|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
kişinin bedenini veya bir eşyayı bulunduğu mekanda yok edip bir anda başka bir mekanda ortaya çıkarması |
teleportation n.
|
|
2 |
General |
bir anda ortaya çıkan tehdit |
immediate threat n.
|
|
3 |
General |
fikirlerin bir anda değişmesi |
flip-flops n.
|
|
4 |
General |
fikirlerin bir anda değişmesi |
flip-flop n.
|
|
5 |
General |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief n.
|
|
6 |
General |
bir bölgede birden fazla dilin aynı anda bulunması |
polyglossia n.
|
|
7 |
General |
bir anda gelen aydınlanma |
sudden and striking realization n.
|
|
8 |
General |
aynı anda iki aracın yarıştığı bir çeşit araba/motor yarışı |
drag racing n.
|
|
9 |
General |
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın |
wonder woman n.
|
|
10 |
General |
bir anda ileriye atılma |
bolt n.
|
|
11 |
General |
aynı anda tek bir karısı olma |
monogyny n.
|
|
12 |
General |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
mora n.
|
|
13 |
General |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
morra n.
|
|
14 |
General |
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta |
postbag n.
|
|
15 |
General |
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması |
poecilonymy n.
|
|
16 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronising n.
|
|
17 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronizing n.
|
|
18 |
General |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the jackpot v.
|
|
19 |
General |
hiç beklenmedik bir anda ölmek |
die unexpectedly v.
|
|
20 |
General |
beklenmedik bir anda olmak |
crop up v.
|
|
21 |
General |
bir anda köşeyi dönmek |
strike it rich v.
|
|
22 |
General |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the bullseye v.
|
|
23 |
General |
bir anda bir alışkanlıktan vazgeçmek |
go cold turkey v.
|
|
24 |
General |
bir anda sonlanmak |
fizzle out v.
|
|
25 |
General |
bir anda gözden kaybolmak |
disappear suddenly v.
|
|
26 |
General |
bir anda bir bağ/yakınlık kurmak |
have/feel an instant connection v.
|
|
27 |
General |
bir anda bir yakınlaşma hissetmek |
have/feel an instant connection v.
|
|
28 |
General |
bir anda bir yakınlık hissetmek |
have/feel an instant connection v.
|
|
29 |
General |
bir anda/birden bilincini yitirmek |
lose consciousness unexpectedly v.
|
|
30 |
General |
beklenmedik şekilde bir anda kendini bir şeyi keşfetmiş olarak bulmak |
end up discovering v.
|
|
31 |
General |
bir tarlayı aynı anda sulayıp gübrelemek |
fertigate v.
|
|
32 |
General |
bir anda saldırmak |
jump v.
|
|
33 |
General |
(sesin) işitilebilirlik eşiğini aynı anda başka bir sesin varlığı ile yükseltmek |
mask v.
|
|
|
34 |
General |
(kart) aynı anda üstten ve alttan bir kart çekerek karıştırmak |
milk v.
|
|
35 |
General |
bir anda patlamak |
break open v.
|
|
36 |
General |
bir anda şiddetlenmek |
break open v.
|
|
37 |
General |
bir anda içeri girmek |
bulge (in) v.
|
|
38 |
General |
bir anda içeri girmek |
bulge (into) v.
|
|
39 |
General |
bir anda ortaya çıkmak |
burst v.
|
|
40 |
General |
bir anda ortadan kaybolmak |
burst v.
|
|
41 |
General |
(birinin) bir anda karşısına çıkmak |
hit v.
|
|
42 |
General |
(fikir) bir anda anlaşılmak |
pierce v.
|
|
43 |
General |
bir anda ayrılmak |
pike v.
|
|
44 |
General |
bir anda çıkmak |
pike v.
|
|
45 |
General |
bir anda belirmek |
crop v.
|
|
46 |
General |
bir anda popülerleşmek |
explode in popularity v.
|
|
47 |
General |
bir anda çıkmak |
spike v.
|
|
48 |
General |
aynı anda hem dört kenarlı düşey bir prizmanın kenarlarına hem de yatay bir prizmaya paralel olan dilinimleri bulunan |
diprismatic adj.
|
|
49 |
General |
beklenmedik bir anda olan |
heaven-sent adj.
|
|
50 |
General |
belirli bir anda meydana gelen |
instantaneous adj.
|
|
51 |
General |
bir anda arazi olan |
slipout adj.
|
|
52 |
General |
beklenmedik bir anda meydana gelen |
supervenient adj.
|
|
53 |
General |
uğursuz bir anda |
in an unhappy moment adv.
|
|
54 |
General |
hepsini bir anda |
all in one breath adv.
|
|
55 |
General |
iki kişinin aynı anda söylediği şeyden sonra ifade edilen bir ünleme |
snap [uk] [australia/new zealand] interj.
|
|
56 |
General |
aynı anda anlamına gelen bir ön ek |
sym- pref.
|
|
57 |
General |
aynı anda anlamına gelen bir ön ek |
syn- pref.
|
|
Phrasals |
|
58 |
Phrasals |
bir anda popüler olmak |
blow up v.
|
|
59 |
Phrasals |
bir anda gitmek |
breeze away v.
|
|
60 |
Phrasals |
ummadığı bir anda (bir şeyin) farkına varmak |
fall upon (someone or something) v.
|
|
61 |
Phrasals |
ummadığı bir anda (bir şeyi) bulmak |
fall upon (someone or something) v.
|
|
62 |
Phrasals |
ummadığı bir anda (bir şeyin) farkına varmak |
fall on (someone or something) v.
|
|
63 |
Phrasals |
ummadığı bir anda (bir şeyi) bulmak |
fall on (someone or something) v.
|
|
64 |
Phrasals |
bir anda aklına gelmek |
fall on v.
|
|
65 |
Phrasals |
bir anda aklına gelmek |
fall upon v.
|
|
66 |
Phrasals |
bir anda dökülmek |
spring forth v.
|
|
67 |
Phrasals |
bir anda çıkmak |
spring forth v.
|
|
68 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çarpmaktan son anda kurtulmak |
veer away from (someone or something) v.
|
|
69 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) son anda uzaklaşmak |
veer away from (someone or something) v.
|
|
70 |
Phrasals |
duyguları bir anda açığa çıkmak |
dissolve into something v.
