Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
kendisine
"kendisine"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kendisine
unto
ed.
2
Genel
kendisine
herself
zm.
"kendisine"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 168 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kendisine kargo gönderilen kimse
addressee
i.
2
Genel
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması
clerambault's syndrome
i.
3
Genel
on dört şubatta kendisine kart gönderilen veya hediye verilen sevgili
valentine
i.
4
Genel
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması
erotomania
i.
5
Genel
kendisine mal gönderilen
consignee
i.
6
Genel
kendisine vaadde bulunulan kişi
promisee
i.
7
Genel
kendisine dokunulmasına izin veren kimse
toucher
i.
8
Genel
kendisine kur yapılan kimse
mash
i.
9
Genel
farklı şekiller veya tasarımlar oluşturmak için kendisine benzeyen başkalarıyla birleştirilebilen veya değiştirilebilen kendine yeter öğe
modular
i.
10
Genel
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü
gantlet
i.
11
Genel
kendisine bir şey takdim edilen kimse
presentee
i.
12
Genel
birinin kendisine yaptığı yardım
self-charity [obsolete]
i.
13
Genel
birinin kendisine duyduğu sevgi
self-charity
i.
14
Genel
bireyin kendisine çektirdiği ıstırap
self-torment
i.
15
Genel
bireyin kendisine çektirdiği ıstırap
self-torture
i.
16
Genel
bireyin kendisine yaptığı yanlış
self-wrong
i.
17
Genel
birinin varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek
take someone for granted
f.
18
Genel
kendisine ait olmak
belong to one
f.
19
Genel
söz ve müziği kendisine ait olmak
be written and composed by himself
f.
20
Genel
kendisine saygı duymak
respect oneself
f.
21
Genel
kendisine saygısı olmak
respect oneself
f.
22
Genel
kendisine tahsis edilen/verilen alan/bölge içerisinde/dahilinde yaşamak
live within one's assigned area
f.
23
Genel
kendisine çekmek
call
f.
24
Genel
(kendisine bir şey)müstahak olmak
deserve
f.
25
Genel
(kişinin kendisine) en yakın
ownmost
s.
26
Genel
kişinin kendi kendisine yaptığı
self inflicted
s.
27
Genel
kendisine sarılmış bir ip veya telden oluşan
bifilar
s.
28
Genel
kendisine sarılmış bir ip veya tel kullanan
bifilar
s.
29
Genel
kendisine ait
her
s.
30
Genel
bir şeyin kendisine bağlı olan
internal
s.
31
Genel
kendisine doğru dönen
rolling
s.
32
Genel
kişinin kendisine ait olan
self
s.
33
Genel
kendisine yönlendirilen
self-addressed
s.
34
Genel
kendisine ithaf edilen
self-addressed
s.
35
Genel
kendisine gönderilen
self-addressed
s.
36
Genel
kendisine atıfta bulunan
self-addressed
s.
37
Genel
kendisine yakın gören
sister
s.
38
Genel
kendi kendisine
all alone
zf.
39
Genel
kendi kendisine
by himself
zf.
40
Genel
kendisine kazanç oluşturacak şekilde
in one's way [obsolete]
zf.
41
Genel
kendisine rağmen
malgré lui
zf.
Phrasals
42
Öbek Fiiller
kendisine (kompliman, övgü) yapılmasını istemek
fish for (something)
f.
Phrases
43
İfadeler
masrafı kendisine ait olmak üzere
at its sole cost and expense
expr.
Proverb
44
Atasözü
her şeyin kendisine göre bir zorluğu vardır
every path has its puddle
45
Atasözü
her şeyin kendisine göre bir zorluğu vardır
every path has a puddle
46
Atasözü
her şeyin kendisine göre bir zorluğu vardır
every path has its puddle
Colloquial
47
Konuşma Dili
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri
that's rich [uk]
expr.
48
Konuşma Dili
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri!
that's rich!
expr.
Idioms
49
Deyim
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak
hit below (one's) weight
f.
50
Deyim
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak
punch below (one's) weight
f.
51
Deyim
(kendisine güvenenleri) boşa çıkarmamak
earn (one's) corn [uk]
f.
52
Deyim
(kendisine güvenenleri) boşa çıkarmamak
earn your corn [uk]
f.
53
Deyim
bir konuda kendisine bilgi verilmemek
be kept in the dark (about something)
f.
54
Deyim
birisini şaşırtarak kendisine getirmek
bring someone up short
f.
55
Deyim
birisini şaşırtarak kendisine getirmek
bring someone up sharply
f.
56
Deyim
bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek
have dibs on something
f.
57
Deyim
kendisine çeki-düzen vermek
clean up one’s act
f.
