bakımından - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bakımından



"bakımından" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bakımından in zf.
bakımından inne zf.
bakımından in respect to ed.
bakımından in terms of ed.
bakımından in the way of ed.
bakımından in point of ed.
bakımından in recognition of ed.
bakımından from the point of view ed.
bakımından with regards to ed.
bakımından with regard to ed.
bakımından with respect to ed.
bakımından in regard to ed.
bakımından in that bağ.
bakımından in the sense that bağ.
Phrases
bakımından in regards to ed.
bakımından in regard of ed.
bakımından with a view to expr.
Idioms
bakımından a lot, not much, etc. in the way of something expr.

"bakımından" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 279 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sınıf veya önem bakımından ilk sırada premier i.
çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir ölçüde bağımsızlığı olan büyük il state i.
soy bakımından oğul veya kız child i.
yoksul çocukların bakımından sorumlu kurum protectory i.
sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı temperate i.
atların bakımından sorumlu kimse lad i.
ingiliz kraliyet ailesinin hizmetinde kralın kıyafetlerinin bakımından sorumlu görevli master of the robes i.
(yayılma, yaşamsallık özelliği bakımından) kan dolaşımına benzetilen şey bloodstream i.
(tazelik, güzellik bakımından) çiçeğe benzeyen şey blossom i.
(şekil veya konum bakımından) göğse benzeyen şey breast i.
(güç veya hız bakımından) kasırgaya benzeyen şey hurricane i.
(cüsse, enerji veya yetenek bakımından) olağanüstü kimse buster i.
şekil veya işlev bakımından yarığa benzeyen şey chimney i.
(hanedan armalarında) karakteristik formu ve pozisyonu bakımından daha geniş geometrik şekillere karşılık gelen şekil diminutive i.
özelliği bakımından ilave notaya benzeyen şey grace note i.
(öncülük, yaşlılık bakımından) dede özelliğine sahip kimse grandfather i.
keskinlik veya şekil bakımından palaya benzeyen şey cimeter i.
keskinlik veya şekil bakımından palaya benzeyen şey scimetar i.
(deneyim veya düşünce bakımından) yakınlık coadjacency i.
av yeri bakımından zengin bölge coverside i.
(şekil, kullanım ve işleyiş bakımından) paraşüte benzeyen şey parachute i.
yağ bakımından zengin olma fatness i.
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi poundkeeper i.
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi poundmaster i.
fiziksel özellikleri bakımından jelatine benzeyen çeşitli maddelere verilen ad gelatin i.
fiziksel özellikleri bakımından jelatine benzeyen çeşitli maddelere verilen ad gelatine i.
(yetenek, başarı bakımından) istatiksel olarak olasılık aralığının dışında kalan kimse outlier i.
içeriği test edilen numunenin mineral bakımından verimi prospect i.
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olma sobersidedness i.
protein bakımından zengin yem supplement i.
ahlak bakımından değerlendirmek moralize upon f.
ahlak bakımından değerlendirmek moralize about f.
ahlak bakımından değerlendirmek moralize on f.
gramer bakımından incelemek parse f.
ahlak bakımından değerlendirmek moralize f.
bir şey bakımından zengin olmak be rich in something f.
ahlak bakımından değerlendirmek moralise f.
sayı, miktar, güç veya önem bakımından daha büyük olmak reign f.
gençlik ve tazelik bakımından tomurcuğa benzemek bud f.
umut ve ilerleme bakımından tomurcuğa benzemek bud f.
tuz bakımından zenginleştirmek salinate f.
(cümleyi) öğelerine ayırıp gramer bakımından incelemek parse f.
tahıl bakımından zengin corny s.
teknoloji bakımından yenilenmiş retrofitted s.
sayı bakımından quantitative s.
lif bakımından zengin fiber-rich s.
şeker bakımından zengin sugar rich s.
boyut, kapsam veya önem bakımından başta gelen main s.
şekil veya esneklik bakımından mesaneye benzeyen bladderlike s.
(hız ve verimlilik bakımından) yıldırım gibi blitz s.
özellik bakımından metale benzeyen metallike s.
(yer) sakin ve kırsal olması bakımından hoş bonnie s.
(yer) özellikle sakin ve kırsal olması bakımından hoş bonny s.
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan herbose s.
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan herbous s.
(ingiltere'deki devlet okullarında) aynı soyada sahip iki veya daha çok oğlan çocuğu arasında yaş veya derece bakımından ikinci sırada gelen minor s.
