noktasında - Turkish English Dictionary
History

noktasında



Meanings of "noktasında" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
Phrases
noktasında about adv.
noktasında as adv.
noktasında concerning expr.
noktasında in connection with expr.
noktasında in relation to expr.
noktasında according to expr.
noktasında based on expr.

Meanings of "noktasında" with other terms in English Turkish Dictionary : 103 result(s)

Turkish English
General
satış noktasında sergileme point of sale display n.
kilit noktasında bulunan kingpin n.
(krikette) oyuncunun kaleye ulaşacağı belli olan bir topu durdururken sopasının durdurma noktasında aldığı dik pozisyon guard n.
yüksek yapıların en üst noktasında uzun süre oturan kimse flagpole sitter n.
kendi canlanma noktasında pusma (video oyunlarında) base camping n.
canlanma noktasında pusma (video oyunlarında) spawn camping n.
(belirli bir oryantasyon noktasında) güneybatıda yer alan bölgeler/ülkeler southwest n.
dönüm noktasında olmak be at a crossroads v.
tepe noktasında veya en yüksek noktada bulunan vertical adj.
doruk noktasında olan broad adj.
donma noktasında freezing adj.
odak noktasında olan polar adj.
dönüm noktasında at a crossroad adv.
dönüm noktasında at the crossroads adv.
(bu yazının, belgenin) ilerleyen bir noktasında hereinbelow adv.
(bu yazının, belgenin) sonraki bir noktasında hereinbelow adv.
varış noktasında in adv.
seyahat bitiş noktasında in adv.
odak noktasında round prep.
Phrases
hikayenin bu noktasında at this point of the story expr.
Colloquial
bir şey yapma noktasında olmak be after doing something v.
zirve noktasında on a high adj.
Idioms
dönüm noktasında olmak be at the turning point v.
(bir şeyi yapma) noktasında olmak be on the point (of doing something) v.
(bir şeyi yapma) noktasında olmak be at the point (of doing something) v.
(bir şeyi) doruk noktasında bırakmak/bitirmek finish (something) on a high note v.
(biri/bir şey) noktasında sınır koymak hold the line at (someone or something) v.
batma noktasında between wind and water adv.
bilimsel/teknolojik gelişme ve ilerlemenin en önünde/en uç noktasında on the cutting edge of something expr.
bilimsel/teknolojik gelişme ve ilerlemenin en önünde/en uç noktasında at the cutting edge of something expr.
(teknolojinin) en ileri noktasında on the leading edge expr.
(bir şeyi yapma) noktasında at the point of doing something expr.
(teknolojinin) en ileri noktasında on the bleeding edge expr.
(bir şeyi yapma) noktasında on the point of doing something expr.
(birinin) başarısının doruk noktasında in (one's) heyday expr.
bitiş noktasında bulunmuş in at the finish expr.
doruk noktasında yer almış in at the finish expr.
her noktasında all the way along the line expr.
her noktasında all the way down the line expr.
her noktasında all along the line expr.
her noktasında all down the line expr.
her noktasında all the way along the line expr.
her noktasında all the way down the line expr.
her noktasında all along the line expr.
her noktasında all down the line expr.
dönüm noktasında at a crossroads expr.
karar noktasında at a crossroads expr.
durma noktasında at a dead end expr.
karar noktasında at the crossroads expr.
sabrının taşma noktasında at the end of (one's) rope expr.
sabrının taşma noktasında at the end of (one's) tether expr.
en üst noktasında at the height of expr.
doruk noktasında at the height of expr.
en üst noktasında at the top of game expr.
doruk noktasında at the top of game expr.
en üst noktasında at the zenith of expr.
doruk noktasında at the zenith of expr.
yapma noktasında on the point of doing expr.
Trade/Economic
