gelecekte - Turkish English Dictionary
History

gelecekte



Meanings of "gelecekte" in English Turkish Dictionary : 25 result(s)

Turkish English
General
gelecekte evermore adj.
gelecekte in the time to come adv.
gelecekte hereinafter adv.
gelecekte hereafter adv.
gelecekte in the future adv.
gelecekte in after days adv.
gelecekte in times to come adv.
gelecekte in future adv.
gelecekte some day adv.
gelecekte down the line adv.
gelecekte tomorrow adv.
gelecekte hence adv.
gelecekte off adv.
gelecekte moving forward adv.
gelecekte syne [scotland] adv.
Phrases
gelecekte in the long view expr.
Idioms
gelecekte further down the road adv.
gelecekte down the track expr.
gelecekte down the pike expr.
gelecekte further along the road expr.
gelecekte further along/down the road expr.
Law
gelecekte herein after expr.
Botanic
gelecekte everlasting pea n.
Archaic
gelecekte once adv.
gelecekte hereafterward adv.

Meanings of "gelecekte" with other terms in English Turkish Dictionary : 139 result(s)

Turkish English
General
gelecekte olacak şey future n.
tahmininde bulunma (gelecekte bir şey olacağı) prognostication n.
gelecekte yararı dokunacak bir başarı a feather in your cap n.
yakın gelecekte foreseeable future n.
gelecekte kullanmak için ayırma keeping n.
duyusal algıları kullanmadan gelecekte yaşanacak olayları bilme telegnosis n.
gelecekte kullanılmak için saklanan kaynak bank n.
gelecekte belirsiz bir zaman mañana n.
gelecekte kusursuz barış ve mutluluğun sağlanacağı inancı millenarianism n.
gelecekte ekilmek için kesilmeyen ağaç holdover n.
(bir şeyin) gelecekte gerçekleşme ihtimali lookout [uk] n.
(bir şeyin) gelecekte gerçekleşme ihtimali look-out [uk] n.
gelecekte bir zaman by-and-by n.
gelecekte bir olay by-and-by n.
yakın gelecekte offing n.
gelecekte ekilmek için kesilmeyen ağaç holdover n.
gelecekte kullanışlı olacağı düşünülen şey pregnant [obsolete] n.
gelecekte başarıyı yakalayacak şey pregnant [obsolete] n.
gelecekte var olacak insan superman n.
tahmininde bulunmak (gelecekte bir şey olacağı) prognosticate v.
gelecekte ne olacağı hakkında çok düşünmek think ahead v.
gelecekte kullanmak üzere saklamak bank v.
(kaynağı) gelecekte kullanmak üzere toplamak harvest v.
gelecekte geçmek set in the future v.
gelecekte olmak lie v.
gelecekte olabilecek değişikliklerden etkilenmeyen future-proof adj.
yakın gelecekte nearer adj.
gelecekte belirli bir pozisyonda olacak in line adj.
çürümesi veya bozulması önlenip gelecekte kullanım için hazırlanmış olan preserved adj.
yakın gelecekte in the immediate future adv.
yakın gelecekte in the near future adv.
yakın bir gelecekte in a close future adv.
yakın gelecekte near term adv.
gelecekte bir gün/zaman down the line adv.
yakın gelecekte nearhand adv.
gelecekte belirsiz bir zamanda one-day adv.
gelecekte kullanılmak üzere forward adv.
Phrasals
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak stack away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak hive away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak lay in v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak salt away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak store something away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak store away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak stash away v.
ileride/gelecekte olacakları göstermek (kitap, tv programı, film) flash forward v.
(özellikle gelecekte) hatırlanmak go down v.
ileride/gelecekte olacakları tahmin etmek see ahead v.
Phrases
gelecekte çok yaygınlaşacak olan şey the wave of the future n.
gelecekte olmak istediğim meslek my future occupation n.
gelecekte olmak istediğim meslek my future profession n.
gelecekte yapmak istediğim meslek my future occupation n.
gelecekte yapmak istediğim melsek my future profession expr.
(gelecekte) uzunca bir süre for a long time to come expr.
gelecekte başarılı olması muhtemel (someone or something) promises well expr.
çok uzak olmayan bir gelecekte in the not-too-distant future expr.
yakın gelecekte in the not-too-distant future expr.
Colloquial
gelecekte olacak olayları tahmin eden kimse prophet n.
gelecekte/ileride pişman olmak live to regret it v.
gelecekte (bir şey) olmak be a (something) in the making v.
gelecekte/yakında down the road expr.
gelecekte ne olursa olsun come what may expr.
kimse gelecekte ne olacağını bilemez nobody knows what will happen in the future expr.
çok uzak olmayan bir gelecekte in the not too distant future expr.
yakın gelecekte in the not too distant future expr.
Idioms
gelecekte olacak olaylar coming events n.
gelecekte olacakların müjdecisi a harbinger of things to come n.
gelecekte olacakların habercisi/bir işareti a portent of things to come n.
gelecekte popüler olacak şeylerin bir işareti/habercisi a portent of things to come n.
gelecekte olacakların işareti a sign of things to come [cliché] n.
gelecekte olacak can sıkıcı bir olayı görmek see the handwriting on the wall v.
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak take the longer view v.
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak take the long view v.
gelecekte olacak can sıkıcı bir olayı görmek read the handwriting on the wall v.
