sürülen - Turkish English Dictionary
History

sürülen



Meanings of "sürülen" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
sürülen spread adj.

Meanings of "sürülen" with other terms in English Turkish Dictionary : 147 result(s)

Turkish English
General
ileri sürülen fikir observation n.
göz kamaşmasını önlemek için göz altına sürülen siyah boya eyeblack n.
18 yy'da ingilizler tarafından nova scotia'dan sürülen fransız asıllı bir topluluğun güney louisiana cajun country n.
ileri sürülen fikir suggestion n.
ilgiyi başka yöne çekmek için öne sürülen konu red herring n.
ileri sürülen fikir contention n.
ekmeğe sürülen şey spread n.
piyasaya sürülen rezervler issued reserves n.
el ile sürülen tekerlekli sandalye manually propelled wheelchair n.
öne sürülen görüş argument n.
18.yy'da fransız kolonistler tarafından akadya'dan sürülen topluluk cajun n.
sürülen veya ekilen arazi acre n.
şerefe sürülen leke bar sinister n.
fondöten altına sürülen baz base n.
çapı eşit tekerleklerden oluşan, çoğaltıcı vitesle arkaya bağlanan pedallarla sürülen bir bisiklet safety bicycle n.
çapı eşit tekerleklerden oluşan, çoğaltıcı vitesle arkaya bağlanan pedallarla sürülen bir bisiklet safety bike n.
yerliler tarafından brezilya ve bolivya'nın amazon ormanlarında yaşadığı ileri sürülen insan boyutunda tembel hayvana benzer kırmızı kürklü bir yaratık mapinguari n.
yerliler tarafından brezilya ve bolivya'nın amazon ormanlarında yaşadığı ileri sürülen insan boyutunda tembel hayvana benzer kırmızı kürklü bir yaratık mapinguary n.
atlar tarafından sürülen deniz aracı horse boat n.
esasen lekeci kili, beyazlatıcı ve büzücülerden oluşup yüze sürülen bir kozmetik macun mudpack n.
esasen lekeci kili, beyazlatıcı ve büzücülerden oluşup yüze sürülen kozmetik macundan elde edilen pudra mudpack n.
satış bayisinin çalışanları tarafından sürülen veya test sürüşü için kullanılan yeni araba demonstration car n.
hindistan'da deniz kabuklarından yapılan ve geminin zeminine sürülen bir çimento gulgul n.
ayaklarla sürülen iki tekerlekli bir bisiklet hobbyhorse n.
sürülen şey illinition n.
üstü kapalı öne sürülen şey implicate n.
at arabası veya vagon tekerinin dingiline sürülen siyah gres yağı gome n.
büyükbaş hayvan sürülen toprak yol drove [dialect] [uk] n.
itibara sürülen leke discredit n.
anlamadan mekanik olarak ileri sürülen sav parrot-cry n.
şerefe sürülen leke shamer n.
hüküm sürülen yer sultanry n.
hüküm sürülen yer sultany n.
piyasaya sürülen malların tümünü daha yüksek fiyata satmak için toplamak forestall the market v.
ileri sürülen propounding adj.
ileri sürülen propounded adj.
ileri sürülen asserted adj.
ekmek vb´ne kolayca sürülen spread adj.
öne sürülen projected adj.
ileri sürülen alleging adj.
öne sürülen alleged adj.
atlarla sürülen horse adj.
at ile sürülen horse-drawn adj.
binici tarafından sürülen riding adj.
üstü kapalı öne sürülen implicated adj.
ileri sürülen predicate adj.
kişinin kendince öne sürülen self-assumed adj.
(alman kimyager) stahl tarafından öne sürülen stahlian adj.
'dığı ileri sürülen allegedly adv.
Colloquial
düşünmeden anında piyasaya sürülen görüş veya analiz hot take n.
bilip bilmeden ortaya sürülen görüş/analiz hot take n.
Idioms
kurgusal bir evrende kitapta veya filmde yer almayıp takipçiler tarafından var olduğu ileri sürülen olaylar fan canon n.
kurgusal bir evrende kitapta veya filmde yer almayıp takipçiler tarafından var olduğu ileri sürülen olaylar head canon n.
kurgusal bir evrende kitapta veya filmde yer almayıp takipçiler tarafından var olduğu ileri sürülen olaylar fanon (fan canon) n.