|
|
71 |
Phrasals |
bir anda çark etmek |
back water v.
|
|
72 |
Phrasals |
bir anda çok sinirlenmek |
go off v.
|
|
73 |
Phrasals |
bir anda birine çok sinirlenmek |
go off v.
|
|
74 |
Phrasals |
bir anda birine çok sinirlenmek |
go off on v.
|
|
75 |
Phrasals |
bir anda başka birine/bir şeye bağlanmak |
cut to someone or something v.
|
|
76 |
Phrasals |
akışı bir anda kesip başka bir şeye geçmek/dikkat çekmek |
cut to someone or something v.
|
|
77 |
Phrasals |
bir araca aynı anda/hep beraber binmek |
load onto v.
|
|
78 |
Phrasals |
bir araca aynı anda/hep birlikte bindirmek |
load onto v.
|
|
79 |
Phrasals |
bir anda bir şeyi (ünü, başarıyı) yakalamak |
rocket into something v.
|
|
80 |
Phrasals |
bir şey yolunda bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket into something v.
|
|
81 |
Phrasals |
bir anda bir şeyi (ünü, başarıyı) yakalamak |
rocket to something v.
|
|
82 |
Phrasals |
bir şey yolunda bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket to something v.
|
|
83 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyle) bir anda keyfini kaçırmak |
strike (someone or something) with (something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
bir anda başarıya taşımak |
vault into (something or some place) v.
|
|
85 |
Phrasals |
bir anda bir şey elde etmek |
vault into v.
|
|
86 |
Phrasals |
bir anda dahil olmak |
wade in v.
|
|
87 |
Phrasals |
bir anda dahil olmak |
wade into v.
|
|
88 |
Phrasals |
bir anda 8birine/bir şeye) çarpmak |
tumble into (someone or something) v.
|
|
89 |
Phrasals |
bir anda (birine/bir şeye) doğru sapmak |
veer into (someone or something) v.
|
|
90 |
Phrasals |
bir anda (birine/bir şeye) doğru yoldan çıkmak |
veer into (someone or something) v.
|
|
91 |
Phrasals |
bir durumdan bir anda çıkmak |
snap out of something v.
|
|
92 |
Phrasals |
aniden/bir anda kurtulmak |
snap out of v.
|
|
93 |
Phrasals |
bir anda/aniden çıkmak |
snap out of v.
|
|
94 |
Phrasals |
bir anda açığa vurmak/açıklamak |
spring on v.
|
|
95 |
Phrasals |
bir anda başlamak/ortaya çıkmak |
kick up v.
|
|
96 |
Phrasals |
umulmadık bir anda başlamak |
kick up v.
|
|
97 |
Phrasals |
(bir şeyden/yerden) bir anda çıkmak |
surge out of (someone, something, or some place) v.
|
|
98 |
Phrasals |
(bir şeyden/yerden) bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
swarm out (of something or some place) v.
|
|
99 |
Phrasals |
bir şeyden bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
swarm out of something v.
|
|
100 |
Phrasals |
suyun altında bir anda kaybolmak |
bob under v.
|
|
101 |
Phrasals |
bir anda gitmek |
bolt out v.
|
|
102 |
Phrasals |
bir anda (konuşmaya |
break into v.
|
|
103 |
Phrasals |
bir anda (göz yaşlarına |
break into v.
|
|
104 |
Phrasals |
bir anda (konuşmaya, şarkı söylemeye, ağlamaya, başlamak) başlamak |
break into something v.
|
|
105 |
Phrasals |
bir anda (göz yaşlarına, kahkahalara) boğulmak |
break into something v.
|
|
106 |
Phrasals |
bir anda/aniden ortaya çıkmak |
bud up v.
|
|
107 |
Phrasals |
bir anda (bir şey) yapmaya başlamak |
burst into (something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
bir anda (bir şeye) teslim olmak |
burst into (something) v.
|
|
109 |
Phrasals |
bir anda (bir şey) yapmaya başlamak |
burst out into (something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
bir anda (bir şeye) teslim olmak |
burst out into (something) v.
|
|
111 |
Phrasals |
(bir şeyden/bir yerden) bir anda ortaya çıkmak |
burst out of (somewhere or something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(bir şeyin/bir yerin) içinden/arkasından bir anda ortaya çıkmak |
burst out of (somewhere or something) v.
|
|
113 |
Phrasals |
(bir şeyden/bir yerden) bir anda belirivermek |
burst out of (somewhere or something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
bir anda (bir yere) dalmak |
buzz into v.
|
|
115 |
Phrasals |
bir anda (bir yere) dalmak |
buzz in v.
|
|
116 |
Phrasals |
bir anda bir yere dalmak |
buzz into a place v.
|
|
117 |
Phrasals |
bir anda hızlanmak |
break into v.
|
|
118 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir anda etkisi altına almak |
come upon (someone or something) v.
|
|
119 |
Phrasals |
bir anda aklına (bir şey) gelmek |
fall on (someone or something) v.
|
|
120 |
Phrasals |
bir anda aklına (bir şey) gelmek |
fall onto (someone or something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
birden/bir anda sönmek (ışık) |
flash off v.
|
|
122 |
Phrasals |
bir anda çakmak |
flash up v.
|
|
123 |
Phrasals |
bir anda parlamak |
flash up v.
|
|
124 |
Phrasals |
bir anda aydınlatmak |
flash up v.
|
|
125 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek |
gush (forth) from (someone or something) v.
|
|
126 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek |
gush (forth) out of (someone or something) v.
|
|
127 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek |
gush (out) from (someone or something) v.
|
|
128 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir anda parlamak/patlamak |
lash out against (someone or something) v.
|
|
129 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir anda parlamak/patlamak |
lash out at (someone or something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda okumak |
read along (with someone or something) v.
|
|
131 |
Phrasals |
bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket into v.
|
|
132 |
Phrasals |
bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket to v.
|
|
133 |
Phrasals |
'-den bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
swarm out of v.
|
|
134 |
Phrasals |
bir anda içeri çekmek |
yank in v.
|
|
135 |
Phrasals |
kendini hızla ve bir anda atmak |
clink (down) [uk] v.
|
|
136 |
Phrasals |
kendini hızla ve bir anda atmak |
clink (off) [uk] v.
