elinde - Turkish English Dictionary
History

elinde



Meanings of "elinde" in English Turkish Dictionary : 11 result(s)

Turkish English
General
elinde in one's hands adv.
elinde in possession adv.
elinde on one's hands adv.
elinde in adv.
elinde at the mercy of adv.
elinde in adv.
elinde in the hands of prep.
Phrases
elinde to hand expr.
Idioms
elinde in clutches expr.
elinde on your hands expr.
elinde under the yolk expr.

Meanings of "elinde" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
(elinde) (bir şey) tutmak hold v.
General
elinde bulunduran kimse bearer n.
bütün siyasi gücü elinde tutan grup oligarchy n.
bütün siyasi gücü elinde tutan kişiler oligarchy n.
kendi elinde tutma retention n.
erkin bir hükümdarın elinde değil de halkın elinde bulunduğu yönetim biçimi republic n.
elinde tutan withholder n.
ipleri elinde tutan kimse wirepuller n.
ipleri elinde tutma wirepulling n.
bilet parçası (tiyatro/sinema vb'ne girdikten sonra müşterinin elinde kalan) stub n.
ünvanı elinde bulunduran titleholder n.
dizginleri elinde tutan (kadın) ballbreaker n.
ipleri elinde tutan (kadın) ballbreaker n.
işçi elinde varlık teşkili labor capital formation-accumulation n.
elinde pala olan adam machete-wielding man n.
briçte ve vistte elinde yüksek kartlar bulundurma strong suit n.
(bir şeyi) başkasına tabi olarak elinde tutan kimse underpossessor n.
jokey kıyafeti giymiş tek elinde metal bir halka bulunan ve aslen ön bahçede bağlama kazığı olarak kullanılan küçük (siyahi) adam heykeli lawn jockey n.
elinde para tutamayan kimse bleeder n.
ipleri elinde tutan kimse wire-puller n.
ipleri elinde tutma wire-pulling n.
yetkiyi elinde bulunduran kimse deity n.
(taşı elinde) havaya atma chuckie [scotland] n.
şansını elinde alma infausting [obsolete] n.
(abd'de) yerel kiliseye bağlı olup ona ait binaları elinde bulunduran ve papazın maaşını veren kongregasyonalist kurum parish n.
gücü elinde bulunduran kişiler people at the levers n.
(avustralya'da) gücü elinde bulunduran koyun çiftliği sahipleri sınıfı squattocracy n.
elinde ayağında dermak olmamak have no strength in one's muscles v.
elinde tutmak not to sell v.
elinde kozu olmak have an ace in the hole v.
elinde kalmak remain unsold v.
elinde olmak be in one's power v.
elinde olmamak be beyond one's power v.
elinde olmak rest with v.
elinde tutmak have v.
elinde tutmak hold v.
elinde bulundurmak possess v.
para birinin elinde olmak hold the purse strings of v.
elinde tutmak monopolize v.
birinin elinde olmak be in someone's power v.
elinde oyuncak olmak be putty in somebody's hands v.
elinde bulunmak possess v.
birinin yuları elinde olmak lead someone by the nose v.
elinde bulunmak have v.
kapanın elinde kalmak be in great demand v.
elinde suçlayıcı delil bulunmak have something on someone v.
elinde olmamak can't help v.
elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak have nothing to show for it v.
kapanın elinde kalmak sell like hot cakes v.
elinde kozu olmak have an ace up one's sleeve v.
elinde olmak help v.
elinde evirip çevirmek toy with v.
elinde kalmak (for something) remain unsold v.
elinde kalmak be under the control of (somebody) v.
elinde kalmak be at the mercy of (somebody) v.
ipleri elinde tutmak pull the strings v.
ipleri elinde bulundurmak pull the strings v.
elinde olmamak be unable to help v.
elinde suclayıcı delil bulunmak have (got) something on someone v.
elinde bulundurmak keep v.
gücünü elinde tutmak take on the might of something v.
liderliği elinde tutmak keep the leading position v.
dünya rekorunu elinde bulundurmak hold the world record v.
dünya rekorunu elinde tutmak hold the world record v.
gücü elinde tutmak hold the reins of power v.
gücü elinde tutmak have the power v.
gücü elinde tutmak hold the power v.
elinde bulundurmak be vested with v.
elinde kalmak go unsold v.
elinde patlamak go unsold v.
elinde tutmak monopolise v.
elinde sigarayla kameralara yansımak be spotted with cigarette in hand v.
elinde sigarayla görüntülenmek be spotted with cigarette in hand v.
parlementoda çoğunluğu elinde bulundurmak hold majority in parliament v.
