|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
karşıya geçmek |
cross v.
|
|
2 |
Common Usage |
karşıya geçmek |
get across v.
|
|
3 |
Common Usage |
karşıdan karşıya geçmek |
get across v.
|
|
4 |
Common Usage |
karşıya geçirmek |
get across v.
|
|
General |
|
5 |
General |
karşıya geçme |
crossover n.
|
|
6 |
General |
karşı karşıya gösteren |
exposer n.
|
|
7 |
General |
karşıdan karşıya geçme fobisi |
agyiophobia n.
|
|
8 |
General |
karşıdan karşıya geçme |
traverse n.
|
|
9 |
General |
karşıya geçen |
traverser n.
|
|
10 |
General |
karşı karşıya gelme |
confrontation n.
|
|
11 |
General |
karşı karşıya olma |
exposure n.
|
|
12 |
General |
iki müzik grubunun ya da müzisyenin kimin daha iyi olduğunu görmek için karşı karşıya gelmesi |
rock off n.
|
|
13 |
General |
yeniden karşı karşıya bırakma |
re-exposure n.
|
|
14 |
General |
karşı karşıya gelme |
clash n.
|
|
15 |
General |
karşı karşıya gelme |
confront [obsolete] n.
|
|
|
16 |
General |
karşı karşıya gelme |
confrontal n.
|
|
17 |
General |
karşı karşıya gelen kimse |
confrontationist n.
|
|
18 |
General |
karşı karşıya gelen kimse |
confronter n.
|
|
19 |
General |
karşı karşıya gelme |
confrontment n.
|
|
20 |
General |
karşı karşıya duran ve ellerindeki sopa gibi silahlarla aralarından geçenlere vuran iki sıra insan |
gauntlet n.
|
|
21 |
General |
karşı karşıya olmak |
face v.
|
|
22 |
General |
karşı karşıya gelmek |
come face to face v.
|
|
23 |
General |
birini bir problemle karşı karşıya bırakmak |
present someone with a problem v.
|
|
24 |
General |
karşı karşıya gelmek (bir tehlike veya zorlukla) |
encounter v.
|
|
25 |
General |
bir problemle karşı karşıya olduğunu kabullenmek |
face the music v.
|
|
26 |
General |
bir cezayla karşı karşıya olmak |
be in the doghouse v.
|
|
27 |
General |
karşıdan karşıya geçirmek |
traverse v.
|
|
28 |
General |
geçmek (karşıdan karşıya) |
cross v.
|
|
29 |
General |
karşı karşıya kalmak |
encounter v.
|
|
30 |
General |
karşı karşıya kalmak |
come up against v.
|
|
31 |
General |
karşı karşıya gelmek |
face v.
|
|
32 |
General |
karşı karşıya gelmek |
come across v.
|
|
33 |
General |
karşıya geçirmek |
bring over v.
|
|
34 |
General |
karşıya geçmek |
cross over v.
|
|
35 |
General |
karşıdan karşıya geçmek |
cross over v.
|
|
|
36 |
General |
karşı karşıya bırakmak |
expose v.
|
|
37 |
General |
karşı karşıya gelmek |
meet v.
|
|
38 |
General |
(karşıya) geçmek |
cross v.
|
|
39 |
General |
karşı karşıya bırakmak |
confront somebody with v.
|
|
40 |
General |
karşı karşıya getirmek |
subject to v.
|
|
41 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak |
be on the verge of extinction v.
|
|
42 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak |
be in danger of extinction v.
|
|
43 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak |
be on the edge of extinction v.
|
|
44 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak |
be on the edge of extinction v.
|
|
45 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak |
be in danger of extinction v.
|
|
46 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak |
be on the brink of extinction v.
|
|
47 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak |
be on the verge of extinction v.
|
|
48 |
General |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak |
be on the brink of extinction v.
|
|
49 |
General |
karşıya geçmek |
go across v.
|
|
50 |
General |
karşıya geçmek |
walk across the street v.
|
|
51 |
General |
karşıdan karşıya geçmek |
cross v.
|
|
52 |
General |
karşı karşıya kalmak |
be faced with v.
|
|
53 |
General |
karşı karşıya kalmak |
come up against somebody/something v.
|
|
54 |
General |
karşı karşıya kalmak |
be confronted v.
|
|
55 |
General |
zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya olmak |
be in danger of lapsing v.
