alarak - Turkish English Dictionary
History

alarak



Meanings of "alarak" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
alarak taking adv.
alarak receiving adv.

Meanings of "alarak" with other terms in English Turkish Dictionary : 338 result(s)

Turkish English
General
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs trolley n.
tabiattaki modelleri inceleyip bu tasarımları taklit ederek veya bunlardan ilham alarak insanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan bilim dalı biomimicry n.
saati ileri alarak zaman kazanma daylight saving time n.
doğadaki modelleri inceleyip taklit ederek veya bunlardan ilham alarak insanların problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan bilim dalı biomimicry n.
cesaretle ve risk alarak hakikati söyleme parrhesia n.
hisse senedi satın alarak yapılan şirket devri takeover n.
fidye alarak serbest bırakma ransoming n.
oyuncuların sırayla dizilmiş yığınlardan çeşitli miktarlarda alarak, en sonda tek kalan nesneyi alan kişiye oyunu kaybettirmeye çalıştığı zeka oyunu nim n.
yaşanılan mekanda, temel önlemler alarak, dışarıdan gelen tehditlere karşı oluşturulan güvenli bir alan shelter in place n.
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs trolly n.
erkeklerin yanlarına tazıları alarak av için toplanması meet n.
insanın örnek alarak yetiştiği model mould n.
insanın gerçeği sadece aklı temel alarak bilemeyeceğini ve gerçek ortaya çıksa dahi tümüyle anlayamayacağını ifade eden, tanrı tarafından tebliğ edilmiş dini öğreti mystery n.
ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme long view n.
etraflıca ele alarak tanıtma coverage n.
eğlence gösterisinde en sonda yer alarak mizahi konuşmayı sürdüren kimse corner man n.
oyuncuların üzüm veya diğer atıştırmalıkları yanan brendiden alarak yemeye çalıştığı bir oyun snapdragon n.
oyuncuların üzüm gibi atıştırmalıkları yanan brendiden alarak yemeye çalıştığı bir oyun flapdragon n.
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek dawdle v.
fidye alarak serbest bırakmak ransom v.
izin alarak işe gitmemek take off from work v.
-i örnek alarak bir şeyi yapmak model something on v.
seçimleri büyük çoğunluğun oyunu alarak kazanmak landslide v.
satın alarak stoklamak buy in v.
bir yeri merkez alarak çalışmak work out of somewhere v.
(birini) etki altına alarak bir şeye ikna ya da teşvik etmek charm [obsolete] v.
(kaynakları) kenar boşluklarına not alarak belirtmek margin v.
bir şeyden destek alarak uzanmak repose v.
(alfabeyi veya metni) belirli sıradaki her harfi alarak başka bir sıraya sokmak decimate v.
(edebi eserde ele alarak) sonsuz ün kazandırmak immortalize v.
(edebi eserde ele alarak) sonsuz ün kazandırmak immortalise v.
bir şeyi haz alarak deneyimlemek feast v.
üst üste darbe alarak düşmek pelt v.
üst üste darbe alarak düşmek pelter v.
(bir kimseye) kredi puanını baz alarak (kredi kartı) vermek preapprove v.
(bir kimseye kredi puanını baz alarak) kredi vermek preapprove v.
(tr) risk alarak şansını zorlamak push v.
(armada başı ön pati üzerinde yer alarak) uzanan dormant adj.
tad alarak savorily adv.
tad alarak savourily adv.
tat alarak gustatorially adv.
zevk alarak savorily adv.
intikam alarak retaliatingly adv.
garantiye alarak hedgingly adv.
ağırdan alarak aversely adv.
dikkate alarak consideringly adv.
güneşi arkasına alarak with the sun adv.
tat alarak gustatorily adv.
sırtına alarak piggyback adv.
ağırdan alarak unwillingly adv.
zevk alarak savourily adv.
göze alarak at the risk of adv.
geri alarak withdrawing adv.
ağırdan alarak hesitantly adv.
ağırdan alarak reluctantly adv.
tedbir alarak with caution adv.
engelleyici önlemler alarak proactively adv.
