kenarında - Turkish English Dictionary
History

kenarında



Meanings of "kenarında" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
General
kenarında on adv.
kenarında along with adv.
kenarında along adv.
kenarında by prep.
kenarında along prep.
Phrases
kenarında on the margin of expr.
Colloquial
kenarında on edge adj.

Meanings of "kenarında" with other terms in English Turkish Dictionary : 152 result(s)

Turkish English
General
göl kenarında konumlandırılmış liman şehri lakeport n.
su kenarında arsa waterfront n.
kabinli bina (plaj/göl vb kenarında) bathhouse n.
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol layby n.
yol kenarında han vb bir işletme roadhouse n.
erkeklerde kulakların kenarında yüze doğru büyüyen saç sideburn n.
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol lay-by n.
göl kenarında ev lakefront house n.
yüzme havuzu ya da deniz kenarında güneşten korunmak ya da giyinmek için kullanılan kabin cabana n.
genellikle kalkanın sağ üst kenarında bulunan kare ya da dikdörtgen bölüm canton n.
erkeklerin bıyıklarının değmesini önlemek için kenarında çubuk bulunan içki kadehi mustache cup n.
nehir kenarında yaşayan kimse riparial n.
madeni paranın kenarında noktalardan oluşan halka graining [obsolete] n.
bovling pistlerinin kenarında atılan topların düştüğü çukur gutter n.
tekerlek kenarında aşınma runout n.
deniz kenarında yaşayan kimse paralian n.
yol kenarında bulunan kafe buvette n.
üçgen çatı veya kule kenarında kullanılan kavisli ve kıvrık yaprak şeklindeki süs crotchet n.
(mobilya kenarında) inci süsleme pearl n.
(armacılık) bir yüzeyin kenarında sınır oluşturacak şekilde düzenlenmiş çok sayıda küçük arma orle n.
yerleşimlerin kenarında yaşayan köpek pye-dog n.
(kamyoncuların uğradığı) yol kenarında yer alan kafe pull in [uk] n.
şapka kenarında şerit screed [dialect] [uk] n.
deniz kenarında bulunan arazi sea marge n.
kıyı kenarında duran kaya parçası shore boulder n.
armalı kalkanın her bir kenarında yer alan desen supporter n.
kenarında bulunmak fringe v.
uçurumun kenarında olmak be under risk v.
uçurumun kenarında olmak be on the edge of a cliff v.
birini otoyol kenarında bırakmak leave someone on the side of the highway v.
birini yolun kenarında bulmak find someone by the side of the road v.
deniz kenarında yaşamak live by the sea v.
yol kenarında dilenmek beg on the roadside v.
kenarında boşluk bırakmak margin v.
(madeni para) kenarında oluk açmak mill v.
nehir kenarında yürümek walk along the river v.
su kenarında biten waterside adj.
yol kenarında hedge adj.
havuz kenarında bulunan poolside adj.
deniz kenarında yer alan sea-bordering adj.
deniz kenarında inşa edilmiş sea-built adj.
sahil kenarında bulunan shory adj.
uçurumun kenarında on the verge of a cliff adv.
uçurumun kenarında at the edge of the abyss adv.
yol kenarında by the wayside adv.
ring kenarında at the ringside adv.
geminin kenarında overside adv.
havuz kenarında poolside adv.
iç kenarında inside prep.
Colloquial
deniz kenarında insan kaynama beach spreading n.
bir şeyin kendi kenarında on edge adj.
yolun kenarında by the side of the road expr.
Idioms
uçurumun kenarında olmak go down for the third time v.
uçurumun kenarında olmak be on the brink of the abyss v.
uçurumun kenarında dans etmek dance on the razor's edge v.
uçurumun kenarında olmak be on the rocks v.
uçurum kenarında between wind and water adv.
(birinin) aklının bir kenarında at the back of (one's) mind expr.
aklının bir kenarında at/in the back of your mind expr.
uçurumun kenarında on the razor's edge expr.