58
Deyim
kendisine çeki-düzen vermek
get one's act together
f.
59
Deyim
kendisine yapılan eleştirilere/hakaretlere aldırmamak
be like water off a duck's back
f.
60
Deyim
kendisine/yeteneğine/becerisine/bilgisine vs. güvenmek
feel your oats
f.
61
Deyim
kendisine çeki-düzen vermek
clean one's act up
f.
62
Deyim
kendisine getirmek
do somebody a world of good
f.
63
Deyim
kendisine kompliman yapılmasını istemek
fish for a compliment
f.
64
Deyim
kendisine inanılan/sözüne güvenilen/sözü dinlenen bir kişi olmak
have someone's ear
f.
65
Deyim
kararı kendisine bırakmak
leave somebody to their own devices
f.
66
Deyim
kendisine kompliman yapılmasını istemek
fish for compliments
f.
67
Deyim
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek
earn (one's) corn [uk]
f.
68
Deyim
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek
earn your corn [uk]
f.
69
Deyim
(bir konuda/bir şey hakkında) kendisine bilgi verilmemek
be left in the dark (about something)
f.
70
Deyim
'-in kendisine ait olduğunu söylemek
have dibs on
f.
71
Deyim
(birini/bir şeyi) varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek
take (someone or something) for granted
f.
72
Deyim
kendisine neyin çarptığını bilmeden
not know what hit someone
expr.
73
Deyim
(biri) karşısındakine her türlü hakareti/eleştiriyi yapar, fakat kendisine yapılınca hoşuna gitmez
(one) can dish it out, but (one) can't take it
expr.
74
Deyim
(bir konuda) kendisine bilgi verilmemiş
in the dark about (something)
expr.
Speaking
75
Konuşma
aradığınızı kendisine ileteceğim
I'll tell him/her you called
expr.
76
Konuşma
aradığınızı kendisine ileteceğim
I'll let him/her know you called
expr.
77
Konuşma
aradığınızı kendisine söyleyeceğim
I'll let him/her know you called
expr.
78
Konuşma
aradığınızı kendisine söyleyeceğim
I'll tell him/her you called
expr.
Trade/Economic
79
Ticaret/Ekonomi
alacaklarının kendisine ödenmeyeceği tebliğ edilen kimse
nochel
i.
80
Ticaret/Ekonomi
alacaklarının kendisine ödenmeyeceği tebliğ edilen kimse
notchel
i.
81
Ticaret/Ekonomi
alacaklarının kendisine ödenmeyeceği tebliğ edilen kişi
notchel
i.
82
Ticaret/Ekonomi
bir üst düzey şirket yöneticisinin görevine son verildiğinde kendisine yüklü miktarda tazminat ve benzeri menfaatler sağlanmasını belirten sözleşme
parachute contracts
i.
83
Ticaret/Ekonomi
bir işçinin değeriyle kendisine ödenen ücretler arasındaki ilişkileri düzenleyen bir sistem
wage curve
i.
84
Ticaret/Ekonomi
bir şirketin diğerini satın alması borç ve alacaklarıyla onu kendisine katması
merger
i.
85
Ticaret/Ekonomi
emanet olarak kendisine eşya bırakılması
bailee
i.
86
Ticaret/Ekonomi
işin dışsal çevre ortamı yerine doğrudan doğruya işin kendisine ve işçinin o işi yerine getirmesine ait koşullar
job content
i.
87
Ticaret/Ekonomi
kendisine mal gönderilmiş olan kimse
consignee
i.
88
Ticaret/Ekonomi
kendisine ödeme yapılan kimse
payee
i.
89
Ticaret/Ekonomi
kendisine mal veya para emanet edilen
trustee
i.
90
Ticaret/Ekonomi
kendisine ciro edilen
endorsee
i.
91
Ticaret/Ekonomi
kendisine mal gönderilen kimse
consignee
i.
92
Ticaret/Ekonomi
kendisine temlik olunan kişi
assignee
i.
93
Ticaret/Ekonomi
kendisine ödenecek olan kişi
payee
i.
94
Ticaret/Ekonomi
masrafları kendisine ait olmak üzere
at its own cost
i.
95
Ticaret/Ekonomi
sergilediği ürünler kendisine ait olmasına rağmen başka bir perakendecinin mağazasından yer kiralayarak o perakendeci adına satış yapan perakendeci
leased department
i.
96
Ticaret/Ekonomi
şirket yöneticisinin şirketteki görevi sona erdiğinde kendisine yüklü bir para ödenmesi durumu
golden handshake
i.
97
Ticaret/Ekonomi
tali borç kendisine göre asıl borçların öncelik taşımakta olduğu borçlar
junior debt
i.
98
Ticaret/Ekonomi
bir işin kendisine ayrılan zamandan önce bitmeyeceği yasası
parkinsons law
i.
99
Ticaret/Ekonomi
bir işin kendisine ayrılan zamandan önce bitmeyeceği yasası
parkinson's law
i.
100
Ticaret/Ekonomi
kendisine hak ettiğinden düşük ödeme yapılan
under-paid
s.
101
Ticaret/Ekonomi
kendisine özgü
sui generis
s.
Law
102
Hukuk
bir malın alıcısının kendisine kusurlu olarak teslim edilen malın satışını iptal etmeyip kusur oranında fiyatında indirim yaptırmak için dava açması
actio quanti minoris
i.
103
Hukuk
bir akitle kendisine taahhütte bulunulan kimse
covenantee
i.
104
Hukuk
kendisine yetki veya vekalet verilen kimse
mandatary
i.
105
Hukuk
kendisine vaatte bulunulan kimse
promisee
i.
106
Hukuk
kendisine mal bırakılan kimse
abandonee
i.
107
Hukuk
kendisine temlik edilen
transferee
i.
108
Hukuk
kendisine bir hak temlik edilen
confirmee
i.
109
Hukuk
kendisine tahsis yapılan kişi
allottee
i.
110
Hukuk
kendisine mirasla taşınmaz bırakılan
devisee
i.
111
Hukuk
kendisine bağışta bulunulan kimse
donee
i.
112
Hukuk
kendisine bir mal temlik olunan kimse
alienee
i.
113
Hukuk
kendisine bağışta bulunulan kimse
donatarius
i.
114
Hukuk
kendisine miras kalan şahıs
heir
i.
115
Hukuk
kendisine gönderilen kişi
consignee
i.
116
Hukuk
kendisine özel yetki verilen kimse
commissaire
i.
117
Hukuk
kendisine bir şey verilen veya bir hak bahşolunan
grantee
i.
118
Hukuk
kendisine bir gayrimenkul üzerinde yararlanma hakkı tanınan kimse
beneficiary
i.
119
Hukuk
kendisine devredilen
transferee
i.
120
Hukuk
kocasının mülkünden kendisine pay düşmüş dul kadın
dowress
i.
121
Hukuk
mülkiyet savunması için kendisine ihbarda bulunulan şahıs
vouchee
i.
122
Hukuk
kendisine miras bırakılan kimse
legatee
i.
123
Hukuk
(talep edilmesi halinde) emanetçinin kendisine verilenleri malikine iade etme zorunluluğu doğuran sözleşme
depositation [scotland]
i.
124
Hukuk
casusluk davasında zanlının kendisine yöneltilen suçlamalar düşmedikçe gizli bilgileri ifşa etmekle tehdit ettiği bir savunma taktiği
graymail
i.
125
Hukuk
(iskoç hukukunda) kendisine mülk miras bırakılan kimse
institute
i.
126
Hukuk
(medeni hukukta) kendisine vasiyet olarak mülk bırakılan bir vasi
institute
i.
Politics
127
Siyasal
kendisine bağımlı ülkeler bulunan üst ülke
superstate
i.
128
Siyasal
kendisine bağımlı ülkeler bulunan üst ülke
super-state
i.
129
Siyasal
komisyon tarafından kendisine verilen görevler
tasks assigned to it by the commission
i.
130
Siyasal
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi
autocoup
i.
131
Siyasal
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi
self-coup
i.
Insurance
132
Sigortacılık
sigortalının kendisine yapılacak ödemelerin biçim ve usulünü seçme hakkı
option
i.
Tourism
133
Turizm
yemek yiyen her kişinin kişisel ihtiyaçlarına uygun olarak, yiyeceklerin büyük bir tabakla masaya getirildiği ve müşterinin istediği porsiyonda kendisine verildiği restoran servisi
silver service
i.
Computer
134
Bilgisayar
direkt kişinin kendisine mesaj göndermek
private message
i.
Woodworking
135
Ağaç İşleri
kütüğün kendisine benzeyen oval yığın oluşturacak şekilde kesilmiş kütük
boule
i.
Aeronautic
136
Havacılık
havayolunda charter seferlerinde kendisine bağlı bir otel konaklamasının bulunmadığı koltuk
seat only
i.
Marine
137
Denizcilik
hükümetin kendi sularındaki gemilere ve açık sularda seyreden kendisine ait gemilere dayattığı, seyir halindeki gemilerin güvenliği ile ilgili düzenlemeler
rule of the road
i.
Medical
138
Medikal
kişinin kendisine iğne yapması
self-injection
i.
139
Medikal
yeni doğanın kendisine bir şey uzatıldığında onu kavrama için gösterdiği refleks
palmar grasp reflex
i.
140
Medikal
yeni doğanın kendisine bir şey uzatıldığında onu kavrama için gösterdiği refleks
palmar grasp
i.
141
Medikal
tek başına antikor yapımını uyarma niteliği taşımayan, ancak bir proteine bağlandığında bu özelliği göstererek kendisine karşı oluşan antikorla birleşebilen molekül
hapten
i.
142
Medikal
(yara) bir kimsenin kendisine zarar vermesi sonucu oluşan
self-inflicted
s.
Psychology
143
Psikoloji
bireyin sosyo-demografik olarak kendisine benzer olanlarla ilişki kurma eğiliminde olması
homophily
i.
144
Psikoloji
hastanın kendisine söylenen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması
echolalia
i.
145
Psikoloji
kişinin kendisine dayattığı açlık durumu
self-imposed starvation
i.
146
Psikoloji
kişilik özelliklerini ve çakışmalarını değerlendirmek için bir kişinin kendisine söylenen kelimeye aklına gelen ilk kelime ile karşılık verdiği bir test
word association test
i.
Math
147
Matematik
bölenlerinin toplamı kendisine eşit olan sayı
imperfect number
i.
148
Matematik
bir sayının kendisine belirtilen sayıda çarpmak (sayının kuvveti)
raise
f.
Astronomy
149
Gökbilim
jüpiter'in kendisine en yakın uydusu
metis
i.
Social Sciences
150
Sosyal Bilimler
sahip olduğu cinsiyet kimliği doğumda kendisine atanan cinsiyetle örtüşen kişi
cisgender
i.
151
Sosyal Bilimler
sahip olduğu cinsiyet kimliği doğumda kendisine atanmış cinsiyetle örtüşen heteroseksüel kişi
cishet (cisgender heterosexual)
i.
152
Sosyal Bilimler
kendisine doğumda atanmış cinsiyeti reddetmeden farklı bir cinsiyetle özdeşleştirilen kıyafetler giymekten keyif alan kişi
cross-dresser
i.
153
Sosyal Bilimler
bireyin sahip olduğu cinsiyet kimlik ile doğumunda kendisine atanmış cinsiyetin örtüşmemesinden kaynaklanan stres
gender dysphoria
i.
154
Sosyal Bilimler
kişinin doğumda kendisine atanmış cinsiyet yerine kendi cinsiyetiyle algılanmak adına yaşadığı süreç
transition
i.
Religious
155
Dini
(musevilikte) hem haftarah okumasını yapan, hem de haftalık tevrat okumasının son kısmı kendisine okunan kimse
maftir
i.
156
Dini
veda'ların kendisine indiği varsayılan yedi kişiden her biri
rishi
i.
157
Dini
(vika inancında) kişinin dışarı verdiği her türlü enerjinin üç kere kendisine döneceği ilkesi
rule of three
i.
Hunting
158
Silah/Atıcılık
kendisine sabitlenmiş metal şeridin içinde bulunup şeridi uzun ekseni etrafında döndüren spiral yiv sistemi
rifling
i.
Football
159
Futbol
kendisine boş alan yaratmak
make space
f.
Chess
160
Satranç
karelerin isimlerinin taşların başlangıçtaki konumlarına ve numaralarının oyuncunun kendisine olan uzaklığına göre ifade edildiği bir notasyon yöntemi
descriptive notation
i.
Art
161
Sanat
adalet heykelinin gözlerinde takılı olan göz bağı sebebiyle kendisine teklif edilen rüşvetleri görmemesinin sonucu olan kör adalet
blind justice
i.
Latin
162
Latince
iyilik yaparsanız bundan bahsetmeyin, bırakın kendisine iyilik yapılan konuşsun
qui dedit beneficium taceat; narret qui accepit
expr.
Archaic
163
Eski Kullanım
kendisine yardım eden hayırseverlerin ruhu için dua etmekle yükümlü olan düşkünler evi sakini
bedeman
i.
164
Eski Kullanım
kendisine bakıldığında çalışıyormuş gibi yapan kimse
eyeservant
i.
Ornithology
165
Kuşbilim
kendisine has iki uzun kuyruğu olan bir cennet kuşu
standard-wing
i.
Slang
166
Argo
bir kızın kendisine asılan erkeğe erkek arkadaşım var demesi
boyfriend drop
i.
Modern Slang
167
Modern Argo
kişinin görüşüne değil de direkt olarak kendisine karşı
ad hominem
s.
168
Modern Argo
kişinin görüşüne değil de direkt olarak kendisine karşı olarak
ad hominem
zf.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of kendisine
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy