formda - Turkish English Dictionary
History

formda



Meanings of "formda" in English Turkish Dictionary : 10 result(s)

Turkish English
General
formda in form adj.
formda in trim adj.
formda in good shape adj.
formda fit adj.
formda physically-fit adj.
formda on form adv.
formda at concert pitch adv.
Idioms
formda in fine feather expr.
Slang
formda piff [uk] adj.
formda in rare form expr.

Meanings of "formda" with other terms in English Turkish Dictionary : 104 result(s)

Turkish English
Common Usage
formda olma fitness n.
General
bedenen formda olma fitness n.
formda olma fitness n.
fiziki formda görünme materialization n.
fiziki formda görünme materialisation n.
genellikle kürk veya sahte kürkten yapılan dikdörtgen formda, siperliksiz ve katlanabilir şapka cossack hat n.
kusursuz formda inci paragon n.
sıvı formda sentetik rezin veya plastik sirup n.
sıvı formda sentetik plastik syrup n.
formda olmak be in good shape v.
formda olmak be on form v.
formda olmak be in shape for v.
formda olmak be in practice v.
formda kalmak keep in form v.
formda olmamak be out of shape v.
formda olmak be in shape v.
formda olmamak be out of practice v.
formda kalmak keep in shape v.
formda kalmak stay in shape v.
çok formda olmak be in great shape v.
formda olmak be in good shape v.
farklı formda yazmak rewrite v.
kalıcı bir formda bırakmak commit v.
(harf) belirli bir formda basılmak pull v.
sabit formda korumak fossilise v.
sabit formda korumak fossilize v.
nispeten kalıcı ve değişmez formda muhafaza etmek freeze v.
bir sıvıyı sprey formda boşaltmak spray v.
bedenen formda olan fit adj.
formda olan fit adj.
tek bir formda uniformed adj.
farklı ve yeni bir formda sunulan redux adj.
bedensel formda olan embodied adj.
daha formda better adj.
farklı formda olan polytypic adj.
bedeni formda olan feat-bodied adj.
alışılmamış formda olan freeform adj.
kapalı yapıda/formda in closed form adv.
Phrasals
(bir şeyi başka bir formda) ifade etmek translate (something) to (something) v.
Idioms
formda vücut beach body n.
formda olmak keep fit v.
kendini formda tutmak keep oneself fit and trim v.
kendini formda tutmak keep oneself in trim v.
kendini formda hissetmek feel fit v.
formda kalmak keep in good shape v.
formda olmak be in good condition v.
formda olmak be in good shape v.
formda olmamak be in bad shape v.
formda olmak be in trim v.
formda olmak be on game v.
formda olma be in trim v.
formda kalmak keep in trim v.
sağlıklı ve formda fit and trim adj.
zayıf ve fit/formda fit and trim adj.
formda değil off game adj.
fiziksel olarak formda in training adv.
Speaking
formda kalmak stay fit v.
Law
anglo-amerikan hukukunda bazı anlaşmaların yazılı formda yapılması gerektiğini öngören kural statute of frauds n.
Technical
dört farklı formda kristalleşme özelliği tetramorphism n.
Computer
görüntü ekranında veya basılı formda inç kare başına düşen büyük miktarda bilgi high-resolution n.
işaretlerin makinece okunabilir formda depolanabildiği optik bir cihazla okunması optical mark reading n.
düz levhası üzerine konan suretleri elektronik tarayarak dijital formda depolayabilen bilgisayar kontrollü cihaz flatbed scanner n.
düz levhası üzerine konan suretleri elektronik tarayarak dijital formda depolayabilen bilgisayar kontrollü cihaz flat-bed scanner n.
Marine