Law
yol kenarında mülkü olan kimse frontager n.
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma curb crawling n.
(arazi hukukunda) nehir kenarında arazisi bulunan kimse riparian n.
(arazi hukukunda) nehir kenarında arazisi bulunan kimse riparial n.
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin balıkçılık, sulama gibi hususlarda sahip olduğu hukuki hak riparian right n.
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin balıkçılık, sulama gibi hususlarda sahip olduğu hukuki haklarına ait veya ilişkin riparian adj.
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin yararlandığı (hak) riparian adj.
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin balıkçılık, sulama gibi hususlarda sahip olduğu hukuki haklarına ait veya ilişkin riparial adj.
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin yararlandığı (hak) riparial adj.
Tourism
yol kenarında ayı izleyen turistlerin yarattığı trafik sıkışıklığı bear jam n.
Technical
alt kenarında kesici dişler olan testere crown saw n.
benzer şekilli bir tahtaya sıkı sıkı oturması için bir kenarında oluk, diğer kenarında ise dil bulunan bir tahta matched board n.
yük vagonunun kenarında tampon işlevi gören iki bloktan her biri dead block n.
yüzükte süsleme kenarında yer alan bölüm shoulder n.
kenarında kabartmalı noktalar olan engrailed adj.
Computer
yazıcının baskı levhası üzerinde olup kağıdın kenarında delik açmaya yarayan deliciler pin n.
Architecture
üçgen çatı veya kule kenarında kullanılan kavisli ve kıvrık yaprak şeklindeki süs crocket n.
(kare veya çok köşeli düzlem kenarında) destekleyici unsur pendentive n.
Furniture
(masa veya raf kenarında) küçük süs bariyeri gallery n.
Automotive
yol kenarında bulunan kafe pull-up [uk] n.
Traffic
sürücülerin erişebilmesi için otoyol kenarında olan wayside adj.
yol kenarında olan roadside adj.
yol kenarında bulunan roadside adj.
Marine
deniz kenarında sayfiye yeri geliştirme kavramı seashore resort development concept n.
(güvertenin kenarında) su tutucu kanal spurn-water n.
denizde veya deniz kenarında üretilen marigenous adj.
denizde veya deniz kenarında üretilmiş marigenous adj.
Mining
galeri kenarında yer alan sert kömür rib n.
Medical
kateter kenarında sızdırma marginal leakage of the catheter n.
Anatomy
yeni çıkmış bir kesici dişin keskin kenarında bulunan üç yuvarlak çıkıntıdan biri mamelon n.
notokord kenarında yer alan parachordal adj.
sırt ipliğinin kenarında bulunan parachordal adj.
Dermatology
sakız çiğneyen çocukların dudaklarının kenarında görülen bir alerjik dermatit bubble gum dermatitis n.
Veterinary
at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm coronary cushion n.
at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm coronary band n.
at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm coronary ring n.
Chemistry
pencere veya kapı kenarında yer alan parlak taş parçası rybat [scotland] n.
Marine Biology
genellikle deniz kenarında bulunan, zaman zaman tuzlu veya tatlı suda da görülebilen bir salyangoz cinsi truncatella n.
denizanasının şemsiye kısmının kenarında ışınsal kanalları birbirine bağlayan dairesel kanal ring canal n.
vücut kenarında solungaçları olan cyclobranchiate adj.
Zoology
nehir kenarında yaşayan canlı amnicolist n.
ön ayağın iç kenarında yer alan fazladan başparmağı prepollent n.
(böcek anteni) göz kenarında bulunan inocular adj.