önceden önlemler alarak proactively adv.
sırtına alarak pick-a-back adv.
hafife alarak airily adv.
belirli bir kişiyi veya şeyi hedef alarak pointedly adv.
riski göze alarak venturesomely adv.
dikkate alarak up adv.
zorla alarak usurpedly adv.
haksız yollarla alarak usurpedly adv.
zorla alarak usurpingly adv.
haksız yollarla alarak usurpingly adv.
intikam alarak vindicatorily adv.
öç alarak vindicatorily adv.
ağırdan alarak lingeringly adv.
geri alarak revokingly adv.
tiye alarak deridingly adv.
alaya alarak derisively adv.
tiye alarak derisively adv.
tiye alarak derisorily adv.
devletten düzenli işsizlik yardımı alarak on the dole adv.
rüzgarı arkadan alarak down-wind adv.
eleştiri alarak on the pan adv.
zevk alarak savorly adv.
dalgaya alarak fleeringly adv.
ağırdan alarak ploddingly adv.
kesik nefes alarak puffingly adv.
öç alarak with a siserary [dialect] adv.
kaymağını alarak skimmingly adv.
yağını alarak skimmingly adv.
hafife alarak sniffishly adv.
koruma altına alarak protectingly adv.
kare şeklini alarak square adv.
kontrol altına alarak stanchly adv.
göz önüne alarak in defiance of prep.
dikkate alarak in deference to prep.
dikkate alarak in the face of prep.
ihtimalini göz önüne alarak in contemplation of prep.
dikkate alarak considering prep.
gözönüne alarak having regard to prep.
temel alarak based on prep.
temel alarak based upon prep.
...olgusunu/unsurunu/gerçeğini dikkate alarak taking account of the fact that... conj.
Phrasals
(birini veya bir fikri) merkeze alarak oluşturmak build around (someone or something) v.
(birini veya bir fikri) merkeze alarak oluşturmak build around v.
(bir alanı) çöküntüleri/çukurları kapayarak veya çıkıntıları alarak düzlemek buff out v.
(bir kişiyi/fikri) odak noktasına/merkeze alarak (bir şeyi) oluşturmak/geliştirmek build around (someone or something) v.
(bir şeyi) belli bir düşünceyle/bir fikir etrafında/bir düşünceyi temel alarak oluşturmak/geliştirmek build around v.
bir şeyi satarak/yenisini alarak elden çıkarmak trade something off v.
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek dawdle about v.
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek dawdle over something v.
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek dawdle something away v.
satın alarak tüketmek buy something out v.
hafife alarak bahsetmek talk down v.
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak fashion (something) after (something else) v.
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak fashion (something) on (something else) v.
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak fashion something on something v.
rüzgarı arkasına alarak rotasında ilerlemek fill away v.
bir şeyi referans alarak çizmek draw from v.
kokusunu alarak bulmak sniff out v.
(bir şeyin, işin, görevin) sorumluluğunu alarak/üstlenerek sıkıntıya girmek trouble (someone or oneself) with (something) v.
golfte çok yavaş oynadıkları için izin alarak öndeki grubu geçip oynamaya devam etmek play through v.
golfte önünde bulunan yavaş ilerleyen bir gruptan izin alarak oynamaya devam etmek play through v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak anlamak see (something) against (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak anlamak see something against something v.
zorunlu bir dersi sınavdan belli bir not alarak atlamak test out v.
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak lever oneself up v.
bir yerden destek alarak hareket etmek lever oneself up v.
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak lever yourself out of something v.
bir yerden destek alarak hareket etmek lever yourself out of something v.
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak lever yourself onto something v.
bir yerden destek alarak hareket etmek lever yourself onto something v.
(bir şeyi) temel alarak üstüne ekleme yapmak build on (something) v.
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek dawdle over v.
(bir şeyi) referans alarak çizmek draw from (something) v.
-i örnek alarak yapmak fashion on v.
(birinin) ölçülerini alarak (bir giysiye) uygun olduğundan emin olmak fit (one) for (something) v.
birinin ölçülerini alarak bir giysiye uygun olduğundan emin olmak fit someone for something v.