|
|
56 |
General |
zamanaşımına uğrama tehlikesiyle karşı karşıya bulunmak |
be in danger of lapsing v.
|
|
57 |
General |
karşı karşıya kalmak |
face with v.
|
|
58 |
General |
karşı karşıya bulunmak |
face with v.
|
|
59 |
General |
karşıdan karşıya geçen çocuğa çarpmak |
hit a kid crossing the street v.
|
|
60 |
General |
riskiyle karşı karşıya kalmak |
face the risk of v.
|
|
61 |
General |
(kendisini veya) başkasını tehlike ile karşı karşıya bırakmak |
endanger v.
|
|
62 |
General |
birini karşıdan karşıya geçirmek |
guide someone across v.
|
|
63 |
General |
vurulma riskiyle karşı karşıya olmak |
be faced with the risk of being shot v.
|
|
64 |
General |
vurulma tehlikesiyle karşı karşıya olmak |
be faced with the risk of being shot v.
|
|
65 |
General |
iflasla karşı karşıya kalmak |
be going into administration v.
|
|
66 |
General |
karşı karşıya gelmek |
pit against v.
|
|
67 |
General |
karşıdan karşıya geçmek |
traverse v.
|
|
68 |
General |
yeniden karşıya geçmek |
recross v.
|
|
69 |
General |
tekrar karşıya geçmek |
recross v.
|
|
70 |
General |
yeniden karşı karşıya bırakmak |
re-expose v.
|
|
71 |
General |
karşıdan karşıya geçmek |
traject v.
|
|
72 |
General |
karşı karşıya gelmek |
head v.
|
|
73 |
General |
olumsuz şartlar sebebiyle karşı karşıya gelmek |
rencontre v.
|
|
74 |
General |
düşmanca sebeplerden karşı karşıya gelmek |
rencounter [obsolete] v.
|
|
75 |
General |
şiddetli itirazlarla karşı karşıya gelmek |
oppose [obsolete] v.
|
|
|
76 |
General |
karşıya geçmek |
overgang [scotland] v.
|
|
77 |
General |
karşıdan karşıya geçmek |
overpass v.
|
|
78 |
General |
caddeden karşıdan karşıya geçmek |
cross the street v.
|
|
79 |
General |
sokaktan karşıdan karşıya geçmek |
cross the street v.
|
|
80 |
General |
tekneyle karşıdan karşıya taşımak |
ferry v.
|
|
81 |
General |
karşıya sıçramak |
outleap v.
|
|
82 |
General |
(su kütlesini) karşıya aktarmak |
put v.
|
|
83 |
General |
karşı karşıya gelmiş |
encountered adj.
|
|
84 |
General |
karşı karşıya olan |
subject adj.
|
|
85 |
General |
vurulma tehdidi ile karşı karşıya |
at gun point adj.
|
|
86 |
General |
karşı karşıya olan |
affrontee [obsolete] adj.
|
|
87 |
General |
soyu tükenme riskiyle karşı karşıya olan |
endangered adj.
|
|
88 |
General |
soyu tükenme riskiyle karşı karşıya olan |
endangered adj.
|
|
89 |
General |
nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan |
endangered adj.
|
|
90 |
General |
nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan |
endangered adj.
|
|
91 |
General |
karşı karşıya |
eyeball-to-eyeball adj.
|
|
92 |
General |
iki siyahinin karşı karşıya gelmesini içeren |
black-on-black adj.
|
|
93 |
General |
insanların yaralanma veya ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olduğu duruma ilişkin |
humanitarian adj.
|
|
94 |
General |
(hanedan armalarında) gövdesi yana dönük olup yüzü karşıya bakan |
guardant adj.
|
|
95 |
General |
karşı karşıya gelen |
confrontationist adj.
|
|
96 |
General |
(iki hayvan) karşı karşıya duran |
confronte adj.
|
|
97 |
General |
karşıdan karşıya |
athwart adv.
|
|
98 |
General |
karşı karşıya |
face to face adv.
|
|
99 |
General |
karşı karşıya |
opposite adv.
|
|
100 |
General |
karşı karşıya |
vis-a-vis adv.
|
|
101 |
General |
karşıdan karşıya |
across the street adv.
|
|
102 |
General |
karşı karşıya |
across adv.
|
|
103 |
General |
karşıdan karşıya |
thwart adv.
