|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
lie one's way out of something f.
|
yalan söyleyerek bir işten sıyrılıvermek |
|
|
2 |
Genel |
get out of one's way f.
|
yolunu kapatmamak |
|
3 |
Genel |
get out of one's way f.
|
yolunun üzerinde durmamak |
|
4 |
Genel |
get out of one's way f.
|
(birinin) yolundan çekilmek |
|
5 |
Genel |
argue one's way out of something f.
|
sorunu tartışarak çözmek |
|
6 |
Genel |
argue one's way out of something f.
|
tartışarak kendini aklamak |
|
7 |
Genel |
put out of one's way f.
|
huzurunu kaçırmak |
|
8 |
Genel |
put out of one's way f.
|
başını belaya sokmak |
|
9 |
Genel |
out of one's way [brit] s.
|
bir kimsenin faaliyet veya ilgi alanı dışında |
|
10 |
Genel |
out of one's way [obsolete] s.
|
yanlış yerde |
|
11 |
Genel |
out of one's way [obsolete] s.
|
her zamankinden farklı bir yerde |
|
12 |
Genel |
out of one's way [obsolete] s.
|
kayıp |
|
13 |
Genel |
out of one's way [obsolete] s.
|
unutulmuş |
|
14 |
Genel |
out of one's way [obsolete] s.
|
yolunun dışında |
|
15 |
Genel |
out of one's way [obsolete] s.
|
kayıp |
|
Phrasals |
|
16 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
kıvrılarak (bir şeyden) çıkmak |
|
17 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
dar bir yerden kıvrılarak/bükülerek çıkmak |
|
18 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
eğilip bükülerek dar bir yerden kurtulmak |
|
19 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) sıyrılarak çıkmak/kurtulmak |
|
20 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) zar zor çıkmak/kurtulmak |
|
21 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işten, görevden, durumdan) sıvışmak |
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işten, görevden, durumdan) kaçmak |
|
23 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işten, görevden, durumdan) kurtulmak |
|
24 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işi, görevi, durumu) savuşturmak |
|
25 |
Öbek Fiiller |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
bir yolunu bulup (bir şeyden) kaçmak/sıvışmak |
|
26 |
Öbek Fiiller |
fib (one's) way out of (something) f.
|
yalanla (bir şeyden) sıyrılmak |
|
27 |
Öbek Fiiller |
fib (one's) way out of (something) f.
|
yalan söyleyerek (kendini bir şeyden) kurtarmak |
|
28 |
Öbek Fiiller |
fib (one's) way out of (something) f.
|
yalan söyleyerek beladan/zor durumdan kurtulmak |
|
29 |
Öbek Fiiller |
fib (one's) way out of (something) f.
|
yalan söyleyerek (bir şeyden) paçayı sıyırmak |
|
30 |
Öbek Fiiller |
worm (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) sürünerek çıkmak |
|
31 |
Öbek Fiiller |
worm (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) kıvrılarak çıkmak |
|
32 |
Öbek Fiiller |
worm (one's) way out (of something) f.
|
sıkışık (bir şeyden) zar zor çıkmak |
|
33 |
Öbek Fiiller |
worm (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) kurnazlıkla sıvışmak |
|
34 |
Öbek Fiiller |
worm (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) sinsice sıyrılmak |
|
35 |
Öbek Fiiller |
worm (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) sinsice kaçmak |
|
Colloquial |
|
36 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için yolunu uzatmak |
|
37 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için yolundan sapmak |
|
38 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek |
|
39 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için zahmete girmek |
|
40 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak |
|
41 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için zahmet etmek |
|
42 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
(biri) için uygun değil |
|
43 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
(biri) için erişilebilir değil |
|
44 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
(birinin) yolu üzerinde değil |
|
45 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
(birinin) yolunda değil |
|
46 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
(birinin) yoluna engel değil |
|
47 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
(birinin) yolundan çekilmiş |
|
48 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
parazit yapmayacak şekilde |
|
49 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
engel oluşturmayacak şekilde |
|
50 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
rahatsız etmeyecek şekilde |
|
51 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
yoluna çıkmayacak şekilde |
|
52 |
Konuşma Dili |
out of (one's) way expr.
|
zorluk çıkarmayacak şekilde |
|
Idioms |
|
53 |
Deyim |
can't punch one's way out of a paper bag f.