|
|
Phrases |
|
137 |
Phrases |
sahip oldukların bir anda elinden uçup gidebilir |
one day chicken and the next day feathers expr.
|
|
138 |
Phrases |
beklenmedik bir anda |
out of the blue expr.
|
|
139 |
Phrases |
çok sayıda kişinin aynı anda benzer davranışları göstermesini niteleyen bir ifade |
it must be something in the water expr.
|
|
140 |
Phrases |
kritik bir anda |
in a critical moment expr.
|
|
141 |
Phrases |
aynı anda aynı şeyi yapmaya çalışan iki kişi için kullanılan bir deyim |
after you, my dear alphonse expr.
|
|
142 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda |
in company with (someone or something) expr.
|
|
143 |
Phrases |
biriyle/bir şeyle aynı anda |
in company with somebody/something expr.
|
|
Proverb |
|
144 |
Proverb |
bir anda her şey ters yüz olabilir |
every silver lining has a cloud
|
|
145 |
Proverb |
asalet bir anda komediye dönüşebilir |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
|
146 |
Proverb |
her şeyi/birçok şeyi bir anda yapmaya çalışmak iyi değildir |
it is the pace that kills
|
|
147 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't dance at two weddings at once
|
|
148 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs at once
|
|
149 |
Proverb |
bir kişi iki şeyi aynı anda aynı kalitede yapamaz |
a man cannot serve two masters
|
|
150 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't dance at two weddings at the same time
|
|
151 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs at the same time
|
|
152 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs with one butt
|
|
Colloquial |
|
153 |
Colloquial |
bir anda gelişen samimiyet |
an instant rapport n.
|
|
154 |
Colloquial |
bir anda şöhret olma |
overnight sensation n.
|
|
155 |
Colloquial |
bir anda çok miktarda bilgi yükleme/ aktarma |
brain dump n.
|
|
156 |
Colloquial |
bir anda çok miktarda bilgi yükleme/aktarma |
info dump n.
|
|
157 |
Colloquial |
bir anda bir şeyin anlaşılması |
lightbulb moment n.
|
|
158 |
Colloquial |
gündelik bir işi yaparken bir anda akla gelen düşünce |
shower thought n.
|
|
159 |
Colloquial |
bir anda uyuşturucu kullanmayı bırakmak |
kick cold (turkey) v.
|
|
160 |
Colloquial |
bir anda uyuşturucu kullanmayı bırakmak |
quit (something) cold turkey v.
|
|
161 |
Colloquial |
bir anda ölmek |
up and died v.
|
|
162 |
Colloquial |
bir anda dönüp bir şey yapmak/söylemek |
turn round and do something v.
|
|
163 |
Colloquial |
bir anda dönüp bir şey yapmak/söylemek |
turn around and do something v.
|
|
164 |
Colloquial |
bir anda kalkıp gitmek |
up and leave/go v.
|
|
165 |
Colloquial |
bir anda gitmek |
up and leave/go v.
|
|
166 |
Colloquial |
bir anda kalkmak |
hop up v.
|
|
167 |
Colloquial |
bir anda kesilmek |
cut out v.
|
|
168 |
Colloquial |
bir anda gitmek |
cut out v.
|
|
169 |
Colloquial |
bir anda yanmak (ışık) |
flash on v.
|
|
170 |
Colloquial |
bir anda çakmak (ışık) |
flash on v.
|
|
171 |
Colloquial |
bir anda hatırlamak |
flash on something v.
|
|
172 |
Colloquial |
bir anda hatırlamak |
hit v.
|
|
173 |
Colloquial |
iki kişinin aynı anda aynı şeyi söylediği durumlarda kullanılan bir ifade |
jinx interj.
|
|
174 |
Colloquial |
birdenbire/bir anda (belirme) |
big as life and twice as ugly expr.
|
|
175 |
Colloquial |
bir anda panikledim |
panic hit me expr.
|
|
176 |
Colloquial |
birdenbire/bir anda (belirme) |
bigger than life and twice as ugly expr.
|
|
177 |
Colloquial |
bir anda (bir şey yapmak) |
up and (do something) expr.
|
|
178 |
Colloquial |
beklenmedik şekilde/bir anda (bir şey yapmak) |
up and (do something) expr.
|
|
179 |
Colloquial |
bir anda bir şey yaptı |
up and did something expr.
|
|
180 |
Colloquial |
beklenmedik şekilde/bir anda bir şey yaptı |
up and did something expr.
|
|
181 |
Colloquial |
bir şey olduğu anda |
minute something happens expr.
|
|
182 |
Colloquial |
boşluğuna/dalgınlığına gelen bir anda |
in a moment of weakness expr.
|
|
183 |
Colloquial |
doğru düşünemediği/karar veremediği bir anda |
in a moment of weakness expr.
|
|
184 |
Colloquial |
doğru muhakeme yapamadığı bir anda |
in a moment of weakness expr.
|
|
185 |
Colloquial |
bir anda yaptı |
up and did expr.
|
|
Idioms |
|
186 |
Idioms |
bir anda geçmişi hatırlatan (şarkı vb) |
a blast from the past n.
|
|
187 |
Idioms |
bir anda gelen farkındalık |
light-bulb moment n.
|
|
188 |
Idioms |
bir anda bir şeyin anlaşılması |
light-bulb moment n.
|
|
189 |
Idioms |
bir anda verilen ani cevap |
pat answer n.
|
|
190 |
Idioms |
şok eden/bir anda meydana gelen gelişme |
a bolt from the blue n.
|
|
191 |
Idioms |
şok eden/bir anda meydana gelen gelişme |
a bolt out of the blue n.
|
|
192 |
Idioms |
ummadığı bir anda yapma |
element of surprise n.
|
|
193 |
Idioms |
son anda kazandığı yarışlarla bilinen jokey edward "snapper" garrison'a atıfta bulunarak türetilmiş bir ifade |
garrison finish n.
|
|
194 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
pull a disappearing act n.
|
|
195 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
pull a vanishing act n.
|
|
196 |
Idioms |
bir anda popüler olan şey |
the new rock and roll n.
|
|
197 |
Idioms |
(bir anda) tepesi atma |
a (sudden) rush of blood (to the head) n.
|
|
198 |
Idioms |
(bir anda) sigortaları atma |
a (sudden) rush of blood (to the head) n.
