wide - Turco Inglés Diccionario
Historia

wide

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "wide" en diccionario turco inglés : 54 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
wide adj. geniş
wide adj. bol
General
wide adj. engin
wide adj. yaygın
wide adj. gen
wide adj. ferah
wide adj. uzak
wide adj. vasi
wide adj. açık
wide adj. enli
wide adj. büyük
wide adj. bol
wide adj. kapsamlı
wide adj. geniş
wide adj. geniş çaplı
wide adj. tamamen açılmış
wide adj. sonuna kadar açılmış
wide adj. talep edilen fiyattan çok aşağısında alıcı bulan
wide adj. faltaşı gibi açık (göz)
wide adj. tamamen açılmış (göz)
wide adj. çeşitli
wide adj. faltaşı gibi açılmış
wide adj. dışından
wide adv. alabildiğine
wide adv. iyice
wide adv. açığa
wide adv. ardına kadar
wide adv. tamamen
wide adv. adamakıllı
wide adv. iyice
wide adv. sonuna kadar
wide adv. açıkta
wide adv. açığa
wide adv. ...genişliğinde
wide adv. uzaklara
wide adv. kocaman
wide adv. karavana
wide suf. belirli bir alan veya bölge boyunca uzanan
wide suf. belirli bir alan veya bölge boyunca etkili olan
Technical
wide adj. geniş
Computer
wide n. en
Breeding
wide adj. karbonhidrat açısından kısmen zengin (hayvan yemi)
Linguistics
wide adj. geniş
wide adj. gevşek
Sport
wide n. (kriket) kaleyi bulmamış şut
wide n. vurucunun yetişemeyeceği bir yere atılan top
wide adj. sahanın kenar çizgilerinden birine doğru olan
wide adj. sahanın kenar çizgilerinden birine yakın olan
wide adv. sahanın kenar çizgilerinden birine doğru
wide adv. sahanın kenar çizgilerinden birine yakın
Baseball
wide adj. saha dışı
Ottoman Turkish
wide adj. şümullü
Archaic
wide n. geniş alan
wide n. geniş saha

Significados de "wide" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
being wide open n. apaçıklık
wide brimmed hat n. geniş kenarlı şapka
wide angle n. geniş açı
wide step n. açık adım
becoming wide n. genişleme
a wide trouser leg n. bol paça
wide film n. geniş film
wide angle n. büyük açı
wide screen n. geniş ekran
wide area n. geniş coğrafya
wide geography n. geniş coğrafya
wide distribution n. geniş dağılım
wide distribution n. geniş yayılım
man of wide interests n. birçok şeye ilgi duyan adam
wide field of view n. geniş görüş alanı
nation-wide movement n. milli hareket
wide-ringed timber n. seyrek yaş halkalı ağaç
wide experience n. engin tecrübe
range over a wide field n. geniş alana yayılma
wide audience n. geniş seyirci kitlesi
wide audience n. geniş izleyici kitlesi
wide shoulder n. geniş omuz
wide vocabulary n. zengin dağarcık
wide vocabulary n. zengin kelime dağarcığı
wide shoulders n. geniş omuzlar
a wide range of colours n. geniş renk yelpazesi
a wide spectrum of colors n. geniş renk yelpazesi
a wide selection of colours n. geniş renk yelpazesi
conflicts world-wide n. dünya çapındaki çatışmalar
extreme world-wide ambient temperatures n. tüm dünyadaki en uç ortam sıcaklıkları
wide knowledge n. derin bilgi birikimi
wide knowledge n. yüksek bilgi birikimi
wide knowledge n. geniş bilgi birikimi
single-wide mobile home n. tek üniteli mobil/taşınabilir ev
double-wide mobile home n. çift üniteli mobil/taşınabilir ev
europe-wide arts advocacy campaign n. avrupa çapında sanatın desteklenmesi kampanyası
wide forehead n. geniş alın
wide experience n. kapsamlı deneyim
wide experience n. kapsamlı tecrübe
wide experience n. geniş deneyim
wide experience n. geniş tecrübe
wide open space n. çok geniş alan
wide open space n. geniş açık alan