(bir şeyi) elinde tutmak handhold v.
elinde tutmak haud [scotland] v.
elinde bulundurmak obtain [obsolete] v.
elinde tutmak hold in reserve v.
elinde tutmak hod [dialect] v.
elinde tutmak impalm v.
kurumsal haklarını elinde almak disincorporate v.
elinde tutmak inclose v.
elinde patlamak founder v.
elinde ne varsa geçirmek smite v.
hakimiyeti elinde bulundurmak sovereignise v.
hakimiyeti elinde bulundurmak sovereignize v.
elinde bolca bulundurmak stink v.
elinde bulundurmak command v.
elinde tutmak retain v.
elinde sallamak flourish v.
elinde eldiven olan mittened adj.
(mal sahibi) elinde tutan domanial adj.
(mal sahibi) elinde bulunduran domanial adj.
elinde tutmayan outgiving adj.
nispeten az sayıda mal sahibinin elinde bulunan ve açık piyasada işlem görmeyen (hisseler) private adj.
başkanlık etme yetkisini elinde bulunduran presiding adj.
elinde olmayan sebeplerle unavoidably adv.
elinde mızrakla atilt adv.
elinde olmadan unavoidably adv.
elinde olmadan reflexly adv.
elinde olmadan helplessly adv.
elinde olmadan of force adv.
üstünlüğü elinde bulundurarak overhand adv.
üstünlüğü elinde bulundurarak overhanded adv.
kendi elinde in one's hand expr.
Phrasals
(iskambil oyununda) kartı hile amacıyla elinde tutmak hold out v.
bozulup elinde kalmak quit on someone v.
elinde tutmak keep hold of v.
elinde birine karşı suçlayıcı kanıt olmak get (something) on (someone) v.
elinde bulundurmak reside in v.
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak keep (something) for (someone or something) v.
birini/bir şeyi biri için elinde tutmak keep someone or something for someone v.
(birinin) elinde olmak lie with (one) v.
'-in elinde patlamak backfire on v.
birinin elinde patlamak backfire on someone v.
bir şeyi (elinde yazarak) kopya etmek copy something out (by hand) v.
bir şeyi (elinde yazarak) kopyalamak copy something out (by hand) v.
bir şeyin (elinde yazarak) kopyasını çıkarmak copy something out (by hand) v.
(elinde yazarak) kopya etmek copy out (by hand) v.
(elinde yazarak) kopyalamak copy out (by hand) v.
(elinde yazarak) kopyasını çıkarmak copy out (by hand) v.
bozulup elinde kalmak quit on v.
bozulup (birinin) elinde kalmak quit on (one) v.
(birinin/bir şeyin) elinde olmak rest with (someone or something) v.
(bir şeyden/bir yerden/bir aktiviteden) elinde (bir şeyle) dönmek return (from something) with (something) v.
yanında/elinde (bir şeyle) başlamak start with (something) v.
yanında/elinde (bir şeyle) yola çıkmak start with (something) v.
(bir şeyi) elinde evirip çevirmek twiddle with (something) v.
'-i elinde evirip çevirmek twiddle with v.
sonunda elinde (bir şeyle) kalmak wind up with (something) v.
Phrases
elinde olmadan in spite of oneself expr.
karşılandıktan sonra elinde kalan left after satisfying expr.
elinde olmadan despite (oneself) expr.
elinde olmayarak despite (oneself) expr.
elinde olmadan despite yourself expr.
elinde olmayarak despite yourself expr.
ve elinde (başka) neyin varsa and what have you expr.
ve elinde buna benzer neyin varsa and what have you expr.