(bir şey) alarak ileriye yatırım yapmak invest in (something) v.
(kendini/bir şeyi birini/bir şeyi) örnek alarak geliştirmek model (oneself or something) on (someone or something else) v.
(kendini/bir şeyi birini/bir şeyi) model alarak geliştirmek model (oneself or something) on (someone or something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak/geliştirmek model (something) after (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak/geliştirmek model (something) after (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak/geliştirmek model (something) on (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak/geliştirmek model (something) on (something else) v.
-i örnek alarak yapmak/geliştirmek model on v.
'-i temel alarak yapmak/geliştirmek model on v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak pattern (something) after (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak pattern (something) after (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak pattern (something) on (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak pattern (something) on (something else) v.
'-i örnek alarak yapmak pattern on v.
'-i temel alarak yapmak pattern on v.
'-i örnek alarak yapmak pattern after v.
'-i temel alarak yapmak pattern after v.
-i temel alarak anlamak see against v.
(bir şey) alarak büyümek/serpilmek thrive on (something) v.
Phrases
kendi/birinin/bir şeyin riskini alarak at risk to yourself/somebody/something v.
bu durumu göz önüne alarak considering this situation expr.
bu durumu göz önüne alarak bearing/keeping this situation in mind expr.
bu gerçeği dikkate alarak taking into account this fact expr.
bu durumu göz önüne alarak (by) taking this situation into account/consideration expr.
gerçeğini dikkate alarak having regard to the fact expr.
esas alarak/alınarak based on expr.
-i göz önüne alarak bearing in mind that expr.
-i dikkate alarak bearing in mind that expr.
(birinin/bir şeyin/kendi) riskini alarak at risk to (someone, something, or oneself) expr.
(bir şeyi) dikkate alarak out of consideration of (something) expr.
sözünü alarak in profile expr.
güvencesini alarak on a promise expr.
riskini/sorumluluğunu kendisi alarak at (one's) own peril expr.
(bir şeyin) mesuliyetini (kendisi) alarak (yapmak) (do something) at your (own) peril expr.
(bir şeyin) riskini/sorumluluğunu (kendisi) alarak (yapmak) (do something) at your (own) peril expr.
(bir şey yapmayı) göze alarak at the risk of (doing something) expr.
(bir şeyi) dikkate alarak in (the) light of (something) expr.
bir şeyi dikkate alarak in the light of something [uk] expr.
bir şeyi dikkate alarak in light of something [us] expr.
Proverb
yaptığın hata/yanlıştan ders alarak bir daha tekrar etmezsin a fall into a ditch makes you wiser
Colloquial
(yarışlarda sporcular) hız alarak yapılan çıkış flyer n.
sırf medyada yer alarak ünlü famous for being famous adj.
her şeyi göze alarak neck or nothing expr.
her şeyi göze alarak if it kills (one) expr.
her şeyi göze alarak if it kills you expr.
her şeyi göze alarak if it's the last thing I do expr.
Idioms
orduda kadınların rütbe alarak ilerlemesine karşı soyut engel brass ceiling n.
askerlerin bir düzen alarak girdiği savaş a pitched battle n.
küçük bir risk alarak büyük bir kazanç sağlama a sprat to catch a mackerel [old-fashioned] [uk] n.
bir şeyden güç alarak çalışmak run on v.
(birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek bring (something) home (to someone) v.
(birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek bring something home to someone v.
bir şeyin kokusunu alarak peşine düşmek be on the scent of something v.
borcunu bir başkasından borç alarak ödemek rob peter to pay paul v.
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek turn state's evidence v.
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek turn queen's evidence v.
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek turn king's evidence v.
riski göze alarak harekete geçmek take the plunge v.
riski göze alarak bir işe girişmek take the plunge v.
(sonu ne olursa olsun) her türlü riski alarak sonuna kadar götürmek go to the wall on something v.
(bir şeyi) riski göze alarak yapmak do (something) at (one's) own risk v.
tehlikede/risk alarak hareket etmek sail near the wind v.
riski kendi üzerine alarak yapmak do something at your own risk v.
sorumluluğu kendin alarak yapmak do something at your own risk v.
riski kendin göze alarak yapmak do something at your own risk v.