|
|
104 |
General |
karşı karşıya |
end on adv.
|
|
105 |
General |
karşı karşıya |
oppositely adv.
|
|
106 |
General |
karşı karşıya |
square adv.
|
|
107 |
General |
ile karşı karşıya kalma |
subject to prep.
|
|
108 |
General |
karşıdan karşıya |
across prep.
|
|
109 |
General |
karşı karşıya olan |
subordinate to prep.
|
|
110 |
General |
karşı karşıya olan |
subject to prep.
|
|
111 |
General |
karşı karşıya olan |
inferior to prep.
|
|
112 |
General |
karşı karşıya |
over against prep.
|
|
113 |
General |
karşıya anlamı veren ön ek |
be- pref.
|
|
114 |
General |
gemi karşıya geçerken çok sallandı |
the crossing was rough expr.
|
|
Phrasals |
|
115 |
Phrasals |
(bir yarışmada) karşı karşıya gelmek |
take on v.
|
|
116 |
Phrasals |
karşı karşıya gelmek |
meet with [obsolete] v.
|
|
117 |
Phrasals |
karşı karşıya kalmak |
come in v.
|
|
118 |
Phrasals |
bir sorunla karşı karşıya kalmak |
brush up against v.
|
|
119 |
Phrasals |
birini birisiyle karşı karşıya getirmek/dövüştürmek |
pit someone against someone v.
|
|
120 |
Phrasals |
ile karşı karşıya kalmak |
come up against v.
|
|
121 |
Phrasals |
karşıya atlamak |
jump across v.
|
|
122 |
Phrasals |
öte tarafa/karşıya geçirmek |
see someone across something v.
|
|
123 |
Phrasals |
karşı karşıya gelmek |
pitch against v.
|
|
124 |
Phrasals |
karşıya bakmak |
look across v.
|
|
125 |
Phrasals |
karşı karşıya getirmek |
involve with v.
|
|
126 |
Phrasals |
(arabayla) (köprüden vb) karşıya geçmek |
drive across v.
|
|
127 |
Phrasals |
karşı karşıya gelmek |
face off v.
|
|
128 |
Phrasals |
iki kişiyi karşı karşıya getirmek |
face off v.
|
|
129 |
Phrasals |
biriyle karşı karşıya gelmek |
face off v.
|
|
130 |
Phrasals |
karşı karşıya getirmek |
face off v.
|
|
131 |
Phrasals |
cesurca karşı karşıya gelmek |
face out v.
|
|
132 |
Phrasals |
karşı karşıya kalmak |
fall on v.
|
|
133 |
Phrasals |
karşı karşıya kalmak |
fall upon v.
|
|
134 |
Phrasals |
karşıya geçmek |
go over (to some place) v.
|
|
135 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini biriyle veya bir şeyle) karşı karşıya bırakmak |
set (someone, something, or oneself) up against (someone or something) v.
|
|
136 |
Phrasals |
karşıya taşımak |
take over v.
|
|
137 |
Phrasals |
karşıya bırakmak |
take over v.
|
|
138 |
Phrasals |
karşıdan karşıya taşımak/götürmek |
take over v.
|
|
139 |
Phrasals |
(biriyle) karşı karşıya gelmek |
square up with (someone) v.
|
|
140 |
Phrasals |
tesadüfen (biriyle) yüz yüze/karşı karşıya gelmek |
stumble into (someone) v.
|
|
141 |
Phrasals |
feribotla karşıya geçmek |
ferry across v.
|
|
142 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi feribotla karşıya geçirmek |
ferry someone or something across something v.
|
|
143 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi feribotla karşıya geçirmek |
ferry someone or something across v.
|
|
144 |
Phrasals |
karşı karşıya gelmek |
square up against (someone) v.
|
|
145 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşı karşıya getirmek |
bring (someone or something) up against (someone or something) v.
|
|
146 |
Phrasals |
(bir şeyle) karşı karşıya kalmak |
come up against (something) v.
|
|
147 |
Phrasals |
birini bir şeyle karşı karşıya getirmek |
confront someone with something v.
|
|
148 |
Phrasals |
birini bir yanlışıyla, eleştiriyle, kanıtlarla yüzleştirmek/karşı karşıya getirmek |
confront someone with something v.
|
|
149 |
Phrasals |
(birini bir şeyle) karşı karşıya getirmek |
confront (one) with (something) v.