Botanic
yaprağın kenarında oluşan küçük girintiler tooth n.
sahil otu gibi deniz kenarında yetişen çeşitli çimlere verilen ad matweed n.
deniz kenarında yetişen bir çim ammophila arenaria n.
deniz kenarında yetişen bir çim spartina stricta n.
deniz kenarında yetişen bir çim lygeum spartum n.
deniz kenarında yetişen bir kantaron seaside centaury n.
yaprakçık kenarında yer alan ikincil kulakçık stipel n.
sapın kenarında bulunup üçgen biçimli olan deltoid adj.
çiçeğin kenarında bulunan inferior adj.
Agriculture
tarlanın kenarında veya bitiminde yer alan genellikle ekili olmayan arazi şeridi turnrow n.
Breeding
at nalının kenarında yer alan yukarı yönlü çıkıntı toe clip n.
Fishery
ringa balığı avında denizdeki balıkçıya balık sürüsünün ne taraftan geçtiğini bildirmek için uçurumun kenarında duran kimse huer n.
ığrıbın kenarında bulunan ve ağın gözlerinin bağlandığı ip veya halat seaming n.
Religious
metnin kenarında kısa açıklamaların ve paralel bölümlere atıfların yer aldığı incil reference bible n.
Environment
deniz kenarında dalga etkisiyle oluşan yataya yakın dolgu berm, natural n.
yol kenarında bitki ekilmiş şerit şeklinde bölge verge n.
nehir kenarında yaşayan riparial adj.
nehir kenarında bulunan riparial adj.
nehir kenarında yetişen riverine adj.
nehir kenarında yaşayan riverine adj.
Geography
göl kenarında bulunan arazi lakefront n.
(mesa veya kanyon kenarında) uçurum, sırt ve yarıklardan oluşan çizgi breaks n.
grasmere gölü kenarında yer alan bir köy grasmere n.
deniz kenarında yer alan kumul sandhill n.
nehir veya deniz kenarında çamur birikintisi sleech n.
ırmak kenarında yetişen riparial adj.
kıyı kenarında yer alan longshore adj.
Military
siperin ön kenarında top adv.
Sport
(pota, golf deliği) içine düşmeden kenarında yuvarlanmak rim v.
ring kenarında ringside adj.
arena kenarında ringside adj.
Football
maç sırasında saha kenarında teknik direktörlere, antrenörlere ve yedek oyunculara ayrılmış alan technical area n.
(amerikan futbolunda) hücum hattının dış kenarında oynayan hücum oyuncusu wo (wideout) abrev.
Baseball
kale kenarında duran saha oyuncusu baseman n.
kale kenarında duran saha oyuncusu plateman [rare] n.
Theatre
(antik yunan veya roma tiyatrosunda) sahne kenarında yer alan kanat parascenium n.
sahne kenarında yer alan üstü kapalı oturma alanı side box n.
sahne kenarında yer alan üstü kapalı oturma alanı side-box n.
Bookbindery
katlama sırasında kitapların üst kenarında oluşan kıvrım buckle n.
kenarında bulunan delikler sayesinde dikişsiz cilt kabına takılıp çıkarılabilen yazı kağıdı looseleaf paper n.
Archaic
kalay levha kaplandıktan sonra kenarında kalan ince kalay çıkıntısı list n.
Reptiles
suda veya su kenarında yaşayan güçlü çeneli, kafası geniş, ısırmaya yatkın bir kaplumbağa common snapping turtle (chelydra serpentina) n.
suda veya su kenarında yaşayan güçlü çeneli, kafası geniş, ısırmaya yatkın bir kaplumbağa snapper n.
Entomology
bazı pulkanatlı böceklerde arka kanadın ön kenarında bulunan, ön kanattaki retinakulum ile kenetlenen tüy grubu tendon n.
böcek kanadının kenarında meydana gelen kalın leke pterostigma n.
Slang
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunan kimse kerb crawler n.
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma kerb crawling n.
tamire getirilen arabayı duvar kenarında yatırıp tamir etmeden geri verme wall job n.
tamire götürülüp duvar kenarında yatıp tamir edilmeden geri verilen araba wall job n.