|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
yok pahasına satılan şey |
bargain n.
|
|
2 |
General |
kapış kapış satılan |
roaring n.
|
|
3 |
General |
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
opportunity shop n.
|
|
4 |
General |
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
resale shop n.
|
|
5 |
General |
en çok satılan kitap |
best seller n.
|
|
6 |
General |
alıp satılan şey |
commodity n.
|
|
7 |
General |
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
op shop n.
|
|
8 |
General |
en çok satılan |
best seller n.
|
|
9 |
General |
gizlice içki satılan yer |
speakeasy n.
|
|
10 |
General |
gazoz vb satılan büfe |
soda fountain n.
|
|
11 |
General |
kesme çiçek satılan dükkanı işleten kimse |
florist n.
|
|
12 |
General |
peşin parayla satılan mal |
spot n.
|
|
13 |
General |
çok satılan kitap |
bestseller n.
|
|
14 |
General |
satılan şey |
seller n.
|
|
15 |
General |
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
thrift store n.
|
|
16 |
General |
alkollü içki satılan yer |
doggery n.
|
|
17 |
General |
yardayla satılan kumaş |
yard goods n.
|
|
|
18 |
General |
mutfak eşyası gibi markette satılan ama yiyecek olmayan her bir şey |
nonfood n.
|
|
19 |
General |
satılan mal |
sold product n.
|
|
20 |
General |
en çok satılan (kitap vb) |
best seller n.
|
|
21 |
General |
pahalı mal satılan yer |
up-market n.
|
|
22 |
General |
içinde her türlü eşya satılan büyük alışveriş merkezi |
hypermarket n.
|
|
23 |
General |
en çok satılan kitap |
bestseller n.
|
|
24 |
General |
içki satılan dükkan |
off-license n.
|
|
25 |
General |
yarda ölçüsüyle satılan kumaş |
yard goods n.
|
|
26 |
General |
meyve sebze satılan pazar |
wet market n.
|
|
27 |
General |
satılan hisse |
sold share n.
|
|
28 |
General |
pahalı mal satılan yer |
upmarket n.
|
|
29 |
General |
içki satılan dükkan |
off-licence n.
|
|
30 |
General |
gazete satılan yer |
newsagent's shop (uk) n.
|
|
31 |
General |
gazete satılan yer |
newsstand (us/canada) n.
|
|
32 |
General |
gazete satılan yer |
newsagency (aus) n.
|
|
33 |
General |
sokakta satılan yiyecek |
street food n.
|
|
34 |
General |
kedilerin tırmalamak için kullandıkları hazır olarak da satılan sütun |
scratching post n.
|
|
35 |
General |
kahve satılan dinlenme tesisi |
cafenet n.
|
|
36 |
General |
kutu ile satılan gıda ürünleri |
case goods n.
|
|
37 |
General |
parti ya da etkinlikte cam bardakta içecek satılan bar/tezgah |
cash bar n.
|
|
|
38 |
General |
elde edilen para bağış olarak kullanılmak üzere satılan pul |
charity n.
|
|
39 |
General |
yardayla satılan mallar |
yardage n.
|
|
40 |
General |
mangal eti satılan yer |
barbecue n.
|
|
41 |
General |
mangal eti satılan yer |
barbeque n.
|
|
42 |
General |
en çok satılan şey |
best-seller n.
|
|
43 |
General |
hayırsever bir kurum yararına satılan eşyalar |
jumble [uk] n.
|
|
44 |
General |
tabletler halinde satılan katışıksız bir beyaz kurşun çeşidi |
krems lead n.
|
|
45 |
General |
şarap satılan yer |
vintry n.
|
|
46 |
General |
sümüksü, macun kıvamında-yapışkan, genellikle şeffaf ve yeşil renkte satılan oyun hamuru |
flubber n.
|
|
47 |
General |
satılan malın maliyeti ile net satış arasındaki fark |
margent n.
|
|
48 |
General |
hurda olarak satılan eski bir gemiye ait malzemeler |
marine store n.
|
|
49 |
General |
erkek mağazasında satılan manifatura |
men's furnishings n.
|
|
50 |
General |
hayır işi için kitap satılan veya müzayede edilen fuar |
bookfair n.