|
|
150 |
Phrasals |
(birini bir yanlışıyla, eleştiriyle, kanıtlarla) yüzleştirmek/karşı karşıya getirmek |
confront (one) with (something) v.
|
|
151 |
Phrasals |
(bir şeyden) karşıya geçmek |
cross over something v.
|
|
152 |
Phrasals |
(bir şeyle) karşı karşıya getirmek |
face with (something) v.
|
|
153 |
Phrasals |
(bir şeyle) karşı karşıya kalmak |
face with (something) v.
|
|
154 |
Phrasals |
birini bir şeyle karşı karşıya getirmek |
face someone with something v.
|
|
155 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) karşı karşıya kalmak |
face with (someone or something) v.
|
|
156 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) karşı karşıya bulunmak |
face with (someone or something) v.
|
|
157 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyden karşıya geçirmek |
get someone or something across something v.
|
|
158 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyden karşıya geçirmek |
get someone or something across v.
|
|
159 |
Phrasals |
(bir şeyden) karşıya geçmek |
get across (something) v.
|
|
160 |
Phrasals |
(bir şeyden) karşıya geçmek |
go across (something) v.
|
|
161 |
Phrasals |
(bir şeyden) karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak |
go across (something) to (someone or something) v.
|
|
162 |
Phrasals |
(karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak |
go across to v.
|
|
163 |
Phrasals |
birini/bir şeyi (bir şeyden) karşıya geçirmek |
guide someone or something across (something) v.
|
|
164 |
Phrasals |
birine/bir şeye (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek |
guide someone or something across (something) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) (bir şeyden) karşıya geçirmek |
guide (someone or something) across v.
|
|
166 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek |
guide (someone or something) across v.
|
|
167 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) karşıya geçmesine yardım etmek |
guide (someone or something) across v.
|
|
168 |
Phrasals |
karşıdan karşıya geçirmek |
guide across v.
|
|
169 |
Phrasals |
öte tarafa/karşıya geçirmek |
see across v.
|
|
170 |
Phrasals |
karşıya göndermek |
send across v.
|
|
171 |
Phrasals |
karşıya geçirmek/geçmesini sağlamak |
send across v.
|
|
172 |
Phrasals |
karşı karşıya bırakmak |
set up against v.
|
|
173 |
Phrasals |
(bir şeyle) karşı karşıya olmak/kalmak |
stare at (something) v.
|
|
174 |
Phrasals |
ile karşı karşıya olmak |
stare into v.
|
|
175 |
Phrasals |
(bir şeyle) karşı karşıya olmak |
stare into (something) v.
|
|
176 |
Phrasals |
(birini biriyle/bir şeyle) karşı karşıya bırakmak |
subject (one) to (someone or something) v.
|
|
177 |
Phrasals |
karşıya/karşısına geçirmek/taşımak |
take across v.
|
|
178 |
Phrasals |
(suyun, çamurun içinden) yürüyerek karşıya geçmek |
wade across v.
|
|
Colloquial |
|
179 |
Colloquial |
karşı karşıya gelme |
face-off n.
|
|
180 |
Colloquial |
para sıkıntısıyla karşı karşıya kalmak |
be on the rocks v.
|
|
181 |
Colloquial |
bir şeyle karşı karşıya/yüz yüze |
up against something expr.
|
|
182 |
Colloquial |
güçlüklerle karı karşıya |
up against it expr.
|
|
Idioms |
|
183 |
Idioms |
düello için karşı karşıya gelmek |
look in the face v.
|
|
184 |
Idioms |
kendine nazaran çok güçlü olan biriyle karşı karşıya gelmek |
catch a tartar v.
|
|
185 |
Idioms |
aynı şartlarla karşı karşıya olmak |
be in the same boat v.
|
|
186 |
Idioms |
birisiyle karşı karşıya kalmak |
come face to face with someone v.
|
|
187 |
Idioms |
karşı karşıya kalmak |
bring up against v.
|
|
188 |
Idioms |
ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olmak |
be in grave peril v.
|
|
189 |
Idioms |
karşı karşıya gelmek |
face someone down v.
|
|
190 |
Idioms |
karşı karşıya gelmek |
face off against v.
|
|
191 |
Idioms |
karşı karşıya gelmek |
face it out v.
|
|
192 |
Idioms |
(biriyle) karşı karşıya gelmek |
try a fall with (someone) v.