Proverb
elinde çekiç olan herşeyi çivi görür to a man with a hammer, everything looks like a nail
biri bir şeyin kontrolünü/mülkiyetini elinde bulunduruyorsa başka birinin yasal hakkı olsa da bunu o kişinin elinden alması çok zordur possession is nine points/tenths of the law
bir şeyin hakkı onu elinde bulundurandadır possession is nine points/tenths of the law
elinde fırsat varken bir şeyden yararlan, sonra ihtiyaç duyduğunda fırsat kaçabilir he that will not when he may, when he will he may have nay
elinde sadece çekiç varsa her şey çivi olur if all you have is a hammer, everything looks like a nail
gençlik gençlerin elinde heba oluyor youth is wasted on the young
Colloquial
elinde tuttuğu bir koz card n.
elinde bulundurana sorundan başka bir şey sağlamayan şey a white elephant n.
elinde olmak lie in one's power v.
elinde patlamak blow up in someone's face v.
elinde patlamak explode in someone's face v.
ipler elinde olmak have the aces v.
kozları elinde bulundurmak have the aces v.
birinin elinde oyuncak olmak get played like a fiddle v.
elinde avucunda kalmamak be cleaned out v.
birinin işlediği bir suç hakkında elinde kanıt olmak have something on somebody v.
elinde olmamak not able to help v.
(birinin/bir şeyin) elinde at (someone's or something's) mercy expr.
bir kısmını elinde tut, bir kısmını sat hold some, fold some expr.
(bir şey) elinde kalmamış out of (something) expr.
(mahkumların) yanında/elinde bulundurduğu (ilaç, hap) ip (in possession)
Idioms
kapanın elinde kalan şey a run on (something) n.
neresinden tutsan elinde kalma more holes than Swiss cheese [us] n.
yetkiyi elinde bulunduran kimse a big cheese n.
yetkiyi elinde bulunduran kimse the big cheese n.
kendi sorumluluğunda olmadığı halde bir şeyin kontrolünü alttan alta elinde tutmak isteyen/tutmaya çalışan kimse a back-seat driver n.
bir işin kontrolünü arka planda elinde tutmak isteyen/tutmaya çalışan kimse a back-seat driver n.
elinde alternatif bir şey another string to your bow [uk] n.
elinde olmayan durum force of circumstance n.
tüm yargı ve ceza sistemini tek elinde bulunduran kimse judge, jury, and executioner n.
kontrolü elinde bulundurma isteği lust for power n.
avantajlı bir konumu elinde bulundurmak stand in the gate v.
avantajı elinde bulundurmak stand in the gate v.
elinde patlamak lie on hand v.
elinde olmak lie on hand v.
gücü elinde bulundurmak stand in the gate v.
elinde olmak be there for the taking v.
kapanın elinde kalmak be up for grabs v.
elinde bir hediye veya özel bir şeyle eve gelmek bring (something) home (to someone) v.
elinde bir hediye veya özel bir şeyle eve gelmek bring something home to someone v.
(birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak get (one) by the short and curlies v.
(birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak get someone by the short and curlies v.
(birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak have someone by the short and curlies v.
(birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak get someone by the short hairs v.
(birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak have someone by the short hairs v.
neresinden tutsan elinde kalmak have more holes than swiss cheese [us] v.
bonservisi elinde olmak clear waivers v.
elinde iyi kartlarla bir işe girişmek go in with good cards v.
elinde olmamak not able to help it v.
elinde olmamak not able to help something v.
birinin dizginlerini elinde tutmak keep somebody on a tight leash v.
birinin elinde oyuncak olmak be putty in somebody's hands v.
birinin dizginlerini elinde tutmak keep somebody on a short leash v.
dizginlerini elinde tutmak have somebody on a string v.
elinde aleyhine delil olmak have a case against someone v.
elinde çokça olmak no shortage of something v.
elinde zaman olmak have time on one's hands v.
gerçeğin anahtarını elinde tutmak hold the key to the truth v.
elinde oyuncak olmak be made a cat's paw of someone v.
elinde oyuncak olmak be putty in someone's hands v.
elinde avucunda ne varsa vermek give the shirt off one's back v.
insanın elinde olmamak be in the lap of the gods v.
ilişkide ipler elinde olmak wear the pants in the relationship v.
ipleri/kontrolü elinde tutmak be in the saddle v.
ipleri başkasının elinde olmak have over a barrel v.
ipler elinde olmak call the shots v.
ipler elinde olmak hold the aces v.
iplerini elinde tutmak pull somebody's strings v.
ipleri elinde tutmak lead by the nose v.
kontrolü elinde tutmak be in the driving seat v.
liderlik bayrağı elinde olmak lead the pack v.
liderlik bayrağı elinde olmak lead the field v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak have/hold the whip hand v.
kozları elinde bulundurmak hold the aces v.
liderliği elinde tutmak/bulundurmak hold the high ground v.
kontrolü elinde tutmak be in the driver's seat v.
oyunun kaderinin elinde olması have the game in one's hand v.
kontrol elinde olmak have (one's) foot on (someone's) neck v.
tüm kozları elinde bulundurmak hold all the aces v.
tüm kozlar elinde olmak have all the aces v.
tüm kozlar elinde olmak hold all the cards v.
tüm kozları elinde bulundurmak have all the aces v.
tüm kozlar elinde olmak have all the cards v.
tüm kozlar elinde olmak hold all the aces v.
tüm kozları elinde bulundurmak hold all the cards v.
(elinde) birini suçlayacak/suçlamak için hiçbir kanıtı olmamak have nothing on someone v.
(elinde) olmamak/kalmamak (henüz tükenmiş) clean out (of something) v.
(elinde) olmamak/kalmamak (henüz tükenmiş) fresh out (of something) v.
bir elinde cımbız bir elinde ayna yaşamak dance the antic hay v.
bir elinde cımbız bir elinde ayna yaşayıp gitmek dance the antic hay v.
(birinin/bir şeyin) elinde avucunda ne varsa almak milk (someone or something) dry v.
(birinin/bir şeyin) ipleri/dizginleri elinde olmak have (someone or something) by the ears v.
elinde avucunda kalmamak eat (one's) shirt v.
elinde bol miktarda (bir şey) olmak have (something) to play with v.
bir şey yapmak için elinde bolca para, vakit olmak have money, time to play with v.
elinde kutsal objeleri tutarak rahip olarak kutsanmak fill (one's) hand v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) turned around (one's) (little) finger v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) twisted around (one's) (little) finger v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) wound around (one's) (little) finger v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) wrapped around (one's) (little) finger v.
(birini) elinde oyuncak etmek turn (someone) around (one's) (little) finger v.
elinde son kalanları kullanmak be scraping the bottom of the barrel v.
(birinin/bir şeyin) kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak grab (someone or something) by the throat v.
(birinin/bir şeyin) iplerini eline almak/elinde tutmak have (someone or something) by the tail v.
dünyanın dizginlerini elinde gibi hissetmek have the world on a string v.
elinde (bir şeyi) olmak have (something) to (one's) name v.
elinde olmak have to your name v.
elinde alternatif bir becerisi/seçeneği olmak have another string to (one's) bow v.
elinde alternatif bir/birden fazla şeyi olmak have another string/more strings to your bow v.
elinde alternatif bir becerisi/seçeneği olmak have another string to your bow v.
elinde alternatif bir becerisi/seçeneği olmak have more strings to (one's) bow v.
elinde alternatif becerileri/seçenekleri olmak have more strings to (one's) bow v.
birini/bir şeyi elinde tutmak have someone or something in one's hands v.
bir şey/biri elinde olmak have someone or something in one's hands v.
birinin/bir şeyin kontrolünü elinde tutmak have someone or something in one's hands v.
birinin/bir şeyin sorumluluğunu elinde tutmak have someone or something in one's hands v.
(birinin) iplerini elinde tutmak keep (one) on a string v.
(birinin) dizginlerini elinde tutmak keep (one) on a string v.
birinin iplerini elinde tutmak have/keep somebody on a string v.
birinin dizginlerini elinde tutmak have/keep somebody on a string v.
(bir şeyi) koz olarak elinde bulundurmak keep (something) up (one's) sleeve v.
bir şeyi koz olarak elinde bulundurmak have/keep something up your sleeve v.
elinde bulundurmak hold something in store v.
birinin elinde oyuncak olmak be like putty in someone's hands v.
birinin elinde oyuncak olmak be like wax in someone's hands v.
(birinin) elinde bulunmak be in (one's) keeping v.
ipler tamamen elinde olmak run (one's) own show v.
(birinin) elinde kozu olmak trick up (one's) sleeve v.
elinde bir kozu olmak have a trick up (one's) sleeve v.
elinde bir kozu olmak have an trick up your sleeve [uk] v.
elinde bir kozu olmak have an ace up your sleeve [uk] v.
elinde avucunda ne varsa tüketmek come to the end of one's rope/tether v.
elinde avucunda ne varsa tüketmek be at the end of one's rope/tether v.
birinin elinde oyuncak olmak be like putty in someone's hands v.
birinin elinde oyuncak olmak be like wax in someone's hands v.
(bir şeyin) kontrolü elinde olmak be on top of (something) v.
birinin elinde oyuncak olmak be played like a fiddle v.
elinde kozu olmak have an ace up your sleeve v.
elinde avantaj olarak kullanılacak bir şey olmak have an ace up your sleeve v.
elinde kozu olmak have a trick up your sleeve v.
elinde avantaj olarak kullanılacak bir şey olmak have a trick up your sleeve v.
(bir şeyin) elinde/ellerinde olmak be at the mercy of (something) v.
elinde kalmamak be fresh out of v.
(birinin) elinde oyuncak olmak be putty in (one's) hands v.
elinde olmak be on hand v.
(birinin) elinde oyuncak olmak be putty in (one's) hands v.
(birinin) elinde patlamak blow up in (one's) face v.
birinin elinde patlamak blow up in somebody's face v.
elinde patlamak blow up in face v.
elinde patlamak blow up in your face v.
elinde patlamak explode in your face v.
topu yakalayıp elinde tutmaya çalışmak bobble the ball v.
ipler elinde olmak call the shots/the tune v.
(bir şey yapmak) elinde olmamak can't help (doing something) v.
(bir şey yapmak) elinde olmamak can't help but (do something) v.
yapmak elinde olmamak can't help but do v.
elinde olmamak can't help it v.
bir şey elinde olmamak can't help something v.
(yapmak) elinde olmamak can't help (doing) something v.
elinde oyuncak olmak be made a cat's-paw v.
elinde olmamak couldn't help it v.
elinde güzel bir kitapla rahatça uzanmak curl up with a (good) book v.
elinde tuttuğuna değmek earn its keep v.
(birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak get (one) by the short hairs v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak get/have/hold the whip hand v.
(birine karşı) kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak get/have/hold the whip hand (over somebody) v.
elinde avucunda ne varsa vermek give the shirt off back v.
birinin/bir şeyin kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak take someone/something by the throat v.
(birini) elinde delillerle yakalamak have (one) bang to rights v.
birini elinde delillerle yakalamak have someone bang to rights v.
birini elinde delillerle yakalamak catch someone bang to rights [uk] v.
(birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak have (one) by the short and curlies v.
biri/bir şey elinde kalmak have someone or something on one's hands v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) turned round (one's) (little) finger v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) twisted round (one's) (little) finger v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) wound round (one's) (little) finger v.
(birini) elinde oyuncak etmek have (someone) wrapped round (one's) (little) finger v.
elinde (bir şeyi) olmamak (not) have something to your name v.
elinde (biri/bir şey aleyhine) delil olmak have a case (against someone or something) v.
elinde bir kozu olmak have an ace up your sleeve v.
elinde kozu olmak have an ace up your sleeve v.
elinde avantaj olarak kullanılacak bir şey olmak have an ace up your sleeve v.
elinde bir kozu olmak have a trick up your sleeve v.
elinde kozu olmak have a trick up your sleeve v.
elinde avantaj olarak kullanılacak bir şey olmak have a trick up your sleeve v.
elinde kozu olmak have got an ace up (one's) sleeve v.
(elinde) birini suçlayacak/suçlamak için hiçbir kanıtı olmamak have nothing on somebody v.
elinde birine karşı/birinin aleyhinde hiçbir şey olmamak have nothing on somebody v.
elinde (bir şey) olmak have on hands v.
elinde (bir şeyi) olmak have something to your name v.
(büyük bir uğraş sonrası) elinde bir sonuç olmak have something to show for something v.
(büyük bir uğraş sonrası) elinde bir sonuç olmamak have nothing to show for something v.
avantajı elinde bulundurmak have the whip hand v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak have the whip hand v.
avantajı elinde bulundurmak hold the whip hand v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak hold the whip hand v.
elinde zaman olmak have time on hands v.
elinde zaman olmak have time on your hands v.
elinde görünür bir sonuç olmak have to show for v.
(tüm) kozları elinde bulundurmak have/hold (all) the aces v.
