
General
bir eli yağda bir eli balda olmak
be in clover
v.
103
General
bırakmak (sıkılan eli)
unclasp
v.
104
General
eli olmak
have a finger in a matter
v.
105
General
eli değmek
find time to do something
v.
106
General
eli ayağı buz kesilmek
be very cold
v.
107
General
eli ekmek tutmak
earn one's bread
v.
108
General
eli genişlemek
gain money
v.
109
General
eli darda olmak
be pushed for money
v.
110
General
eli alışmak
become skilful
v.
111
General
eli ayağı tutmamak
be physically disabled
v.
112
General
eli ayağı tutmak
be in good health
v.
113
General
eli kaymak/kurtulmak
lose one's grip
v.
114
General
eli genişlemek
have money
v.
115
General
eli ayağı dolaşmak
be at one's wits end
v.
116
General
eli kulağında olmak
brew
v.
117
General
eli ayağı buz kesilmek
freeze
v.
118
General
eli ayağı tutmak
be physically sound and strong
v.
119
General
eli kolu bağlı oturmak
stand idle by
v.
120
General
açmak (sıkılmış eli)
unclench
v.
121
General
eli ayağı titremek
dither
v.
122
General
(yardım eli) uzatmak
extend
v.
123
General
eli işe yatmak
be skilful
v.
124
General
açtırmak (sıkılmış eli)
unclench
v.
125
General
eli ayağı dolaşmak
get in a tizzy
v.
126
General
eli uyuşmak
get numb hand
v.
127
General
eli alışmak
get one's hand in
v.
128
General
eli ermek
find the time do (something)
v.
129
General
eli erişmek
find the time do (something)
v.
130
General
eli değmek
find the time do (something)
v.
131
General
dostluk eli uzatmak
give a friendly hand
v.
132
General
eli ayağı çözülmek
become weak
v.
133
General
iki eli böğründe kalmak
feel helpless
v.
134
General
iki eli şakaklarında düşünmek
be deep in thought
v.
135
General
iki eli şakaklarında düşünmek
brood
v.
136
General
eli darda olmak
be hard up
v.
137
General
eli kalem tutmak
be literate
v.
138
General
eli kalem tutmak
be able to write
v.
139
General
eli ayağına dolanmak
dither
v.
140
General
eli darda olmak
embarrass
v.
141
General
yardım eli uzatmak
lend a hand
v.
142
General
dostluk eli uzatmak
offer a hand of friendship
v.
143
General
eli boş dönmek
come up empty handed
v.
144
General
yardım eli uzatmak
extend a hand
v.
145
General
yardım eli uzatmak
offer a lifeline
v.
146
General
eli darda olmak
be in financial difficulty
v.
147
General
eli ayağı tutmak
be able-bodied
v.
148
General
eli kolu bağlı oturmak
stand idle with hands tied
v.
149
General
eli sıkı olmak
niggardize
v.
150
General
eli sıkı olmak
niggardise
v.
151
General
eli yanmak
burn one's hand
v.
152
General
at sürerken dizgin tutan eli değiştirmek
change a horse
v.
153
General
at sürerken dizgin tutan eli değiştirmek
change hand
v.
154
General
(eli kolu bağlı kimseyi) çözmek
unshackle
v.
155
General
kullanmaya eli yatkın olmak
jockey
v.
156
General
(eli) sıkıca sıkmak
wring
v.
157
General
(eli) kuvvetlice sıkmak
wring
v.
158
General
(eli) içtenlikle sıkmak
wring
v.
159
General
eli kulağında olmak
depend [obsolete]
v.
160
General
(dini ayinde) eli uzatmak
impose [obsolete]
v.
161
General
eli varmak
begin
v.
162
General
eli varmamak
dread
v.
163
General
eli ayağına dolaşmak
drumble [obsolete]
v.
164
General
(kadın) hayranlıktan eli ayağına dolaşmak
fangirl
v.
165
General
eli ayağına dolaşmak
powder
v.
166
General
heyecandan eli ayağına dolaşmak
fizz
v.
167
General
eli ayağına dolaşmak
fluster
v.
168
General
beş kartlı poker eli ile blöf yapmak
four-flush
v.