|
|
199 |
Idioms |
geçmişten/anılardan bir anda çıkagelen biri/bir şey |
a blast from the past n.
|
|
200 |
Idioms |
beklenmedik bir anda geçmişi hatırlatan biri/bir şey |
a blast from the past n.
|
|
201 |
Idioms |
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz sonuçları olan bir durum |
a mixed blessing n.
|
|
202 |
Idioms |
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz yanları olan bir durumun tanımı |
a mixed picture n.
|
|
203 |
Idioms |
aynı anda bir sürü işle uğraşma |
finger in every pie n.
|
|
204 |
Idioms |
(hristiyan inanışında mucizevi olarak kabul edilen) bir anda bilmediği bir dilde konuşabilme becerisi |
gift of tongues n.
|
|
205 |
Idioms |
(bir şeye karşı) o anda verilen cevap/tepki |
gut reaction (to something) n.
|
|
206 |
Idioms |
(birini) beklemediği bir anda yakalamak |
catch (one) flatfooted v.
|
|
207 |
Idioms |
(bir şeyi) ucu ucuna/kıl payı/son anda kaçırmak |
be within a whisker of (something) v.
|
|
208 |
Idioms |
(bir şeyden) ucu ucuna/kıl payı/son anda kurtulmak |
be within a whisker of (something) v.
|
|
209 |
Idioms |
umulmadık bir anda yakalanmak |
be caught flat-footed v.
|
|
210 |
Idioms |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught flat-footed v.
|
|
211 |
Idioms |
umulmadık bir anda yakalamak |
catch flat-footed v.
|
|
212 |
Idioms |
beklenmedik bir anda yakalamak |
catch flat-footed v.
|
|
213 |
Idioms |
aynı anda başka bir işlevi daha görmek |
do double duty as v.
|
|
214 |
Idioms |
aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak |
have many irons in the fire v.
|
|
215 |
Idioms |
aynı anda bir sürü işle uğraşmak |
have a finger in every pie v.
|
|
216 |
Idioms |
aynı anda bir sürü planı olmak |
have many irons in the fire v.
|
|
217 |
Idioms |
bir anda belirmek |
come out of nowhere v.
|
|
218 |
Idioms |
bir anda akla gelmek |
leap to mind v.
|
|
219 |
Idioms |
bir anda belirmek/görünmek |
flash into view v.
|
|
220 |
Idioms |
bir anda ünlenmek |
burst onto the scene v.
|
|
221 |
Idioms |
bir anda belirmek |
come out of the blue v.
|
|
222 |
Idioms |
bir anda belirmek |
appear out of nowhere v.
|
|
223 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkmak |
come out of nowhere v.
|
|
224 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkmak |
appear out of nowhere v.
|
|
225 |
Idioms |
bir anda akla gelmek |
spring to mind v.
|
|
226 |
Idioms |
bir anda belirmek/ortaya çıkmak |
burst onto the scene v.
|
|
227 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkmak |
come from nowhere v.
|
|
228 |
Idioms |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the jackpot v.
|
|
229 |
Idioms |
bir anda/aniden çıkıp gitmek |
e boff like a prom dress (in may) v.
|
|
230 |
Idioms |
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek |
drop the l-bomb v.
|
|
231 |
Idioms |
hazırlıksızken bir anda aşık olmak |
jump off the deep end v.
|
|
232 |
Idioms |
bir anda ayağa kalkmak |
leap to (one's) feet v.
|
|
233 |
Idioms |
savunduğu fikirden bir anda çark etmek |
reverse (one's) field v.
|
|
234 |
Idioms |
bir anda dönüp (bir şey yapmak) |
turn around and (do something) v.
|
|
235 |
Idioms |
bir anda/birdenbire son bulmak |
die on feet v.
|
|
236 |
Idioms |
bir anda/birdenbire sona ermek |
die on feet v.
|
|
237 |
Idioms |
bir anda/birdenbire bitmek |
die on feet v.
|
|
238 |
Idioms |
bir anda/birdenbire yok olmak |
die on feet v.
|
|
239 |
Idioms |
bir anda/birdenbire son bulmak |
die on something's feet v.
|
|
240 |
Idioms |
bir anda/birdenbire sona ermek |
die on something's feet v.
|
|
241 |
Idioms |
bir anda/birdenbire bitmek |
die on something's feet v.
|
|
242 |
Idioms |
bir anda/birdenbire yok olmak |
die on something's feet v.
|
|
243 |
Idioms |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
sing a different song v.
|
|
244 |
Idioms |
bir anda/aniden fikrini değiştirmek |
sing a different song v.
|
|
245 |
Idioms |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
sing a different song v.
|
|
246 |
Idioms |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
sing a different song/tune v.
|
|
247 |
Idioms |
bir anda/aniden fikrini değiştirmek |
sing a different song/tune v.
|
|
248 |
Idioms |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
sing a different song/tune v.
|
|
249 |
Idioms |
aynı anda başka bir rolü/görevi daha olmak |
wear another hat v.
|
|
250 |
Idioms |
bir anda ortadan kaybolmak |
do a disappearing act v.
|
|
251 |
Idioms |
bir anda ortadan kaybolmak |
pull a disappearing act v.
|
|
252 |
Idioms |
bir anda ortadan kaybolmak |
do a disappearing act v.
|
|
253 |
Idioms |
borsada hisseler bir anda çakılmak |
take a dive v.
|
|
254 |
Idioms |
borsada bir anda hisse değeri düşmek |
take a dive v.
|
|
255 |
Idioms |
borsada bir anda piyasa değeri çakılmak/düşmek |
take a dive v.
|
|
256 |
Idioms |
bir anda tepetaklak olmak |
take a dive v.
|
|
257 |
Idioms |
bir anda düşmek |
take a dive v.
|
|
258 |
Idioms |
bir anda kötüleşmek |
take a dive v.
|
|
259 |
Idioms |
son anda/dakikada bir sorunla karşılaşmak |
fall at the final hurdle v.
|
|
260 |
Idioms |
son anda/dakikada bir sorunla karşılaşmak |
fall at the last hurdle v.
|
|
261 |
Idioms |
aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek |
wear too many hats v.
|
|
262 |
Idioms |
bir anda terk etmek |
hop the twig [obsolete] v.
|
|
263 |
Idioms |
bir anda terk etmek |
hop the stick v.
|
|
264 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
do a disappearing act v.
|
|
265 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
do a disappearing act v.
|
|
266 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
do a vanishing act v.
|
|
267 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
perform a disappearing act v.
|
|
268 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
perform a vanishing act v.
|
|
269 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
stage a disappearing act v.
|
|
270 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
stage a vanishing act v.
|
|
271 |
Idioms |
bir anda gözden kaybolmak |
do a vanishing act v.
|
|
272 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkmak |
appear out of thin air v.
|
|
273 |
Idioms |
zor bir durumdan don anda/kıl payı yırtmak |
get out of jail [uk] v.
|
|
274 |
Idioms |
zor bir durumu son anda /kıl payı önlemek |
get out of jail [uk] v.
|
|
275 |
Idioms |
bir anda değişmek |
jump the rails [us] v.
|
|
276 |
Idioms |
bir anda değişip başka bir şeye dönüşmek |
jump the rails [us] v.
|
|
277 |
Idioms |
bir anda yolundan sapmak |
jump the rails [us] v.
|
|
278 |
Idioms |
bir anda başka bir yöne gitmek |
jump the rails [us] v.
|
|
279 |
Idioms |
bir anda köşeyi dönmek |
make a mint of money v.
|
|
280 |
Idioms |
bir çok şeyi aynı anda yürütmeye/yapmaya çalışmak |
run off in all directions v.
|
|
281 |
Idioms |
bir çok şeyi aynı anda idare etmeye çalışmak |
run off in all directions v.
|
|
282 |
Idioms |
bir çok şeye aynı anda yetişmeye çalışmak |
run off in all directions v.
|
|
283 |
Idioms |
aynı anda bir çok rol üstlenmek |
run off in all directions v.
|
|
284 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkmak |
burst upon the scene v.
|
|
285 |
Idioms |
bir anda ün kazanmak |
burst on the scene v.
|
|
286 |
Idioms |
bir anda tanınmak |
burst on the scene v.
|
|
287 |
Idioms |
bir anda dikkatleri üzerine çekmek |
burst on the scene v.
|
|
288 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkmak |
burst upon the scene v.
|
|
289 |
Idioms |
bir anda ün kazanmak |
burst on the scene v.
|
|
290 |
Idioms |
bir anda tanınmak |
burst on the scene v.
|
|
291 |
Idioms |
bir anda dikkatleri üzerine çekmek |
burst on the scene v.
|
|
292 |
Idioms |
bir anda dönmek/değişmek |
turn on a sixpence [uk] v.
|
|
293 |
Idioms |
tüm parasını bir anda kaybetmek |
shoot (one's) load v.
|
|
294 |
Idioms |
bir anda her şeyini kaybetmek |
shoot (one's) load v.
|
|
295 |
Idioms |
umulmadık bir anda yakalanmak |
be caught on the hop v.
|
|
296 |
Idioms |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught on the hop v.
|
|
297 |
Idioms |
umulmadık bir anda yakalanmak |
be caught on the wrong foot v.
|
|
298 |
Idioms |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught on the wrong foot v.
|
|
299 |
Idioms |
bir anda parlamak (ve sönmek) |
rise like a rocket (and fall like a stick) v.
|
|
300 |
Idioms |
bir anda parlayıp sönmek |
rise like a rocket (and fall like a stick) v.
|
|
301 |
Idioms |
yıldızı bir anda parlamak (ve kısa sürede sönmek) |
rise like a rocket (and fall like a stick) v.
|
|
302 |
Idioms |
bir anda her şeyi unutmak |
(one's) mind goes blank v.
|
|
303 |
Idioms |
bildiklerini bir anda unutmak |
(one's) mind goes blank v.
|
|
304 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkmak |
appear out of thin air v.
|
|
305 |
Idioms |
bir anda felakete dönüşebilecek bir durumda olmak |
have one foot in the grave and the other on a banana peel v.
|
|
306 |
Idioms |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught off (one's) guard v.
|
|
307 |
Idioms |
(bir anda) gerçeklerle yüzleştirmek |
bring somebody down to earth (with a bang, bump) v.
|
|
308 |
Idioms |
birini (bir anda) gerçeğe döndürmek |
bring somebody down to earth (with a bang, bump) v.
|
|
309 |
Idioms |
(bir anda) gerçeklerle yüzleşmek |
come (back) down to earth (with a bang, bump) v.
|
|
310 |
Idioms |
(bir anda) gerçeğe dönmek |
come (back) down to earth (with a bang, bump) v.
|
|
311 |
Idioms |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth v.
|
|
312 |
Idioms |
bir anda gerçeğe dönmek |
come down to earth v.
|
|
313 |
Idioms |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth with a bump v.
|
|
314 |
Idioms |
bir anda gerçeğe dönmek |
come down to earth with a bump v.
|
|
315 |
Idioms |
birini bir anda/birdenbire durdurmak |
bring (or pull) someone up short v.
|
|
316 |
Idioms |
bir anda tanınmak |
burst on the scene v.
|
|
317 |
Idioms |
bir anda tanınmak |
burst upon the scene v.
|
|
318 |
Idioms |
(birini) beklemediği bir anda yakalamak |
catch (one) flat-footed v.
|
|
319 |
Idioms |
birini ummadığı bir anda/yerden vurmak |
catch/take somebody unawares v.
|
|
320 |
Idioms |
bir anda tekrar gerçeklerle yüzleşmek |
come back (down) to earth v.
|
|
321 |
Idioms |
birini bir anda tekrar gerçeklerle yüzleştirmek |
bring someone back (down) to earth v.
|
|
322 |
Idioms |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth with a bump v.
|
|
323 |
Idioms |
bir anda olmak/ortaya çıkmak |
come out of a clear blue sky v.
|
|
324 |
Idioms |
bir anda bitmek |
come to an untimely end v.
|
|
325 |
Idioms |
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak |
do double duty as (something) v.
|
|
326 |
Idioms |
bir anda çark etmek |
do an about-face v.
|
|
327 |
Idioms |
bir şeyi son anda yapmak |
do something by a whisker v.
|
|
328 |
Idioms |
bir şeyi son anda yapmak |
do something by the skin of your teeth v.
|
|
329 |
Idioms |
gördüğü anda bir şey yapmak |
do something on sight v.
|
|
330 |
Idioms |
(birine) beklenmedik bir anda gülümsemek |
flash (one) a smile v.