önden yem olarak öne sürülen kimseler cannon fodder n.
kış şartlarında acımadan sürülen hurda/eski araba winter rat [us] n.
Trade/Economic
japonya'da basılıp dünya bankası tarafından euro-tahvil piyasasına sürülen hamiline tahvil daimyo bond n.
(ilk olarak iv. edward hükümdarlığında piyasaya sürülen) altın sikke spur-royal n.
kiralayan kişi tarafından sürülen (taşıt) rent-a-car [uk] adj.
kiralayan kişi tarafından sürülen (taşıt) self-drive adj.
Law
alternatif olarak ileri sürülen iddialar alternative pleading n.
alternatif olarak ileri sürülen iddialar pleading in the alternative n.
başkaları tarafından ileri sürülen suçlamaları reddeden gayrimenkul zilyedi hostile possession n.
başkalarından işitilerek öne sürülen delil hearsay evidence n.
davalının suçunu itiraf etmemesine karşın ileri sürülen iddiaları kabul etmesi nolo contendere n.
hukukçu carlos calvo tarafından ileri sürülen bir kuram calvo doctrine n.
taraflardan biri tarafın ileri sürülen bir belge veya senedin daha sonra inkar edilmemesi estoppel by deed n.
medeni hukuk davasında ileri sürülen talep instance n.
Tourism
taşıtın kiralandığı süre ve sürülen mesafe esas alınarak hesaplanan araba kiralama tarifesi time and mileage n.
Technical
bing bang teorisini savunanlar tarafından kimyasal maddelerden önce var olduğu ileri sürülen madde ylem n.
çelik levhalar üzerine astar olarak sürülen boya red lead n.
dahili yanma motoru ile sürülen cihaz internal combustion engine-driven device n.
el ile sürülen tekerlekli sandalye manually propelled wheelchair n.
yağlı boya yapılmadan önce çoğunlukla metal yüzeylere sürülen ilk (kat) boya primer paint n.
cilalama işleminden önce çömleğe sürülen sıvı engobe n.
rötuşlamadan önce negatif fotoğrafın yüzeyine veya arkasına sürülen cila medium n.
yağlı boya ile boyamadan önce baskının yüzeyine sürülen cila medium n.
hidrolik araba kuplajının sürülen üyesi runner n.
Computer
yazılım veya donanımın piyasaya ilk sürülen test ürünü alpha n.
yazılım veya donanımın piyasaya ilk sürülen test ürünü alpha software n.
yazılım veya donanımın piyasaya ilk sürülen test ürünü alpha version n.
htc tarafından piyasaya sürülen bir android telefon modeli evo n.
Informatics
kesilmelerle sürülen interrupt driven n.
Telecom
semaforun 18. yüzyıl sonunda piyasaya sürülen değişikliklere uğramış sürümü telelograph n.
Mechanic
at tarafından sürülen makine horsepower n.
Architecture
yeni kesilmiş ağacın budaklarına reçinenin sızmasını önlemek için astar çekilmeden önce sürülen macun knotting n.
Dyeing
cilt görünümü eşitlemek için sürülen kozmetik base n.
sürülen son boya katı finish coat n.
sürülen son boya katı finishing coat n.
Automotive
hız gösterge sürücüsü/ile sürülen dişliler speedometer drive and driven gears n.
insan tarafından pedalla sürülen üç tekerlekli bir araç ricksha n.
insan tarafından pedalla sürülen üç tekerlekli bir araç rickshaw n.
insan tarafından pedalla sürülen üç tekerlekli bir araç trishaw n.
Transportation
(hindistan'da) öküz/boğa veya atlarla sürülen dört tekerlekli araba ratha n.
Aeronautic
kaldırma kuvvetini serbest olarak dönen rotor pallerinden itme kuvvetini ise motor ile sürülen rotor düzlemine dik olan bir pervane aracılığıyla sağlayan helikopter gyrocopter n.
kaldırma kuvvetini serbest olarak dönen rotor pallerinden itme kuvvetini ise motor ile sürülen rotor düzlemine dik olan bir pervane aracılığıyla sağlayan helikopter autogyro n.
Marine
gemi façasına sürülen özel bir boya boot top n.
akıntı yönünün tersinde rüzgarla sürülen wind-rode adj.
Mining
tünellerde aynada kazı yapmadan önce ayna üstüne sürülen çubuklar props n.
Medical
kağıda sürülen ilaç karışımı paper n.
yaralı yüzeye sürülen iyileştirici malzeme plastic exudation n.
Pharmaceutics
dışarıdan sürülen doğum kontrol ürünlerinde yaygın olarak kullanılan bir sperm öldürücü madde nonoxynol-9 n.
Dermatology
cilde sürülen ultraviyole filtreleyici krem sun blocker n.
Food Engineering
hamurun üzerine sürülen süt ya da su ile çırpılmış yumurta eggwash n.
Gastronomy
hamurun üzerine sürülen süt ya da su ile çırpılmış yumurta egg wash n.
pasta ve kek üzerine sürülen krema vb icing n.
lezzetlendirmesi veya sertleştirmesi için et, balık, hamur gibi gıdaların üzerine fırça ile sürülen sıvı glaze n.
ekmek ve simit çeşitlerine sürülen bir tür krem peynir shmear n.
ekmek ve simit çeşitlerine sürülen bir tür krem peynir schmeer n.
Logic
doğru olduğu koşullarda öne sürülen bir ifade truth-condition n.
Physics
heisenberg tarafından öne sürülen kuantum mekaniği ilkesi uncertainty principle n.
heisenberg tarafından öne sürülen kuantum mekaniği ilkesi indeterminacy principle n.
gravitonlar aracılığıyla sağlanıp kütle veya enerjisi olan parçacıkları etkilediği öne sürülen, doğadaki dört temel etkileşimden en zayıfı gravitational interaction n.
Biology
henri bergson tarafından organizmaların evrimi ve gelişimine neden olduğu öne sürülen kuramsal güç élan vital n.
Astronomy
kürenin (enlem vb. açısından) öne sürülen problemin çözümü için ayarlanması rectification of a globe n.
(ufolojide) gizlice dünyayı kontrol ettikleri ileri sürülen, şekil değiştirici dünya dışı ırklardan biri reptilian n.
Zoology
(birlikte sürülen) at sürüsü span n.
(birlikte sürülen) öküz grubu span n.
Agriculture
sürülen mahsulü sağa veya sola atan kulaklı pulluk turnwrist [brit] n.
sürülen mahsulü sağa veya sola atan kulaklı pulluk swivel plow [brit] n.
sürülen mahsulü sağa veya sola atan kulaklı pulluk turnwrist [brit] n.
sürülen mahsulü sağa veya sola atan kulaklı pulluk turnwrest [brit] n.
sürülen mahsulü sağa veya sola atan kulaklı pulluk two-way plow n.
toprağı zenginleştirmek için altına sürülen otsu bir bitki green-manure crop n.
tepeden aşağı sürülen saban slidder n.
bir sonraki yılın mahsulüne hazırlık amacıyla yaz boyunca sık sık sürülen arazi summer fallow n.
pullukla daha önce sürülen yerin üzerinden geçmek cross-plow v.
(araziyi) daha önce sürülen yerin üzerinden geçecek şekilde sürmek cross-plow v.
pullukla daha önce sürülen yerin üzerinden geçmek cross-plough v.
(araziyi) daha önce sürülen yerin üzerinden geçecek şekilde sürmek cross-plough v.
Breeding
tarla işine sürülen öküz draught ox n.
Social Sciences
memleketinden sürülen kimse déraciné n.
memleketinden sürülen déraciné adj.
Environment
sürülen bir grup hayvan drift n.
Hunting
avcı silahlarının menzili ötesinde sürülen hayvan topluluğu drive n.
yapay koku bırakmak için yere sürülen şey drag n.
Sport
tazı yarışında köpekleri kışkırtmak için kullanılan, piste sürülen mekanik yem rabbit n.
karada sürülen sörf tahtasına benzer tekerlekli bir tahta landboard n.
karada sürülen sörf tahtasına benzer tekerlekli bir tahta ile yapılan spor landboarding n.
kayağın altına sürülen mum ski wax n.
Wagering
kaybettikçe ileri sürülen paranın iki misli artırılan bir sistem martingale n.
sürülen parayı arttırmak raise v.
Art
tombaklama işleminde sürülen altın fire gilt n.
Archaic
genellemeyi çürütmek için öne sürülen vaka instance n.
davada söylenti ile ileri sürülen iddialar parol n.
Slang
ekmeğin üzerine sürülen tereyağı, krem peynir karışımı schmear n.
kalın sürülen slathered adj.