169
General
eli ile geçirmek
smite
v.
170
General
(bir oyunda) eli güvenceye almak
secure the round
v.
171
General
(rekabetçi bir video oyununda) eli almak
clutch a round
v.
172
General
(eli veya ön kolu) avuç içleri görünecek şekilde döndürmek
supinate
v.
173
General
eli yatkın
skilled
adj.
174
General
eli yüzü düzgün
fairly pretty
adj.
175
General
eli sıkı
near
adj.
176
General
eli çabuk
efficient
adj.
177
General
eli maşalı
quarrelsome
adj.
178
General
eli ayağı tutmayan
doddery
adj.
179
General
eli yatkın
deft
adj.
180
General
eli sıkı
niggard
adj.
181
General
eli kulağında
impending
adj.
182
General
eli ayağı tutmayan
feeble
adj.
183
General
eli açık
bighearted
adj.
184
General
eli sıkı
pinchpenny
adj.
185
General
eli sıkı
parsimonious
adj.
186
General
eli sıkı
skinny
adj.
187
General
eli açık
munificent
adj.
188
General
eli yatkın
skilled at
adj.
189
General
eli işe yakışmaz
maladroit
adj.
190
General
eli çabuk
adroit
adj.
191
General
eli yatkın
apt at
adj.
192
General
eli açık
liberal
adj.
193
General
eli yatkın
skilled (at)
adj.
194
General
eli bayraklı
quarrelsome
adj.
195
General
eli sıkı
spare
adj.
196
General
eli sıkı
niggardly
adj.
197
General
eli ayağı tutmaz
decrepit
adj.
198
General
eli ayağı tutmayan
crippled
adj.
199
General
eli yatkın
inclined
adj.
200
General
eli kulağında
at hand
adj.
201
General
eli çabuk
dexterous
adj.
202
General
eli çabuk
expeditious
adj.
203
General
eli çabuk
sharp
adj.
204
General
eli sıkı
mean
adj.
205
General
eli çabuk
fast
adj.
206
General
eli işe yatkın
handy
adj.
207
General
eli kelepçeli
in irons
adj.
208
General
eli uz
dexterous
adj.
209
General
eli sıkı
closefisted
adj.
210
General
eli çabuk
fast working
adj.
211
General
eli çabuk
swift
adj.
212
General
eli omuzlardan daha yüksek olan
overhand
adj.
213
General
eli çabuk
dextrous
adj.
214
General
eli ağır
slow
adj.
215
General
eli açık
freehearted
adj.
216
General
eli yatkın
apt (at)
adj.
217
General
eli yatkın
handsome
adj.
218
General
eli ayağı tutmayan
doddering
adj.
219
General
eli ağır
heavy handed
adj.
220
General
eli yüzü düzgün
presentable
adj.
221
General
eli uzun
thievish
adj.
222
General
eli sıkı
tightfisted
adj.
223
General
eli sıkı
shabby
adj.
224
General
eli açık
freehanded
adj.
225
General
eli çabuk
deft
adj.
226
General
eli açık
bountiful
adj.
227
General
en eli çabuk
sharpest
adj.
228
General
eli açık
charitable
adj.
229
General
eli açık
open handed
adj.
230
General
eli darda
badly off
adj.
231
General
eli açık
profuse
adj.
232
General
eli boş
broke
adj.
233
General
eli boş
penniless
adj.
234
General
eli ağır
hardhanded
adj.
235
General
eli ayağına dolaşmış
nonplused
adj.
236
General
eli açık
big-hearted
adj.
237
General
eli açık
large-handed
adj.
238
General
eli ağır
ham-fisted
adj.
239
General
eli sıkı
hard-fisted
adj.
240
General
eli dar
hard-up
adj.
241
General
eli ağır
heavy-fisted
adj.
242
General
eli ağır
heavy-handed
adj.
243
General
eli hafif
light-handed
adj.
244
General
eli uzun
light-fingered
adj.
245
General
eli sıkı
close-fisted
adj.
246
General
eli açık
open-handed
adj.
247
General
eli çabuk
nimble-fingered
adj.
248
General
eli ağır
slow-working
adj.
249
General
eli sıkı
tight-fisted
adj.