|
|
193 |
Idioms |
bir şeyle karşı karşıya gelmek |
have a brush with something v.
|
|
194 |
Idioms |
(bir şeyle) karşı karşıya olmak/gelmek |
be staring (something) in the face v.
|
|
195 |
Idioms |
bir şeyle karşı karşıya olmak/gelmek |
be staring something in the face v.
|
|
196 |
Idioms |
karşı karşıya gelmek |
break a lance v.
|
|
197 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) karşı karşıya kalmak/gelmek |
come face to face with (someone or something) v.
|
|
198 |
Idioms |
(kötü bir durumla) karı karşıya gelmek |
come face to face with something v.
|
|
199 |
Idioms |
çetin bir görevle karşı karşıya olmak |
have a mountain to climb v.
|
|
200 |
Idioms |
bir şeyle yüz yüze/karşı karşıya olmak |
stare something in the face v.
|
|
201 |
Idioms |
işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya |
on the chopping block adj.
|
|
202 |
Idioms |
karşı karşıya gelme (durumu) |
them and us situation expr.
|
|
203 |
Idioms |
karşı karşıya |
in the teeth of expr.
|
|
204 |
Idioms |
karşı karşıya gelme (durumu) |
them and us expr.
|
|
205 |
Idioms |
karşı karşıya (gelme) |
on opposite sides of the barricade expr.
|
|
206 |
Idioms |
karşı karşıya (gelme) |
on opposite sides of the barricades expr.
|
|
207 |
Idioms |
(bir şey) tehlikesiyle karşı karşıya/burun buruna |
on the brink of (something) expr.
|
|
208 |
Idioms |
(biriyle) karşı karşıya |
eyeball to eyeball (with somebody) expr.
|
|
209 |
Idioms |
(bir şeyle) karşı karşıya |
face to face (something) expr.
|
|
210 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) karşı karşıya |
face to face with (someone or something) expr.
|
|
211 |
Idioms |
eşit güçteki rakipler karşı karşıya |
greek meets greek expr.
|
|
212 |
Idioms |
(bir şeyle) karşı karşıya |
in the teeth of (something) expr.
|
|
Speaking |
|
213 |
Speaking |
neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz |
we got no idea what we're dealing with here expr.
|
|
214 |
Speaking |
neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz |
we don't know what we're dealing with here expr.
|
|
Trade/Economic |
|
215 |
Trade/Economic |
karşı karşıya krediler |
back-to-back loans n.
|
|
216 |
Trade/Economic |
karşıdan karşıya |
across n.
|
|
Law |
|
217 |
Law |
karşı karşıya gelme |
confrontation n.
|
|
Politics |
|
218 |
Politics |
abd hükümetinin, terör, kargaşa, isyan ve savaş gibi risklerle karşı karşıya kalmakta olan memurlarına vediği) ek risk/tehdit maaşı |
danger pay n.
|
|
219 |
Politics |
karşı karşıya |
vis-à-vis prep.
|
|
Technical |
|
220 |
Technical |
karşıdan karşıya geçmek |
cross v.
|
|
221 |
Technical |
karşı karşıya getirmek |
expose v.
|
|
222 |
Technical |
silindirleri karşı karşıya olan |
vis-à-vis prep.
|
|
Computer |
|
223 |
Computer |
karşıya yükleme tarihi |
date uploaded n.
|
|
224 |
Computer |
karşıya yükleme yöneticisi |
upload manager n.
|
|
225 |
Computer |
karşıya yükleme durumu |
upload status n.
|
|
226 |
Computer |
karşıya yüklemek |
upload v.
|
|
227 |
Computer |
belgeyi karşıya yükle |
upload document expr.
|
|
228 |
Computer |
karşıya geçir |
pass across expr.
|
|
229 |
Computer |
karşıya yükleme |
don't upload expr.
|
|
230 |
Computer |
karşıya yükle |
upload expr.
|
|
231 |
Computer |
karşıya yükleniyor |
uploading expr.
|
|
232 |
Computer |
karşıya dosya yükle |
file upload expr.
|
|
Traffic |
|
233 |
Traffic |
bisikletlerin de karşıdan karşıya geçebildiği yaya geçidi |
toucan crossing n.
|
|
234 |
Traffic |
ingiltere'de çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli |
lollipop lady n.
|
|
235 |
Traffic |
ingiltere'de çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli |
lollipop man n.
|
|
236 |
Traffic |
ingiltere'de çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli |
lollipop woman n.
|
|
237 |
Traffic |
kırmızı ışıkta veya yaya geçidi olmayan yerden karşıdan karşıya geçme |
jaywalking n.
|
|
238 |
Traffic |
öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerinden sorumlu görevli |
school crossing patrol officer n.
|
|
239 |
Traffic |
öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerinden sorumlu görevli |
crossing guard n.
|
|
240 |
Traffic |
öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerinden sorumlu görevli |
school crossing supervisor n.
|
|
241 |
Traffic |
yayanın karşıdan karşıya geçerken izlediği prosedür |
kerb drill n.
|
|
242 |
Traffic |
(ingiltere'de) çocukların trafikte karşıdan karşıya güvenli bir şekilde geçmesini sağlayan kurallar |
green cross code [uk] n.
|
|
243 |
Traffic |
çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli |
school crossing patrol n.
|
|
Anatomy |
|
244 |
Anatomy |
iki vücut bölümünü karşı karşıya getiren kas |
opponent n.
|
|
245 |
Anatomy |
iki vücut bölümünü karşı karşıya getiren (kas) |
opponent adj.
|
|
Psychology |
|
246 |
Psychology |
karşıdan karşıya geçme korkusu |
agyrophobia n.
|
|
247 |
Psychology |
karşıdan karşıya geçme korkusu |
dromophobia n.
|
|
248 |
Psychology |
kişinin eksik yanları ve bunların olası sonuçları ile karşı karşıya getirildiği bir yöntem |
confrontation n.
|
|
Veterinary |
|
249 |
Veterinary |
avustralya'daki koyunların karşı karşıya kaldığı, kronik koyun zehirlenmesi ile ilişkilendirilen enzootik hemolitik sarılığı |
toxemic jaundice n.
|
|
250 |
Veterinary |
avustralya'daki koyunların karşı karşıya kaldığı, kronik koyun zehirlenmesi ile ilişkilendirilen enzootik hemolitik sarılığı |
yellows n.
|
|
251 |
Veterinary |
avustralya'daki koyunların karşı karşıya kaldığı, kronik koyun zehirlenmesi ile ilişkilendirilen enzootik hemolitik sarılığı |
aster yellows n.
|
|
Zoology |
|
252 |
Zoology |
batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan |
mhorr n.
|
|
253 |
Zoology |
batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan |
nanger dama n.
|
|
254 |
Zoology |
batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan |
gazella dama n.
|
|
Botanic |
|
255 |
Botanic |
karşı karşıya yaprakları olan |
adversifoliate adj.
|
|
History |
|
256 |
History |
(arma figürü) yüzü karşıya bakarak |
at gaze adv.
|
|
Environment |
|
257 |
Environment |
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmak |
endanger v.
|
|
258 |
Environment |
nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olmayan |
unendangered adj.
|
|
Military |
|
259 |
Military |
askeri olarak karşı karşıya gelme |
military confrontation n.
|
|
260 |
Military |
arka birlik ile karşı karşıya |
reverse adj.
|
|
Sport |
|
261 |
Sport |
eleme turnuvasında karşı karşıya gelen çift |
bracket n.
|
|
Football |
|
262 |
Football |
kaleciyle karşı karşıya kalmak |
come face to face with the goalkeeper v.
|
|
263 |
Football |
kaleciyle karşı karşıya kalmak |
one-on-one with the goalkeeper v.
|
|
264 |
Football |
kaleciyle karşı karşıya kalmak |
be one-on-one with the goalkeeper v.
|
|
265 |
Football |
kaleciyle karşı karşıya kalmak |
have only the keeper to beat v.
|
|
Archaic |
|
266 |
Archaic |
karşı karşıya gelmek |
envisage v.
|
|
267 |
Archaic |
karşıdan karşıya geçmek |
overthwart v.
|
|
268 |
Archaic |
karşıya yerleştirilen |
overthwart adj.
|
|
269 |
Archaic |
karşı karşıya |
afront adv.
|
|
270 |
Archaic |
karşıdan karşıya |
cross adv.
|
|
Slang |
|
271 |
Slang |
karşı karşıya gelmeyi seven |
in-your-face n.
|
|
272 |
Slang |
karşı karşıya gelmek |
front v.
|
|