(şekil bakımından) üzüm salkımına benzeyen boytrose s.
(renk, tatlılık bakımından) bala benzeyen honey s.
(renk, tatlılık bakımından) bala benzeyen honey-blonde s.
etki bakımından deri altı enjeksiyonuna benzeyen hypodermic s.
tarz, yapı veya biçim bakımından manastır yaşamını andıran monastic s.
tarz, yapı veya biçim bakımından manastır yaşamına benzeyen monastic s.
(cesaret veya inatçılık bakımından) buldog gibi bulldog s.
(şekil veya işlev bakımından) mideye benzeyen gastric s.
(tını veya rezonans bakımından) zengin ve yumuşak golden s.
(özellikle kuruluk bakımından) talaş gibi chippy s.
(davranış veya performans bakımından) düşük kaliteli graceless s.
kapsam ve etki bakımından diğerlerini geride bırakan olympian s.
kapsam ve etki bakımından diğerlerini aşan olympian s.
boyut, oran, kapsam veya güç bakımından önemsiz sayılan dwarf s.
(görünüş bakımından) usturuplu civil s.
(konuşma bakımından) dikkatli ve net close-grained s.
(konuşma bakımından) dikkatli ve net close-grain s.
belirli bir unsur bakımından zengin concentrate s.
esas unsur bakımından zengin concentrate s.
yengeç bakımından zengin crabby s.
(görünüm veya renk bakımından) demire benzeyen iron s.
olay veya deneyim bakımından zengin crowded s.
görünüm ve yoğunluk bakımından jelatine veya pelteye benzer gelatinous s.
morfolojiden ziyade metabolik tepkimeler ya da fonksiyonel özellikler bakımından farklılık gösteren physiologic s.
morfolojiden ziyade metabolik tepkimeler ya da fonksiyonel özellikler bakımından farklılık gösteren physiological s.
faaliyet düzeyi, kapsam veya miktar bakımından azaltılmış scaled-down s.
renk veya dekorasyon bakımından nötr olan sober s.
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olan sobersided s.
nişasta bakımından fakir starchless s.
nicelik bakımından quantitatively zf.
hukuk bakımından juristically zf.
sanayi bakımından industrially zf.
ırk bakımından ethnically zf.
halkın menfaati bakımından on public grounds zf.
sesler bakımından phonetically zf.
tabiye bakımından tactically zf.
insanlık bakımından as a man zf.
mevzuat bakımından in terms of legislation zf.
evlilik bakımından maritally zf.
duygu bakımından emotionally zf.
kafa bakımından mentally zf.
kalite bakımından in terms of quality zf.
nitelik ve nicelik bakımından in terms of quality and quantity zf.
tabiatı bakımından in nature zf.
bilim ve teknoloji bakımından technically zf.
konusal içerik bakımından thematically zf.
nicelik bakımından quantitively zf.
mineraloji bakımından mineralogically zf.
köken bakımından genetically zf.
gelişim bakımından genetically zf.
içilebilirlik bakımından drinkably zf.
anlam bakımından contentually zf.
içerik bakımından contentually zf.
odak bakımından focally zf.
kültür bakımından culturally zf.
-mesi bakımından in the sense that bağ.
cins bakımından in kind expr.
Phrasals
bir şey bakımından artış göstermek gain in f.
bir şey konusunda/bakımından iyiye gitmek gain in f.
(birini/bir şeyi) ahlak bakımından değerlendirmek moralize about (someone or something) f.
Phrases
görev bakımından by duty expr.
işlerin hallolması/yapılması bakımından/açısından in terms of getting things done expr.
nüfus bakımından in terms of population expr.
yasalar bakımından as a matter of legal doctrine expr.
… bakımından in the... stakes expr.
(bir şey) bakımından in terms of (something) expr.
… bakımından in terms of... expr.
… bakımından in ... terms expr.
biri/bir şey bakımından in regard to somebody/something expr.
biri/bir şey bakımından with regard to somebody/something expr.
Colloquial
(aksesuar bakımından) dolu loaded s.
bir şey bakımından zengin strong on s.
bir şey yönünden/bakımından güçlü strong on s.
bakımından zengin rich with s.
(bir şey) bakımından zengin rich with (something) s.
Idioms
(talep bakımından) hücum etme/saldırma a run on (something) i.
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) keep your distance f.
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak hit below (one's) weight f.
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak punch below (one's) weight f.
bir geminin hava şartları bakımından düşmanına göre avantajlı konumda olması get the weather gage of (someone or something) f.
bir geminin rüzgarın estiği yön bakımından düşmanından avantajlı konumda olması get the weather gage of (someone or something) f.