250
General
eli kanlı
bloody-minded
adj.
251
General
eli kanlı
sanguinary
adj.
252
General
eli sıkı
cheese-paring
adj.
253
General
eli sıkı
frugal
adj.
254
General
eli ayağı tutan
able-bodied
adj.
255
General
kendi eli ile yazılmış
autographic
adj.
256
General
eli mahkum
doomed
adj.
257
General
eli ayağına dolaşmış
nonplussed
adj.
258
General
eli uz
dextrous
adj.
259
General
eli ayağı tutmayan
ailing
adj.
260
General
eli ayağı tutan
abled
adj.
261
General
eli sıkı
cheap
adj.
262
General
eli sıkı
narrow
adj.
263
General
eli sıkı
niggardish
adj.
264
General
eli sıkı
niggardous
adj.
265
General
eli uzun
theftuous [scottish]
adj.
266
General
eli kulağında
toward [obsolete]
adj.
267
General
eli yüzü düzgün
au fait [french]
adj.
268
General
eli mahkum olmayan
undoomed
adj.
269
General
eli açık
unwithdrawing
adj.
270
General
soğuktan eli ayağı kızarmış
kibed
adj.
271
General
soğuktan eli ayağı kızarmış
kiby
adj.
272
General
eli sıkı
mean
adj.
273
General
eli hafif
light-fingered
adj.
274
General
eli açık
big
adj.
275
General
eli açık
handsome
adj.
276
General
eli nasırlı
hardfisted
adj.
277
General
eli nasırlı
hard-fisted
adj.
278
General
eli nasırlı
hardhanded
adj.
279
General
eli nasırlı
hard-handed
adj.
280
General
eli ağır
hard-handed
adj.
281
General
eli yatkın
heppen [dialect] [uk]
adj.
282
General
korkudan eli ayağı kesilmiş
horror-stricken
adj.
283
General
korkudan eli ayağı kesilmiş
horror-struck
adj.
284
General
eli sıkı
miserable [scotland/australia/new zealand]
adj.
285
General
eli ayağı tutmayan
gaga
adj.
286
General
eli kulağında
looming
adj.
287
General
eli sıkı
gare [scotland]
adj.
288
General
eli darda
hard-pressed
adj.
289
General
eli sıkı
chinche
adj.
290
General
eli sıkı
chinchy
adj.
291
General
eli sıkı
chintzy
adj.
292
General
eli çabuk şekilde yapılan
clean
adj.
293
General
eli sıkı
grudging
adj.
294
General
eli açık
guidwillie [scotland]
adj.
295
General
eli bol
heavy-handed [dialect]
adj.
296
General
eli açık
munific [obsolete]
adj.
297
General
ideal olmayan (briç eli)
off
adj.
298
General
yetersiz olan (briç eli)
off
adj.
299
General
açık eli olan
openhanded
adj.
300
General
fazlasıyla eli açık
overbounteous
adj.
301
General
eli kulağında
impendent
adj.
302
General
eli çabuk
compendious [obsolete]
adj.
303
General
eli ayağı boşalmış
gone
adj.
304
General
eli kulağında
close
adj.
305
General
eli sıkı (kimse)
dry [obsolete]
adj.
306
General
eli sıkı
fast-handed
adj.
307
General
eli mahkum
fated
adj.
308
General
eli çabuk
feat [dialect] [uk]
adj.
309
General
eli sıkı
penny-wise
adj.
310
General
eli sıkı
save-all
adj.
311
General
eli açık
plenteous [obsolete]
adj.
312
General
eli bol
plenteous [obsolete]
adj.
313
General
eli ayağı tutmayan
puling
adj.
314
General
eli sıkı
scarce [obsolete]
adj.
315
General
eli ağır
schleppy
adj.
316
General
eli sıkı
scotch
adj.
317
General
eli sıkı
scraping
adj.
318
General
eli sıkı
screwy
adj.
319
General
eli sıkı
scrimpit [scotland]
adj.
320
General
eli sıkı
scrimy
adj.
321
General
insan eli değen
seminatural
adj.
322
General
eli çabuk
short
adj.
323
General
eli kısa olan
shorthanded
adj.