|
|
51 |
General |
seyyar festivallerde satılan veya hediye verilen çömlek |
fairing n.
|
|
52 |
General |
içki satılan bir dükkan |
gillhouse n.
|
|
53 |
General |
buz yapılan, saklanan veya satılan yer |
icehouse n.
|
|
54 |
General |
artık parça satılan dükkan |
odditorium n.
|
|
55 |
General |
ürünleri ikincil şirket tarafından yeniden paketlenip satılan firma |
oem n.
|
|
56 |
General |
afyon satılan ve kullanılan mekan |
opium den n.
|
|
57 |
General |
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan |
dispensary n.
|
|
58 |
General |
tıbbi marihuana satılan dükkan |
dispensary n.
|
|
59 |
General |
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan işletmecisi |
dispenser n.
|
|
60 |
General |
yünlü kumaş satılan dükkan |
duddery n.
|
|
61 |
General |
satılan malların alışverişinin yapıldığı yer |
fence n.
|
|
62 |
General |
ambalajlı satılan yiyecek |
packaged goods n.
|
|
63 |
General |
tek kullanımlık ufak karton kutuda satılan dondurma |
dixie cup [us] n.
|
|
64 |
General |
balık kroket ve patates kızartması satılan dükkan |
fish-and-chip shop [uk] n.
|
|
65 |
General |
edebi eserin belirli aralıklarla satılan bölümleri |
part n.
|
|
66 |
General |
alıp satılan eşyalar |
plunder n.
|
|
67 |
General |
(kırkıldıktan sonra satılan) kasap koyunu |
shorn n.
|
|
68 |
General |
(britanya'da) denizcilere satılan ucuz kıyafet |
slops n.
|
|
69 |
General |
ikmal subayı tarafından nakit para karşılığında donanma personeline satılan yönetmelik giysileri |
small stores n.
|
|
70 |
General |
açığa satılan hisse senedi veya emtia |
bear [obsolete] n.
|
|
71 |
General |
geniş kitlelere yayılmak için ucuza satılan ciltsiz kitap |
pocket edition n.
|
|
72 |
General |
ince tabakalar halinde satılan sabun |
soap flakes n.
|
|
73 |
General |
doğal kaynak suyu olarak satılan arıtılmış musluk suyu |
springwater n.
|
|
74 |
General |
büfede satılan atıştırmalık |
concession n.
|
|
75 |
General |
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek |
submit a bid v.
|
|
76 |
General |
toptan olarak satılan |
wholesaled adj.
|
|
77 |
General |
reçetesiz satılan |
nonprescriptive adj.
|
|
|
78 |
General |
gerçek değerinden daha düşük bir fiyata satılan |
underpriced adj.
|
|
79 |
General |
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle |
adscript adj.
|
|
80 |
General |
en çok satılan |
top selling adj.
|
|
81 |
General |
reçetesiz satılan |
over-the-counter adj.
|
|
82 |
General |
reçetesiz satılan |
over the counter adj.
|
|
83 |
General |
eşyalı halde satılan ya da kiralanan (yer) |
ready-furnished adj.
|
|
84 |
General |
sadece reçete ile satılan |
ethical adj.
|
|
85 |
General |
toptan satılan |
job adj.
|
|
86 |
General |
en çok satılan |
monster adj.
|
|
87 |
General |
reçetesiz satılan |
officinal adj.
|
|
88 |
General |
hızlı satılan |
fast-selling adj.
|
|
89 |
General |
kaçak satılan |
sly adj.
|
|
90 |
General |
zor satılan |
sticky adj.
|
|
91 |
General |
nominal değerin altında satılan |
subpar adj.
|
|
92 |
General |
(federal fiyat destek programı altında) devlet tarafından satılan, stoklanan veya dağıtılan mallar ile ilgili |
surplus adj.
|
|
Phrasals |
|
93 |
Phrasals |
(satılan bir şeyin yanında bir şeyi ücretsiz) vermek |
throw in v.
|
|
94 |
Phrasals |
(satılan bir şeyi/bir şeyi satıp) geri kiralamak |
lease something back v.
