satılan - Turkish English Dictionary
History

satılan



Meanings of "satılan" in English Turkish Dictionary : 3 result(s)

Turkish English
General
satılan sold adj.
satılan of sale adj.
satılan selling adj.

Meanings of "satılan" with other terms in English Turkish Dictionary : 307 result(s)

Turkish English
General
yok pahasına satılan şey bargain n.
kapış kapış satılan roaring n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese opportunity shop n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese resale shop n.
en çok satılan kitap best seller n.
alıp satılan şey commodity n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese op shop n.
en çok satılan best seller n.
gizlice içki satılan yer speakeasy n.
gazoz vb satılan büfe soda fountain n.
kesme çiçek satılan dükkanı işleten kimse florist n.
peşin parayla satılan mal spot n.
çok satılan kitap bestseller n.
satılan şey seller n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese thrift store n.
alkollü içki satılan yer doggery n.
yardayla satılan kumaş yard goods n.
mutfak eşyası gibi markette satılan ama yiyecek olmayan her bir şey nonfood n.
satılan mal sold product n.
en çok satılan (kitap vb) best seller n.
pahalı mal satılan yer up-market n.
içinde her türlü eşya satılan büyük alışveriş merkezi hypermarket n.
en çok satılan kitap bestseller n.
içki satılan dükkan off-license n.
yarda ölçüsüyle satılan kumaş yard goods n.
meyve sebze satılan pazar wet market n.
satılan hisse sold share n.
pahalı mal satılan yer upmarket n.
içki satılan dükkan off-licence n.
gazete satılan yer newsagent's shop (uk) n.
gazete satılan yer newsstand (us/canada) n.
gazete satılan yer newsagency (aus) n.
sokakta satılan yiyecek street food n.
kedilerin tırmalamak için kullandıkları hazır olarak da satılan sütun scratching post n.
kahve satılan dinlenme tesisi cafenet n.
kutu ile satılan gıda ürünleri case goods n.
parti ya da etkinlikte cam bardakta içecek satılan bar/tezgah cash bar n.
elde edilen para bağış olarak kullanılmak üzere satılan pul charity n.
yardayla satılan mallar yardage n.
mangal eti satılan yer barbecue n.
mangal eti satılan yer barbeque n.
en çok satılan şey best-seller n.
hayırsever bir kurum yararına satılan eşyalar jumble [uk] n.
tabletler halinde satılan katışıksız bir beyaz kurşun çeşidi krems lead n.
şarap satılan yer vintry n.
sümüksü, macun kıvamında-yapışkan, genellikle şeffaf ve yeşil renkte satılan oyun hamuru flubber n.
satılan malın maliyeti ile net satış arasındaki fark margent n.
hurda olarak satılan eski bir gemiye ait malzemeler marine store n.
erkek mağazasında satılan manifatura men's furnishings n.
hayır işi için kitap satılan veya müzayede edilen fuar bookfair n.
seyyar festivallerde satılan veya hediye verilen çömlek fairing n.
içki satılan bir dükkan gillhouse n.
buz yapılan, saklanan veya satılan yer icehouse n.
artık parça satılan dükkan odditorium n.
ürünleri ikincil şirket tarafından yeniden paketlenip satılan firma oem n.
afyon satılan ve kullanılan mekan opium den n.
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan dispensary n.
tıbbi marihuana satılan dükkan dispensary n.
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan işletmecisi dispenser n.
yünlü kumaş satılan dükkan duddery n.
satılan malların alışverişinin yapıldığı yer fence n.
ambalajlı satılan yiyecek packaged goods n.
tek kullanımlık ufak karton kutuda satılan dondurma dixie cup [us] n.
balık kroket ve patates kızartması satılan dükkan fish-and-chip shop [uk] n.
edebi eserin belirli aralıklarla satılan bölümleri part n.
alıp satılan eşyalar plunder n.
(kırkıldıktan sonra satılan) kasap koyunu shorn n.
(britanya'da) denizcilere satılan ucuz kıyafet slops n.
ikmal subayı tarafından nakit para karşılığında donanma personeline satılan yönetmelik giysileri small stores n.
açığa satılan hisse senedi veya emtia bear [obsolete] n.
geniş kitlelere yayılmak için ucuza satılan ciltsiz kitap pocket edition n.
ince tabakalar halinde satılan sabun soap flakes n.
doğal kaynak suyu olarak satılan arıtılmış musluk suyu springwater n.
büfede satılan atıştırmalık concession n.
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek submit a bid v.
toptan olarak satılan wholesaled adj.
reçetesiz satılan nonprescriptive adj.
gerçek değerinden daha düşük bir fiyata satılan underpriced adj.
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle adscript adj.
en çok satılan top selling adj.
reçetesiz satılan over-the-counter adj.
reçetesiz satılan over the counter adj.
eşyalı halde satılan ya da kiralanan (yer) ready-furnished adj.
sadece reçete ile satılan ethical adj.
toptan satılan job adj.
en çok satılan monster adj.
reçetesiz satılan officinal adj.
hızlı satılan fast-selling adj.
kaçak satılan sly adj.
zor satılan sticky adj.
nominal değerin altında satılan subpar adj.
(federal fiyat destek programı altında) devlet tarafından satılan, stoklanan veya dağıtılan mallar ile ilgili surplus adj.
Phrasals
(satılan bir şeyin yanında bir şeyi ücretsiz) vermek throw in v.
(satılan bir şeyi/bir şeyi satıp) geri kiralamak lease something back v.
tokmak vurmak (müzayedede satılan parça için) knock down v.
Colloquial
şarap kutusunda satılan şarap chateau cardboard [new zealand] n.
ölü fiyatına satılan şey a steal n.
yok pahasına satılan şey a steal n.
ölü eşek fiyatına satılan şey a steal n.
kaçak içki satılan bar veya meyhane booze can n.
reçeteli veya reçetesiz satılan ilaçları satan/çalan/uyuşturucu olarak kullanan kişi drugstore cowboy n.
arkasında kurulan mutfakta yiyecek yapıp satılan araç gut truck n.
çok satılan şey/ürün hot item n.
peynir ekmek gibi satılan şey/ürün hot item n.
gizlice içki satılan yer juice joint n.
paket yerine dal şeklinde satılan sigaralar loosies [uk] n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese op-shop [australia/new zealand] n.
kenevir satılan mağazadaki görevli budtender n.
gümrüksüz satış mağazasında satılan mallar duty-frees [uk] n.
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan dükkan variety shop n.
tanesi x'e satılan bucks a pop expr.
Idioms
kapış kapış giden/satılan şey a run on (something) n.
karton kutu içinde plastik bir torbada satılan şarap cask wine n.
hazır satılan bir ürün almak buy (something) off the shelf v.
hazır satılan bir ürün almak get (something) off the shelf v.
hazır satılan bir ürün almak buy, get, something off the shelf v.
reçetesiz satılan behind-the-counter adj.
ucuza satılan bargain-bin adj.
Trade/Economic
devlet tekeliyle satılan veya tedarik edilen tütün ürünleri regie n.
daha önce satın almış birine satılan değersiz menkul kıymetler veya gayrimenkuller reload n.
geçmişte ingiltere'de pazar veya fuar yerinde satılan mal kaydı tollbook [obsolete] n.
bir seferde satılan ürün miktarı turn n.
anında teslim ve peşin para ile alınıp satılan mallar piyasası spot market n.
adetli paketlerde olup tekli satılan çikolata şekerleme gibi ürün countline n.
alınıp satılan menkullerin çeşitliliği broad market n.
borsada alivre satılan ve henüz teslim edilmeyen hisse senetlerinin durumu short position n.
cirodan önce alınıp satılan poliçe original bill n.
çok alınıp satılan menkul kıymetler active securities n.
çok alınıp satılan hisse senedi active stock n.
çok satılan ürünler hot products n.
çok az satılan veya asıl stoktan geriye kalan malların elden çıkartılması için ucuz fiyatla satılmaları close-out n.
cirodan önce satılan senet original bill n.
cirodan önce satılan poliçe original bill n.
ciro edilmeden satılan poliçe original bill n.
en çok satılan best seller n.
faturalı indirimlerden net satılan mallar maliyeti cost of goods sold net of rebates on invoice n.
hızlı satılan ürün fast moving product n.
iskontolu satılan değerli evrak discount securities n.
ıskontolu satılan senetler discount securities n.
japon borsasında yabancı bir kurum tarafından satılan ve yabancı para cinsinden işlem gören tahvil shogun bond n.
kitap satılan yer book stand n.
konsinye satılan mallar goods sold on commission n.
komisyonla satılan mal merchandise sold on commission n.
maliyetinin altında/zararına satılan ürün loss-leader n.
maliyetinin altında/zararına satılan ürün door buster n.
müşteri kazanmak için zararına satılan belirli bir ürün drawing card n.
müşteri kazanmak için ziyanla satılan şey loss leader n.
müşteri kazanmak için zararına satılan belirli bir ürün loss leader n.
metreyle satılan kumaş piece goods n.
nadiren alınıp satılan hisse senedi inactive stock n.
müzayedede satılan eşyanın fazla satılabilmesi için satıcı tarafından müzayedeye alıcı sokulması bybidding n.
nominal değerine oranla daha düşük bir fiyatla satılan tahviller discount bond n.
peşin parayla satılan mal spot n.
piyasada alınıp satılan her şey (mal, hizmet, mali varlık veya üretim faktörü vb) commodity n.
peşin satılan mal cash commodity n.
peşin satılan mallar cash commodities n.
satılan hizmet maliyeti cost of services sold n.
satılan hizmet maliyeti cost of services given n.
satılan malın brüt maliyeti gross cost of sold merchandise n.
satılan hizmet maliyeti cost of services rendered n.
satılan malların maliyeti cost of goods sold n.
satılan malların teslimi ambalajlama muhafaza ve sevk gibi satış hizmetleri handling services n.
reçetesiz satılan ilaçlar over the counter drugs n.
satılan mamuller maliyeti cost of goods sold n.
satılan ticari mallar maliyeti cost of merchandise sold n.
satılan mamullerin maliyeti cost of products sold n.
reçetesiz satılan ilaçlar over-the-counter medicine n.
satılan malı belirten poliçe commodity draft n.
satılan ticari mallar maliyeti cost of trade goods sold n.
satılan duran varlıklardan alacaklar receivables on fixed assets disposals n.
reçetesiz satılan ilaçlar over-the-counter drugs n.
satılan ticari mallar maliyeti cost of goods sold (trade) n.
satılan malın nakliye ücreti freight and cartage out n.
satılan toplam ürünler total items sold n.
satılan mamuller maliyeti cost of products sold n.
satılan sabit kıymet sold asset n.
satılan mamuller maliyeti cost of goods sold (product) n.
satılan yiyecek maliyeti cost of food sold n.
satılan bir satış opsiyonunun karşılığı olan mali değerin elde bulunması durumu covered call n.
satılan malın beğenilmediği takdirde geri iade edilebilmesi koşuluyla satılması money back guarantee n.
satılan mallar maliyeti cost of goods sold n.
satılan şey için tespit edilmiş minimum bedelin altındaki tekliflerin dikkate alınmadığı açık artırma satışı dumb bidding n.
satılan malın maliyeti cost of goods sold n.
satılan ticari mallar maliyeti cost of commercial goods sold n.
reçetesiz satılan ilaçlar over the counter medicines n.
serbestçe alınıp satılan menkul değerler curb stocks n.
son tahsil edilmek üzere satılan mal merchandise sold on account n.
sürekli satılan mallar staple commodities n.
takım halinde satılan ürün closed stock n.
üretilip satılan ürün maliyeti tablosu statement of cost of goods manufactured and sold n.
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan mağaza variety store n.
vadeli satılan dövizler currencies sold forward n.
vadeli satılan dövizlere ilişkin borçlular debtors in respect of currencies sold forward n.
sevkedilecek vadeli satılan mallar goods sold forward to deliver n.
veresiye satılan mal merchandise sold on account n.
(müşteri çekmek için) ucuza/indirimli satılan ürün door buster n.
hurda satılan yer junkyard n.
belirli bir ileri tarihte teslim edilmek üzere saptanmış bir fiyattan alınıp satılan buğday wheat future n.
tek bir birim halinde birlikte satılan büyük miktarda tahvil veya hisse block n.
birlikte satılan aynı türden beş mal hand n.
ginnie mae tarafından satılan menkul kıymet ginnie mae n.
ucuza satılan envanter fazlası overstock n.
basında pozitif olarak bahsedildiği için yüksek fiyattan satılan bono story stock n.
indirimli satılan şey premium n.
piyasa değerinin altında satılan ürün premium n.
barda ucuz içki satılan kısım public bar [uk] n.
barda ucuz içki satılan kısım the public [uk] n.
perakende satış mağazasında satılan ürün miktarı sellthrough n.
satılan ürün miktarının toplam ürün miktarına oranı sell-through n.
açığa satılan hisse senetleri shorts n.
önceden karıştırılmış hazır durumda satılan (ürün) ready-mixed adj.
birlikte tanıtılan veya satılan iki veya daha fazla ürüne ilişkin tie-in adj.
bir şiline satılan twelvepenny adj.
satılan ya da satın alınan miktardan daha az underage adj.
hamiline faiz ödetmeyen ve yazılı değerinin altında satılan zero-coupon adj.
satıcının satılan malların durumundan sorumlu olmadığı (satış) voetstoots adj.
kaçak satılan black-market adj.
karaborsada satılan black-market adj.
bilinmeyen bir markanın adı altında ucuza satılan off-brand adj.
(yöntem) ilk alınan ürün ilk önce satılan first in first out adj.
herkese açık olarak düzenlenip satılan (hisse senedi ve tahvil) outstanding adj.
(video kaset veya dvd) satılan sell-through adj.
satılan malların durumundan sorumlu olmaksızın voetstoots adv.
satılan mal geri alınmaz all sales are final expr.
Law
satılan şeyin ziyaı loss of sold thing n.
önceden satılan/haczedilen mülkü masraflarını ödeyerek geri alma hakkı right n.
(bazı avrupa birliği üyesi ülkelerde) sanatçı veya mirasçılarının, sanatçının yaşamı boyunca veya ölümünden sonraki 70 yıl içinde yeniden satılan sanat eserinden pay alma hakkı droit de suite n.
yıllık, altı veya üç ayda bir ödenecek primlerle birlikte 1000 dolar ve üzerine satılan (hayat sigortası) ordinary adj.
Media
(makale, fotoğraf) birden fazla gazeteye satılan syndicated adj.
Advertising
yayın sezonu başladıktan sonra satılan reklam süresi scatter n.
yayın sezonu başladıktan sonra satılan reklam süresi scatter time n.
Technical
satılan su sale water n.
hazır kesilmiş halde satılan (odun, cam vb.) ready-cut adj.
ayrı satılan unbundled adj.
piyasada satılan commercially available adj.
Computer
ayrı satılan unbundled adj.
Informatics
(donanım, yazılım) paket halinde satılan bundled adj.
Television
birleşik krallık'ta satılan dijital bir set üstü cihaz markası digibox® n.
Textile
batı hint adaları'nda satılan kaba ve karışık keten kumaş ticklenburg n.
yarda ile satılan kumaş yard goods n.
yarda ile satılan kumaş yardage n.
posttan alınıp ayrı olarak satılan yün parçaları oddment [new zealand] n.
Furniture
alıcının monte etmesi için demonte olarak satılan ev eşyası kitset n.
Automotive
parçaları satılan araç part out car n.
kiralama dönemi sonrası satılan off-lease adj.
Marine
denizcilere satılan kıyafetler slops n.
Petrol
ileri tarihli teslim edilecek şekilde anlaşmalı fiyattan alınıp satılan petrol oil future n.
belirlenen ileri tarih için önceden anlaşılan fiyata alınıp satılan ham petrol petroleum future n.
Medical
reçetesiz satılan ilaç over-the-counter n.
reçetesiz satılan ilaçlar over the counter drugs n.
reçetesiz satılan ilaç no prescription necessary n.
reçetesiz satılan ilaç over the counter n.
reçetesiz satılan uyku yardımcıları/ilaçları over-the-counter sleep aids n.
sağlık kampını desteklemek için ek ücretle satılan posta pulu health stamp [new zealand] n.
Pharmaceutics
ilaç satılan süpermarket chemist's shop n.
kristalli klorit veya bromit olarak satılan parasempatomimetik bir ilaç methacholine n.
kristalli klorit veya bromit olarak satılan parasempatomimetik bir ilaç markası mecholyl® n.
reçetesiz satılan ilaç over-the-counter drug n.
(eczanelerde satılan) ilaç pharmaceutic n.
Food Engineering
karton kutuda satılan şarap wine box n.
Gastronomy
toz, şurup veya konsantre şeklinde satılan, suyla karıştırılıp tüketilen bir içecek karışımı markası kool-aid® n.
genellikle fırında kurutulmuş halde satılan bir ingiliz elması türü biffin n.
topaklar halinde satılan bir karamela şekeri hokey-pokey [new zealand] n.
küçük porsiyonlar şeklinde paketlenip sokak satıcıları veya seyyar satıcılarca satılan dondurma hokey-pokey n.
(irlanda'da) izinsiz satılan içki shebean n.
(irlanda'da) izinsiz satılan içki shebeen n.
hazır pişmiş halde satılan (yemek) ready-cooked adj.
(şarap) farklı üzüm çeşitlerinin karışımı olarak genel bir şarap sınıfı altında satılan generic adj.
Botanic
güney amerika'da yetişen, genellikle kurutulmuş olarak satılan phaseolus cinsi fasulye turtle bean n.
güney amerika'da yetişen, genellikle kurutulmuş olarak satılan phaseolus cinsi fasulye black bean n.
genellikle california'da yetişen ve kavanozlanarak satılan bir şeftali türü cling peach n.
kerestesi filipin maunu olarak satılan filipinler'e özgü bir ağaç lumbayao (tarrietia javanica) n.
kerestesi filipin maunu olarak satılan filipinler'e özgü bir ağaç lumbayau (tarrietia javanica) n.
Fishery
ıstakoz satılan yer pound n.
History
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle ascript [obsolete] n.
eskiden kaçırılıp avustralya'da köle olarak satılan kimse blackbird n.
Military
askeri eşya satılan mağaza army store n.
Card
(bir oyuncuya tek seferde satılan) sabit çip miktarı stack n.
(bir oyuncuya tek seferde satılan) sabit çip miktarı takeout n.
Cinema
sünger bob bölümlerinde krusty krab adlı hamburgerci'de satılan bir sandviç krabby patty n.
Librarianship
ciltsiz kağıttan büyük ve yumuşak kapağı olup sadece kitapçılarda satılan (kitap) trade adj.
Printery
ingiltere’deki yayıncılar ve kitapçılar arasında yapılan ve 1995’e kadarki dönemde kitapçıların kitapçılarda satılan kitapların fiyatını düşürmesini yasaklayan eski bir anlaşma net book agreement n.
Archaic
cin satılan yer ginshop n.
Engineering
(birleşik krallık'ta satılan) kurşunlu benzin four-star petrol [uk] n.
Slang
ceza evi büfesinde satılan ürünler grunts n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan dükkan opportunity shop n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan dükkan op shop n.
uyuşturucu satılan yer the trap n.
uyuşturucu satılan yer trap house n.
uyuşturucu satılan ev crack house n.
uyuşturucu satılan yer crack house n.
uyuşturucu satılan veya içilen yer shooting gallery n.
uyuşturucu satılan ev trap house n.
esrar/haşiş satılan ve kullanılan yer hash-house n.
afyon satılan ve içilen yer hop joint n.
375 mililitrelik şişede satılan sert içki (votka, viski, rom) mickey n.
gizlice içki satılan yer blind pig [dialect] n.
gizlice içki satılan yer blind tiger [dialect] n.
paket yerine dal şeklinde satılan sigara loosie n.
fahiş fiyata satılan ürün rip-off n.
bilinçsiz kullanıcıya satılan uyduruk esrar schwag n.
esrar satılan yer smoke shop n.
uyuşturucu satılan yer smoke shop n.
British Slang
balık ve patates kızartması satılan yer chippy n.
balık ve patates kızartması satılan yer chipshop n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı/veya bu etkinlikte satılan şeyler jumbly n.
Modern Slang
numune olarak satılan küçük şişede alkol airplane liquor n.