324
General
eli ayağı tutmayan
non-able-bodied
adj.
325
General
eli çabuk
prestidigital
adj.
326
General
eli sıkı
skrimp [scotland]
adj.
327
General
eli sıkı
snippy [dialect]
adj.
328
General
eli kulağında
close at hand
adv.
329
General
eli çabuk bir şekilde
dexterously
adv.
330
General
eli kulağında
around the corner
adv.
331
General
eli açık bir şekilde
freeheartedly
adv.
332
General
eli açık bir şekilde
freehandedly
adv.
333
General
eli açık bir şekilde
bigheartedly
adv.
334
General
eli kulağında bir şekilde
imminently
adv.
335
General
eli kulağında
just around the corner
adv.
336
General
eli sıkı bir şekilde
parsimoniously
adv.
337
General
iki eli kanda olsa
no matter what
adv.
338
General
iki eli kızıl kanda olsa
no matter what
adv.
339
General
eli boş bir şekilde
empty-handedly
adv.
340
General
eli çabuk bir şekilde
dextrously
adv.
341
General
eli kulağında
at the elbow
adv.
342
General
eli altında
in one's way [brit]
adv.
343
General
bir eli yağda bir eli balda
high on the hog [us]
adv.
344
General
aşırı eli açık şekilde
overgenerously
adv.
345
General
eli alışmış halde
in practice
adv.
346
General
eli sıkı bir şekilde
scrimpingly
adv.
347
General
eli sıkı bir şekilde
starvedly
adv.
348
General
eli kulağında
on the brink of
prep.
349
General
eli kulağında
on the verge of
prep.
350
General
eli kulağında
within an ace of
prep.
351
General
-eli beri
since
prep.
Phrasals
352
Phrasals
eli kulağında olmak
close in
v.
353
Phrasals
eli kulağında olmak
close in
v.
354
Phrasals
eli kulağında olmak
close in on (one)
v.
355
Phrasals
eli ayağı tutmak
kick around
v.
356
Phrasals
eli ayağı tutmak
kick about
v.
357
Phrasals
yardım eli uzatmak
pitch in with
v.
358
Phrasals
eli değmek
get around
v.
Phrases
359
Phrases
iki eli (kızıl) kanda olsa dahi/bile
by hell or high water
expr.
360
Phrases
iki eli (kızıl) kanda olsa dahi/bile
hell or high water
expr.
361
Phrases
iki eli (kızıl) kanda olsa dahi/bile
(come) hell or high water
expr.
362
Phrases
(az eli aşta gör,) çok eli işte gör
cheaper by the dozen
expr.
363
Phrases
insan eli değmeden
without human intervention
expr.
364
Phrases
iki eli kanda olsa
no matter how tied up one is
expr.
365
Phrases
iki eli kızıl kanda olsa
no matter how tied up one is
expr.
366
Phrases
eli kulağında
close to hand
expr.
Proverb
367
Proverb
az eli aşta gör çok eli işte gör
many hands make light work
368
Proverb
eli soğuk olanın kalbi sıcak olur
cold hands warm heart
369
Proverb
el eli yıkar el döner yüzü yıkar
one hand washes the other and together they wash the face
370
Proverb
el eli yıkar el de döner yüzü yıkar
one hand washes the other and together they wash the face
371
Proverb
eli soğuk olanın yüreği sıcaktır
cold hands warm heart
372
Proverb
el eli yıkar el döner yüzü yıkar
one hand washes the other (and both wash the face)
Colloquial
373
Colloquial
eli ayağına dolaşan kişi
stumblebum
n.
374
Colloquial
ölümün eli
jaws of death
n.
375
Colloquial
yardım eli
helping hand
n.
376
Colloquial
bir eli yağda bir eli balda olma
easy street
n.
377
Colloquial
bir eli yağda bir eli balda olma
fat city
n.
378
Colloquial
tutsak olmamasına rağmen içinde bulunduğu durumdan dolayı eli kolu bağlı kimse
hog on ice
n.
379
Colloquial
eli sıkı
moneygrubber
n.
380
Colloquial
eli kolu bağlayan durum
chopping block
n.
381
Colloquial
eli sıkı
pincher
n.