gelecekte büyük önem arz edecek şekilde belirmek loom large on the horizon v.
gelecekte olacak can sıkıcı bir olayı görmek see the writing on the wall v.
kendini gelecekte canlandırmak project yourself into the future v.
(gelecekte olabileceklere) işaret etmek point the way v.
gelecekte yapacaklarının sinyalini vermek put down a marker v.
(birinin) gelecekte onu bekleyen bir şeyi olmak have something in store (for someone) v.
gelecekte de etkileri devam etmek cast a long shadow v.
ileride/gelecekte (birini) beklemek lie in store v.
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade the best is yet to be expr.
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade the best is yet to come expr.
yakın gelecekte for the foreseeable future expr.
yakın gelecekte in the foreseeable future expr.
Speaking
gelecekte kendini nerede görüyorsun? what do you see for yourself in the future? expr.
gelecekte ne yapmak istiyorsun? what do you want to do in the future? expr.
gelecekte fizyoterapist olmak istiyorum I want to be a physiotherapist in the future expr.
Trade/Economic
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme forward contract n.
bir malın gelecekte teslimi için müşterilerce önceden ödenen avans production payment n.
cari masraflar için gelecekte toplanacak vergileri karşılık göstererek borç alma anticipatory borrowing n.
gelecekte teslim koşuluyla satış sale for future delivery n.
gelecekte teslim vadeli döviz piyasası future exchange market n.
gelecekte teslim kambiyo senedi satın alma ya da satma forward exchange n.
gelecekte teslim döviz satınalma ya da satma işlemi forward exchange transaction n.
gelecekte teslim mal sözleşmesi commodity futures n.
gelecekte teslim mallar üzerinde işlemler yapılan borsa futures exchange n.
gelecekte teslim döviz işlemi forward exchange transaction n.
gelecekte teslim edilecek malın belirli fiyattan alım ve satımı ile ilgili sözleşme futures contract n.
gelecekte teslim döviz sözleşmesi futures contract n.
gelecekte teslim dövizler futures n.
gelecekte teslim future delivery n.
gelecekte teslim kayıtlı sözleşme futures contract n.
gelecekte teslim döviz piyasası forward market n.
gelecekte teslim döviz alım ve satımı yapılan piyasa forward market n.
gelecekte gerçekleşmesi beklenen maliyet anticipated cost n.
gelecekte teslim satınalma forward buying n.
gelecekte teslim döviz kuru forward exchange rate n.
gelecekte başlayan opsiyonlar forward start options n.
gelecekte teslim döviz işlemi future transaction n.
gelecekte teslim mal sözleşmesi işlemleri commodity futures n.
gelecekte dağıtılacak temettü için verilen ve piyasada alınıp satılabilen senet script dividend n.
gelecekte teslim döviz satışı forward sale n.
gelecekte teslim edilmek üzere satın alma forward buying n.
tahvili çıkaran tarafından gelecekte saptanacak bir malın satış sözleşmesi call provision n.
gelecekte elde edilecek gelirin şimdiki değerini hesaplamak capitalize v.
gelecekte elde edilecek gelirin şimdiki değerini hesaplamak capitalise v.
gelecekte elde edilecek gelirin şimdiki değerini teminatın üzerinde hesaplamak overcapitalize v.
gelecekte elde edilecek gelirin şimdiki değerini teminatın üzerinde hesaplamak overcapitalise v.
gelecekte belirli bir vakitte ödenebilen time adj.
gelecekte ifa edilecek executory adj.
Law
gelecekte sağlanacak gelir üzerine konulmuş tasarruf yasağı restraint on anticipation n.
hükümleri gelecekte bir tarihte geçerli olacak olan kira sözleşmesi reversionary lease n.
Politics
gelecekte teslim forward adj.
Industry
kesim, işleme ve perakendecilere dağıtım ayakları bulunan, gelecekte satılmak üzere etin ambalajlandığı toptancılık meat-packing business n.
Advertising
(gelecekte yayınlanacak programı televizyon veya radyoda) kısa reklamlarla duyurmak trail v.
Computer
gelecekte kullanım future use n.
Transportation
borda ve yük koruma tahtalarıyla kapatılıp gelecekte kullanılmak üzere ambarların altında muhafaza edilen gemi kargosu flatted cargo n.
Mining
madenin ya doğrudan kullanılmak ya da gelecekte işlenmek üzere mekanik olarak hazırlanması mineral dressing n.
Medical
gelecekte kardiyak olaylar açısından yüksek risk altında olan hastalar patients at high risk of future cardiac events n.
Psychology
telepatik bir etki veya sempatik titreşim yoluyla, bir olay veya eylemin gelecekte benzer olay veya eylemlere neden olabileceği düşüncesi morphic resonance n.
Biology
yakın gelecekte "nesli tükenmekte" olarak sınıflandırılabilecek vulnerable adj.
Linguistics
gelecekte bitmişlik future perfect n.
Religious
gelecekte kurtarıcı olarak dünyaya gelecek olan buda maitreya [sanskrit] n.
st. mark's eve gününde genç kızların gelecekte evlenecekleri kişiyi öğrenmek amacıyla hiç konuşmadan yaptıkları kek dumb cake n.
Military
gelecekte kullanılabilecek kuvvet contingency force n.
nato üyesi olmayan ve gelecekte potansiyel düşman konumunda olan ve o ülke toprakları üzerinde veya uluslararası hava sahasında uçan uçak zombie n.
yabancı kuvvet tarafından yakın gelecekte gerçekleşecek güç kullanım tehdidi hostile intent n.
Theatre
karakter gelecekte olacakları bilmezken seyircinin bilmesi dramatic irony n.