kendisine - Turkish English Dictionary
History

kendisine



Meanings of "kendisine" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
kendisine unto prep.
kendisine herself pron.

Meanings of "kendisine" with other terms in English Turkish Dictionary : 168 result(s)

Turkish English
General
kendisine kargo gönderilen kimse addressee n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması clerambault's syndrome n.
on dört şubatta kendisine kart gönderilen veya hediye verilen sevgili valentine n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması erotomania n.
kendisine mal gönderilen consignee n.
kendisine vaadde bulunulan kişi promisee n.
kendisine dokunulmasına izin veren kimse toucher n.
kendisine kur yapılan kimse mash n.
farklı şekiller veya tasarımlar oluşturmak için kendisine benzeyen başkalarıyla birleştirilebilen veya değiştirilebilen kendine yeter öğe modular n.
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü gantlet n.
kendisine bir şey takdim edilen kimse presentee n.
birinin kendisine yaptığı yardım self-charity [obsolete] n.
birinin kendisine duyduğu sevgi self-charity n.
bireyin kendisine çektirdiği ıstırap self-torment n.
bireyin kendisine çektirdiği ıstırap self-torture n.
bireyin kendisine yaptığı yanlış self-wrong n.
birinin varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek take someone for granted v.
kendisine ait olmak belong to one v.
söz ve müziği kendisine ait olmak be written and composed by himself v.
kendisine saygı duymak respect oneself v.
kendisine saygısı olmak respect oneself v.
kendisine tahsis edilen/verilen alan/bölge içerisinde/dahilinde yaşamak live within one's assigned area v.
kendisine çekmek call v.
(kendisine bir şey)müstahak olmak deserve v.
(kişinin kendisine) en yakın ownmost adj.
kişinin kendi kendisine yaptığı self inflicted adj.
kendisine sarılmış bir ip veya telden oluşan bifilar adj.
kendisine sarılmış bir ip veya tel kullanan bifilar adj.
kendisine ait her adj.
bir şeyin kendisine bağlı olan internal adj.
kendisine doğru dönen rolling adj.
kişinin kendisine ait olan self adj.
kendisine yönlendirilen self-addressed adj.
kendisine ithaf edilen self-addressed adj.
kendisine gönderilen self-addressed adj.
kendisine atıfta bulunan self-addressed adj.
kendisine yakın gören sister adj.
kendi kendisine by himself adv.
kendi kendisine all alone adv.
kendisine kazanç oluşturacak şekilde in one's way [obsolete] adv.
kendisine rağmen malgré lui adv.
Phrasals
kendisine (kompliman, övgü) yapılmasını istemek fish for (something) v.
Phrases
masrafı kendisine ait olmak üzere at its sole cost and expense expr.
Proverb
her şeyin kendisine göre bir zorluğu vardır every path has its puddle
her şeyin kendisine göre bir zorluğu vardır every path has a puddle
her şeyin kendisine göre bir zorluğu vardır every path has its puddle
Colloquial
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri that's rich [uk] expr.
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri! that's rich! expr.
Idioms
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak hit below (one's) weight v.
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak punch below (one's) weight v.
(kendisine güvenenleri) boşa çıkarmamak earn (one's) corn [uk] v.
(kendisine güvenenleri) boşa çıkarmamak earn your corn [uk] v.
bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek have dibs on something v.
bir konuda kendisine bilgi verilmemek be kept in the dark (about something) v.
birisini şaşırtarak kendisine getirmek bring someone up sharply v.
birisini şaşırtarak kendisine getirmek bring someone up short v.
kendisine/yeteneğine/becerisine/bilgisine vs. güvenmek feel your oats v.
kararı kendisine bırakmak leave somebody to their own devices v.
kendisine çeki-düzen vermek get one's act together v.
kendisine yapılan eleştirilere/hakaretlere aldırmamak be like water off a duck's back v.
kendisine çeki-düzen vermek clean one's act up v.
kendisine getirmek do somebody a world of good v.
kendisine kompliman yapılmasını istemek fish for a compliment v.
kendisine inanılan/sözüne güvenilen/sözü dinlenen bir kişi olmak have someone's ear v.
kendisine çeki-düzen vermek clean up one’s act v.
kendisine kompliman yapılmasını istemek fish for compliments v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn (one's) corn [uk] v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn your corn [uk] v.
(bir konuda/bir şey hakkında) kendisine bilgi verilmemek be left in the dark (about something) v.
'-in kendisine ait olduğunu söylemek have dibs on v.
(birini/bir şeyi) varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek take (someone or something) for granted v.
kendisine neyin çarptığını bilmeden not know what hit someone expr.
(biri) karşısındakine her türlü hakareti/eleştiriyi yapar, fakat kendisine yapılınca hoşuna gitmez (one) can dish it out, but (one) can't take it expr.
(bir konuda) kendisine bilgi verilmemiş in the dark about (something) expr.
Speaking
aradığınızı kendisine ileteceğim I'll tell him/her you called expr.
aradığınızı kendisine ileteceğim I'll let him/her know you called expr.
aradığınızı kendisine söyleyeceğim I'll let him/her know you called expr.
aradığınızı kendisine söyleyeceğim I'll tell him/her you called expr.
Trade/Economic
alacaklarının kendisine ödenmeyeceği tebliğ edilen kimse nochel n.
alacaklarının kendisine ödenmeyeceği tebliğ edilen kimse notchel n.
alacaklarının kendisine ödenmeyeceği tebliğ edilen kişi notchel n.
bir işçinin değeriyle kendisine ödenen ücretler arasındaki ilişkileri düzenleyen bir sistem wage curve n.
bir şirketin diğerini satın alması borç ve alacaklarıyla onu kendisine katması merger n.
bir üst düzey şirket yöneticisinin görevine son verildiğinde kendisine yüklü miktarda tazminat ve benzeri menfaatler sağlanmasını belirten sözleşme parachute contracts n.
emanet olarak kendisine eşya bırakılması bailee n.
işin dışsal çevre ortamı yerine doğrudan doğruya işin kendisine ve işçinin o işi yerine getirmesine ait koşullar job content n.
kendisine mal gönderilmiş olan kimse consignee n.
kendisine ödeme yapılan kimse payee n.
kendisine ciro edilen endorsee n.
kendisine mal gönderilen kimse consignee n.
kendisine mal veya para emanet edilen trustee n.
kendisine temlik olunan kişi assignee n.
kendisine ödenecek olan kişi payee n.
masrafları kendisine ait olmak üzere at its own cost n.
sergilediği ürünler kendisine ait olmasına rağmen başka bir perakendecinin mağazasından yer kiralayarak o perakendeci adına satış yapan perakendeci leased department n.
şirket yöneticisinin şirketteki görevi sona erdiğinde kendisine yüklü bir para ödenmesi durumu golden handshake n.
tali borç kendisine göre asıl borçların öncelik taşımakta olduğu borçlar junior debt n.
bir işin kendisine ayrılan zamandan önce bitmeyeceği yasası parkinsons law n.
bir işin kendisine ayrılan zamandan önce bitmeyeceği yasası parkinson's law n.
kendisine hak ettiğinden düşük ödeme yapılan under-paid adj.
kendisine özgü sui generis adj.
Law
bir malın alıcısının kendisine kusurlu olarak teslim edilen malın satışını iptal etmeyip kusur oranında fiyatında indirim yaptırmak için dava açması actio quanti minoris n.
bir akitle kendisine taahhütte bulunulan kimse covenantee n.
kendisine yetki veya vekalet verilen kimse mandatary n.
kendisine vaatte bulunulan kimse promisee n.
kendisine mal bırakılan kimse abandonee n.
kendisine temlik edilen transferee n.
kendisine bir hak temlik edilen confirmee n.
kendisine bir gayrimenkul üzerinde yararlanma hakkı tanınan kimse beneficiary n.
kendisine devredilen transferee n.
kendisine tahsis yapılan kişi allottee n.
kendisine mirasla taşınmaz bırakılan devisee n.
kendisine bağışta bulunulan kimse donee n.
kendisine bir mal temlik olunan kimse alienee n.
kendisine bağışta bulunulan kimse donatarius n.
kendisine miras kalan şahıs heir n.
kendisine gönderilen kişi consignee n.
kendisine özel yetki verilen kimse commissaire n.
kendisine bir şey verilen veya bir hak bahşolunan grantee n.
kocasının mülkünden kendisine pay düşmüş dul kadın dowress n.
mülkiyet savunması için kendisine ihbarda bulunulan şahıs vouchee n.
kendisine miras bırakılan kimse legatee n.
(talep edilmesi halinde) emanetçinin kendisine verilenleri malikine iade etme zorunluluğu doğuran sözleşme depositation [scotland] n.
casusluk davasında zanlının kendisine yöneltilen suçlamalar düşmedikçe gizli bilgileri ifşa etmekle tehdit ettiği bir savunma taktiği graymail n.
(iskoç hukukunda) kendisine mülk miras bırakılan kimse institute n.
(medeni hukukta) kendisine vasiyet olarak mülk bırakılan bir vasi institute n.
Politics
kendisine bağımlı ülkeler bulunan üst ülke superstate n.
kendisine bağımlı ülkeler bulunan üst ülke super-state n.
komisyon tarafından kendisine verilen görevler tasks assigned to it by the commission n.
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi autocoup n.
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi self-coup n.
Insurance
sigortalının kendisine yapılacak ödemelerin biçim ve usulünü seçme hakkı option n.
Tourism
yemek yiyen her kişinin kişisel ihtiyaçlarına uygun olarak, yiyeceklerin büyük bir tabakla masaya getirildiği ve müşterinin istediği porsiyonda kendisine verildiği restoran servisi silver service n.
Computer
direkt kişinin kendisine mesaj göndermek private message n.
Woodworking
kütüğün kendisine benzeyen oval yığın oluşturacak şekilde kesilmiş kütük boule n.
Aeronautic
havayolunda charter seferlerinde kendisine bağlı bir otel konaklamasının bulunmadığı koltuk seat only n.
Marine
hükümetin kendi sularındaki gemilere ve açık sularda seyreden kendisine ait gemilere dayattığı, seyir halindeki gemilerin güvenliği ile ilgili düzenlemeler rule of the road n.
Medical
kişinin kendisine iğne yapması self-injection n.
yeni doğanın kendisine bir şey uzatıldığında onu kavrama için gösterdiği refleks palmar grasp n.
yeni doğanın kendisine bir şey uzatıldığında onu kavrama için gösterdiği refleks palmar grasp reflex n.
tek başına antikor yapımını uyarma niteliği taşımayan, ancak bir proteine bağlandığında bu özelliği göstererek kendisine karşı oluşan antikorla birleşebilen molekül hapten n.
(yara) bir kimsenin kendisine zarar vermesi sonucu oluşan self-inflicted adj.
Psychology
bireyin sosyo-demografik olarak kendisine benzer olanlarla ilişki kurma eğiliminde olması homophily n.
hastanın kendisine söylenen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması echolalia n.
kişinin kendisine dayattığı açlık durumu self-imposed starvation n.
kişilik özelliklerini ve çakışmalarını değerlendirmek için bir kişinin kendisine söylenen kelimeye aklına gelen ilk kelime ile karşılık verdiği bir test word association test n.
Math
bölenlerinin toplamı kendisine eşit olan sayı imperfect number n.
bir sayının kendisine belirtilen sayıda çarpmak (sayının kuvveti) raise v.
Astronomy
jüpiter'in kendisine en yakın uydusu metis n.
Social Sciences
sahip olduğu cinsiyet kimliği doğumda kendisine atanan cinsiyetle örtüşen kişi cisgender n.
sahip olduğu cinsiyet kimliği doğumda kendisine atanmış cinsiyetle örtüşen heteroseksüel kişi cishet (cisgender heterosexual) n.
kendisine doğumda atanmış cinsiyeti reddetmeden farklı bir cinsiyetle özdeşleştirilen kıyafetler giymekten keyif alan kişi cross-dresser n.
bireyin sahip olduğu cinsiyet kimlik ile doğumunda kendisine atanmış cinsiyetin örtüşmemesinden kaynaklanan stres gender dysphoria n.
kişinin doğumda kendisine atanmış cinsiyet yerine kendi cinsiyetiyle algılanmak adına yaşadığı süreç transition n.
Religious
(musevilikte) hem haftarah okumasını yapan, hem de haftalık tevrat okumasının son kısmı kendisine okunan kimse maftir n.
veda'ların kendisine indiği varsayılan yedi kişiden her biri rishi n.
(vika inancında) kişinin dışarı verdiği her türlü enerjinin üç kere kendisine döneceği ilkesi rule of three n.
Hunting
kendisine sabitlenmiş metal şeridin içinde bulunup şeridi uzun ekseni etrafında döndüren spiral yiv sistemi rifling n.
Football
kendisine boş alan yaratmak make space v.
Chess
karelerin isimlerinin taşların başlangıçtaki konumlarına ve numaralarının oyuncunun kendisine olan uzaklığına göre ifade edildiği bir notasyon yöntemi descriptive notation n.
Art
adalet heykelinin gözlerinde takılı olan göz bağı sebebiyle kendisine teklif edilen rüşvetleri görmemesinin sonucu olan kör adalet blind justice n.
Latin
iyilik yaparsanız bundan bahsetmeyin, bırakın kendisine iyilik yapılan konuşsun qui dedit beneficium taceat; narret qui accepit expr.
Archaic
kendisine yardım eden hayırseverlerin ruhu için dua etmekle yükümlü olan düşkünler evi sakini bedeman n.
kendisine bakıldığında çalışıyormuş gibi yapan kimse eyeservant n.
Ornithology
kendisine has iki uzun kuyruğu olan bir cennet kuşu standard-wing n.
Slang
bir kızın kendisine asılan erkeğe erkek arkadaşım var demesi boyfriend drop n.
Modern Slang
kişinin görüşüne değil de direkt olarak kendisine karşı ad hominem adj.
kişinin görüşüne değil de direkt olarak kendisine karşı olarak ad hominem adv.