wide scope n. geniş alan
wide range of subjects n. geniş konu yelpazesi
wide calf n. geniş baldır
(wide) berth n. emniyet mesafesi
(wide) berth n. güvenlik mesafesi
wide boy [uk] n. üçkağıtçılık yaparak geçinen adam
single-wide n. prefabrik ev
single-wide n. mobil ev
single-wide n. taşınabilir ev
get wide v. bollanmak
get wide v. bollaşmak
open one's eyes wide v. fal taşı gibi açmak
spread one's arms wide v. kollarını alabildiğine açmak
become wide v. genişlemek
give a wide berth to v. uzak durmak
become wide v. bollaştırmak
give a wide berth to v. kaçınmaya dikkat etmek
be wide open v. belermek
be wide of the mark v. hedeften uzak olmak
become wide apart v. seyrelmek
get wide v. bolarmak
let something become wide apart v. seyrekleştirmek
give the land a wide berth v. karadan çok uzakta bulunmak
spread far and wide v. dünyayı tutmak
receive wide acceptance v. geniş kabul görmek
remain wide-awake v. ayık kalmak
have a wide coverage v. geniş yer tutmak (medyada vb)
gain wide currency v. yaygınlık kazanmak
gain wide currency v. geçerlilik kazanmak
have wide press coverage v. basında geniş yer bulmak
have wide press coverage v. medyada geniş yer bulmak
have wide media coverage v. basında geniş yer bulmak
have wide media coverage v. medyada geniş yer bulmak
spread country-wide v. ülkenin bütününe yayılmak
spread country-wide v. bütün ülke sathına yayılmak
spread country-wide v. bütün ülkeye yayılmak
have wide shoulders v. geniş omuzlu olmak
have wide shoulders v. geniş omuzları olmak
give wide coverage to v. geniş yer vermek
give wide publicity to v. geniş yer ayırmak
give wide publicity to v. geniş yer vermek
give wide coverage to v. geniş yer ayırmak
cast a wide net v. tüm olasılıkları değerlendirmek
wide awake adj. uyanık
wide bored adj. çaplı
wide enough adj. yeterince geniş
wide apart adj. ayrık
wide waled adj. geniş izli
wide awake adj. kurnaz
wide cut adj. geniş kesilmiş
wide awake adj. açıkgöz
wide apart adj. seyrek
wide open adj. ardına kadar açık
wide awake adj. ayık
broke to the wide adj. meteliksiz
wide awake adj. sak
wide base adj. geniş tabanlı
wide eyed adj. gözünü dört açmış
wide eyed adj. masum
wide eyed adj. şaşkın
wide eyed adj. gözleri fal taşı gibi açılmış
wide range of adj. çeşitli sayıda
wide range of adj. çok miktarda
wide range of adj. geniş bir yelpazede
wide range of adj. çok sayıda
wide range of adj. geniş yelpazeli
a wide variety of adj. geniş çeşitlilikte
a wide variety adj. çok çeşitli
wide range of adj. çok çeşitli
wide range (of) adj. geniş yelpaze
world wide known adj. tüm dünyanın bildiği
world wide known adj. tüm dünyaca tanınan
world wide known adj. dünyaca tanınan
world wide known adj. dünyaca bilinen
world wide known adj. dünya çapında bilinen
world wide known adj. tüm dünyaca bilinen
world wide known adj. dünyaca ünlü
a wide range of adj. çok çeşitli
a wide range of adj. çok kapsamlı
a wide range of adj. çok sayıda
country-wide adj. ülke çapında
country-wide adj. ülke çapı
europe-wide adj. avrupa çapında
country-wide adj. ülke geneli
european-wide adj. avrupa çapında
nation-wide adj. millet çapında
region-wide adj. bölge genelinde
nation-wide adj. ülke çapında olan
world-wide adj. cihanşümul
wide-open adj. apaçık
wide-ranging adj. çok çeşitli
wide-ranging adj. geniş kapsamlı
wide-eyed adj. büyük gözlü
wide-awake adj. tamamen uyanık
world-wide adj. dünya çapındaki
wide-screen adj. geniş ekran