|
|
331 |
Idioms |
bir anda (bir şey yapmaya) heveslenmek |
get a wild hair to (do something) v.
|
|
332 |
Idioms |
bir anda (bir şey yapma) isteği/şevki gelmek |
get a wild hair to (do something) v.
|
|
333 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket etmek |
get in sync (with someone or something) v.
|
|
334 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda/senkronize hareket etmemek |
get out of sync (with someone or something) v.
|
|
335 |
Idioms |
(bir anda) beynine kan sıçramak |
have a (sudden) rush of blood to the head v.
|
|
336 |
Idioms |
(bir anda) tepesi atmak |
have a (sudden) rush of blood to the head v.
|
|
337 |
Idioms |
(bir anda) sigortaları atmak |
have a (sudden) rush of blood to the head v.
|
|
338 |
Idioms |
bir anda bir şeyi fark etmek |
have a light-bulb moment v.
|
|
339 |
Idioms |
bir anda bir şeyi anlamak |
have a light-bulb moment v.
|
|
340 |
Idioms |
birinin/bir şeyin son anda yolunu kesmek/önüne geçmek |
head someone or something off at the pass v.
|
|
341 |
Idioms |
birine/bir şeye son anda engel olmak |
head someone or something off at the pass v.
|
|
342 |
Idioms |
birinin/bir şeyin son anda yolunu kesmek/önüne geçmek |
cut someone or something off at the pass v.
|
|
343 |
Idioms |
birine/bir şeye son anda engel olmak |
cut someone or something off at the pass v.
|
|
344 |
Idioms |
aynı anda bir çok işi yürütmek |
keep balls in the air v.
|
|
345 |
Idioms |
aynı anda bir çok işi yürütmek |
juggle balls in the air v.
|
|
346 |
Idioms |
son anda bir şeyler yapmak |
knock something together v.
|
|
347 |
Idioms |
son anda bir şeyleri bir araya getirmek |
knock something together v.
|
|
348 |
Idioms |
son anda bir şeyler yapmak |
throw something together v.
|
|
349 |
Idioms |
son anda bir şeyleri bir araya getirmek |
throw something together v.
|
|
350 |
Idioms |
(birinin) duyguları bir anda değişmek |
laugh on the other side of (one's) mouth v.
|
|
351 |
Idioms |
(biri) bir anda çark etmek |
laugh on the other side of (one's) mouth v.
|
|
352 |
Idioms |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's face v.
|
|
353 |
Idioms |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's face v.
|
|
354 |
Idioms |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's mouth v.
|
|
355 |
Idioms |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's mouth v.
|
|
356 |
Idioms |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
laugh out of the other side of mouth v.
|
|
357 |
Idioms |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
laugh out of the other side of mouth v.
|
|
358 |
Idioms |
(birini) bir anda/beklenmedik bir şekilde terk etmek |
leave (one) flat v.
|
|
359 |
Idioms |
bir anda terk etmek |
leave flat v.
|
|
360 |
Idioms |
(bir şeyi) bir anda söyleyivermek |
let fly with (something) v.
|
|
361 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkarmak |
pull it out of the hat v.
|
|
362 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkarmak |
pull one out of the hat v.
|
|
363 |
Idioms |
bir anda ortaya çıkarmak |
pull out of a hat v.
|
|
364 |
Idioms |
savunduğu fikirden bir anda çark etmek |
reverse field v.
|
|
365 |
Idioms |
bir anda parlamak |
rise like a rocket v.
|
|
366 |
Idioms |
bir anda rota değiştirmek |
change on a dime v.
|
|
367 |
Idioms |
bir anda rota değiştirmek |
turn on a dime v.
|
|
368 |
Idioms |
umulmadık bir anda yakalanmış |
caught on the hop adj.
|
|
369 |
Idioms |
beklenmedik bir anda yakalanmış |
caught on the hop adj.
|
|
370 |
Idioms |
beklenmedik bir anda yakalanmış |
caught unawares adj.
|
|
371 |
Idioms |
bir anda ortadan kaybolmuş/yok olmuş |
off like a prom dress (in may) adj.
|
|
372 |
Idioms |
(birinin imdada yetişmesiyle) zor bir durumdan son anda sıyırmış |
saved by the bell adj.
|
|
373 |
Idioms |
(bir şey sayesinde) son anda yırtmış |
saved by the bell adj.
|
|
374 |
Idioms |
beklenmedik bir anda |
out of the blue expr.
|
|
375 |
Idioms |
birdenbire/bir anda (belirme) |
as large as life and twice as ugly expr.
|
|
376 |
Idioms |
beklenmedik bir anda |
out of a clear blue sky expr.
|
|
377 |
Idioms |
beklenmedik bir anda |
when least expected expr.
|
|
378 |
Idioms |
beklenmedik bir anda veya şekilde |
out of left field expr.
|
|
379 |
Idioms |
şu anda tarihi bir olaya tanıklık ediyoruz |
history in the making expr.
|
|
380 |
Idioms |
bir şeyin lafı çıkarsa/çıktığı anda |
if (the) word gets out expr.
|
|
381 |
Idioms |
bir şeyin lafı çıkarsa/çıktığı anda |
once (the) word gets out expr.
|
|
382 |
Idioms |
bir şeyin lafı çıkarsa/çıktığı anda |
when (the) word gets out expr.
|
|
383 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket eden |
in lockstep (with someone or something) expr.
|
|
384 |
Idioms |
bir anda tepe taklak olma |
bottom falls out expr.
|
|
385 |
Idioms |
bir anda ters yüz olma |
bottom falls out expr.
|
|
386 |
Idioms |
bir anda tersine dönme |
bottom falls out expr.
|
|
387 |
Idioms |
bir anda tepe taklak olmuş |
bottom fell out expr.
|
|
388 |
Idioms |
bir anda ters yüz olmuş |
bottom fell out expr.
|
|
389 |
Idioms |
bir anda tersine dönmüş |
bottom fell out expr.
|
|
390 |
Idioms |
hiç beklemediği bir anda |
when (one) is least expecting it expr.
|
|
391 |
Idioms |
hiç ummadığı bir anda |
when (one) is least expecting it expr.
|
|
392 |
Idioms |
hiç beklemediği bir anda |
when (one) least expects it expr.