(hayatı) risk alarak yaşamak live (life) on the edge v.
her şeyi göz önüne alarak upon the matter adv.
her şeyi göz önüne alarak upon the whole adv.
işsizlik yardımı alarak on the dole adv.
kuyruğunu bacaklarının arasına alarak with one's tail tucked between one's legs expr.
kuyruğunu bacaklarının arasına alarak with your tail tucked between your legs expr.
sırtına alarak pickaback expr.
büyük risk alarak all (one's) life is worth expr.
büyük bir tehlikeyi göze alarak all (one's) life is worth expr.
büyük risk alarak all (one's) life's worth expr.
büyük bir tehlikeyi göze alarak all (one's) life's worth expr.
büyük risk alarak all (one's) life is worth expr.
büyük bir tehlikeyi göze alarak all (one's) life is worth expr.
büyük risk alarak all (one's) life's worth expr.
büyük bir tehlikeyi göze alarak all (one's) life's worth expr.
risk alarak on the fast lane expr.
risk alarak on the wild side expr.
dikkate alarak out of consideration expr.
Speaking
çocukların birbirini sırtına alarak at taklidi yaptığı oyun horsey n.
çocukların birbirini sırtına alarak at taklidi yaptığı oyun horsy n.
Trade/Economic
hisse senetlerinin büyük çoğunluğunu alarak şirketin kontrolünü ele geçirme girişimi raid n.
big mac'in fiyatını referans alarak ülkeler arasındaki satın alma gücü paritesini ölçümleyen bir araştırma big mac index n.
çeşitli fiyatları baz alarak tüketicilerin satın alacakları miktarları gösteren eğri demand curve n.
hisse senedi alarak işletmeye ortak olma equity participation n.
personelin hisse alarak ortak olma planı employee share ownership plan n.
posta ile sipariş alarak yapılan satış mail order selling n.
satın alarak stoklama buy-in n.
tüyo alarak alıp satma insider dealing n.
gelişmekte olan ülkelerde ürünü garanti edilen fiyata doğrudan üreticiden satın alarak üreticiye fayda sağlama fair trade n.
hisselerinin çoğunluğunu satın alarak şirketi kontrol etme tehdidinde bulunan kişi veya şirket greenmailer n.
malları satın alarak piyasadan kaldırma offtake n.
(gizlice hisse senedi alarak) firmanın başına geçmeyi bekleyen kimse corporate raider n.
yabancı vatandaşların genellikle hisse senedi alarak abd işletmelerine yatırım yapması foreign direct investment n.
tazminat alarak polislikten erken emekli olma perfing [new zealand] n.
belirli bir hisse senedini büyük miktarlarda satın alarak piyasanın kontrolünü geçici olarak ele geçirmek rig the market v.
belirli bir hisse senedini büyük miktarlarda satın alarak piyasanın kontrolünü geçici olarak ele geçirmek rig the market v.
(fiyat düşmeden hemen önce) hisse alarak/satarak olası karı kaybetmek whipsaw v.
arza göre çok fazla satın alarak kötü şekilde etkilemek overbuy v.
(önceden yapılmış karşılıksız satış için) mal alarak teslimatı telafi etmek cover v.
alıcının ürünü incelemesi ve tüm riskleri üzerine alarak satın alması durumu as is where is expr.
Law
kişinin kendisini yüksek mahkeme üyesi vb gibi tanıtarak telefonla aradığı şahsın kişisel (kimlik) bilgilerini ve sosyal sigorta numarasını alarak yaptığı dolandırıcılık jury duty scam n.
hükümdarın safında yer alarak suç ortağı aleyhine verilen ifade queen's evidence [uk] n.
menkul eşyaları borç alarak tüketip karşılığında ödeme yapması beklenen kimse mutuary n.
bu beyan ve taahhütlerin doğruluğunu esas alarak in reliance on the truth of these representations and warranties expr.
göz önüne alarak having regard to expr.
Politics
abd hükümetinin çalışmalarını askıya alarak tüm zorunlu olmayan federal hizmetleri kapatması government shutdown n.
belli bir bölgenin petrol haklarını alarak araziyi (parseller halinde) satın almak veya kiralamak checkerboard v.
seçimleri büyük çoğunluğun oyunu alarak kazanmak landslide v.
kayda alarak take due note of expr.
saati ileri alarak zaman kazanma dst (daylight saving time) abrev.
Industry
silindirin kağıt hamurunu alarak kurutma silindirine gönderdiği bir makine cylinder engine n.
(sağlık izni alarak) toplu iş bırakma eylemi sick-out n.
(sağlık izni alarak) toplu iş bırakma eylemine katılmak sick out v.
Technical
deneye tabi tutulan kaynak sarf malzemelerini baz alarak kaynak prosedürü vasıflandırılması qualification of welding procedures based on tested consumables n.
erime noktaları farklarını baz alarak metalleri birbirinden ayırma liquation n.
x ekseninde yer alarak kendi eksenindeki normal koordinatı kesen bölüm subnormal n.
nemini alarak kurutmak desiccate v.
referans değerini esas alarak ayar yapmak adjust to the reference v.
ekseni tam alarak merkezde olmayan eccentric adj.
esas alarak with respect expr.
Computer
oyuncunun nişan alarak atış yaptığı bir bilgisayar oyunu türü first-person shooter n.
Informatics
şirketin bütün kaynakları satın alarak kullanmasa bile hazır tutması fat provisioning n.
Radio
jeneratör çıkışını yüksek enerji darbeleri şeklinde alarak antene ileten radyo devresi tank circuit n.
Textile
aynı anda birden fazla ilmek alarak yapılan dekoratif bir örgü stili tuck stitch n.
Automotive
geri gitmek (geri vitese alarak) reverse v.
Aeronautic
mevsimlik bilet alarak her gün aynı noktalar arasında yolculuk yapan kimse commuter n.
rüzgarı arkadan alarak iniş down-wind landing n.
Marine
yelkenle rüzgarı başa alarak tekneyi geriletmek abox v.
(gemi) rüzgarı arkasına alarak ilerlemek spoon v.
rüzgarı arkaya alarak denize açılmak stand down v.
tam yol alarak at the top of speed adv.
tam yol alarak at full speed adv.
yarım yol alarak at half speed adv.
Mining
(kömür ocağında) çıkarılan madenden pay alarak çalışma pitchwork n.
Medical
bir zehri aşamalı olarak artan dozlarda alarak kazanılan tolerans mithridatism n.
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek arterialise v.
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek arterialize v.
Anatomy
damarlardan kanı alarak ventriküle pompalayan kalp odacığı atrium n.
üst bölgede yer alarak superiorly adv.
Psychology
model alarak öğrenme observational learning n.
Dentistry
diş pulpasını içine alarak pulpally adv.
Physiology
sinir dokusundan köken alarak neurogenically adv.
Pathology
yumuşak peynirsi kıvam alarak ölü dokuya dönüşmek caseate v.
Pharmaceutics
reçetesiz alarak over-the-counter adv.
Food Engineering
tortusunu alarak aktarma (bira) racking n.
Math
tam sayı alarak elde edilemeyen sayı imperfect power n.
Physics
ısı alarak oluşan (nükleer reaksiyon) endoergic adj.
Chemistry
yerini alarak kimyasal bileşmeden ayırmak displace v.
elektron alarak negatif iyon oluşturmaya yatkın electro-negative adj.
Biology
başka bir bakteri türünün yanında kalıp onun özelliklerini alarak bir bakteri türünün oluşması entrainement n.
Biochemistry
iltihaplanan dokunun peynirsi kıvam alarak ölü hale gelmesi caseous degeneration n.
Botanic
köklendirmek için mevcut bitkiden parça alarak yeni bitki yaratma yöntemi rooting n.
aşağı doğru daralıp yumurta şeklini alarak obovately adv.
Breeding
çoban köpeğinin koyunları ürkütmeyecek şekilde genişten alarak koşması outrun n.
Fishery
(ab'de) balıkçılardan sertifikalarını satın alarak bir ülkenin avrupa sularında avlanma kotasının bir kısmını elde etme quota-hopping n.
Social Sciences
akıl sağlığını baz alarak yapılan ayrımcılık mental health discrimination n.
Education
(cambridge üniversitesi'nde) üst düzey derece alarak mesleğini öğretip icra etme hakkı kazanmak incept v.
Linguistics
parantez arasına alarak koymak parenthesize v.
parantez arasına alarak koymak parenthesise v.
History
(ikinci dünya savaşında) ana dilini temel alarak bir kod tasarlayıp kullanılmış olan navaholu bir gizli ajan windtalker n.
(ikinci dünya savaşında) ana dilini temel alarak bir kod tasarlayıp kullanılmış olan navaholu bir gizli ajan codetalker n.
fransız modelini baz alarak kurulan italyan cumhuriyetlerinde eyalet başkanı consul n.
güncel standartları baz alarak geçmişi yeniden değerlendiren revisionist adj.
Religious
rahip sınıfından olan/olmayan herkesin hem kadeh hem de ekmeği alarak ayin yapmaları gerektiğini savunan hussites üyesi calixtine n.
incelenen eserde sözcükleri temel alarak anlamlarını araştıran eleştiri çalışması lower criticism n.
aracı olarak seçtiği kimseyi etkisi altına alarak onun aracılığıyla dile gelen ruh guide n.
Philosophy
subjektivizmi temel alarak subjectivist adv.
Geography
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma daylight savings n.
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma daylight-savings time n.
ikinci dünya savaşı sırasında britanya'da saatleri standart saatin iki saat ilerisine alarak uygulanan yaz saati dst (double summer time) abrev.
Geology
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak vertisol soil n.
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak vertisol n.
Military
küçük bir yenilgiyi göze alarak yapılan erken ve önleyici saldırı bloody nose attack n.
disiplin altına alarak regimentally adv.
Hunting
av köpeğinin avının kokusunu alarak avına kitlenmesi point n.
(köpek) av kokusu alarak havlamak challenge v.
Sport
hız alarak yapılan çıkış flying start n.
jimnastik ve dövüş sporlarında sırt üstü yatan kimsenin bacaklarından ve ellerinden kuvvet alarak doğrudan ayağa kalkarken yaptığı manevra kip n.
puan veya sayı alarak kendi takımına maçı kazandıran oyuncu match-winner n.
krikette kale direklerini yerinden alarak günün oyununu bitirmek draw stumps v.
(krikette) maçtan alarak vuruş sırasını kaybettirmek go v.
(sayı alarak) son dakikada işi bitirmek finish v.
Football
uzun pasları kesme amaçlı ek defans oyuncusu alarak savunmayı güçlendirme prevent defense n.
Baseball
topu baş parmak ve parmak uçları arasında tutarak yapılan ve topun falso alarak kaleye gittiği yavaş bir atış türü knuckle ball n.
Card
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan iskambil oyunu casino n.
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan iskambil oyunu casino n.
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan iskambil oyunu cassino n.
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan bir tür iskambil oyunu scop n.
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan bir tür iskambil oyunu scopa n.
Wagering
(oyunu alarak veya dalavere yaparak) zorla ödetmek stick v.
Cinema
popüler bir filmi tiye alarak çekilen film spoof movie n.
çekilmiş bir filme konuşmaları tek sahneyi döngüye alarak senkronize şekilde ekleme işlemi looping n.
Printery
parantez arasına alarak koymak parenthesize v.
parantez arasına alarak koymak parenthesise v.
Archaic
(şarap, bal gibi sıvıyı) üzerindeki köpüğü alarak arıtmak despumate v.
zevk alarak savourly adv.
ciddiye alarak solidly adv.
Slang
(bilgisayar oyunu) iyi bir sonuç alarak devam etmek için oyun dosyasını saklayan oyuncu scummer n.
(bilgisayar oyunu) iyi bir sonuç alarak devam etmek için oyun dosyasını saklama scumming n.
damardan uyuşturucu alarak kafayı bulmuş shot up adj.