382
Colloquial
eli açık kimse
doll
n.
383
Colloquial
eli darda olmak
be up against it
v.
384
Colloquial
(mecaz) eli kolu bağlı olmak
hamstrung
v.
385
Colloquial
birine eli açık davranmak
do well by somebody
v.
386
Colloquial
eli sıkı
niggish [obsolete]
adj.
387
Colloquial
eli makinelere yatkın
mechanical
adj.
388
Colloquial
eli sıkı
money-grubbing
adj.
389
Colloquial
eli sıkı
snoep [south africa]
adj.
390
Colloquial
eli kulağında
in the offing
expr.
391
Colloquial
eli arkasında bağlıyken bile
with one arm tied behind one's back
expr.
392
Colloquial
eli darda
on one's beam ends
expr.
393
Colloquial
eli açık bir biçimde
with an open hand
expr.
394
Colloquial
eli kulağında
about to happen
expr.
395
Colloquial
eli sıkı
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
396
Colloquial
eli cebine gitmeyen
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
397
Colloquial
eli kulağında
(at) any moment (now)
expr.
398
Colloquial
eli kulağında
(at) any minute (now)
expr.
399
Colloquial
eli kulağında
any second now
expr.
400
Colloquial
eli sıkı biri
(one) still has (one's) communion money [ireland]
expr.
401
Colloquial
eli kulağında
any minute now
expr.
402
Colloquial
eli kulağında
any day now
expr.
403
Colloquial
eli kulağında
any minute/moment
expr.
404
Colloquial
eli kulağında
(at) any minute/moment (now)
expr.
405
Colloquial
eli kulağında
any moment
expr.
406
Colloquial
eli kulağında
any moment now
expr.
407
Colloquial
eli kulağında
any second
expr.
408
Colloquial
bükemediğin eli öp başına koy
if you can't beat 'em
expr.
409
Colloquial
eli darda
up against it
expr.
Idioms
410
Idioms
bir çift yardım eli
a pair of hands
n.
411
Idioms
bir çift yardım eli
pair of hands
n.
412
Idioms
barış eli/çubuğu
an/the olive branch
n.
413
Idioms
eli verimsiz olma
brown thumb
n.
414
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olma
charmed existence
n.
415
Idioms
eli ayağı tutan herkes
all able-bodied people
n.
416
Idioms
eli uzun kimse
light-fingered person
n.
417
Idioms
bir grubun/takımın eli kolu
engine room
n.
418
Idioms
eli sıkı tip
miserly sort
n.
419
Idioms
(bir şeye) eli yatkınlık
a hand for (something)
n.
420
Idioms
eli sıkı
a close chewer and a tight spitter
n.
421
Idioms
bir eli yağda bir eli balda bir yaşam
charmed life
n.
422
Idioms
eli ayağı buz kesilme
cold feet
n.
423
Idioms
bir eli yağda bir eli balda
fat of the land
n.
424
Idioms
düşmana doğru uzatılan bir barış eli
nixon in china
n.
425
Idioms
düşmana doğru uzatılan bir barış eli
nixon to china
n.
426
Idioms
eli kulağında
striking distance
n.
427
Idioms
bir eli yağda bir eli balda yaşama
the lap of luxury
n.
428
Idioms
eli sıkı kimse
tight wad
n.
429
Idioms
on tane eli olmamak
(one's) only got one pair of hands
v.
430
Idioms
iki tane eli olmak
(one's) only got one pair of hands
v.
431
Idioms
eli sıcak olmak
have a hot hand
v.
432
Idioms
eli kulağında olmak
be in the wind
v.
433
Idioms
bir şeye eli yatkın olmak
have a knack for something
v.
434
Idioms
eli bir şeye yatkın olmak
have a knack for something
v.
435
Idioms
daha önce hiç insan ayağı/eli değmemiş yerlere gidecek cesareti göstermek
boldly go where no man has gone before
v.
436
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
have your bread buttered on both sides
v.
437
Idioms
çalışıp çabalamadan bir eli yağda bir eli balda olsun demek
want (one's) bread buttered on both sides
v.
438
Idioms
eli darda yakalanmak
be caught in the crunch
v.
439
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
have a charmed existence
v.