satış noktasında elektronik fon transferi eftpos (electronic funds transfer at point of sale) n.
Tourism
sınır kapısında verilen vize (varış noktasında belli bir ücret karşılığı alınan hızlı vize türü) entry point visa n.
sınır kapısında verilen vize (varış noktasında belli bir ücret karşılığı alınan hızlı vize türü) border gate visa n.
Technical
denetim noktasında döküm alma checkpoint dump n.
denge noktasında olma equilibrity n.
metal parçaları ısıtarak temas noktasında birleştirmek sweat v.
tepe noktasında bulunan apicular adj.
Computer
denetim noktasında döküm alma checkpoint dump n.
Telecom
mobil istasyon erişim noktasında veri elde etme mobile station access point acquisition n.
Architecture
kemerin en yüksek noktasında bulunan kilit taşı key n.
Construction
borunun bir noktasında yükselme invert n.
Traffic
(giriş limanında) durma noktasında ilerleyerek kaçma port running n.
Marine
(düğüm noktasında oluşan) halat gözü flemish eye n.
gemi direğinin en üst noktasında durma cezası vermek masthead v.
Pathology
gözün kör noktasında ödem kaynaklı gelişen şişme choked disk n.
Optics
tek noktadan gelen ışınların bir odak noktasında birleşemediği optik kusur astigmia n.
tek noktadan gelen ışınların bir odak noktasında birleşemediği optik kusur astigmatism n.
Math
eğrilerin çakışım noktasında oluşan eğri roulette n.
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) analytic adj.
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) analytical adj.
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) regular adj.
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) holomorphic adj.
Geometry
eğrinin herhangi bir noktasında çekilebilen tanjant sayısı ile ifade edilen bir eğri türü class of a curve n.
tepe noktasında sonlanan yarım parabol eğrisi semiparabola n.
eğik koninin yüzeyi ile merkezi koninin tepe noktasında bulunan bir kürenin yüzeyinin kesişmesiyle oluşan düzlemsel olmayan eğri spheroconic n.
Physics
uzay zamanın tek bir noktasında olan hadise event n.
Chemistry
tersinir tepkimenin dengeye ulaşma noktasında konsantrasyonların oranı equilibrium constant n.
Biology
her bir dal ayrım noktasında tek organı bulunan (çiçek) monomerous adj.
Biochemistry
donma noktasında ölçüm cryoscopy n.
Marine Biology
kabukluların birleşim noktasında yer alan hilal biçimli anatomik özellik veya işaret lunule n.
Astronomy
her gezegenin yörüngesinin odak noktasında güneş'in bulunduğu bir elips şeklinde olduğunu ileri süren bir yasa kepler's first law n.
Botanic
bitkinin tepe noktasında büyüyen çıkıntı terminal n.
her bir ayrım noktasında iki organ bulunan (çiçek) dimerous adj.
erkek organları çiçeğin iki ayrım noktasında bulunup taç yaprak sayısının iki katı olan (bitki) diplostemonous adj.
iki damarının kesişme noktasında spor üreten reseptakulumlar bulunan (eğrelti otu) compital adj.
Geology
sığ gelgit noktasında yer alan sublittoral adj.
Military
ikmal noktasında dağıtım supply point distribution n.
trafik düzenleme noktasında kontrol spot direction n.
gözetleme noktasında gözlem yapıp rapor veren askeri kuvvet üyesi observer n.
ateşin referans veya gözetleme hattına dik olan ortalama etki noktasında yana kaymasını emreden bir terim right (or left) n.
ateşin referans veya gözetleme hattına dik olan ortalama etki noktasında yana kaymasını emreden bir terim left (or right) n.
Sport
yarış başlangıç noktasında yer alan portatif bariyer starting stall n.
Chess
oyunun son noktasında şaha üçgen çizdirerek üstün konuma geçme triangulation n.
Theatre
oyunun özellikle zirve noktasında meydana gelen beklenmedik gelişme counterturn n.
Engineering
her düğüm noktasında üç dal bulunan grafik snark n.