|
|
95 |
Phrasals |
tokmak vurmak (müzayedede satılan parça için) |
knock down v.
|
|
Colloquial |
|
96 |
Colloquial |
şarap kutusunda satılan şarap |
chateau cardboard [new zealand] n.
|
|
97 |
Colloquial |
ölü fiyatına satılan şey |
a steal n.
|
|
98 |
Colloquial |
yok pahasına satılan şey |
a steal n.
|
|
99 |
Colloquial |
ölü eşek fiyatına satılan şey |
a steal n.
|
|
100 |
Colloquial |
kaçak içki satılan bar veya meyhane |
booze can n.
|
|
101 |
Colloquial |
reçeteli veya reçetesiz satılan ilaçları satan/çalan/uyuşturucu olarak kullanan kişi |
drugstore cowboy n.
|
|
102 |
Colloquial |
arkasında kurulan mutfakta yiyecek yapıp satılan araç |
gut truck n.
|
|
103 |
Colloquial |
çok satılan şey/ürün |
hot item n.
|
|
104 |
Colloquial |
peynir ekmek gibi satılan şey/ürün |
hot item n.
|
|
105 |
Colloquial |
gizlice içki satılan yer |
juice joint n.
|
|
106 |
Colloquial |
paket yerine dal şeklinde satılan sigaralar |
loosies [uk] n.
|
|
107 |
Colloquial |
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
op-shop [australia/new zealand] n.
|
|
108 |
Colloquial |
kenevir satılan mağazadaki görevli |
budtender n.
|
|
109 |
Colloquial |
gümrüksüz satış mağazasında satılan mallar |
duty-frees [uk] n.
|
|
110 |
Colloquial |
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan dükkan |
variety shop n.
|
|
111 |
Colloquial |
tanesi x'e satılan |
bucks a pop expr.
|
|
Idioms |
|
112 |
Idioms |
kapış kapış giden/satılan şey |
a run on (something) n.
|
|
113 |
Idioms |
karton kutu içinde plastik bir torbada satılan şarap |
cask wine n.
|
|
114 |
Idioms |
hazır satılan bir ürün almak |
buy (something) off the shelf v.
|
|
115 |
Idioms |
hazır satılan bir ürün almak |
get (something) off the shelf v.
|
|
116 |
Idioms |
hazır satılan bir ürün almak |
buy, get, something off the shelf v.
|
|
117 |
Idioms |
reçetesiz satılan |
behind-the-counter adj.
|
|
118 |
Idioms |
ucuza satılan |
bargain-bin adj.
|
|
Trade/Economic |
|
119 |
Trade/Economic |
devlet tekeliyle satılan veya tedarik edilen tütün ürünleri |
regie n.
|
|
120 |
Trade/Economic |
daha önce satın almış birine satılan değersiz menkul kıymetler veya gayrimenkuller |
reload n.
|
|
121 |
Trade/Economic |
geçmişte ingiltere'de pazar veya fuar yerinde satılan mal kaydı |
tollbook [obsolete] n.
|
|
122 |
Trade/Economic |
bir seferde satılan ürün miktarı |
turn n.
|
|
123 |
Trade/Economic |
anında teslim ve peşin para ile alınıp satılan mallar piyasası |
spot market n.
|
|
124 |
Trade/Economic |
adetli paketlerde olup tekli satılan çikolata şekerleme gibi ürün |
countline n.
|
|
125 |
Trade/Economic |
alınıp satılan menkullerin çeşitliliği |
broad market n.
|
|
126 |
Trade/Economic |
borsada alivre satılan ve henüz teslim edilmeyen hisse senetlerinin durumu |
short position n.
|
|
127 |
Trade/Economic |
cirodan önce alınıp satılan poliçe |
original bill n.
|
|
128 |
Trade/Economic |
çok alınıp satılan menkul kıymetler |
active securities n.
|
|
129 |
Trade/Economic |
çok alınıp satılan hisse senedi |
active stock n.
|
|
130 |
Trade/Economic |
çok satılan ürünler |
hot products n.
|
|
131 |
Trade/Economic |
çok az satılan veya asıl stoktan geriye kalan malların elden çıkartılması için ucuz fiyatla satılmaları |
close-out n.