|
|
393 |
Idioms |
hiç ummadığı bir anda |
when (one) least expects it expr.
|
|
Speaking |
|
394 |
Speaking |
çok kötü bir anda yakaladınız beni |
you caught me at just a bad time expr.
|
|
395 |
Speaking |
hiç beklemediğin bir anda |
when you least expect it expr.
|
|
396 |
Speaking |
hiç beklemediğiniz bir anda |
when you least expect it expr.
|
|
397 |
Speaking |
şu anda bir toplantıda |
she is in a meeting right now expr.
|
|
398 |
Speaking |
şu anda bir toplantıda |
he is in a meeting right now expr.
|
|
399 |
Speaking |
(bir anda) kafama dank etti |
it hit me expr.
|
|
Trade/Economic |
|
400 |
Trade/Economic |
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi |
rollup n.
|
|
401 |
Trade/Economic |
bir grup yatırımcının aynı anda bir hisse senedine yasa dışı olarak oynamaları |
painting the tape n.
|
|
402 |
Trade/Economic |
bir broker’ın aynı menkul kıymetle ilgili emirleri tutarak hem alım hem de satım emirlerini aynı anda gerçekleştirdiği işlemler |
cross trades n.
|
|
403 |
Trade/Economic |
değişik fiyatlardaki veya vadelerdeki bir opsiyonun aynı anda alınması. |
spread n.
|
|
404 |
Trade/Economic |
herhangi bir anda piyasada geçerli olan faiz |
nominal rate of interest n.
|
|
405 |
Trade/Economic |
aynı anda yalnızca bir kişinin tükettiği (mal) |
rivalrous adj.
|
|
Politics |
|
406 |
Politics |
1980'lerde afganistan'daki sovyetler birliğiyle mücadele etmiş, şu anda ise merkezi keşmir olan aşırı islamcı bir örgüt |
harkat ul-ansar n.
|
|
407 |
Politics |
1980'lerde afganistan'daki sovyetler birliğiyle mücadele etmiş, şu anda ise merkezi keşmir olan aşırı islamcı bir örgüt |
harkat ul-mujahedeen n.
|
|
408 |
Politics |
1980'lerde afganistan'daki sovyetler birliğiyle mücadele etmiş, şu anda ise merkezi keşmir olan aşırı islamcı bir örgüt |
harkat-ul-mujahidin n.
|
|
Media |
|
409 |
Media |
bir dizi sezonunun tüm bölümlerinin aynı anda yayınlanması |
binge model n.
|
|
Technical |
|
410 |
Technical |
aynı anda yalnızca tek kişinin geçebildiği u veya v şeklinde bir kapı düzeneği |
kissing gate n.
|
|
411 |
Technical |
her biri farklı bir yöne bakacak şekilde yerleştirilmiş birden fazla megafon tarafından aynı anda üretilen sesi yükseltilmiş sis işareti |
megafog n.
|
|
412 |
Technical |
ölçme aparatının iki parçasının birbiriyle temas kurduğu anda bir yöne doğru eğilmesiyle belirlenen hassas seviye |
contact level n.
|
|
413 |
Technical |
çevrelenmiş bir alandaki tüm yanıcı malzemelerin neredeyse aynı anda tutuşması |
flashover n.
|
|
414 |
Technical |
belirli bir anda başlayan |
time specific adj.
|
|
415 |
Technical |
bir tel üzerinden aynı anda sekiz iletinin gönderilebildiği bir telgraf türü ile ilgili |
octuplex adj.
|
|
Computer |
|
416 |
Computer |
aynı anda birkaç işlem yapabilme özelliğine sahip bir tür işletim sistemi |
kronos n.
|
|
417 |
Computer |
bir programın aynı anda çalışan diğer kopyaları |
multiple instances n.
|
|
418 |
Computer |
bir siteye çok sayıda ziyaretçinin aynı anda bağlanması sonrası sitenin çökmesi |
slashdot n.
|
|
419 |
Computer |
windows işletim sisteminde bir program çalışmayı durdurduğunda control, alternate, delete tuşlarına aynı anda basma |
a three-finger salute n.
|
|
420 |
Computer |
aynı anda uç veya daha fazla tuşa basılarak verilen bir klavye komutu |
vulcan nerve pinch n.
|
|
421 |
Computer |
(bilgisayar işlemcisi) bir görevin belirli bir bölümünü aynı anda gerçekleştiren mikro işlemcilerden oluşan |
bit–slice adj.
|
|
Informatics |
|
422 |
Informatics |
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta |
post bag n.
|
|
Telecom |
|
423 |
Telecom |
tek bir istasyon, anten veya taşıyıcı frekans üzerinden karşılıklı enterferans olmaksızın bağımsız iki sinyalin aynı anda haberleşmesine olanak sağlayan |
diplex adj.
|
|
Textile |
|
424 |
Textile |
aynı anda birden fazla ilmek alarak yapılan dekoratif bir örgü stili |
tuck stitch n.
|
|
425 |
Textile |
(halı dokumada) bir figür oluşturmak için aynı anda çekilmesi gereken ip grubu |
lash n.
|
|
Aeronautic |
|
426 |
Aeronautic |
(uçak) iniş sırasında bir anda yükselmek |
balloon v.
|
|
Medical |
|
427 |
Medical |
bir organda aynı anda iki farklı tümör saptanması |
synchronous tumor n.
|
|
428 |
Medical |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal iol n.
|
|
429 |
Medical |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal lens implant n.
|
|
Psychology |
|
430 |
Psychology |
bilmediği bir dili bir anda konuşmaya başlama |
glossolalia n.
|
|
431 |
Psychology |
bilmediği bir dili bir anda konuşmaya başlama |
glossolalia n.
|
|
Pathology |
|
432 |
Pathology |
bir grup içindeki insanların aynı anda sahip olduğu, ruhsal kökenli bir hastalık |
mass psychogenic illness n.
|
|
Physics |
|
433 |
Physics |
düzleme yerleştirilen bir nesnenin kaymaya başladığı anda düzlemle oluşturduğu açı |
angle of friction n.
|
|
Chemistry |
|
434 |
Chemistry |
aynı anda bir madde indirgenirken diğerinin yükseltgendiği kimyasal süreç |
redox chemistry n.
|
|
435 |
Chemistry |
şu anda varlığı geçersiz ilan edilen kuramsal bir element |
nebulium n.