|
en basit işi bile becerememek |
|
54 |
Deyim |
can't punch one's way out of a paper bag f.
|
çok basit bir işi bile yapamayacak kadar beceriksiz/güçsüz olmak |
|
55 |
Deyim |
worm one's way out of f.
|
bir durumdan sıyrılmak |
|
56 |
Deyim |
talk one's way out of something f.
|
konuşarak/diliyle bir şeyden kurtulmak |
|
57 |
Deyim |
couldn't fight one's way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı olmamak |
|
58 |
Deyim |
marry one's way out of something f.
|
kendi ait olmadığı bir sosyal sınıfa/statüye evlilik yolu ile girmek |
|
59 |
Deyim |
couldn't act one's way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı olmamak |
|
60 |
Deyim |
fight one's way out of something f.
|
kalabalığı vs yararak ilerlemek |
|
61 |
Deyim |
couldn't act one's way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı dokunmamak |
|
|
62 |
Deyim |
couldn't argue one's way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı olmamak |
|
63 |
Deyim |
couldn't argue one's way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı dokunmamak |
|
64 |
Deyim |
couldn't fight one's way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı dokunmamak |
|
65 |
Deyim |
go out of one's way f.
|
zahmete katlanmak |
|
66 |
Deyim |
go out of one's way f.
|
zahmete girmek |
|
67 |
Deyim |
marry one's way out of poverty f.
|
(zengin biri ile) evlenerek yoksulluktan kurtulmak |
|
68 |
Deyim |
go out of one's way f.
|
zahmet etmek |
|
69 |
Deyim |
buy one's way out (of something) f.
|
(bir dertten/sıkıntıdan) para vererek kurtulmak |
|
70 |
Deyim |
claw one's way out of something f.
|
-den dişiyle tırnağıyla bir yerlere gelmek |
|
71 |
Deyim |
can't punch one's way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı olmamak |
|
72 |
Deyim |
can't punch one's way out of a paper bag f.
|
kendine bile hayrı olmamak |
|
73 |
Deyim |
can't punch one's way out of a paper bag f.
|
kendine bile hayrı dokunmamak |
|
74 |
Deyim |
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı olmamak |
|
75 |
Deyim |
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f.
|
kendine bile hayrı olmamak |
|
76 |
Deyim |
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f.
|
kendine bile hayrı dokunmamak |
|
77 |
Deyim |
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı dokunmamak/olmamak |
|
78 |
Deyim |
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f.
|
çok güçsüz/kof olmak |
|
79 |
Deyim |
couldn't act (one's) way out of a paper bag f.
|
kötü oyun çıkarmak |
|
80 |
Deyim |
couldn't act (one's) way out of a paper bag f.
|
kötü oyuncu olmak |
|
81 |
Deyim |
couldn't act (one's) way out of a paper bag f.
|
kötü rol yapmak |
|
82 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
(birinin) yolundan çekilmek |
|
83 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
(birinin) yolunu açmak |
|
84 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
(birinin) yolunu tıkamamak |
|
85 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
(birine) engel/mani oluşturmamak |
|
86 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
(birine) baş belası olmamak |
|
87 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
kenara çekilmek |
|
88 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
(birinin) yolundan çekmek/kaldırmak |
|
89 |
Deyim |
move out of (one's) way f.
|
kenara çekmek |
|
90 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) sıyrılıp kaçmak |
|
91 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) sıyrılıp çıkmak |
|
92 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) sıyrılıp kurtulmak |
|
93 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) eğilip bükülerek kurtulmak/çıkmak |
|
94 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) zar zor çıkmayı başarmak |
|
95 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işten, görevden, durumdan) sıvışmak |
|
96 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işten, görevden, durumdan) kaçmak |
|
97 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işten, görevden, durumdan) kurtulmak |
|
98 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
(bir işi, görevi, durumu) savuşturmak |
|
99 |
Deyim |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
bir yolunu bulup (bir şeyden) kaçmak/sıvışmak |
|
100 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
blöf yaparak (bir şeyden) sıyrılmak |
|
101 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
blöf yaparak (bir şeyden) çıkmak |
|
102 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
blöfle işin içinden sıyrılmak |
|
103 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
blöfle (bir şeyden) paçayı kurtarmak |
|
104 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
numara/hile yaparak (bir şeyden) sıyrılmak |
|
105 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
numara/hile yaparak (bir şeyden) çıkmak |
|
106 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
numarayla/hileyle işin içinden sıyrılmak |
|
107 |
Deyim |
bluff (one's) way out of (something) f.