|
|
132 |
Trade/Economic |
cirodan önce satılan senet |
original bill n.
|
|
133 |
Trade/Economic |
cirodan önce satılan poliçe |
original bill n.
|
|
134 |
Trade/Economic |
ciro edilmeden satılan poliçe |
original bill n.
|
|
135 |
Trade/Economic |
en çok satılan |
best seller n.
|
|
136 |
Trade/Economic |
faturalı indirimlerden net satılan mallar maliyeti |
cost of goods sold net of rebates on invoice n.
|
|
137 |
Trade/Economic |
hızlı satılan ürün |
fast moving product n.
|
|
138 |
Trade/Economic |
iskontolu satılan değerli evrak |
discount securities n.
|
|
139 |
Trade/Economic |
ıskontolu satılan senetler |
discount securities n.
|
|
140 |
Trade/Economic |
japon borsasında yabancı bir kurum tarafından satılan ve yabancı para cinsinden işlem gören tahvil |
shogun bond n.
|
|
141 |
Trade/Economic |
kitap satılan yer |
book stand n.
|
|
142 |
Trade/Economic |
konsinye satılan mallar |
goods sold on commission n.
|
|
143 |
Trade/Economic |
komisyonla satılan mal |
merchandise sold on commission n.
|
|
144 |
Trade/Economic |
maliyetinin altında/zararına satılan ürün |
loss-leader n.
|
|
145 |
Trade/Economic |
maliyetinin altında/zararına satılan ürün |
door buster n.
|
|
146 |
Trade/Economic |
müşteri kazanmak için zararına satılan belirli bir ürün |
drawing card n.
|
|
147 |
Trade/Economic |
müşteri kazanmak için ziyanla satılan şey |
loss leader n.
|
|
148 |
Trade/Economic |
müşteri kazanmak için zararına satılan belirli bir ürün |
loss leader n.
|
|
149 |
Trade/Economic |
metreyle satılan kumaş |
piece goods n.
|
|
150 |
Trade/Economic |
nadiren alınıp satılan hisse senedi |
inactive stock n.
|
|
151 |
Trade/Economic |
müzayedede satılan eşyanın fazla satılabilmesi için satıcı tarafından müzayedeye alıcı sokulması |
bybidding n.
|
|
152 |
Trade/Economic |
nominal değerine oranla daha düşük bir fiyatla satılan tahviller |
discount bond n.
|
|
153 |
Trade/Economic |
peşin parayla satılan mal |
spot n.
|
|
154 |
Trade/Economic |
piyasada alınıp satılan her şey (mal, hizmet, mali varlık veya üretim faktörü vb) |
commodity n.
|
|
155 |
Trade/Economic |
peşin satılan mal |
cash commodity n.
|
|
156 |
Trade/Economic |
peşin satılan mallar |
cash commodities n.
|
|
157 |
Trade/Economic |
satılan hizmet maliyeti |
cost of services sold n.
|
|
158 |
Trade/Economic |
satılan hizmet maliyeti |
cost of services given n.
|
|
159 |
Trade/Economic |
satılan malın brüt maliyeti |
gross cost of sold merchandise n.
|
|
160 |
Trade/Economic |
satılan hizmet maliyeti |
cost of services rendered n.
|
|
161 |
Trade/Economic |
satılan malların maliyeti |
cost of goods sold n.
|
|
162 |
Trade/Economic |
satılan malların teslimi ambalajlama muhafaza ve sevk gibi satış hizmetleri |
handling services n.
|
|
163 |
Trade/Economic |
reçetesiz satılan ilaçlar |
over the counter drugs n.
|
|
164 |
Trade/Economic |
satılan mamuller maliyeti |
cost of goods sold n.
|
|
165 |
Trade/Economic |
satılan ticari mallar maliyeti |
cost of merchandise sold n.
|
|
166 |
Trade/Economic |
satılan mamullerin maliyeti |
cost of products sold n.
|
|
167 |
Trade/Economic |
reçetesiz satılan ilaçlar |
over-the-counter medicine n.
|
|
168 |
Trade/Economic |
satılan malı belirten poliçe |
commodity draft n.
|
|
169 |
Trade/Economic |
satılan ticari mallar maliyeti |
cost of trade goods sold n.
|
|
170 |
Trade/Economic |
satılan duran varlıklardan alacaklar |
receivables on fixed assets disposals n.
|
|
171 |
Trade/Economic |
reçetesiz satılan ilaçlar |
over-the-counter drugs n.
|
|
172 |
Trade/Economic |
satılan ticari mallar maliyeti |
cost of goods sold (trade) n.
|
|
173 |
Trade/Economic |
satılan malın nakliye ücreti |
freight and cartage out n.
|
|
174 |
Trade/Economic |
satılan toplam ürünler |
total items sold n.
|
|
175 |
Trade/Economic |
satılan mamuller maliyeti |
cost of products sold n.
|
|
176 |
Trade/Economic |
satılan sabit kıymet |
sold asset n.
|
|
177 |
Trade/Economic |
satılan mamuller maliyeti |
cost of goods sold (product) n.
|
|
178 |
Trade/Economic |
satılan yiyecek maliyeti |
cost of food sold n.
|
|
179 |
Trade/Economic |
satılan bir satış opsiyonunun karşılığı olan mali değerin elde bulunması durumu |
covered call n.
|
|
180 |
Trade/Economic |
satılan malın beğenilmediği takdirde geri iade edilebilmesi koşuluyla satılması |
money back guarantee n.
|
|
181 |
Trade/Economic |
satılan mallar maliyeti |
cost of goods sold n.
|
|
182 |
Trade/Economic |
satılan şey için tespit edilmiş minimum bedelin altındaki tekliflerin dikkate alınmadığı açık artırma satışı |
dumb bidding n.
|
|
183 |
Trade/Economic |
satılan malın maliyeti |
cost of goods sold n.
|
|
184 |
Trade/Economic |
satılan ticari mallar maliyeti |
cost of commercial goods sold n.
|
|
185 |
Trade/Economic |
reçetesiz satılan ilaçlar |
over the counter medicines n.
|
|
186 |
Trade/Economic |
serbestçe alınıp satılan menkul değerler |
curb stocks n.
|
|
187 |
Trade/Economic |
son tahsil edilmek üzere satılan mal |
merchandise sold on account n.
|
|
188 |
Trade/Economic |
sürekli satılan mallar |
staple commodities n.
|
|
189 |
Trade/Economic |
takım halinde satılan ürün |
closed stock n.
|
|
190 |
Trade/Economic |
üretilip satılan ürün maliyeti tablosu |
statement of cost of goods manufactured and sold n.
|
|
191 |
Trade/Economic |
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan mağaza |
variety store n.
|
|
192 |
Trade/Economic |
vadeli satılan dövizler |
currencies sold forward n.
|
|
193 |
Trade/Economic |
vadeli satılan dövizlere ilişkin borçlular |
debtors in respect of currencies sold forward n.
|
|
194 |
Trade/Economic |
sevkedilecek vadeli satılan mallar |
goods sold forward to deliver n.
|
|
195 |
Trade/Economic |
veresiye satılan mal |
merchandise sold on account n.
|
|
196 |
Trade/Economic |
(müşteri çekmek için) ucuza/indirimli satılan ürün |
door buster n.
|
|
197 |
Trade/Economic |
hurda satılan yer |
junkyard n.
|
|
198 |
Trade/Economic |
belirli bir ileri tarihte teslim edilmek üzere saptanmış bir fiyattan alınıp satılan buğday |
wheat future n.
|
|
199 |
Trade/Economic |
tek bir birim halinde birlikte satılan büyük miktarda tahvil veya hisse |
block n.
|
|
200 |
Trade/Economic |
birlikte satılan aynı türden beş mal |
hand n.
|
|
201 |
Trade/Economic |
ginnie mae tarafından satılan menkul kıymet |
ginnie mae n.
|
|
202 |
Trade/Economic |
ucuza satılan envanter fazlası |
overstock n.
|
|
203 |
Trade/Economic |
basında pozitif olarak bahsedildiği için yüksek fiyattan satılan bono |
story stock n.
|
|
204 |
Trade/Economic |
indirimli satılan şey |
premium n.
|
|
205 |
Trade/Economic |
piyasa değerinin altında satılan ürün |
premium n.
|
|
206 |
Trade/Economic |
barda ucuz içki satılan kısım |
public bar [uk] n.
|
|
207 |
Trade/Economic |
barda ucuz içki satılan kısım |
the public [uk] n.
|
|
208 |
Trade/Economic |
perakende satış mağazasında satılan ürün miktarı |
sellthrough n.
|
|
209 |
Trade/Economic |
satılan ürün miktarının toplam ürün miktarına oranı |
sell-through n.
|
|
210 |
Trade/Economic |
açığa satılan hisse senetleri |
shorts n.
|
|
211 |
Trade/Economic |
önceden karıştırılmış hazır durumda satılan (ürün) |
ready-mixed adj.
|
|
212 |
Trade/Economic |
birlikte tanıtılan veya satılan iki veya daha fazla ürüne ilişkin |
tie-in adj.
|
|
213 |
Trade/Economic |
bir şiline satılan |
twelvepenny adj.
|
|
214 |
Trade/Economic |
satılan ya da satın alınan miktardan daha az |
underage adj.
|
|
215 |
Trade/Economic |
hamiline faiz ödetmeyen ve yazılı değerinin altında satılan |
zero-coupon adj.
|
|
216 |
Trade/Economic |
satıcının satılan malların durumundan sorumlu olmadığı (satış) |
voetstoots adj.
|
|
217 |
Trade/Economic |
kaçak satılan |
black-market adj.
|
|
218 |
Trade/Economic |
karaborsada satılan |
black-market adj.
|
|
219 |
Trade/Economic |
bilinmeyen bir markanın adı altında ucuza satılan |
off-brand adj.
|
|
220 |
Trade/Economic |
(yöntem) ilk alınan ürün ilk önce satılan |
first in first out adj.
|
|
221 |
Trade/Economic |
herkese açık olarak düzenlenip satılan (hisse senedi ve tahvil) |
outstanding adj.
|
|
222 |
Trade/Economic |
(video kaset veya dvd) satılan |
sell-through adj.
|
|
223 |
Trade/Economic |
satılan malların durumundan sorumlu olmaksızın |
voetstoots adv.
|
|
224 |
Trade/Economic |
satılan mal geri alınmaz |
all sales are final expr.
|
|
Law |
|
225 |
Law |
satılan şeyin ziyaı |
loss of sold thing n.
|
|
226 |
Law |
önceden satılan/haczedilen mülkü masraflarını ödeyerek geri alma hakkı |
right n.
|
|
227 |
Law |
(bazı avrupa birliği üyesi ülkelerde) sanatçı veya mirasçılarının, sanatçının yaşamı boyunca veya ölümünden sonraki 70 yıl içinde yeniden satılan sanat eserinden pay alma hakkı |
droit de suite n.
|
|
228 |
Law |
yıllık, altı veya üç ayda bir ödenecek primlerle birlikte 1000 dolar ve üzerine satılan (hayat sigortası) |
ordinary adj.
|
|
Media |
|
229 |
Media |
(makale, fotoğraf) birden fazla gazeteye satılan |
syndicated adj.
|
|
Advertising |
|
230 |
Advertising |
yayın sezonu başladıktan sonra satılan reklam süresi |
scatter n.
|
|
231 |
Advertising |
yayın sezonu başladıktan sonra satılan reklam süresi |
scatter time n.
|
|
Technical |
|
232 |
Technical |
satılan su |
sale water n.
|
|
233 |
Technical |
hazır kesilmiş halde satılan (odun, cam vb.) |
ready-cut adj.
|
|
234 |
Technical |
ayrı satılan |
unbundled adj.
|
|
235 |
Technical |
piyasada satılan |
commercially available adj.
|
|
Computer |
|
236 |
Computer |
ayrı satılan |
unbundled adj.
|
|
Informatics |
|
237 |
Informatics |
(donanım, yazılım) paket halinde satılan |
bundled adj.
|
|
Television |
|
238 |
Television |
birleşik krallık'ta satılan dijital bir set üstü cihaz markası |
digibox® n.
|
|
Textile |
|
239 |
Textile |
batı hint adaları'nda satılan kaba ve karışık keten kumaş |
ticklenburg n.
|
|
240 |
Textile |
yarda ile satılan kumaş |
yard goods n.
|
|
241 |
Textile |
yarda ile satılan kumaş |
yardage n.
|
|
242 |
Textile |
posttan alınıp ayrı olarak satılan yün parçaları |
oddment [new zealand] n.
|
|
Furniture |
|
243 |
Furniture |
alıcının monte etmesi için demonte olarak satılan ev eşyası |
kitset n.
|
|
Automotive |
|
244 |
Automotive |
parçaları satılan araç |
part out car n.
|
|
245 |
Automotive |
kiralama dönemi sonrası satılan |
off-lease adj.
|
|
Marine |
|
246 |
Marine |
denizcilere satılan kıyafetler |
slops n.
|
|
Petrol |
|
247 |
Petrol |
ileri tarihli teslim edilecek şekilde anlaşmalı fiyattan alınıp satılan petrol |
oil future n.
|
|
248 |
Petrol |
belirlenen ileri tarih için önceden anlaşılan fiyata alınıp satılan ham petrol |
petroleum future n.
|
|
Medical |
|
249 |
Medical |
reçetesiz satılan ilaç |
over-the-counter n.
|
|
250 |
Medical |
reçetesiz satılan ilaçlar |
over the counter drugs n.
|
|
251 |
Medical |
reçetesiz satılan ilaç |
no prescription necessary n.
|
|
252 |
Medical |
reçetesiz satılan ilaç |
over the counter n.
|
|
253 |
Medical |
reçetesiz satılan uyku yardımcıları/ilaçları |
over-the-counter sleep aids n.
|
|
254 |
Medical |
sağlık kampını desteklemek için ek ücretle satılan posta pulu |
health stamp [new zealand] n.
|
|
Pharmaceutics |
|
255 |
Pharmaceutics |
ilaç satılan süpermarket |
chemist's shop n.
|
|
256 |
Pharmaceutics |
kristalli klorit veya bromit olarak satılan parasempatomimetik bir ilaç |
methacholine n.
|
|
257 |
Pharmaceutics |
kristalli klorit veya bromit olarak satılan parasempatomimetik bir ilaç markası |
mecholyl® n.
|
|
258 |
Pharmaceutics |
reçetesiz satılan ilaç |
over-the-counter drug n.
|
|
259 |
Pharmaceutics |
(eczanelerde satılan) ilaç |
pharmaceutic n.
|
|
Food Engineering |
|
260 |
Food Engineering |
karton kutuda satılan şarap |
wine box n.
|
|
Gastronomy |
|
261 |
Gastronomy |
toz, şurup veya konsantre şeklinde satılan, suyla karıştırılıp tüketilen bir içecek karışımı markası |
kool-aid® n.
|
|
262 |
Gastronomy |
genellikle fırında kurutulmuş halde satılan bir ingiliz elması türü |
biffin n.
|
|
263 |
Gastronomy |
topaklar halinde satılan bir karamela şekeri |
hokey-pokey [new zealand] n.
|
|
264 |
Gastronomy |
küçük porsiyonlar şeklinde paketlenip sokak satıcıları veya seyyar satıcılarca satılan dondurma |
hokey-pokey n.
|
|
265 |
Gastronomy |
(irlanda'da) izinsiz satılan içki |
shebean n.
|
|
266 |
Gastronomy |
(irlanda'da) izinsiz satılan içki |
shebeen n.
|
|
267 |
Gastronomy |
hazır pişmiş halde satılan (yemek) |
ready-cooked adj.
|
|
268 |
Gastronomy |
(şarap) farklı üzüm çeşitlerinin karışımı olarak genel bir şarap sınıfı altında satılan |
generic adj.
|
|
Botanic |
|
269 |
Botanic |
güney amerika'da yetişen, genellikle kurutulmuş olarak satılan phaseolus cinsi fasulye |
turtle bean n.
|
|
270 |
Botanic |
güney amerika'da yetişen, genellikle kurutulmuş olarak satılan phaseolus cinsi fasulye |
black bean n.
|
|
271 |
Botanic |
genellikle california'da yetişen ve kavanozlanarak satılan bir şeftali türü |
cling peach n.
|
|
272 |
Botanic |
kerestesi filipin maunu olarak satılan filipinler'e özgü bir ağaç |
lumbayao (tarrietia javanica) n.
|
|
273 |
Botanic |
kerestesi filipin maunu olarak satılan filipinler'e özgü bir ağaç |
lumbayau (tarrietia javanica) n.
|
|
Fishery |
|
274 |
Fishery |
ıstakoz satılan yer |
pound n.
|
|
History |
|
275 |
History |
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle |
ascript [obsolete] n.
|
|
276 |
History |
eskiden kaçırılıp avustralya'da köle olarak satılan kimse |
blackbird n.
|
|
Military |
|
277 |
Military |
askeri eşya satılan mağaza |
army store n.
|
|
Card |
|
278 |
Card |
(bir oyuncuya tek seferde satılan) sabit çip miktarı |
stack n.
|
|
279 |
Card |
(bir oyuncuya tek seferde satılan) sabit çip miktarı |
takeout n.
|
|
Cinema |
|
280 |
Cinema |
sünger bob bölümlerinde krusty krab adlı hamburgerci'de satılan bir sandviç |
krabby patty n.
|
|
Librarianship |
|
281 |
Librarianship |
ciltsiz kağıttan büyük ve yumuşak kapağı olup sadece kitapçılarda satılan (kitap) |
trade adj.
|
|
Printery |
|
282 |
Printery |
ingiltere’deki yayıncılar ve kitapçılar arasında yapılan ve 1995’e kadarki dönemde kitapçıların kitapçılarda satılan kitapların fiyatını düşürmesini yasaklayan eski bir anlaşma |
net book agreement n.
|
|
Archaic |
|
283 |
Archaic |
cin satılan yer |
ginshop n.
|
|
Engineering |
|
284 |
Engineering |
(birleşik krallık'ta satılan) kurşunlu benzin |
four-star petrol [uk] n.
|
|
Slang |
|
285 |
Slang |
ceza evi büfesinde satılan ürünler |
grunts n.
|
|
286 |
Slang |
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan dükkan |
opportunity shop n.
|
|
287 |
Slang |
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan dükkan |
op shop n.
|
|
288 |
Slang |
uyuşturucu satılan yer |
the trap n.
|
|
289 |
Slang |
uyuşturucu satılan yer |
trap house n.
|
|
290 |
Slang |
uyuşturucu satılan ev |
crack house n.
|
|
291 |
Slang |
uyuşturucu satılan yer |
crack house n.
|
|
292 |
Slang |
uyuşturucu satılan veya içilen yer |
shooting gallery n.
|
|
293 |
Slang |
uyuşturucu satılan ev |
trap house n.
|
|
294 |
Slang |
esrar/haşiş satılan ve kullanılan yer |
hash-house n.
|
|
295 |
Slang |
afyon satılan ve içilen yer |
hop joint n.
|
|
296 |
Slang |
375 mililitrelik şişede satılan sert içki (votka, viski, rom) |
mickey n.
|
|
297 |
Slang |
gizlice içki satılan yer |
blind pig [dialect] n.
|
|
298 |
Slang |
gizlice içki satılan yer |
blind tiger [dialect] n.
|
|
299 |
Slang |
paket yerine dal şeklinde satılan sigara |
loosie n.
|
|
300 |
Slang |
fahiş fiyata satılan ürün |
rip-off n.
|
|
301 |
Slang |
bilinçsiz kullanıcıya satılan uyduruk esrar |
schwag n.
|
|
302 |
Slang |
esrar satılan yer |
smoke shop n.
|
|
303 |
Slang |
uyuşturucu satılan yer |
smoke shop n.
|
|
British Slang |
|
304 |
British Slang |
balık ve patates kızartması satılan yer |
chippy n.
|
|
305 |
British Slang |
balık ve patates kızartması satılan yer |
chipshop n.
|
|
306 |
British Slang |
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı/veya bu etkinlikte satılan şeyler |
jumbly n.
|
|
Modern Slang |
|
307 |
Modern Slang |
numune olarak satılan küçük şişede alkol |
airplane liquor n.
|
|