(tüm) kozlar elinde olmak have/hold (all) the aces v.
(tüm) ipler elinde olmak have/hold (all) the aces v.
elinde bulundurmak hold in store v.
(birinin) dizginlerini elinde tutmak keep (one) on a tight leash v.
(birinin) dizginlerini elinde tutmak keep (someone) on a short leash v.
(bir şeyi) ilerisi için elinde tutmak keep (something) for another time/day/week v.
(birinin) yuları elinde olmak lead (one) (around) by the nose v.
(birinin) iplerini elinde tutmak lead (one) (around) by the nose v.
birinin yuları elinde olmak lead somebody by the nose v.
birinin ipleri/kontrolü elinde olmak lead somebody by the nose v.
bir şeyi elinde yapmak make something with your own fair hand v.
bir şeyi elinde yapmak make something by your own fair hand v.
birinin/bir şeyin elinde avucunda ne varsa almak milk somebody/something dry v.
birinin/bir şeyin elinde avucunda ne varsa almak suck somebody/something dry v.
bir şeyi elinde olmadan yapmak must needs do something v.
oyun süresi bitene kadar topu elinde tutmak run the clock out v.
(bir şeyi başarmak için) elinde ne var ne yok her şeyi vermek throw the kitchen sink v.
(birini) elinde oyuncak etmek turn (someone) round (one's) (little) finger v.
elinde bohçasıyla kalmak/dolanmak waltz matilda [australia] v.
(birini) elinde oyuncak etmek wrap (someone) round (one's) (little) finger v.
yetkiyi elinde toplamak pull strings v.
elinde tutmak pull strings v.
elinde oynatmak bear in hand v.
ipleri (birinin) elinde tied to (one's) apron strings adj.
ipleri (birinin) elinde tied to apron strings adj.
ipleri (birinin) elinde tied to someone's apron strings adj.
(elinde) kalmamış (henüz tükenmiş) fresh out adj.
(elinde) kalmamış (henüz tükenmiş) fresh out of adj.
(elinde) kalmamış (henüz tükenmiş) clean out of adj.
birinin elinde oyuncak olmuş putty in someone's hands adj.
elinde oyuncak olmuş wrapped around (one's) little finger adj.
elinde kukla olmuş wrapped around (one's) little finger adj.
(biri) elinde olsa hemen (bir şeyi yapacak) (one) would (do something) for two pins expr.
(birinin) elinde/yapması gereken çok iş var (one's) hands are full expr.
(birinin) elinde at (someone's) mercy expr.
(birinin/bir şeyin) elinde at the mercy of (someone or something) expr.
birinin elinde/eline at the mercy of someone expr.
birinin elinde/eline at someone's mercy expr.
birinin/bir şeyin elinde (olmak) (be) at the mercy of somebody/something expr.
birinin/bir şeyin elinde at the mercy of somebody/something expr.
elinde olsa (biri bir şey yapar) for two pins, (one) would (do something) [uk] expr.
(birinin) elinde in (one's) keeping expr.
birinin elinde in somebody's keeping expr.
elinde olmadan in spite of yourself expr.
(bir şeyi) elinde olmadan yapmak do something in spite of yourself expr.
senin elinde in your hands expr.
elinde (yapacak iş) on (one's) plate expr.
elinde (iş) on somebody's hands expr.
elinde yapması gereken (iş) on somebody's hands expr.
(birinin/bir şeyin) kontrolü elinde on top of (someone or something) expr.
(bir şeyin) kontrolü elinde on top of (something) expr.
elinde yapması gereken (iş) on your hands expr.
elinde (yapacak iş) on your plate [uk] expr.
(birinin) elinde oyuncak olmuş (like) putty in somebody's hands expr.
ipler kimin elinde? who wears the trousers? expr.
birinin/bir şeyin kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak grab someone/something by the throat
Speaking
elinde fazla şeker var mı? do you have any candy to spare? expr.
elinde ne var? what do you have in your hand? expr.
elinde kaç tane var? how many you got? expr.
senin elinde it's in your hands expr.
senin elinde it is up to you expr.
senin elinde it depends on you expr.
Trade/Economic
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş toxic bank n.