|
|
436 |
Chemistry |
keton ve alkenin aynı anda bir kimyasal bileşikte bulunması durumu |
enone n.
|
|
437 |
Chemistry |
1985'te abd tarafından yasaklanana kadar psikoterapide kullanmış, şu anda yasadışı madde kapsamında olan bir amfetamin türevi |
mdma (methylene dioxymethamphetamine) abrev.
|
|
Biology |
|
438 |
Biology |
bir hayvanın aynı anda iki farklı duyu organından gelen uyaranlara cevaben hareketi |
tropotaxis n.
|
|
439 |
Biology |
iki genetik işaretleyicinin yeni bir konakçı bakteriye transfer edilmek üzere aynı anda tek bir bakteriyofaj içinde paketlenmesi |
cotransduction n.
|
|
Biochemistry |
|
440 |
Biochemistry |
aynı anda çok sayıda deneyin yapılabilmesine olanak veren bir altlığa sıralanmış bir dizi minyatürize deney sahası |
microarray n.
|
|
Marine Biology |
|
441 |
Marine Biology |
aynı anda kullanabildiği birden fazla diş dizisine sahip olup sığ ve tropikal denizlerde yaşayan bir köpekbalığı cinsi |
ginglymostoma n.
|
|
Astronomy |
|
442 |
Astronomy |
bir grup yıldızın aynı anda yandığını gösteren havai fişek sinyali |
cluster n.
|
|
Zoology |
|
443 |
Zoology |
keseli memelilerde aynı anda yaşayan bir grup |
metatheria n.
|
|
Social Sciences |
|
444 |
Social Sciences |
birden fazla insanla aynı anda romantik bir ilişki sürdürme |
polyamory n.
|
|
445 |
Social Sciences |
aynı anda bir karısı olmama durumuna ait veya ilişkin |
monogynous adj.
|
|
Education |
|
446 |
Education |
aynı anda belirli bir aktivite yapan öğrenci grubu |
platoon n.
|
|
447 |
Education |
bir diğeriyle aynı anda alınması gereken ders |
corequisite n.
|
|
Environment |
|
448 |
Environment |
iki veya daha fazla canlının sınırlı bir çevresel kaynağa aynı anda rağbet etmesi |
competition n.
|
|
Geology |
|
449 |
Geology |
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen |
coseismal adj.
|
|
450 |
Geology |
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen |
coseismic adj.
|
|
Military |
|
451 |
Military |
bir anda yapılmış cihaz |
improvised device n.
|
|
452 |
Military |
tekrar doldurmaya gerek kalmadan aynı anda birden fazla atış yapabilen bir tabanca |
battery gun n.
|
|
453 |
Military |
yalnızca iki veya daha fazla farklı etkinin aynı anda veya önceden belirlenmiş bir sırayla gerçekleşmesiyle patlamak üzere tasarlanmış bir mayın |
combined influence mine n.
|
|
Sport |
|
454 |
Sport |
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri |
simul n.
|
|
Basketball |
|
455 |
Basketball |
iki rakibin aynı anda topa dokunup topu paylaşamadığı ve hava atışıyla sonuçlanan bir durum |
held ball n.
|
|
Chess |
|
456 |
Chess |
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri |
simultaneous n.
|
|
Art |
|
457 |
Art |
bir roman ya da tiyatro oyununda kahramanın tepeden inme ve doğaya aykırı şekilde son anda tehlikeden veya ölümden kurtulması |
deus ex machina n.
|
|
Music |
|
458 |
Music |
aynı anda hem mikrofona verilen sesleri hem de önceden kaydedilmiş müziği çalan bir makine |
karaoke machine n.
|
|
459 |
Music |
bir oktav aralıklı tuş veya pedalların aynı anda çalınmasını sağlayan mekanizma |
octave coupler n.
|
|
Cinema |
|
460 |
Cinema |
görüntü ve sesin aynı anda çekildiği ve sesin ayrıca bir manyetik bant üzerine kaydedildiği sistem |
double-system sound recording n.
|
|
Librarianship |
|
461 |
Librarianship |
(şu anda başka bir üyede olan) ayırtılmış ve ayırtan kullanıcı için bekletilen (kitap/dergi) |
on holdshelf n.
|
|
Printery |
|
462 |
Printery |
renklendirme kağıtlarını ince beyaz kağıtlara sararak üzerindeki işaretlerin kopya kalemi veya daktilo ile aktarıldığı, birden fazla kopyanın aynı anda yapılmasını sağlayan bir metot |
manifold writing n.
|
|
463 |
Printery |
görme engelliler için tasarlanmış olan kabartmalı yazı ile sıradan yazıyı aynı anda üreten bir cihaz |
diplograph n.
|
|
Engineering |
|
464 |
Engineering |
aynı anda hem radyo hem de ses frekans amplifikatörü olarak çalışan bir amplifikatör tüpüne sahip (aygıt) |
reflex adj.
|
|
Entomology |
|
465 |
Entomology |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket ettirerek yürüme |
tripodic walk n.
|
|
466 |
Entomology |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket eden |
tripodic adj.
|
|
Slang |
|
467 |
Slang |
beklenmedik bir anda atılan yumruk |
sucker punch n.
|
|
468 |
Slang |
komik giyinen/rüküş ya da ortamdan bir anda kaybolan tip |
zooker n.
|
|
469 |
Slang |
sorulan soruya ait bir bilgiyi o anda google'dan aratıp ancak daha önceden biliyormuş gibi davranan tip |
google smart n.
|
|
470 |
Slang |
birkaç kişinin bir kişiyle aynı anda veya birbiri ardına cinsel ilişkiye girmesi |
gangshag n.
|
|
471 |
Slang |
o anda gelişen bir tartışma |
jam session n.
|
|
472 |
Slang |
bir anda ölmek |
up and died v.
|
|
473 |
Slang |
hazırlıksızken bir anda aşık olmak |
go off the deep end v.
|
|
474 |
Slang |
bir anda birine çok sinirlenmek |
go off on someone v.
|
|
475 |
Slang |
bir/aniden anda sinirlenmek |
have a stroke v.
|
|
476 |
Slang |
bir anda hırçınlaşmak/aksileşmek |
have a stroke v.
|
|
477 |
Slang |
bir anda bir şey yapmaya başlamak |
bust out v.
|
|