(bir şey) bakımından zengin olmak be steeped in (something) f.
(bir şey) bakımından derinliği olmak be steeped in (something) f.
bir şey bakımından zengin olmak be steeped in something f.
bir şey bakımından derinliği olmak be steeped in something f.
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) keep distance f.
(birini/bir şeyi önem bakımından) ilk sıraya koymak put (someone or something) first f.
birini/bir şeyi önem bakımından ilk sıraya koymak put somebody/something first f.
(bir özelliğe) yeterince/çok sahip olma bakımından in the (something) stakes expr.
(biri) bakımından/açısından on (someone's) part expr.
Trade/Economic
oy bakımından imtiyazlı hisse senedi share with voting power i.
sosyal davranışlar bakımından doğruluk propriety i.
maliyet bakımından costwise s.
sağlık bakımından çalışamayacak durumda olan unfit for work s.
yönetim bakımından managerially zf.
gelişmişlik düzeyi bakımından in terms of level of development expr.
şekil bakımından pro forma expr.
Law
ağaçların bakımından sorumlu memur tree warden i.
kişi bakımından uygulama ratione personae i.
konu bakımından yetki jurisdiction ratione materiae i.
konu bakımından yargılama yetkisi jurisdiction ratione materiae i.
konu bakımından yargılama yetkisi subject-matter jurisdiction i.
konu bakımından yetki subject-matter jurisdiction i.
konu bakımından uygulama ratione materiae i.
esas bakımından inceleme examination of the merits i.
hukuk bakımından juridically zf.
herkes bakımından geçerli erga omnes expr.
Politics
biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından insan hakları haysiyetinin korunması sözleşmesi convention for the protection of human rights and dignity of the human being with regard to the application of biology and medicine i.
ingiliz kraliyet ailesinin hizmetinde kraliçenin kıyafetlerinin bakımından sorumlu olan ve tüm devlet törenlerinde kraliçeye eşlik etmekle görevli düşes mistress of the robes i.
ticari ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası open door i.
ticari ve diğer ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası open-door i.
Media
gazetecilik bakımından journalistically zf.
Technical
atalet özelliği bakımından tanımlanan bir cismin kütlesi inertial mass i.
sistem değerlendirme amacı bakımından sistem özelliklerinin değerlendirilmesi evaluation of system properties for the purpose of system assessment i.
renk ve desen bakımından kasap kütüğüne benzetilmiş vinil malzeme butcher block i.
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu multiplet i.
yükleri farklı olup diğer özellikler bakımından aynı olan bir grup temel parçacık multiplet i.
(metali) oksijen bakımından zengin alevle yakmak burn f.
(yapısını oluşturan unsurlar bakımından) simetrik olmayan irreversible s.
iklim bakımından climatically zf.
teknoloji bakımından technologically zf.
yapı bakımından structurally zf.
Electric
endüktif kuplajlı iki devreden birinin diğerine sarım sayısı bakımından oranı turn ratio i.
endüktif kuplajlı iki devreden birinin diğerine sarım sayısı bakımından oranı turns ratio i.
Mechanic
şekil veya işlev bakımından silahı andıran şey gun i.
Textile
yüz bakımından önce uygulanan prefacial s.
Aeronautic
uçuş sonrası uçağın hasar bakımından incelendiği denetim post-flight inspection i.
Mining
kuzey ontario'daki sudbury civarlarında nikel bakımından zengin bölge nickel belt i.
Medical
gelişim veya çalışma bakımından başka bir uyarıya gerek gösterme durumu heteronomy i.
lif bakımından zengin diyet fiber rich diet i.
doku ve yapı bakımından beyine benzeyen cerebriform s.
Anatomy
beynin evrimsel gelişimde filogenetik köken bakımından en yeni olan kısmı neencephalon i.
beynin filogenetik köken bakımından en yeni olan kısmı neoencephalon i.
Mental Health
bakımından sorumlu olduğu kişi hastaymış gibi yaparak doktorlardan ilgi görmeye çalışma munchausen syndrome by proxy i.
Gastronomy
nişasta bakımından zengin besinler starches i.
Math
özne ve yüklemleri aynı olup nicelik veya nitelik olarak veya her ikisi bakımından farklılık gösteren iki önerme arasındaki ilişki opposition i.