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş bad bank n.
bir şirketin yönetimini elinde tutan grup managing group n.
birkaç büyük firmanın pazarı ve fiyatları elinde tutması durumu oligopoly n.
bir veya birkaç şirketin denetimini elinde tutan şirket controlling company n.
ekonomik, sosyal ve siyasal gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu yönetim biçimi aristocracy n.
elinde tutan possessor n.
elinde bulundurma possession n.
gelir veya sermaye dağıtımı takdiri yetkisinin bazı durumlarda kurum yöneticilerinin elinde olduğu vakıf discretionary trust n.
fiilen elinde bulundurma possession in deed n.
hisse senetleri çok az sayıda yatırımcının elinde bulunan şirket close corporation n.
hisse senetleri çok az sayıda yatırımcının elinde bulunan şirket closed corporation n.
halkın elinde bol olan hisse senetleri large float n.
hisse senetleri birkaç kişinin elinde bulunan ve borsada alım satımı yapılmayan şirket close corporation n.
poliçeyi elinde bulunduran policy holder n.
senedi elinde bulunduran bond holder n.
senedi elinde bulundurana ödeme pay to bearer n.
sigorta poliçesini elinde bulunduranların mülkiyetindeki bir sigorta şirketi mutual insurance company n.
sermayenin az sayıdaki kişi veya işletme elinde toplanması concentration of capital n.
şirket tarafından çıkartılan ve şirket dışındaki kimselerin elinde bulunan hisse senetleri outstanding capital stock n.
şirketin elinde bulunan üçüncü şahıslara ait mallar ve kıymetler goods and values belonging to third parties held by the enterprise n.
üçüncü şahıslar tarafından elinde bulunan ancak risk ve menfaatleri şirkete ait olan mallar ve kıymetler goods and values held by third parties in their name but at risk to and for the benefit of the enterprise n.
esnafın bir eseri bedeli ödenene kadar elinde tutmasına izin veren ihtiyati haciz artisan's lien n.
mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk base fee [obsolete] n.
mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk base fee simple [obsolete] n.
yönetmelik uyarınca bir brokerin satmadan önce belirli süre elinde tutması gereken hisse senedi lockup n.
yönetmelik uyarınca bir brokerin satmadan önce belirli süre elinde tutması gereken hisse senedi lock-up n.
abd maliye bakanlığı'nın elinde tuttuğu altın fonu gold reserve n.
satılmayan varlıkları piyasa değeri arttıktan sonra elinde tutan komisyoncu stale bull n.
satılmamış emtiaları fiyat artışı sonrası elinde tutan komisyoncu stale bull n.
belirli bir tarihte tüm hissedarların elinde olan tahvil stock of record n.
piyasayı elinde tutmak hold the market v.
vadesi dolana kadar elinde tutmak hold to maturity v.
(fiyat artışı beklentisi ile) elinde emtia tutan long adj.
Law
sanığın toprağın kullanım hakkını elinde tutmadığını iddia etmesi nontenure n.
arazi gelirlerine sahip olma hakkını elinde bulunduran kimse pernor of profits n.
elinde bulunduran occupant n.
hırsızın elinde yakalanan çaldığı eşya mainour n.
mülkiyeti elinde bulundurma retention of title n.
başkasına hediye verilmiş mülkün kontrolünü vasiyetname ile elinde tutan kimse fideicommissary n.
ingiltere'nin erken dönemlerinde teamül hukuku ile elinde bulundurduğu toprak folkland n.
(medeni hukuk) tarafsız bir yedieminin davaya konu olan mülkü elinde tutup ait olduğuna hükmedilen tarafa iade etmeyi kabul ettiği teminat türü sequestration n.
elinde tutmak have v.
elinde bulundurmak hold v.
zilyet sıfatıyla elinde bulundurmak hold v.
elinde miras toprak bulunduran infeft adj.
mülkiyet hakkı elinde olarak imprescriptibly adv.
Politics
halkın elinde bulundurduğu egemenlik popular sovereignty n.
idare yetkisinin yedi kişinin elinde olduğu yönetim sistemi heptarchy n.
proleteryanın iktidara gelmesini engelleyen ya da iktidarı elinde tutan sınıf class enemy n.
yönetimin belli bir elit grubun elinde olması durumu anocracy n.
