as is - Turco Inglés Diccionario
Historia

as is

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "as is" en diccionario turco inglés : 9 resultado(s)

Inglés Turco
Phrases
as is expr. bu şekliyle
as is expr. bu haliyle
as is expr. gibi
as is expr. hiçbir değişiklik yapmadan
as is expr. olduğu gibi
as is expr. şimdiki durumuyla
as is expr. tıpkı
Trade/Economic
as is adj. olduğu gibi
as is expr. şimdiki haliyle

Significados de "as is" con otros términos en diccionario inglés turco: 292 resultado(s)

Inglés Turco
General
a is to b as c is to d n. analojik ilişki kuran kalıp
a is to b as c is to d n. c ile d'nin ilişkisi, a ile b'nin ilişkisi gibi
dress as if it is summer v. baharı başına vurmak
approve as it is v. aynen onamak
accept as is v. olduğu gibi kabul etmek
straighten up and do as one is supposed to do v. yola gelmek
make (someone) straighten up and do as he is supposed to do v. yola getirmek
as is evident from its name v. adından anlaşılmak
as sure as eggs is eggs adj. yüzde yüz
as is the custom adv. adet olduğu üzere
such as it is adv. her nasılsa
as it is said adv. söylenildiği gibi
as it is adv. bu durumda
as is due adv. gereği gibi
as it is adv. aynıyla
as is seen from adv. -den görüldüğü gibi
as it is understood adv. anlaşılacağı üzere
as it is understood adv. anlaşıldığı üzere
as it is understood adv. anlaşılacağı gibi
as far as someone is concerned adv. -e göre
as it is expected adv. beklendiği üzere
as it is expected adv. beklendiği üzre
as it is expected adv. beklendiği gibi
as is required adv. gerektiği gibi
as is the case with adv. -de olduğu gibi
Phrases
the governments on whose behalf the present agreement is signed, hereinafter referred to as the "Participating States" n. adlarına bu sözleşmenin imzalandığı hükümetler bundan sonra "katılımcı devletler" olarak anılacaktır
as it is seen n. anlaşılacağı gibi
as much as (one's) life is worth adv. çok/aşırı riskli/tehlikeli can alıcı önemde
as much as (one's) life is worth adv. can alacak kadar
as much as (one's) life is worth adv. canına kastedecek kadar
as much as (one's) life is worth adv. donduracak kadar soğuk
as much as (one's) life is worth adv. canını verecek kadar
is as below expr. aşağıdaki şekildedir
as it is seen expr. anlaşıldığı üzere
as it is seen expr. anlaşılacağı üzere
as is evident from its name expr. adından anlaşılacağı üzere
as it is explained in detail expr. ayrıntılı olarak açıklandığı üzere
as is known expr. bilindiği üzere
as it is expr. bu şekliyle
as far as is known expr. bilindiği kadarıyla
as is known expr. bilindiği gibi
as the phrase is expr. deyim yerindeyse
as is often the case expr. çoğu zaman olduğu gibi
as it is (has been) mentioned earlier/before expr. daha önceden bahsedildiği üzere
nothing is as it seems expr. hiçbir şey göründüğü gibi değildir
nothing is as it appears expr. hiçbir şey göründüğü gibi değildir
such as it is expr. hiç bir anlamı/değeri olmamasına rağmen
as is known to all expr. herkesçe bilindiği üzere
as it is in real life expr. gerçek hayatta olduğu gibi
as it is seen expr. görüldüğü üzere
as is seen expr. görüldüğü gibi
as is seen expr. görüldüğü üzere
as is known to all expr. herkesçe bilindiği gibi
as it is in real life expr. gerçekte olduğu gibi
nothing is so firmly believed as what we least know expr. en çok inandığımız şeyler, en az bildiklerimizdir
as it is well known expr. iyi bilindiği üzere
as it is well known expr. iyi bilindiği gibi
as sure as two and two is four expr. iki kere iki dört eder gibi
such as it is expr. kötü veya değersiz olmakla beraber
as-is and to-be expr. mevcut durum ve olması gereken durum
use as is expr. olduğu gibi kullan
is defined as expr. olarak tanımlanır
as far as the money is concerned expr. konu para olunca
as it is seen in the figure expr. şekilde görüldüğü üzere
as it is shown in the figure expr. şekilde gösterildiği üzere
as it is now expr. şimdi olduğu gibi
as is now expr. şimdi olduğu gibi
is as below expr. şu şekildedir
as (it is) now expr. şimdiki gibi
such as it is expr. pek değeri olmasa da
as the phrase is expr. tabiri caizse
as is also understood from expr. -den de anlaşıldığı üzere
as is also understood from expr. -den de anlaşılacağı üzere
as is also understood from expr. -den de anlaşılacağı gibi
as it is expr. zaten
as is also understood from expr. -den de anlaşıldığı gibi
so far as (someone or something) is concerned expr. (birine/bir şeye) ilişkin olarak
so far as (someone or something) is concerned expr. (birine/bir şeye) gelince
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) hususunda
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) ile ilgili olarak
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) konusunda
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) konusuna gelince
so far as (someone or something) is concerned expr. (birine/bir şeye) göre
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) görüşüne göre
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) fikrine göre
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) kanaatince
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) kanısına göre
like (or as if) it is going out of fashion (or style expr. büyük miktarlarda
like (or as if) it is going out of fashion (or style expr. sınırsızca
Proverb
as the twig is bent, so grows the tree ağaç yaşken eğilir
an hour of pain is as long as a day of pleasure bir saatlik acı bir günlük zevke bedeldir
enough is as good as a feast aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz
enough is as good as a feast kılık kıyafet ziyafettir
enough is as good as a feast elde bulunan nimete şükretmeli
enough is as good as a feast azı karar çoğu zarar
a nod is as good as a wink to a blind horse anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
a nod is as good as a wink to a blind horse arif olan anlar
a nod is as good as a wink to a blind horse arife tarif gerekmez
as the twig is bent so is the tree inclined ağaç yaşken eğilir
as the twig is bent so is the tree inclined ağaç yaş iken eğilir
pretty is as pretty does insanları dış görünüşlerine göre yargılamayın
handsome is as handsome does insanlar kıyafetiyle karşılanır fikirleriyle ağırlanır/uğurlanır
pretty is as pretty does insanlar kıyafetiyle karşılanır fikirleriyle ağırlanır/uğurlanır
handsome is as handsome does insanları dış görünüşlerine göre yargılamayın
nothing is given so freely as advice nasihat vermek kolaydır
enough is as good as a feast her şeyin fazlası zarar
devil is not so black as he is painted kimse söylendiği kadar kötü değildir
a miss is as good as a mile başarının kıl payıyla ya da büyük bir farkla kaçırılmasının önemi yoktur
a nod is as good as a wink to a blind man tereciye tere satma
a miss is as good as a mile kaybetme kaybetmedir
a nod is as good as a wink to a blind man sen giderken ben dönüyordum
a miss is as good as a mile önemli olan hatice değil neticedir
a nod is as good as a wink to a blind man senin bilmişliğin kadar benim unutmuşluğum var
a miss is as good as a mile kaybetmenin az farkla veya çok farkla olması fark etmez
a chain is only as strong as its weakest link zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür
a nod is as good as a wink to a blind man kör kör parmağım gözüne
moving three times is as bad as a fire üç göç bir yangın yerini tutar
moving three times is as bad as a fire bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır
nothing is so good for the inside of a man as the outside of a horse at yiğidin yoldaşıdır
nothing is so good for the inside of a man as the outside of a horse at binmek huzur verir/sakinleştirir
a nod is as good as a wink to a blind man anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
a nod is as good as a wink to a blind man arife tarif gerekmez
a nod is as good as a wink to a blind man arife tarif ne gerek
moving three times is as bad as a fire üç göç bir yangın yerini tutar
moving three times is as bad as a fire bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır
a change is as good as a rest tebdil-i mekanda ferahlık vardır
a change is as good as a rest değişiklikte fayda vardır
a change is as good as a rest değişiklik yapmak yeni bir soluk getirir
a nod is as good as a wink arife tarif gerekmez
a nod is as good as a wink daha fazla açıklamaya gerek yok
a nod is as good as a wink daha fazla ayrıntıya gerek yok
a nod is as good as a wink to a blind bat anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az
a nod is as good as a wink to a blind bat arif olan anlar
a nod is as good as a wink to a blind bat arife tarif gerekmez
a nod is as good as a wink to a blind bat arife tarif ne gerek
a woman is as old as she admits kadınlara yaşı sorulmaz
a woman is as old as she admits kadın söylediği yaştadır
a woman is as old as she admits (erkek hissettiği) kadın göründüğü yaştadır
dying is as natural as living ölmek de yaşamak kadar doğal
dying is as natural as living ölüm de hayatın bir parçası
dying is as natural as living ölüm de yaşam kadar normal
dying is as natural as living ölüm de yaşam kadar kaçınılmaz
Colloquial
stupid is as stupid does expr. aptal aptallık yapandır
stupid is as stupid does expr. aptallık yapan aptaldır
all is as it should be expr. her şey yolundadır
so far as the money is concerned expr. konu para olunca
your guess is as good as mine expr. senden fazlasını bilmiyorum
as is his wont expr. her zamanki gibi
as is his wont expr. her zaman yaptığı gibi
as is her wont expr. her zamanki gibi
as is her wont expr. her zaman yaptığı gibi
as far as is concerned expr. -e ilişkin olarak
as far as is concerned expr. '-e gelince
as far as is concerned expr. ile ilgili olarak
as it is expr. şu anda
as it is expr. halihazırda
as it is expr. durum şu ki
as it is expr. gerçek şu ki
as it is expr. duruma bakılırsa
as it is expr. şu haliyle
as it is expr. görünen o ki
as it is expr. böyle giderse
hatred is as blind as love expr. nefretin gözü kördür, tıpkı aşk gibi
hatred is as blind as love expr. nefretin de aşk gibi gözü kördür
hatred is as blind as love expr. nefretin de aşk kadar gözü kördür
Idioms
as black as (one) is painted n. anlatıldığı kadar kötü
black as (one) is painted n. anlatıldığı kadar kötü
a change is as good as a rest n. tebdili mekanda hayır vardır
be (not) as black as (someone or something) is painted v. söylendiği/anlatıldığı/düşünüldüğü/adının çıktığı kadar kötü olmak (olmamak)
be as honest as the day is long v. çok dürüst olmak
be as black as one is painted v. düşünüldüğü kadar kötü biri olmak
be as black as one is painted v. söylendiği kadar kötü biri olmak
(as) honest as the day is long adj. çok güvenilir
(as) honest as the day is long adj. sonuna kadar güvenilir
happy as the day is long adj. keyfi yerinde
happy as the day is long adj. halinden/durumundan çok memnun
happy as the day is long adj. aşırı/çok mutlu
honest as the day is long [old-fashioned] adj. çok güvenilir
honest as the day is long [old-fashioned] adj. çok dürüst
honest as the day is long [old-fashioned] adj. sonuna kadar güvenilir
merry as the day is long [old-fashioned] adj. çok neşeli
merry as the day is long [old-fashioned] adj. çok mutlu
merry as the day is long [old-fashioned] adj. cıvıl cıvıl
merry as the day is long [old-fashioned] adj. hayat dolu
merry as the day is long [old-fashioned] adj. şen şakrak
happy as the day is long expr. aşırı/çok mutlu
as happy as the day is long expr. aşırı/çok mutlu
as broad as it is long expr. ayvaz kasap hep bir hesap
your guess is as good as mine expr. ben de senin kadar biliyorum
as merry as the day is long expr. çok neşeli
(as) black as (one) is painted expr. denildiği/anlatıldığı kadar kötü
as merry as the day is long expr. çok mutlu
as honest as the day is long expr. çok dürüst
a miss is as good as a mile expr. fırsat kaçtıktan sonra iyi veya kötü olması bir şeyi değiştirmez
devil is not so black as he is painted expr. hiç kimse anlatıldığı kadar kötü değildir
your guess is as good as mine expr. hiç bilmiyorum
not as green as one is cabbage looking expr. göründüğü kadar acemi değil
not as green as one is cabbage looking expr. göründüğü kadar çaylak değil
not as green as one is cabbage looking expr. göründüğü kadar toy değil
not as green as one is cabbage looking expr. göründüğü kadar deneyimsiz değil
sure as eggs is eggs expr. iki artı ikinin dört ettiği kadar
as broad as it is long expr. iki eşit seçenek arasında karar verememe durumu
sure as eggs is eggs expr. iki artı ikinin dört etmesi kadar kesin
sure as eggs is eggs expr. kesin
a neighbor's hen is as big as a goose expr. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
a man is as old as he feels expr. kişi hissettiği yaştadır
your guess is as good as mine expr. senin bildiğini biliyorum
sure as eggs is eggs expr. şüphe götürmez
as black as (one) is painted expr. söylendiği kadar kötü
black as (one) is painted expr. söylendiği kadar kötü
change is as good as rest expr. tebdili mekanda hayır vardır
change is as good as a rest expr. tebdili mekanda hayır vardır
as if there is no tomorrow expr. yarın yokmuş gibi
as if there is no tomorrow expr. yarını düşünmeden (para harcamak vb)
as if there is no tomorrow expr. yarın olmayacakmış gibi
(as) clear as the sky is blue expr. apaçık ortada
(as) clear as the sky is blue expr. gün gibi ortada/açık
(as) clear as the sky is blue expr. tamamen aşikar
(as) clear as the sky is blue expr. bariz bir şekilde ortada
(as) sure as eggs (is eggs) expr. kesin olarak
(as) sure as eggs (is eggs) expr. kesinlikle
(as) sure as eggs (is eggs) expr. şüphesiz
(one) is not as green as (one) is cabbage-looking expr. (biri) göründüğü kadar deneyimsiz değil
(one) is not as green as (one) is cabbage-looking expr. (biri) göründüğü kadar toy değil
(one) is not as green as (one) is cabbage-looking expr. (biri) göründüğü kadar çaylak değil
(one) is not as green as (one) is cabbage-looking expr. (biri) göründüğü kadar acemi değil
(one) is not as green as (one) is cabbage-looking expr. (biri) göründüğü kadar saf değil
(one) is not as green as (one) is cabbage-looking expr. (biri) göründüğünden daha akıllı
as the day is long expr. tamamen
as the day is long expr. tümüyle
as the day is long expr. tamamıyla
as the day is long expr. her yönden
as the day is long expr. son derece
as the day is long expr. alabildiğine
as the day is long expr. olabilecek en yüksek derecede
as the day is long expr. sonuna kadar
it is not as black as it is painted expr. söylendiği kadar kötü değil
it is not as black as it is painted expr. anlatıldığı kadar kötü değil
it's as broad as it is long [uk] expr. ayvaz kasap hep bir hesap
it's as broad as it is long [uk] expr. ha öyle olmuş ha böyle aynı kapıya çıkar
it's as broad as it is long [uk] expr. hepsi bir
it's as broad as it is long [uk] expr. hangi seçenek yeğlenirse yeğlensin sonuç değişmez
it's as broad as it is long [uk] expr. hiç fark etmez
it's as broad as it is long [uk] expr. öyle ya da böyle fark etmez
my guess is as good as yours expr. ben de senin bildiğin kadar biliyorum
my guess is as good as yours expr. ben de senden daha fazlasını bilmiyorum
my guess is as good as yours expr. senin bildiğin kadarını biliyorum
my guess is as good as yours expr. hiçbir fikrim yok
not as black as (one) is painted expr. (biri) anlatıldığı kadar kötü değil
not as black as (one) is painted expr. (biri) söylendiği kadar kötü değil
not as black as (one) is painted expr. (biri) düşünüldüğü kadar kötü değil
not as black as (one) is painted expr. anlatıldığı kadar kötü (biri) değil
not as black as (one) is painted expr. söylendiği kadar kötü (biri) değil
not as black as (one) is painted expr. düşünüldüğü kadar kötü (biri) değil
there is no such thing as a stupid question expr. aptalca soru yoktur
there is no such thing as a stupid question expr. saçma soru yoktur
there is no such thing as a stupid question expr. soru sormaktan çekinme
there is no such thing as a stupid question expr. aklına geleni sor çekinme
there is no such thing as bad publicity expr. reklamın iyisi kötüsü olmaz
there is no such thing as bad publicity expr. reklamın kötüsü olmaz
tinstaafl (there is no such thing as a free lunch) expr. her şeyin bir bedeli var
tinstaafl (there is no such thing as a free lunch) expr. hayatta hiçbir şey bedava değildir
his, her word is as good as his, her bond expr. sözü senettir
his, her word is as good as his, her bond expr. dediğini yapar
Speaking
your guess is as good as mine expr. aslında ikimiz de bir şey bilmiyoruz
it is as simple as that! expr. bu kadar basit!
there is no such thing as right and wrong expr. doğru ya da yanlış diye bir şey yoktur
it is as you said expr. dediğiniz gibi
is there really such a thing as a perfect job? expr. gerçekten de mükemel iş diye bir şey var mı?
if it's as good as you say it is expr. eğer dediğin kadar iyiyse
everything is going as planned expr. her şey planlandığı gibi gidiyor
is it as bad as it looks? expr. göründüğü kadar kötü mü?
there is no such thing as a free meal/lunch expr. her şey karşılıklı
it is all in the air as yet expr. fol yok yumurta yok
there is no such thing as trust expr. güven diye bir şey yoktur
there is no such thing as miracles expr. mucize diye bir şey yoktur
as far as he is concerned expr. ona kalırsa
as far as he is concerned expr. ona sorarsan
as long as he is free expr. o özgür olduğu sürece
is there really such a thing as a perfect job? expr. mükemmel iş diye bir şey gerçekten var mı?
he is as good as his word expr. sözünün eridir
as far as someone is concerned expr. -nun bildiği kadarıyla
as far as someone is concerned expr. -nun bilmesi gerektiği kadarı ile
as far as someone is concerned expr. -nu ilgilendirdiği kadarı ile
there is such a thing as crossing the line expr. ayıp diye bir şey var
there is such a thing as crossing the line expr. ayıp denen bir şey var
Trade/Economic
as is where is expr. alıcının ürünü incelemesi ve tüm riskleri üzerine alarak satın alması durumu
Computer
leave as is expr. aynen bırak
send as is expr. olduğu gibi gönder
Automotive
as-is used car n. olduğu haliyle satılık kullanılmış araç
Baseball
a walk is as good as a hit expr. bir yürüyüş bir vuruş kadar değerlidir
a walk is as good as a hit expr. yürümek de vuruş yapmak da vuruş yapan oyuncuyu birinci kaleye yükseltir