Chemistry
ısı etkileri bakımından nötr olma thermoneutrality i.
genellikle alkali, titanyum bakımından zengin bir bazaltik ojit titanaugite i.
asimetrik karbon atomları bakımından dengelenmiş (optikçe etkin olmayan kimyasal bileşik) compensated s.
Biology
başka biriyle özellikleri, yapısı bakımından yakından ilişkili bitki, hayvan, madde ally i.
görünüm, davranış ve özellik bakımından sinire veya sinir yapısına benzeyen neuroid s.
şekil ve işlev bakımından özelleşmemiş undifferentiated s.
yapı ve köken bakımından benzeyip aynı işleve sahip olmayan homological s.
belirtilen canlıyla karakteristik temel kromozom sayısı bakımından ilişkili anlamı veren ön ek -ploid snk.
Marine Biology
bazı özellikleri bakımından kum pireleri ile eş-ayaklılar arasında yer alan bir eklembacaklı kabuklular sınıflandırması anisopoda i.
Zoology
miyosen, pliyosen ve pleistosen çağlarında yaşamış, fillere benzeyen fakat azı dişlerinin yapısı bakımından farklılık gösteren, mammutidae familyasına mensup hortumlu devasa memelilere verilen ad mastodon i.
miyosen, pliyosen ve pleistosen çağlarında yaşamış, fillere benzeyen fakat azı dişlerinin yapısı bakımından farklılık gösteren, mammutidae familyasına mensup hortumlu devasa memelilere verilen ad mastodont i.
(özellikle şekil bakımından) fayton atı gibi coachy s.
Botanic
kuzeydoğu afrika’da yetişen, sarı çiçekleri ve yağ bakımından zengin tohumları olan, kuş yemi olarak da kullanılan bir bitki niger (guizotia abyssinica) i.
genellikle turuncu veya kırmızı renkli çiçekliği ve yağ bakımından zengin tohumları olan, eski dünya'ya özgü bileşikgiller familyasından bir ot thistle saffron (carthamus tinctorius) i.
güneydoğu asya'ya özgü olup meyvesinde iki adet kanat benzeri uzantı bulunan ve kereste, aromatik yağ ve reçine bakımından değerli tropik ağaçları içeren bir familya dipterocarpaceae i.
güneydoğu asya'ya özgü olup meyvesinde iki adet kanat benzeri uzantı bulunan ve kereste, aromatik yağ ve reçine bakımından değerli tropik ağaçları içeren bir familya family dipterocarpaceae i.
idaho'da yetişen nişasta bakımından zengin uzun bir patates çeşidi idaho i.
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki calcicole i.
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki calciphyte i.
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki calciphile i.
nektar bakımından zengin nectar-rich s.
çiçekleri parça sayısı bakımından farklılık gösteren anisomerous s.
çanak ve taç yaprakları renk ve doku bakımından farklılık gösteren heterochlamydeous s.
büyümeyi sürdürecek malzeme bakımından zengin fertile s.
biçim bakımından eğrelti otuna benzeyen filicoid s.
üreme şekli bakımından eğrelti otuna benzeyen filicoid s.
silika bakımından zengin topraklarda yetişen (bitki) siliceous s.
silika bakımından zengin topraklarda yetişen (bitki) silicious s.
Agriculture
enerji bakımından zengin yem energy rich feed i.
humus bakımından zengin (toprak) humusy s.
Social Sciences
sosyo-ekonomik koşullar bakımından farklılık gösteren bireylerin, bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimlerindeki farklılık digital gap i.
karakter, kültür veya medeniyet bakımından yunanlaştırmak hellenize f.
karakter, kültür veya medeniyet bakımından yunanlaştırmak hellenise f.
Education
içerik bakımından zengin eğitim content-rich education i.
(eskiden) bir asilzadenin oğluna eşlik eden, sosyal statü bakımından bir altta olan üniversite öğrencisi seconder i.
(eskiden) bir asilzadenin oğluna eşlik eden, sosyal statü bakımından bir altta olan üniversite öğrencisi secondar i.
yüzde veya not bakımından standardın biraz üzerinde olan plus s.
Literature
kötü ve içerik bakımından zayıf romanlar yazma novelese i.
dizeleri hece ve durak bakımından denk olmayan (şiir) unmetrical s.
su bakımından zengin fountful s.
Linguistics
(çincede) işlevi bakımından diğer dillerdeki ad durumları ve ilgeçlere karşılık gelen sözcük sınıfı preverb i.
(algonkin dillerinde) işlevi bakımından diğer dillerdeki sıfata karşılık gelen ön ek preverb i.
(kelimeyi, ifadeyi veya dili) özellikle yazım bakımından yunancaya uygun hale gelecek şekilde değiştirmek grecise f.
(kelimeyi, ifadeyi veya dili) özellikle yazım bakımından yunancaya uygun hale gelecek şekilde değiştirmek grecize f.
History
(ingiltere'de) özellikle cinsel ahlak bakımından eğlence düşkünü ve rahat bir dönem olarak kabul edilen 1890'lı yıllar naughty nineties i.
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse thane i.
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan hür vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse thegn i.
evrenin işleyiş bakımından kusursuz bir saate benzediğini savunan görüş clockwork universe i.
Philosophy
ahlaki yasaların, sabit ya da evrenselden ziyade anlam ve uygulama bakımından göreceli olduğu görüşü antinomianism i.
algı bakımından noematically zf.
Environment
iklim ve üretim bakımından ele alınan bölge home town i.
organik madde bakımından zengin yüzey toprağı a-horizon i.
(göl) içerik bakımından zengin polytrophic s.
Geography
güney afrika'da altın, mercan ve manganez bakımından oldukça zengin olan kayalık bir bölge reef i.
güney afrika'da yüzölçümü bakımından en büyük ancak en seyrek nüfuslu bölge northern cape i.
orta avrupa'da yer alan, kömür ve demir bakımından zengin bir bölge slask i.
orta avrupa'da yer alan, kömür ve demir bakımından zengin bir bölge schlesien i.
organik madde bakımından zengin unctuous s.
içinde az bitki ve organizma bulunup derin kısımları oksijen bakımından zengin olan (göl) oligotrophic s.
Geology
alüminyum yönünden zengin ve potasyum bakımından zayıf bir bazalt kayaç tholeiite i.
diğerlerinden görünüm ve oluşum bakımından farklı bir kaya veya tabakalı kitle facies i.
kompozisyon ve mineral içeriği bakımından granitin aynısı olup daha ince dokuya sahip bir püskürük kayaç microgranite i.
özellikle diziliş ve yer bakımından benzer fakat çağdaş olmayan tabakalı katmanların benzer şekilde düzenlenmesi homotaxy i.
hümik asit bakımından zengin şist humic shale i.
kil ve silt bakımından zengin sığ çöküntü claypan [australia] i.
jips bakımından zengin kayaç gyprock i.
mineral kompozisyonu bakımından içinde bulundukları volkanik kayaçlardan farklılık gösteren küçük kitleler veya damarlar schlieren i.
toprağın silika ve alümin bakımından zengin dış tabakası sial i.
organik içerik bakımından fakir olan kalkerli bir toprak türü sierozem i.
yeryüzünün denizel kabuğunda bulunan, silisyum ve magnezyum bakımından zengin kayalar sima i.
demir bakımından zengin olan kontak metamorfik bir kayaç çeşidi skarn i.
yapı veya şekil bakımından granite benzer granitiform s.
Military
nükleer silahların güvenliği sürecinde personel, prosedür ve performans bakımından hiçbir nükleer silah kazası, yetkisiz silah patlaması ya da bozulması olmayacağının teminatı nuclear weapons surety i.
savunma bakanlığı'nın sahip olduğu ve kontrol ettiği intermodal konteynırların ve ekipmanın denetimi, raporlanması, kullanımı ve bakımından sorumlu subay container control officer i.
Sport
golf sahasının bakımından sorumlu olan kimse greenskeeper i.
Art
(italyan sanatı bakımından) on üçüncü yüzyıl duecento i.
Music
perde bakımından aynı yönde ilerleyen similar s.
Cinema
modern zamanlarda çekildiği halde olay örgüsü veya stil bakımından siyah-beyaz film özelliği gösteren neo-noir s.
Mythology
(yunan mitolojisinde) görünüş veya karakter bakımından sfenksi andıran yaratık sphinx i.
Latin
hukuk bakımından in jure expr.
zaman bakımından ratione temporis expr.
Archaic
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi pounder i.
özellikle güç, cesaret ve zeka bakımından denk olmak mate f.
ahlak bakımından değerlendirmek moral f.
Slang
hız ve bant genişliği gibi sahip olduğu internet seçenekleri bakımından üstün olan kişi e-penis i.
(tarz veya zevk bakımından) ergenlerin toyluğunu yansıtan bubblegum s.
Modern Slang
fiziksel ve cinsel kimlik bakımından belirli bir cinsiyetin özelliklerini göstermeyen altersex s.