1911 -1948 yılları arasında çin'de ve 1948'den bu yana tayvan'da hakimiyeti elinde bulunduran bir siyasi parti kuomintang n.
sayısal çoğunluğu elinde tutan grubun iktidarda olduğu yönetim biçimi arithmocracy n.
gücün yazılı basının elinde olduğu sistem papyrocracy n.
Institutes
formula 1 yarışlarının tanıtımından sorumlu olup yasal ticari haklarını elinde bulunduran şirketler grubu foh (formula one holdings) abrev.
Insurance
sigortacının poliçe kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek için elinde bulundurduğu fonlar policy reserves n.
Advertising
(elinde sigara tutan) ahşap kızılderili heykeli cigar-store indian n.
Technical
elinde bulundurmak retain v.
Pathology
elinde gut hastalığı olan chiragrical adj.
Agriculture
açıkta tozlanan ve bir bölgeye adapte olmuş, yerel halkın elinde bulundurduğu tohum heirloom n.
Social Sciences
toplumun varlıklı ve eğitimli insanlardan oluşan ve ekonomik gücü elinde bulunduran üst tabakası overclass n.
History
almanlarda ormanların sorumluluğunu elinde bulunduran üst sınıftan soylu kişi waldgrave n.
ormanların sorumluluğunu elinde bulunduran soylu kimse wildgrave n.
(feodal sistemde) kiracının elinde olan feodary adj.
vasalın elinde bulunan feodary adj.
Religious
yıkılmış bir manastırda başrahip unvanını elinde tutan kimse titular abbot n.
yönetimin kilisenin elinde olması ecclesiarchy n.
hazreti isa'nın tanrı'nın sağ elinde oturması session n.
Sport
bonservisi elinde olan oyuncu ile mevcut kulübünden habersiz temas kurulması tapping up n.
bonservisi elinde olan oyuncu free agent n.
bonservisi elinde olan oyuncu free agent n.
rekoru elinde tutmak hold a record v.
oyun süresi bitene kadar topu/buz hokeyi topunu elinde tutmak kill v.
oyun süresi bitene kadar topu/buz hokeyi topunu elinde tutmak run down v.
oyun süresi bitene kadar topu/buz hokeyi topunu elinde tutmak run out the clock v.
bonservisi elinde on waivers expr.
Basketball
bonservisi elinde olan oyuncu free agent n.
dört hücum oyuncusunun sahanın bir tarafına toplanıp elinde top olan oyuncuya hareket edecek boş alan bırakması clear out n.
elinde top olan oyuncunun, topu bir elinden ötekine dribbling yaparak alması dribbling yaparken el değiştirme crossover drıbble n.
Football
bonservisi elinde olan oyuncu free agent n.
(savunmanın dağılması sonrasında) oyun kurucunun elinde topla koşması scramble n.
(savunmanın dağılması sonrasında) elinde topla koşan oyun kurucu scrambler n.
Card
her oyuncunun elinde sadece iki kart bulunan bir tür poker two-card poker n.
briç elinde yüksek kartların yanı sıra ara kartlardaki güçlülük body n.
(pokerde) başlangıç elinde farklı kağıt türlerinden olan papaz ve kıza sahip olma mixed marriage n.
bir çeşit iskambil oyununda oyuncunun elinde kağıt kalmama durumu go n.
oyuncunun partnerine elinde bazı kartlar bulunduğunu veya belirli bir tarzda oynamayı istediğini belirten oynayış biçimi signal n.
elinde bulunmadığı için mevcut takımla aynı türden bir kart oynayamamak renounce v.
(destenin) önemli kartlarını elinde tutmak command v.
(briçte) elinde daha yüksek kart varken daha düşük kartı oynamak duck v.
(pokerde) flop öncesi hakimiyeti elinde bulundurup flop sonrasında teklif vermek continue v.
elinde kart olmayan blank adj.
Latin
başkası namına elinde bulundurma niyeti animus rem alteri habendi n.
Archaic
sıkıca elinde tutmak gripe v.
elinde bulundurmak owe v.
Slang
elinde uyuşturucu olmak holding v.
elinde avucunda kalmamak not have a pot to pee in [us] v.
elinde avucunda kalmamak not have a pot to piss in [us] v.
British Slang
(kadın için söylenir) ipleri elinde tutmak wear the trousers v.
Modern Slang
önünde bateri elinde baget olmadan hayali bir bateriyi çalıyormuş gibi yapma air drumming n.