loblu veya parmaksı formda olan sekiz dokunaçlı yumuşak bir mercan dead-man's-fingers (alcyonium digitatum) n.
loblu veya parmaksı formda olan sekiz dokunaçlı yumuşak bir mercan dead–man's–fingers (alcyonium digitatum) n.
Mining
bakır ve demir sülfitinden oluşan tetragonal kristal formda sarı bir mineral chalcopyrite n.
kristal formda bulunan bir mineral sagenite n.
mineral formda potasyum klorür sylvin n.
mineral formda potasyum klorür sylvite n.
kısa formda brachytypous adj.
Medical
buhar formda kullanım için tasarlanmış tıbbi madde vapor n.
buhar formda kullanım için tasarlanmış tıbbi madde vapour n.
Pathology
kırmızı kan hücrelerinin normalden daha küçük ve küresel formda olduğu ve genellikle konjenital hemolitik sarılığa eşlik eden ırsi bir anemi spherocytosis n.
Pharmaceutics
grip tedavisi için inhalant formda kullanılan antiviral bir ilaç zanamivir n.
peptik ülser tedavisinde kullanılan tablet formda bir ilaç sucralfate n.
Gastronomy
yuvarlak formda hazırlanmış ve içi uygun malzemeyle doldurulabilen yiyecek turban n.
Chemistry
saf formda gümüş-beyaz renkte olan manyetik ve metalik bir element iron n.
mannozun indirgenmesi ile optik olarak izomerik üç formda elde edilen, altı adet hidroksil grubu içeren kristalli hafif tatlı bir alkol manna sugar n.
etilen serisinden olan yanıcı ve renksiz sıvı formda bir dizi metamerik hidrokarbon octene n.
etilen serisinden olan yanıcı ve renksiz sıvı formda bir dizi metamerik hidrokarbon octylene n.
ağaçsı formda kristal oluşumu vegetation of salts n.
bileşiğin en az iki farklı formda kristalleşmesi polymorphism n.
bitkilerden veya deniz hayvanlarından elde edilen sıvı formda yağ fatty oil n.
(tamamen hidrojenleşmiş formda) halkalı baz anlamına gelen son ek -idine suf.
(tamamen hidrojenleşmiş formda) siklik baz anlamına gelen son ek -idine suf.
Biology
bitki veya hayvanın yaşam döngüsü boyunca birden fazla farklı formda bulunması pleomorphy n.
Biochemistry
oksitlenmiş hemden üretilen kırmızı-kahverengi veya mavi-siyah renkli kristalli formda bir tuz hem in n.
Marine Biology
tatlı sularda bulunan uzun ince silindirik formda bir halkalı solucan cinsi polygordius n.
Literature
izlenimlerin, düşüncelerin edebi formda tutulmuş kayıtları notes n.
17. yüzyılda abraham cowley tarafından yaygınlaştırılmış bir formda yazılmış şiir pindaric n.
17. yüzyılda abraham cowley tarafından yaygınlaştırılmış bir formda yazılmış şiir pindaric ode n.
17. yüzyılda abraham cowley tarafından yaygınlaştırılmış bir formda yazılmış şiir pindarick n.
Linguistics
konuşma seslerinin tutarlı bir grafik formda (alfabe vasıtasıyla) gösterimi alphabetism n.
masora alimlerinin metinlerindeki gibi (ortografik veya gramatik olarak eksiksiz formda) olan plene adj.
History
vietnam savaşı'nda güneydoğu asya üzerinde biyolojik silah olarak kullanıldığı düşünülen ancak sonradan polen yüklü arı dışkısı olduğu anlaşılan sarı renkli toz formda bir madde yellow rain n.
Geology
minerallerin üç farklı kristal formda bulunması trimorphism n.
dağınık formda ara tip amfibol içeren subhornblendic adj.
Sport
formda olmak be in form v.
formda kalmak keep fit v.
formda olmak be in fit condition v.
Music
17. yüzyıl fransız müziğinde iki parçalı müzikal formda yazılmış parçaların ikinci kısımları reprise n.
Slang
dört doz sıvı formda lsd windowpane n.
formda kalma mücadelesi battle of the bulge n.
(tablet formda) bir doz rohypnol roofie n.