|
numarayla/hileyle (bir şeyden) paçayı kurtarmak |
|
108 |
Deyim |
buy (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyden) parası neyse verip kurtulmak |
|
109 |
Deyim |
buy (one's) way out (of something) f.
|
(bir şeyin) bedelini ödeyip kurtulmak |
|
110 |
Deyim |
buy one's way out (of something) f.
|
(bir şeyden/beladan/işten) parayla sıyrılmak |
|
111 |
Deyim |
couldn't act (one's) way out of a wet paper bag f.
|
kötü oyun çıkarmak |
|
112 |
Deyim |
couldn't act (one's) way out of a wet paper bag f.
|
kötü oyuncu olmak |
|
113 |
Deyim |
couldn't act (one's) way out of a wet paper bag f.
|
kötü rol yapmak |
|
114 |
Deyim |
couldn't fight (one's) way out of a wet paper bag f.
|
kendine hayrı dokunmamak |
|
115 |
Deyim |
couldn't fight (one's) way out of a wet paper bag f.
|
kendine bile hayrı olmamak |
|
116 |
Deyim |
couldn't find (one's) way out of a paper bag f.
|
kendine hayrı dokunmamak |
|
117 |
Deyim |
couldn't find (one's) way out of a paper bag f.
|
kendine bile hayrı olmamak |
|
118 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
yolundan çekilmek |
|
119 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
yolunun üzerinde durmamak |
|
120 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
yolunu kapatmamak |
|
121 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
önünden çekilmek |
|
122 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
ayağının altından çekilmek |
|
123 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
ayak bağı olmamak |
|
124 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
ayağına dolanmamak |
|
125 |
Deyim |
keep out of one's way f.
|
ortalarda dolanmamak |
|
126 |
Deyim |
stay out of one's way f.
|
yolu kapatmamak |
|
127 |
Deyim |
stay out of one's way f.
|
yoldan çekilmek |
|
128 |
Deyim |
stay out of one's way f.
|
yolun üzerinde durmamak |
|
129 |
Deyim |
stay out of one's way f.
|
uzaklaşmak |
|
130 |
Deyim |
stay out of one's way f.
|
engel oluşturmamak |
|
131 |
Deyim |
stay out of one's way f.
|
yoluna çıkmamak |
|
132 |
Deyim |
stay out of one's way f.
|
bulaşmamak |
|
133 |
Deyim |
wangle (one's) way out of (something) f.
|
(kendini bir şeyden/durumdan) çaktırmadan çıkarmak/kurtarmak |
|
134 |
Deyim |
wangle (one's) way out of (something) f.
|
(bir şeyden/bir durumdan) sıvışmak/sıvışıp kurtulmak |
|
135 |
Deyim |
wangle (one's) way out of (something) f.
|
(bir şeyden/bir durumdan) hileyle kurtulmak |
|
136 |
Deyim |
wangle (one's) way out of (something) f.
|
(bir şeyden/bir durumdan) bir şekilde kurtulmayı başarmak |
|
137 |
Deyim |
(one's) way out of a paper bag expr.
|
(birinin) kendine hayrı yok |
|
138 |
Deyim |
(one's) way out of a paper bag expr.
|
(biri) beyinsiz |
|
139 |
Deyim |
(one's) way out of a paper bag expr.
|
(biri) en basit işi bile beceremez |
|
140 |
Deyim |
(one's) way out of a paper bag expr.
|
(biri) beceriksiz |
|
141 |
Deyim |
(one's) way out of a wet paper bag expr.
|
(birinin) kendine hayrı yok |
|
142 |
Deyim |
(one's) way out of a wet paper bag expr.
|
(biri) beyinsiz |
|
143 |
Deyim |
(one's) way out of a wet paper bag expr.
|
(biri) en basit işi bile beceremez |
|
144 |
Deyim |
(one's) way out of a wet paper bag expr.
|
(biri) beceriksiz |
|
145 |
Deyim |
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr.
|
kendine hayrı yok |
|
146 |
Deyim |
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr.
|
en basit işi bile beceremez |
|
147 |
Deyim |
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr.
|
kendine bile hayrı yok |
|
148 |
Deyim |
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr.
|
beceriksiz |
|
149 |
Deyim |
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr.
|
zayıf |
|