wide-angle adj. geniş açılı (mercek)
wide-awake adj. uyanık
wide-open adj. açık
world-wide adj. evrensel
wide-spectrum adj. geniş spektrumlu
wide awake adj. tamamen uyanık
turkey-wide adj. türkiye çapında
nation-wide adj. ülke geneli
region-wide adj. bölge geneli
province-wide adj. il geneli
school-wide adj. okul geneli
wide-ranging adj. yaygın
wide-reaching adj. geniş ve kapsamlı
wide-reaching adj. geniş alana yayılan
a wide array of adj. geniş çeşitlilikte
a wide array of adj. envai çeşit
a wide array of adj. çok çeşitli
a wide array of adj. envaiçeşit
a wide array of adj. envaitürlü
city-wide adj. il çapında
province-wide adj. il çapında
a wide array of adj. geniş bir yelpazede
country wide adj. ülke çapında
continent-wide adj. kıta genelinde
continent-wide adj. kıta çapında
world-wide adj. dünya geneli
site wide adj. saha geneli
town-wide adj. şehir geneli
corporate-wide adj. şirket çapında
a wide range of adj. geniş kapsamlı
a wide range of adj. geniş kapsamlı
a wide range of adj. çok kapsamlı
wide-awake adj. tetikte olan
wide-awake adj. tetikte
wide-awake adj. dikkatli
wide-eyed adj. (merakla) gözleri açılmış
wide-eyed adj. gözleri fal taşı gibi açılmış
wide-eyed adj. saf
wide-eyed adj. saftirik
wide-eyed adj. enayi
wide-eyed adj. safdil
wide-eyed adj. afallamış
wide-eyed adj. şaşırmış
wide-mouthed adj. kocaman (gülüş)
wide-mouthed adj. geniş (gülüş)
wide-mouthed adj. yiyip bitiren
wide-mouthed adj. açgözlü
wide-mouthed adj. doyumsuz
wide-mouthed adj. ağzı genişçe açarak bağırılan (şey)
wide-mouthed adj. yüksek sesli
wide-open adj. kanunlardan yoksun olan
wide-open adj. kanun yaptırımlarından yoksun olan
wide-open adj. saldırıya açık
wide-open adj. savunmasız
wide-open adj. korunmasız
wide-open adj. sonucu belirsiz olan
wide-open adj. sınırsız
wide-open adj. sınırlamasız
wide-open adj. kısıtlamasız
wide-open adj. kararlaştırılmamış
wide-open adj. çözülmemiş
wyd (wide) adj. geniş
wyd (wide) adj. bol
wyd (wide) adj. yaygın
wide-open adj. çitle çevrelenmemiş
single-wide adj. prefabrik ev ile ilgili
single-wide adj. mobil ev ile ilgili
single-wide adj. taşınabilir ev ile ilgili
far and wide adv. her yerde
far and wide adv. uzun uzadıya
quite wide adv. bolca
far and wide adv. geniş ölçüde
with one's shirt wide open adv. göğüs bağır açık
far and wide adv. dünyanın dört yanında
country-wide adv. ülke genelinde
wide-eyedly adv. gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde
school-wide adv. okul genelinde
country-wide adv. ülkenin genelinde
by a wide margin adv. büyük farkla
Phrases
whole wide world expr. her yeri/yere
with a wide sweep of the arm expr. geniş bir kol hareketi ile
whole wide world expr. her yer
Colloquial
high, wide, and handsome adj. çok etkileyici
high, wide, and handsome adj. çok mutlu
high, wide, and handsome adj. mutluluktan uçmuş
high, wide, and handsome adj. havalı ve umursamaz
high, wide, and handsome adj. kaygısız
high, wide, and handsome adj. gamsız
high, wide, and handsome adj. pervasız
Idioms
a wide boy n. dürüst olmayan yollarla para kazanmaya çalışan kimse
a wide boy n. dolandırıcı
wide place in the road n. küçücük kasaba
a wide boy n. vurguncu
a wide boy n. yolsuz
the wide blue yonder n. sonsuz mavilik
the wide blue yonder n. uçsuz bucaksız mavilik
the wide blue yonder n. çok uzaklar
the wide blue yonder n. uçsuz bucaksız gökyüzü/deniz
be wide open v. sonuna kadar/ardına kadar açık olmak
be wide open v. önü/yolu açık olmak
be wide open v. önünde birçok fırsat/imkan/olanak olmak
be wide open v. önü bomboş olmak
be wide open v. boşta olmak
be wide open v. tümüyle başıboş/kontrolsüz olmak
be wide open v. suça çok açık olmak
be wide open v. suça davetiye çıkarmak
cast/spread your net wide v. ağı genişletmek
cast/spread your net wide v. olasılıkları artırmak
cast/spread your net wide v. daha geniş bir alana yayılmak
cast/spread your net wide v. daha geniş bir ağ oluşturmak
cast/spread your net wide v. kapsamı geniş tutmak
be wide open to (something) v. (öfkeye, eleştiriye, yargılamaya) davetiye çıkarmak
be wide open to (something) v. açık vermek
be wide open to (something) v. hedef tahtası olmak
have one's mouth gaped open wide v. ağzı bir karış açık kalmak
search far and wide v. aranıp durmak
fall wide of the mark v. beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak
cut a wide swath through v. büyük zarar vermek
crack something wide open v. bir şeyi çatlatmak/yarmak
be wide of the mark v. beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak
cut a wide swathe v. büyük zarar vermek
cut a wide swathe through v. büyük zarar vermek
cut a wide swath v. büyük zarar vermek
blow something wide open v. başarısızlığa uğratmak
bust someone wide open v. birinin ağzını burnunu kırmak
come from far and wide v. dört bir yandan gelmek
cut a wide swath v. caka satmak
search far and wide v. dolanıp aramak
cut a wide swath v. dikkat çekmek
cut a wide swath v. çok zarar vermek
cut a wide swath v. çok dikkat çekmek
cut a wide swathe v. çok zarar vermek
cut a wide swathe v. dikkat çekmek
come from far and wide v. dört bir yerden gelmek
have one's mouth gaped open wide v. çok şaşırmak
spread far and wide v. hızla yayılmak
cut a wide swath v. göze batmak
cut a wide swath v. gösteriş yapmak
leave oneself wide open to something v. eleştiriye davetiye çıkarmak
be wide of the mark v. hedeften/amaçtan çok uzakta olmak
come from far and wide v. her yerden gelmek
cut a wide swathe v. hava atmak
cut a wide swathe v. göze batmak
cut a wide swath v. hava atmak
cut a wide swathe v. gösteriş yapmak
leave oneself wide open for something v. eleştiriye davetiye çıkarmak
fall wide of the mark v. hedeften/amaçtan çok uzakta olmak
be wide of the mark v. ıskalamak
give a wide berth v. korunmak
be wide open v. ortada/kimin kazanacağı belli olmamak
give a wide berth v. kaçınmak
to crack something wide open v. ortaya çıkarmak
give a wide berth v. köşe bucak kaçmak
search far and wide v. sıkıntıyla aramak
give a wide berth v. sakınmak
be wide open to abuse v. suistimale/suistimal edilmeye çok açık olmak
bust something wide open v. (skandalı) gözler önüne sermek
blow something wide open v. (rezaleti) açığa çıkarmak
blow something wide open v. (skandalı) gözler önüne sermek
go into the wide blue yonder v. uzak/bilinmeyen diyarlara gitmek
leave oneself wide open to something v. (eleştiriye vb) açık vermek
cut a wide swathe through v. yerle bir etmek
give a wide berth v. uzak durmak
blow wide open v. (skandalı) gözler önüne sermek
cast one's net wide v. (değerlendirmenin vs) kapsamını geniş tutmak
blow wide open v. (rezaleti) açığa çıkarmak
leave oneself wide open for something v. (eleştiriye vb) açık vermek
crack something wide open v. (bir skandalı) gözler önüne sermek/ortaya çıkarmak
bust something wide open v. (rezaleti) açığa çıkarmak
cut a wide swath through v. yerle bir etmek
go wide v. gözleri fal taşı gibi açılmak
go wide v. gözü ayrılmak
go wide v. hedefi kaçırmak
go wide v. ıskalamak
have one’s nose wide open v. aşık olmak
spread (one's) net wide v. bir çok farklı seçeneği değerlendirmek
spread (one's) net wide v. kapsamı geniş tutmak/genişletmek
spread (one's) net wide v. geniş kapsamlı düşünmek
spread (one's) net wide v. farklı seçenekleri düşünmek
spread (one's) net wide v. ufkunu geniş tutmak/genişletmek
cast your net wide v. bir çok farklı seçeneği değerlendirmek
cast your net wide v. kapsamı geniş tutmak/genişletmek
cast your net wide v. geniş kapsamlı düşünmek
cast your net wide v. farklı seçenekleri düşünmek
cast your net wide v. ufkunu geniş tutmak/genişletmek
spread your net wide v. bir çok farklı seçeneği değerlendirmek
spread your net wide v. kapsamı geniş tutmak/genişletmek
spread your net wide v. geniş kapsamlı düşünmek
spread your net wide v. farklı seçenekleri düşünmek
spread your net wide v. ufkunu geniş tutmak/genişletmek
make a wide stride v. büyük ilerleme kaydetmek
make a wide stride v. büyük bir adım atmak
be wide of the mark v. hatalı olmak
be wide of the mark v. kusurlu olmak
be wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten uzak olmak
be wide of the mark v. yanlış olmak
be wide of the mark v. haksız olmak
be wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
fall wide of the mark v. hatalı olmak
fall wide of the mark v. kusurlu olmak
fall wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten (çok) uzak olmak
fall wide of the mark v. (tamamen) yanlış olmak
fall wide of the mark v. (tamamen) haksız olmak
fall wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
blow (something) wide open v. (bir şeyin) sonucunu tahmin edilemez kılmak
blow (something) wide open v. bir yarışmanın/rekabetin sonucunu tahmin edilemez kılmak
be wide open v. (sporda) savunmadan uzakta pas almaya müsait olmak
be wide open v. (sporda) savunmanın açığında pas almaya müsait olmak
be wide open v. (bölge/şehir) çok fazla suç olmak
be wide open v. suç yuvası olmak
be wide open v. kimin kazanacağı belli olmamak
be wide open v. başa baş olmak
be wide open v. sonucu tahmin edilememek
be wide open v. kazananı baştan belli olmamak
be wide open v. kazananı tahmin edilememek
be wide open to (something) v. (bir şeye) davetiye çıkarmak
be wide open to (something) v. (bir şeye) tamamen açık olmak
be wide open to (something) v. (öfkenin, eleştirinin, yargılamanın) hedefi olmak
be wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten çok uzak olmak/kalmak
be wide of the mark v. tamamen yanlış/hatalı olmak
be wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
fall wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten çok uzak olmak/kalmak
fall wide of the mark v. tamamen yanlış/hatalı olmak
fall wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
blow something wide open v. bir şeyi tamamen değiştirmek
blow something wide open v. bir şeyi patlatmak
bust (someone) wide open v. (birinin) ağzını burnunu kırmak
bust (someone) wide open v. (birini) pataklamak
bust (something) wide open v. (bir şeyi) açığa çıkartmak
bust (something) wide open v. (bir şeyi) meydana çıkartmak
bust (something) wide open v. (bir şeyi) ortaya çıkartmak
bust (something) wide open v. (bir şeyi) gözler önüne sermek
bust wide open v. ağzını burnunu kırmak
bust wide open v. pataklamak
bust wide open v. açığa çıkarmak
bust wide open v. gözler önüne sermek
cast (one's) net wide v. birçok farklı seçeneği değerlendirmek
cast (one's) net wide v. bakış açısını geniş tutmak
cut a wide swathe v. telef etmek
cut a wide swath v. telef etmek
give (someone or something) a wide berth v. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
give (someone or something) a wide berth v. (biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak
give (someone or something) a wide berth v. (biriyle/bir şeyle) araya mesafe koymak
give (someone or something) a wide berth v. (birinden/bir şeyden) kaçınmak
give (someone or something) a wide berth v. (birinden/bir şeyden) sakınmak
give (someone or something) a wide berth v. (biriyle/bir şeyle) etkileşime girmekten kaçınmak
give a wide berth to (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
give a wide berth to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak
give a wide berth to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) araya mesafe koymak
give a wide berth to (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kaçınmak
give a wide berth to (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) sakınmak
give a wide berth to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) etkileşime girmekten kaçınmak
give someone or something a wide berth v. birinden/bir şeyden uzak durmak
give someone or something a wide berth v. biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak
give someone or something a wide berth v. biriyle/bir şeyle araya belli bir mesafe koymak
give someone or something a wide berth v. biriyle bir şeyle aradaki mesafeyi/mesafesini korumak
give someone or something a wide berth v. birine/bir şeye yaklaşmamak
give someone/something a wide berth v. birinden/bir şeyden uzak durmak
give someone/something a wide berth v. biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak
give someone/something a wide berth v. biriyle/bir şeyle araya belli bir mesafe koymak
give someone/something a wide berth v. biriyle bir şeyle aradaki mesafeyi/mesafesini korumak
give someone/something a wide berth v. birine/bir şeye yaklaşmamak
give someone/something a wide berth v. birinden/bir şeyden kaçınmak
give someone/something a wide berth v. birinden/bir şeyden sakınmak
give someone/something a wide berth v. biriyle/bir şeyle etkileşime girmekten kaçınmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) tamamen açık bırakmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) tamamen açık bırakmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak
leave oneself wide open for v. -e karşı savunmasız bırakmak
leave oneself wide open for v. '-e tamamen açık bırakmak
leave oneself wide open for v. '-e maruz bırakmak
leave yourself wide open to something v. bir şeye davetiye çıkarmak
leave yourself wide open to something v. kendini bir şeye karşı savunmasız bırakmak
leave yourself wide open to something v. kendini bir şeye tamamen açık bırakmak
leave yourself wide open to something v. kendini bir şeye maruz bırakmak
broke to the wide adj. meteliğe kurşun atan
wide off the mark adj. konu dışı
broke to the wide adj. meteleksiz
far and wide adv. dört bir yanda
all wool and a yard wide expr. açık yürekli
all wool and a yard wide expr. açık yürekli/kalpli
far and wide expr. bütün çevrede
broke to the wide expr. cebidelik
with one's eyes wide open expr. gözlerini dört açarak
far and wide expr. geniş bir alana yayılmış
far and wide expr. geniş bir alanda
far and wide expr. her yerde
with one's eyes wide open expr. son derece dikkatli
with one's eyes wide open expr. tüm dikkatiyle
into the wide/wild blue yonder expr. ücra/uzak bir yere
wide of the mark expr. yanlış/hedeften uzak
a wide berth expr. (istenmeyen bir şeye karşı konan) geniş mesafe
a wide berth expr. dağlar kadar mesafe
all wool and a yard wide expr. onurlu
all wool and a yard wide expr. şerefli
all wool and a yard wide expr. namuslu
all wool and a yard wide expr. çok kaliteli
all wool and a yard wide expr. yüksek kaliteli
all wool and a yard wide expr. güvenilir
all wool and a yard wide expr. mert
all wool and a yard wide expr. iyi
by a wide margin expr. açık ara
by a wide margin expr. büyük farkla
by a wide margin expr. fark atarak
the whole wide world expr. dünyanın başından sonuna
the whole wide world expr. tüm dünya
the whole wide world expr. koca dünyanın hepsi
the whole wide world expr. her yer
the whole wide world expr. bir sürü yer
the whole wide world expr. dünyanın her/birçok yeri
Trade/Economic
industry wide agreement n. bir sanayi kolundaki işçilerin bütününü kapsayan toplu sözleşme
wide service n. geniş hizmet
wide range of service n. geniş hizmet ağı
wide market n. geniş piyasa
wide service network n. geniş hizmet ağı
wide product range n. geniş ürün yelpazesi
wide distribution channel n. geniş dağıtım kanalı
wide range of product n. geniş ürün yelpazesi
wide world policy n. tüm dünyada geçerli poliçe
industry wide agreement n. tüm endüstri işçilerini kapsayan toplu sözleşme
area wide bargaining n. tüm bölgeyi kapsayan toplu görüşmeler
industry wide bargaining n. toplu iş görüşmesi
wide-range adj. çok çeşitli
enterprise-wide adj. işletme genelini kapsayan
wide-open adj. (ticarete başlarken) alış ve satış fiyatları arasında büyük fark olan (durum)
Law
wide relations n. geniş ilişkiler
wide-open [us] adj. alkol satışı ve tüketimi, kumar, adi suçlar gibi şeylere ilişkin belirli yasaların uygulanmasının sıkı olmadığı (kasaba veya şehir)
Politics
world wide policy n. dünya çapında teminat veren poliçe
wide–awake n. 1860 yılı amerikan başkanlık seçimlerinde cumhuriyetçi partiyi destekleyen örgütlerin bir üyesi
eu-wide adj. avrupa birliği ülkelerinin hepsinde geçerli olan
eu-wide adv. avrupa birliği ülkeleri genelinde
Media
wide circulation n. yüksek tiraj
with wide circulation adj. yüksek tirajlı
Technical
wide load n. aşırı yüklü
wide angle n. büyük açı
wide-span beam n. büyük açıklıklı kiriş
world wide web n. dünya çapında ağ
endless wide v-belts for industrial speed changers n. endüstriyel hız değiştiriciler için sonsuz geniş v kayışları
electric wide view mirror n. elektrikli geniş görüş aynası
wide flange beam mill n. geniş başlıklı ı-profili haddesi
wide-angle n. geniş açı
wide view mirror n. geniş görüş aynası
wide load n. geniş yük
wide band voice n. geniş bantlı telsiz telefon
wide-width strip n. geniş enli şerit
wide temperature range n. geniş sıcaklık aralığı
wide-angle x-ray scattering n. geniş açılı x-ışınları saçılımı
wide flange n. geniş i-profili
wide dynamic range n. geniş dinamik alan
wide flat steel n. geniş lama çelik
wide mouth containers n. geniş ağızlı kaplar
wide band type artificial ear n. geniş bantlı suni kulak
wide angle lens n. geniş açılı mercek
wide band n. geniş bant
wide hot-strip mills n. geniş sıcak şerit haddeleri
wide flange section n. geniş başlıklı profil
wide flat steel n. geniş yassı çelik
wide flange beam n. geniş başlıklı i-profili