440
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
lead a charmed existence
v.
441
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
live a charmed existence
v.
442
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
ride the gravy train
v.
443
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
be living the life of riley
v.
444
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
live off the fat of the land
v.
445
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
eat high on the hog
v.
446
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
live in the lap of luxury
v.
447
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
live like fighting cocks
v.
448
Idioms
bir şeyde eli olmak
have a part in something
v.
449
Idioms
bir şeyde eli olmak
get a hand in something
v.
450
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
lead the life of riley
v.
451
Idioms
bir şeye eli çok yatkın olmak
be a dab hand
v.
452
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
be in the lap of luxury
v.
453
Idioms
bir eli yağda bir eli balda olmak
live high on the hog
v.
454
Idioms
bir işi yapmak için eli kaşınmak
one's fingers itch
v.
455
Idioms
bir şeyde eli olmak
get a part in something
v.
456
Idioms
eli kolu bağlı kalmak
stand by with folded arms
v.
457
Idioms
eli kolu bağlı olmak
be bound hand and foot
v.
458
Idioms
eli alışmak
keep one's hand in
v.
459
Idioms
eli alışkın olmak
get one's hand in
v.
460
Idioms
eli kulağında olmak
be only a matter of time
v.
461
Idioms
eli alışmak
get one's hand in
v.
462
Idioms
eli böğründe kalmak
lay a bomb
v.
463
Idioms
eli boş dönmek
come up empty
v.
464
Idioms
eli ayağına dolaşmak
get a lather
v.
465
Idioms
eli kulağında olmak
be in the cards
v.
466
Idioms
eli ayağı birbirine dolaşmak
one's knees knock together
v.
467
Idioms
eli kolu bağlı olmak
have one's hands tied
v.
468
Idioms
eli kulağında olmak
be on the cards
v.
469
Idioms
eli boş dönmek
go away empty-handed
v.
470
Idioms
eli ayağına dolaşmak
get into a lather
v.
471
Idioms
eli ayağına dolaşmak
be in a lather
v.
472
Idioms
eli kolu bağlı olmak
be tied hand and foot
v.
473
Idioms
eli uzun olmak
have light fingers
v.
474
Idioms
eli kulağında olmak
be in the offing
v.
475
Idioms
eli tetikte olmak
have an itchy trigger finger
v.
476
Idioms
eli kanlı olmak
have someone's blood on one's hands
v.
477
Idioms
eli darda olmak
hard put
v.
478
Idioms
eli uzun olmak
have sticky fingers
v.
479
Idioms
eli ayağı tutulmak
be at a loss
v.
480
Idioms
eli sıkı olmak
be a penny pincher
v.
481
Idioms
eli dolu olmak
have one's hands full
v.
482
Idioms
eli alışkın olmak
keep one's hand in
v.
483
Idioms
eli darda olmak
be hard pushed (brit)
v.
484
Idioms
eli kulağında olmak
be in the wind
v.
485
Idioms
eli ayağı dolaşmak
be at a loss
v.
486
Idioms
eli yatkın olmak
get one's hand in
v.
487
Idioms
eli yatkın olmak
keep one's hand in
v.
488
Idioms
eli boş dönmek
come away empty-handed
v.
489
Idioms
yardım eli uzatmak
give a helping hand
v.
490
Idioms
yardım eli uzatmak
give someone a hand with
v.
491
Idioms
yardım eli uzatmak
come to one's aid
v.
492
Idioms
yardım eli uzatmak
lend a helping hand
v.
493
Idioms
eli boş çıkmak
take eggs for money
v.
494
Idioms
eli ayağı boşalmak/titremek
throw up your hands/arms in despair
v.
495
Idioms
eli ayağı boşalmak/titremek
throw up your hands/arms in horror
v.
496
Idioms
eli ayağı rahat durmamak
have roman hands and russian fingers
v.
497
Idioms
eli ayağına dolaşmak
not know where to look
v.
498
Idioms
utançtan eli ayağına dolaşmak
not know which way to look
v.
499
Idioms
utançtan eli ayağına dolaşmak
not know where to look
v.
500
Idioms
eli ayağına dolaşmak
not know which way to look
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of -eli
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy