|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
be all ears f.
|
can kulağı ile dinlemek |
|
2 |
Genel |
be up all night f.
|
sabahlamak |
|
3 |
Genel |
be all keyed up f.
|
endişe içinde olmak |
|
4 |
Genel |
be all right f.
|
fena olmamak |
|
5 |
Genel |
be all smiles f.
|
ağzı dört köşe olmak |
|
6 |
Genel |
be all right f.
|
iyi olmak |
|
7 |
Genel |
be all in a fluster f.
|
çırpınmak |
|
8 |
Genel |
be all ears f.
|
kulak kesilmek |
|
9 |
Genel |
be all eyes f.
|
gözünü dört açmak |
|
10 |
Genel |
be all right f.
|
zarara uğramamış olmak |
|
11 |
Genel |
be all ears f.
|
dikkat kesilmek |
|
12 |
Genel |
be all square on the accounts f.
|
alıp vereceği olmamak |
|
13 |
Genel |
be all keyed up f.
|
çok heyecanlı olmak |
|
14 |
Genel |
be left all by oneself f.
|
ortalıkta kalmak |
|
15 |
Genel |
be on all fours f.
|
domalmak |
|
16 |
Genel |
be all skin and bones f.
|
kaburgaları çıkmak |
|
17 |
Genel |
be all of a tremble f.
|
zangır zangır titremek |
|
18 |
Genel |
be all skin and bone f.
|
kemikleri sayılmak |
|
|
19 |
Genel |
be all right f.
|
uygun olmak |
|
20 |
Genel |
be all ears f.
|
dikkatle dinlemek |
|
21 |
Genel |
be all alone f.
|
yapayalnız olmak |
|
22 |
Genel |
be all up f.
|
ayvayı yemek |
|
23 |
Genel |
be all up f.
|
hapı yutmak |
|
24 |
Genel |
be all important f.
|
hayati önemde olmak |
|
25 |
Genel |
be all important f.
|
hayati önem taşımak |
|
26 |
Genel |
be all at sea f.
|
afallamak |
|
27 |
Genel |
be all at sea f.
|
şaşırmak |
|
28 |
Genel |
be all skin and bones f.
|
kadidi çıkmak |
|
29 |
Genel |
be all skin and bones f.
|
bir deri bir kemik olmak |
|
30 |
Genel |
be all-important f.
|
hayati önem taşımak |
|
31 |
Genel |
be all broken up over f.
|
-den çok üzgün olmak |
|
32 |
Genel |
be all for f.
|
-i candan desteklemek |
|
33 |
Genel |
be all-important f.
|
hayati önemde olmak |
|
34 |
Genel |
be all for f.
|
-e taraftar olmak |
|
35 |
Genel |
be all together f.
|
bir arada bulunmak |
|
36 |
Genel |
death (be) all around f.
|
ölüm kol gezmek |
|
37 |
Genel |
be all beat up f.
|
yorgun olmak |
|
38 |
Genel |
be all beat up f.
|
bitip tükenmek |
|
|
39 |
Genel |
be all beat up f.
|
çok yorulmak |
|
40 |
Genel |
could not be saved despite all medical efforts f.
|
yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak |
|
41 |
Genel |
could not be saved despite all the efforts deployed by f.
|
yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak |
|
42 |
Genel |
despite all efforts can not be saved f.
|
tüm çabalara rağmen kurtarılamamak |
|
43 |
Genel |
be at all-time high f.
|
tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyretmek |
|
44 |
Genel |
be all of one mind about f.
|
aynı fikirde olmak |
|
45 |
Genel |
be all of one mind about f.
|
hemfikir olmak |
|
46 |
Genel |
be all set to tell something f.
|
kendini bir şey söylemeye hazırlamak |
|
47 |
Genel |
be at an all-time low f.
|
en düşük seviyesinde olmak |
|
48 |
Genel |
be all/completely alone (in the world) f.
|
kimi kimsesi olmamak |
|
49 |
Genel |
be all over the news f.
|
tüm haberlerde olmak |
|
50 |
Genel |
be on the computer all day f.
|
bütün gün bilgisayar/bilgisayarın başında olmak |
|
51 |
Genel |
be on the computer all day f.
|
bütün gün bilgisayarda olmak |
|
52 |
Genel |
be on the computer all day f.
|
bütün gün bilgisayarda takılmak |
|
53 |
Genel |
be found guilty on all charges f.
|
tüm suçlamalardan suçlu bulunmak |
|
54 |
Genel |
be known all over the world f.
|
bütün dünyada bilinmek |
|
Phrasals |
|
55 |
Öbek Fiiller |
be all in f.
|
çok yorulmuş olmak |
|
56 |
Öbek Fiiller |
be all in f.
|
mahvolmak |
|
57 |
Öbek Fiiller |
be all in f.
|
tükenmek |
|
58 |
Öbek Fiiller |
be all in f.
|
yorgunluktan bitip tükenmek |
|
Proverb |
|
59 |
Atasözü |
all truth is not always to be told
|
doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar |
|
Colloquial |
|
60 |
Konuşma Dili |
be all over f.
|
sözlü olarak sataşmak |
|
61 |
Konuşma Dili |
be all riled up f.
|
sinirlenmek |
|
62 |
Konuşma Dili |
be all riled up f.
|
kızmak |
|
63 |
Konuşma Dili |
be all riled up f.
|
sinir yapmak |
|
64 |
Konuşma Dili |
be all riled up f.
|
siniri oynamak |
|
65 |
Konuşma Dili |
be all riled up f.
|
heyecan yapmak |
|
66 |
Konuşma Dili |
be all riled up f.
|
gıcık olmak |
|
67 |
Konuşma Dili |
be all set for f.
|
bir şeye hazır olmak |
|
68 |
Konuşma Dili |
be all business f.
|
işinde çok ciddi olmak |
|
69 |
Konuşma Dili |
be all business f.
|
işini çok ciddiye almak |
|
70 |
Konuşma Dili |
be all sweaty f.
|
kan ter içinde olmak/kalmak |
|
71 |
Konuşma Dili |
be all over f.
|
sert biçimde azarlamak |
|
72 |
Konuşma Dili |
be all up on someone f.
|
üzerine atlamak |
|
73 |
Konuşma Dili |
be all over f.
|
yoğun biçimde eleştirmek |
|
74 |
Konuşma Dili |
be all for something/for doing something f.
|
(bir şeyi) yapacağına canı gönülden inanmak |
|
75 |
Konuşma Dili |
be all for something/for doing something f.
|
(bir şeyi) yapmak için tüm gücüyle çabalamak |
|
76 |
Konuşma Dili |
be all very well f.
|
iyi güzel olmak |
|
77 |
Konuşma Dili |
be all very well f.
|
iyi hoş olmak |
|
78 |
Konuşma Dili |
be as (something) as all get-out f.
|
düşünebileceğinden daha (sıcak, hızlı) olmak |
|
|
79 |
Konuşma Dili |
be as (something) as all get-out f.
|
inanamayacağın kadar (sıcak, hızlı) olmak |
|
80 |
Konuşma Dili |
be as (something) as all get-out f.
|
son derece (sıcak, hızlı) olmak |
|
81 |
Konuşma Dili |
be (all) for (someone or something) f.
|
(birini ya da bir şeyi) desteklemek |
|
82 |
Konuşma Dili |
be (all) for (someone or something) f.
|
(birine veya bir şeye tam) destek vermek |
|
83 |
Konuşma Dili |
be (all) out to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmayı) istemek ya da tasarlamak |
|
84 |
Konuşma Dili |
be (all) out to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmayı çok) istemek |
|
85 |
Konuşma Dili |
be (all) out to (do something) f.
|
(bir amaç) uğruna çalışmak |
|
86 |
Konuşma Dili |
be (all) out to do something f.
|
bir şeyi yapmayı istemek ya da tasarlamak |
|
87 |
Konuşma Dili |
be (all) out to do something f.
|
bir şeyi yapmayı çok istemek |
|
88 |
Konuşma Dili |
be (all) out to do something f.
|
bir amaç uğruna çalışmak |
|
89 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir şeyi yapmayı istemek ya da tasarlamak |
|
90 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir şeyi yapmayı çok istemek |
|
91 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir amaç uğruna çalışmak |
|
92 |
Konuşma Dili |
be (all) shot to hell f.
|
boku yemiş durumda olmak |
|
93 |
Konuşma Dili |
be (all) shot to hell f.
|
kötü durumda olmak |
|
94 |
Konuşma Dili |
be (all) shot to hell f.
|
(bir plan ya da fikir) ters gitmek |
|
95 |
Konuşma Dili |
be (all) shot to hell f.
|
(plan) suya düşmek |
|
96 |
Konuşma Dili |
be all (the) one (to someone) f.
|
(birisi için) fark yaratmamak |
|
97 |
Konuşma Dili |
be all (the) one (to someone) f.
|
(birisi için) önemsiz olmak |
|
98 |
Konuşma Dili |
be all about (someone, something, or oneself) f.
|
(biri, bir şey ya da kendi) hakkında olmak |
|
99 |
Konuşma Dili |
be all about (someone, something, or oneself) f.
|
(birine, bir konuya) odaklanmak |
|
100 |
Konuşma Dili |
be all about (someone, something, or oneself) f.
|
kendiyle meşgul olmak |
|
101 |
Konuşma Dili |
be all about (someone, something, or oneself) f.
|
tamamen kendisiyle ilgilenmek |
|
102 |
Konuşma Dili |
be all about (someone, something, or oneself) f.
|
(birini ya da bir şeyi) yeğlemek |
|
103 |
Konuşma Dili |
be all about somebody/something f.
|
birisi ya da bir konu hakkında olmak |
|
104 |
Konuşma Dili |
be all one to f.
|
biri için önemli olmamak |
|
105 |
Konuşma Dili |
be all one to f.
|
biri için hepsi bir olmak |
|
106 |
Konuşma Dili |
be all one to f.
|
… olsun da ne olursa olsun |
|
107 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birini) haşlamak |
|
108 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birini) paylamak |
|
109 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birinin) üstüne gitmek |
|
110 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birinin) canına okumak |
|
111 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birinin) ensesinde boza pişirmek |
|
112 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birini) azarlamak |
|
113 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
öpüşüp koklaşmak |
|
114 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
yiyişmek |
|
115 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birinin) peşinden ayrılmamak |
|
116 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birine) yürümek |
|
117 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birine) yazıp durmak |
|
118 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(birinin) dibinden ayrılmamak |
|
119 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(spor) rakibe alan bırakmamak |
|
120 |
Konuşma Dili |
be all over (one) f.
|
(spor) rakibe geçit vermemek |
|
121 |
Konuşma Dili |
be all over somebody f.
|
birinin peşinden ayrılmamak |
|
122 |
Konuşma Dili |
be all over somebody f.
|
birine yürümek |
|
123 |
Konuşma Dili |
be all over somebody f.
|
birine yazıp durmak |
|
124 |
Konuşma Dili |
be all over somebody f.
|
birinin dibinden ayrılmamak |
|
125 |
Konuşma Dili |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
elinden bir tek (bir şeyi yapmak ya da yapmamak) gelmek |
|
126 |
Konuşma Dili |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
elinden bir tek bir şeyi yapmak ya da yapmamak gelmek |
|
127 |
Konuşma Dili |
be all that [us] f.
|
etkileyici olmak |
|
128 |
Konuşma Dili |
be all that [us] f.
|
başarılı olmak |
|
129 |
Konuşma Dili |
be all that [us] f.
|
becerikli olmak |
|
130 |
Konuşma Dili |
be all that [us] f.
|
çekici olmak |
|
131 |
Konuşma Dili |
be all that [us] f.
|
etkileyici olmak |
|
132 |
Konuşma Dili |
be all that [us] f.
|
üstün nitelikli olmak |
|
133 |
Konuşma Dili |
not be all day f.
|
bütün gün sürmemek |
|
134 |
Konuşma Dili |
not be all day f.
|
bütün günü almamak |
|
135 |
Konuşma Dili |
not be all day f.
|
çok sürmez |
|
136 |
Konuşma Dili |
not be all day f.
|
çok sürmemek |
|
137 |
Konuşma Dili |
(not) be/take all day (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) bütün gün sürmemek |
|
138 |
Konuşma Dili |
(not) be/take all day (to do something) f.
|
bütün günü almamak |
|
139 |
Konuşma Dili |
(not) be/take all day (to do something) f.
|
çok sürmez |
|
140 |
Konuşma Dili |
(not) be/take all day (to do something) f.
|
çok sürmemek |
|
141 |
Konuşma Dili |
be (all) shot (to pieces) f.
|
paramparça olmak |
|
142 |
Konuşma Dili |
be (all) shot (to pieces) f.
|
harap olmak |
|
143 |
Konuşma Dili |
be (all) shot (to pieces) f.
|
yıkılmak |
|
144 |
Konuşma Dili |
be (all) shot (to pieces) f.
|
bozulmak |
|
145 |
Konuşma Dili |
be (all) shot (to pieces) f.
|
mahvolmak |
|
146 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
giyinip kuşanıp ortada kalmak |
|
147 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak |
|
148 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak |
|
149 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
bir şey için hazırlanıp gidememek |
|
150 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
151 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek |
|
152 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
giyinip kuşanıp ortada kalmak |
|
153 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak |
|
154 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak |
|
155 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
bir şey için hazırlanıp gidememek |
|
156 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
157 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek |
|
158 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
çok yorulmuş olmak |
|
159 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
mahvolmak |
|
160 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
tükenmek |
|
161 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
yorgunluktan bitip tükenmek |
|
162 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
(pokerde) rest çekmek |
|
163 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
her şeyini ortaya sürmek |
|
164 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
parası bitmek |
|
165 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
giyinip kuşanıp ortada kalmak |
|
166 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak |
|
167 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak |
|
168 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
bir şey için hazırlanıp gidememek |
|
169 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
170 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with nowhere to go f.
|
hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek |
|
171 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
giyinip kuşanıp ortada kalmak |
|
172 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak |
|
173 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak |
|
174 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
bir şey için hazırlanıp gidememek |
|
175 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
176 |
Konuşma Dili |
be all dressed up with no place to go f.
|
hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek |
|
177 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
çok yorulmuş olmak |
|
178 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
mahvolmak |
|
179 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
tükenmek |
|
180 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
yorgunluktan bitip tükenmek |
|
181 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
(pokerde) rest çekmek |
|
182 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
her şeyini ortaya sürmek |
|
183 |
Konuşma Dili |
be all in f.
|
parası bitmek |
|
184 |
Konuşma Dili |
be all go f.
|
çok meşgul olmak |
|
185 |
Konuşma Dili |
be all go f.
|
çok yoğun olmak |
|
186 |
Konuşma Dili |
be all go f.
|
çok aktif olmak |
|
187 |
Konuşma Dili |
be all right (by/with somebody) f.
|
(birine) uymak |
|
188 |
Konuşma Dili |
be all right (by/with somebody) f.
|
(biri için) uygun olmak |
|
189 |
Konuşma Dili |
be all right (by/with somebody) f.
|
(birinin) izni olmak |
|
190 |
Konuşma Dili |
be all smiles f.
|
ağzı kulaklarında olmak |
|
191 |
Konuşma Dili |
be all smiles f.
|
ağzı kulaklarına varmak |
|
192 |
Konuşma Dili |
be all talk f.
|
sürekli konuşup hiç icraata geçmemek |
|
193 |
Konuşma Dili |
be all talk f.
|
söyledikleri lafta kalmak |
|
194 |
Konuşma Dili |
be all talk f.
|
boş boş konuşup durmak |
|
195 |
Konuşma Dili |
be all the same to (one) f.
|
(biri) için fark etmemek |
|
196 |
Konuşma Dili |
be all the same to (one) f.
|
(biri) için hepsi bir/aynı olmak |
|
197 |
Konuşma Dili |
be all the same to (one) f.
|
(birinin) belli bir tercihi olmamak |
|
198 |
Konuşma Dili |
be all the same to (one) f.
|
(birine) hepsi uymak |
|
199 |
Konuşma Dili |
be all the same to (one) f.
|
(birine) göre hava hoş olmak |
|
200 |
Konuşma Dili |
be all the same to somebody f.
|
biri için fark etmemek |
|
201 |
Konuşma Dili |
be all the same to somebody f.
|
biri için hepsi bir/aynı olmak |
|
202 |
Konuşma Dili |
be all the same to somebody f.
|
birinin belli bir tercihi olmamak |
|
203 |
Konuşma Dili |
be all the same to somebody f.
|
birine hepsi uymak |
|
204 |
Konuşma Dili |
be all the same to somebody f.
|
birine göre hava hoş olmak |
|
205 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
böylesi daha iyi olmak |
|
206 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
sonuçta daha iyi olmak |
|
207 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
her işte bir hayır vardır |
|
208 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
böylesi daha hayırlı olmak |
|
209 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
aklını yitirmiş olmak |
|
210 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
aklını oynatmış olmak |
|
211 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
deli olmak |
|
212 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
çılgın olmak |
|
213 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
kaçık olmak |
|
214 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
aklı başında olmamak |
|
215 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
salak olmak |
|
216 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
beyinsiz olmak |
|
217 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
pek akıllı/zeki olmamak |
|
218 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
kafası pek basmamak |
|
219 |
Konuşma Dili |
be not all there f.
|
hızlı idrak edememek |
|
220 |
Konuşma Dili |
all units be advised expr.
|
bütün birimlerin dikkatine |
|
221 |
Konuşma Dili |
all units be advised expr.
|
dikkat dikkat bütün birimler |
|
222 |
Konuşma Dili |
all is as it should be expr.
|
her şey yolundadır |
|
223 |
Konuşma Dili |
all units be advised expr.
|
tüm birimlerin dikkatine |
|
224 |
Konuşma Dili |
not be all morning expr.
|
tüm sabah değil |
|
225 |
Konuşma Dili |
it'll be all right on the night expr.
|
son kertede her şey güzel olacak |
|
226 |
Konuşma Dili |
it'll be all right on the night expr.
|
gün doğmadan neler doğar |
|
227 |
Konuşma Dili |
it'll be all right on the night expr.
|
günün sonunda her şey iyi olacak |
|
228 |
Konuşma Dili |
it'll be all right on the night expr.
|
gecenin sonu aydınlık |
|
229 |
Konuşma Dili |
(not) the be-all and end-all expr.
|
en önemli şey değil |
|
230 |
Konuşma Dili |
(not) the be-all and end-all expr.
|
her şey demek değil |
|
231 |
Konuşma Dili |
(not) the be-all and end-all expr.
|
dünyanın sonu değil |
|
232 |
Konuşma Dili |
(not) the be-all and end-all expr.
|
en önemli amaç değil |
|
233 |
Konuşma Dili |
you must be tired, because you've been running through my mind all day expr.
|
tüm gün aklımdan çıkmadın |
|
234 |
Konuşma Dili |
you must be tired, because you've been running through my mind all day expr.
|
tüm gün kafamı meşgul ettin, yorulmuş olmalısın (bir kadını tavlamak için kullanılan klişe bir söz) |
|
Idioms |
|
235 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli amaç |
|
236 |
Deyim |
be all and end all i.
|
en önemli öge |
|
237 |
Deyim |
be all and end all i.
|
en önemli faktör |
|
238 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli şey |
|
239 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli faktör |
|
240 |
Deyim |
be all and end all i.
|
en önemli amaç |
|
241 |
Deyim |
be-all and end-all i.
|
can alıcı nokta |
|
242 |
Deyim |
be-all and end-all i.
|
kilit nokta |
|
243 |
Deyim |
be-all and end-all i.
|
zurnanın zırt dediği yer |
|
244 |
Deyim |
be-all and end-all i.
|
baş koyulan şey |
|
245 |
Deyim |
be-all and end-all i.
|
adam olmaz tip |
|
246 |
Deyim |
be-all and end-all i.
|
umutsuz vaka |
|
247 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
kilit nokta |
|
248 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
can alıcı nokta |
|
249 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli şey |
|
250 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
her şey demek |
|
251 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli amaç |
|
252 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli faktör |
|
253 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli öğe |
|
254 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
en önemli etmen |
|
255 |
Deyim |
the be-all and end-all i.
|
olmazsa olmaz şey |
|
256 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) kilit noktası |
|
257 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) can alıcı noktası |
|
258 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) en önemli şeyi |
|
259 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) en önemli amacı |
|
260 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) en önemli faktörü |
|
261 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) en önemli öğesi |
|
262 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) en önemli etmeni |
|
263 |
Deyim |
the be-all and end-all (of something) i.
|
(bir şeyin) olmazsa olmazı |
|
264 |
Deyim |
be jack of all trades f.
|
elinden her iş gelmek |
|
265 |
Deyim |
be all greek to someone f.
|
bir konuya fransız kalmak |
|
266 |
Deyim |
be all squares f.
|
tamamen anlaşmış olmak |
|
267 |
Deyim |
be all the world to somebody f.
|
dünyalara değişmemek |
|
268 |
Deyim |
be not as (something) as all that f.
|
söylendiği/denildiği kadar (bir şey) olmamak |
|
269 |
Deyim |
be all the world to somebody f.
|
çok sevilmek |
|
270 |
Deyim |
be not as (something) as all that f.
|
o kadar da (bir şey) olmamak |
|
271 |
Deyim |
be all the world to somebody f.
|
her şeyden daha fazla sevilmek |
|
272 |
Deyim |
be all the world to somebody f.
|
dünyalara bedel/değer olmak |
|
273 |
Deyim |
be all the world to somebody f.
|
biri için çok kıymetli olmak |
|
274 |
Deyim |
be/mean (all) the world to somebody f.
|
dünyalara değişmemek |
|
275 |
Deyim |
be/mean (all) the world to somebody f.
|
çok sevmek |
|
276 |
Deyim |
be/mean (all) the world to somebody f.
|
her şeyden daha fazla sevmek |
|
277 |
Deyim |
be/mean (all) the world to somebody f.
|
dünyalara bedel/değer olmak |
|
278 |
Deyim |
be/mean (all) the world to somebody f.
|
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak |
|
279 |
Deyim |
be/mean (all) the world to somebody f.
|
çok değer vermek |
|
280 |
Deyim |
be written all over someone's face f.
|
duyguları/düşünceleri yüzüne vurmak |
|
281 |
Deyim |
be written all over someone's face f.
|
yüzünden okunmak |
|
282 |
Deyim |
be written all over someone's face f.
|
yüzünden belli olmak |
|
283 |
Deyim |
be written all over someone's face f.
|
duygularını/düşüncelerini saklayamamak |
|
284 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olacak/yapacak gibi görünmek |
|
285 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak |
|
286 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olmak/yapmak üzere olmak |
|
287 |
Deyim |
be(all) set (to do something) f.
|
olacak/yapacak gibi görünmek |
|
288 |
Deyim |
be(all) set (to do something) f.
|
olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak |
|
289 |
Deyim |
be(all) set (to do something) f.
|
olmak/yapmak üzere olmak |
|
290 |
Deyim |
not be all day f.
|
bütün/tüm gün sürmemek |
|
291 |
Deyim |
not be all day f.
|
çok zaman/vakit/bütün gününü almamak |
|
292 |
Deyim |
not be all day f.
|
tüm gününü almamak |
|
293 |
Deyim |
not be all day f.
|
bütün/tüm gününü (bir şeyle) geçirmemek |
|
294 |
Deyim |
not be all day f.
|
oyalanmamak |
|
295 |
Deyim |
not be all day f.
|
hızlı/çabuk olmak/davranmak |
|
296 |
Deyim |
not be all day f.
|
acele etmek |
|
297 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
kızmak |
|
298 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
sinirlenmek |
|
299 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
dumanı tepesinden çıkmak |
|
300 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
tepesi atmak |
|
301 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
tepesinin tası atmak |
|
302 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
öfkelenmek |
|
303 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
hiddete kapılmak |
|
304 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
öfkeden/sinirden kudurmak |
|
305 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
öfkeden/sinirden deliye dönmek |
|
306 |
Deyim |
be all steamed up (about something) f.
|
öfkesi/siniri başına sıçramak/vurmak |
|
307 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
kızmak |
|
308 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
sinirlenmek |
|
309 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
dumanı tepesinden çıkmak |
|
310 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
tepesi atmak |
|
311 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
tepesinin tası atmak |
|
312 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
öfkelenmek |
|
313 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
hiddete kapılmak |
|
314 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
öfkeden/sinirden kudurmak |
|
315 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
öfkeden/sinirden deliye dönmek |
|
316 |
Deyim |
be all steamed up (over something) f.
|
öfkesi/siniri başına sıçramak/vurmak |
|
317 |
Deyim |
not be all morning f.
|
bütün/tüm sabah sürmemek |
|
318 |
Deyim |
not be all morning f.
|
bütün sabahını/öğleden öncenin tümünü almamak/meşgul etmemek |
|
319 |
Deyim |
not be all morning f.
|
bütün/tüm sabahını (bir şeyle) geçirmemek |
|
320 |
Deyim |
not be all morning f.
|
oyalanmamak |
|
321 |
Deyim |
not be all morning f.
|
hızlı/çabuk olmak/davranmak |
|
322 |
Deyim |
not be all morning f.
|
acele etmek |
|
323 |
Deyim |
be (all) brothers/sisters under the skin f.
|
özünde/temelde benzer olmak |
|
324 |
Deyim |
be (all) brothers/sisters under the skin f.
|
özünde/temelde birbirine benzemek |
|
325 |
Deyim |
be (all) brothers/sisters under the skin f.
|
özünde/temelde aynı duyguları paylaşmak |
|
326 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
elinden geleni yapmak |
|
327 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
kendini zor tutmak |
|
328 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
kendini tutmaya çalışmak |
|
329 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
kendisiyle mücadele etmek |
|
330 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak |
|
331 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
tüm/olanca/var gücünü kullanmak |
|
332 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
elinden geleni yapmak |
|
333 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
kendini zor tutmak |
|
334 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
kendini tutmaya çalışmak |
|
335 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
kendisiyle mücadele etmek |
|
336 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak |
|
337 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
tüm/olanca/var gücünü kullanmak |
|
338 |
Deyim |
be all about someone f.
|
tamamen bir şey hakkında olmak |
|
339 |
Deyim |
be all about someone f.
|
birine takmak |
|
340 |
Deyim |
be all about someone f.
|
birini desteklemek |
|
341 |
Deyim |
be all about someone f.
|
birini beğenmek |
|
342 |
Deyim |
be all about something f.
|
bir şeyin konusu/olayı olmak |
|
343 |
Deyim |
be all about something f.
|
tek olayı bir şey olmak |
|
344 |
Deyim |
be all about something f.
|
tek derdi bir şey olmak |
|
345 |
Deyim |
be all about something f.
|
bir şeye takmak |
|
346 |
Deyim |
be all about something f.
|
bir şeyi desteklemek |
|
347 |
Deyim |
be all about something f.
|
bir şeyi beğenmek |
|
348 |
Deyim |
be all about oneself f.
|
tamamen kendisiyle ilgili olmak |
|
349 |
Deyim |
be all about oneself f.
|
tek derdi kendisi olmak |
|
350 |
Deyim |
be all about something f.
|
tamamen bir şey hakkında olmak |
|
351 |
Deyim |
be all about something f.
|
tek dert olmak |
|
352 |
Deyim |
be all about something f.
|
tek olay olmak |
|
353 |
Deyim |
be all about something f.
|
tek amaç olmak |
|
354 |
Deyim |
be all about something f.
|
bir şeyin konusu/olayı olmak |
|
355 |
Deyim |
be all that f.
|
çok yetenekli/hünerli olmak |
|
356 |
Deyim |
be all that f.
|
çok becerikli olmak |
|
357 |
Deyim |
be all that f.
|
mahir/işinin ehli olmak |
|
358 |
Deyim |
be all that f.
|
bir numara olmak |
|
359 |
Deyim |
be all that f.
|
çok zeki/çok akıllı olmak |
|
360 |
Deyim |
be all that f.
|
çok yakışıklı/güzel olmak |
|
361 |
Deyim |
be all at sea f.
|
apışıp kalmak |
|
362 |
Deyim |
be all balled up f.
|
arap saçına dönmek |
|
363 |
Deyim |
be all mouth and trousers f.
|
atıp tutmak |
|
364 |
Deyim |
be all up in one's grill f.
|
birinin yakasından düşmemek |
|
365 |
Deyim |
be all mouth and trousers f.
|
boş keseden sallamak |
|
366 |
Deyim |
be all skin and bone f.
|
bir deri bir kemik kalmak |
|
367 |
Deyim |
be all set (to do something) f.
|
bir şeyi yapmaya tam olarak hazır olmak |
|
368 |
Deyim |
be all thumbs f.
|
beceriksiz olmak |
|
369 |
Deyim |
be in all somebody's glory f.
|
bayram yapmak |
|
370 |
Deyim |
be all skin and bones f.
|
bir deri bir kemik olmak |
|
371 |
Deyim |
be all up in one's grill f.
|
bir kişinin yakasından düşmemek |
|
372 |
Deyim |
be stuck behind a desk all day f.
|
bütün gün ofiste tıkılı kalmak |
|
373 |
Deyim |
be stuck behind a desk all day f.
|
bütün gün ofiste çakılı kalmak |
|
374 |
Deyim |
be all tuckered out f.
|
bitap düşmek |
|
375 |
Deyim |
be all fingers and thumbs f.
|
beceriksiz olmak |
|
376 |
Deyim |
be all over the lot f.
|
dört bir yana yayılmak |
|
377 |
Deyim |
be all done in f.
|
çok yorulmak |
|
378 |
Deyim |
be all smiles f.
|
çok mutlu görünmek |
|
379 |
Deyim |
be all tuckered out f.
|
canı çıkmak |
|
380 |
Deyim |
be all done in f.
|
dermanı kesilmek |
|
381 |
Deyim |
be all skin and bone f.
|
çok zayıflamak |
|
382 |
Deyim |
be all over the lot f.
|
dört bir yana saçılmak |
|
383 |
Deyim |
be all the rage f.
|
çok moda olmak |
|
384 |
Deyim |
be all sweetness and light f.
|
cana yakın davranmak |
|
385 |
Deyim |
be all torn up about something f.
|
çok üzülmek |
|
386 |
Deyim |
be all over the shop f.
|
dört bir yana dağılmak |
|
387 |
Deyim |
be all het up f.
|
çileden çıkmak |
|
388 |
Deyim |
be all tore up about something f.
|
çok üzülmek |
|
389 |
Deyim |
be all skin and bone f.
|
çöpe dönmek |
|
390 |
Deyim |
be all ears f.
|
can kulağıyla dinlemek |
|
391 |
Deyim |
be all fur coat and no knickers f.
|
dışı cilalı ama içi dökülüyor olmak |
|
392 |
Deyim |
be all het up f.
|
çok sinirlenmek |
|
393 |
Deyim |
be all over the lot f.
|
düzensizlik içinde olmak |
|
394 |
Deyim |
be in all somebody's glory f.
|
çok mutlu/başarılı/güzel olmak |
|
395 |
Deyim |
be all over the shop f.
|
düzensizlik içinde olmak |
|
396 |
Deyim |
be all smiles f.
|
dört köşe olmak |
|
397 |
Deyim |
be all heart f.
|
çok nazik ve cömert olmak (mecazi) |
|
398 |
Deyim |
be all over the shop f.
|
dört bir yana yayılmak |
|
399 |
Deyim |
be all over the shop f.
|
dört bir yana saçılmak |
|
400 |
Deyim |
be all agog f.
|
can atmak |
|
401 |
Deyim |
be all over the lot f.
|
dört bir yana dağılmak |
|
402 |
Deyim |
be all dressed up and with nowhere to go f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
403 |
Deyim |
be open to all f.
|
herkese açık olmak |
|
404 |
Deyim |
be in all somebody's glory f.
|
gün doğmak |
|
405 |
Deyim |
be a jack-of-all-trades f.
|
her telden çalmak |
|
406 |
Deyim |
not be all fun and games f.
|
güllük gülistanlık olmamak |
|
407 |
Deyim |
be all fur coat and no knickers f.
|
güzel görünse de ilginç olmamak |
|
408 |
Deyim |
be all in a day's work f.
|
günlük işinin bir parçası olmak |
|
409 |
Deyim |
be all dressed up and nowhere to go f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
410 |
Deyim |
be all dressed up and with nowhere to go f.
|
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak |
|
411 |
Deyim |
be all things to all men f.
|
herkesi mutlu etmek |
|
412 |
Deyim |
be all things to all men f.
|
herkesi memnun etmek |
|
413 |
Deyim |
be all part of life's rich pageant f.
|
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası) |
|
414 |
Deyim |
be all in a day's work f.
|
her gün yaptığı şeyin bir parçası olmak |
|
415 |
Deyim |
not be all beer and skittles f.
|
güllük gülistanlık olmamak |
|
416 |
Deyim |
be all dressed up and nowhere to go f.
|
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak |
|
417 |
Deyim |
be all part of life's rich tapestry f.
|
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası) |
|
418 |
Deyim |
be all things to all men f.
|
herkese göre olmak |
|
419 |
Deyim |
be all brawn and no brains f.
|
güçlü ama aptal olmak |
|
420 |
Deyim |
be all ears f.
|
gözlerini ve kulaklarını dört açmak |
|
421 |
Deyim |
not be all moonlight and roses f.
|
güllük gülistanlık olmamak |
|
422 |
Deyim |
be all eyes f.
|
ilgiyle izlemek |
|
423 |
Deyim |
be all of a piece with f.
|
ile aynı/benzer özellikleri taşımak |
|
424 |
Deyim |
be all at sea f.
|
işin içinden çıkamamak |
|
425 |
Deyim |
be all over the shop f.
|
kafası tamamen karışmak |
|
426 |
Deyim |
be all over the lot f.
|
kafası tamamen karışmak |
|
427 |
Deyim |
be all ears f.
|
kulak kesilmek |
|
428 |
Deyim |
be all at sea f.
|
kafası karışık olmak |
|
429 |
Deyim |
be all in one's mind f.
|
kafasında büyütmek |
|
430 |
Deyim |
be all balled up f.
|
karman çorman bir hal almak |
|
431 |
Deyim |
be knocked all of a heap f.
|
küçük dilini yutmak |
|
432 |
Deyim |
be all het up f.
|
küplere binmek |
|
433 |
Deyim |
be all at sea f.
|
kafası tamamen karışmış/karışık olmak |
|
434 |
Deyim |
be struck all of a heap f.
|
küçük dilini yutmak |
|
435 |
Deyim |
be all at sea f.
|
kafası karışmak |
|
436 |
Deyim |
be all the rage f.
|
moda olmak |
|
437 |
Deyim |
be all ears f.
|
kulağı kirişte beklemek |
|
438 |
Deyim |
be all smiles f.
|
mutlu olmak |
|
439 |
Deyim |
be up on all the trends f.
|
modayı sıkı sıkıya takip etmek |
|
440 |
Deyim |
be laughing all the way to the bank f.
|
köşeyi dönmek |
|
441 |
Deyim |
be all dolled up f.
|
süslenip püslenmek |
|
442 |
Deyim |
be all balled up f.
|
sıkıntılı olmak |
|
443 |
Deyim |
be all sweetness and light f.
|
samimi davranmak |
|
444 |
Deyim |
be all thumbs f.
|
sakar olmak |
|
445 |
Deyim |
be all balled up f.
|
sorunu olmak |
|
446 |
Deyim |
be as (fast) as all get out f.
|
son derece hızlı olmak |
|
447 |
Deyim |
be all sweetness and light f.
|
sıcak davranmak |
|
448 |
Deyim |
be all ears f.
|
pür dikkat dinlemek |
|
449 |
Deyim |
be laughing all the way to the bank f.
|
parsayı toplamak |
|
450 |
Deyim |
be all fingers and thumbs f.
|
sakar olmak |
|
451 |
Deyim |
be all mouth and no trousers f.
|
sadece konuşup icraata dökmeyen/geçmeyen birisi olmak |
|
452 |
Deyim |
be all mouth f.
|
sadece konuşup icraata dökmeyen/geçmeyen birisi olmak |
|
453 |
Deyim |
be all ears f.
|
tüm dikkatini vererek dinlemek |
|
454 |
Deyim |
be all eyes f.
|
tüm dikkatiyle izlemek |
|
455 |
Deyim |
be all done in f.
|
takati kalmamak |
|
456 |
Deyim |
be all wet f.
|
tamamen yanlış olmak |
|
457 |
Deyim |
be firing on all cylinders f.
|
tam güçte/verimlilikte çalışmak |
|
458 |
Deyim |
be all tuckered out f.
|
tükenmek |
|
459 |
Deyim |
be all done in f.
|
yapacak gücü kalmamak |
|
460 |
Deyim |
be all done in f.
|
yorgun düşmek |
|
461 |
Deyim |
be laughing all the way to the bank f.
|
voliyi vurmak |
|
462 |
Deyim |
not be all moonlight and roses f.
|
zorlukları da olmak |
|
463 |
Deyim |
be all tuckered out f.
|
yorgun düşmek |
|
464 |
Deyim |
not be all moonlight and roses f.
|
zor yanları da olmak |
|
465 |
Deyim |
be written all over f.
|
yüzünden okunmak |
|
466 |
Deyim |
be all in the mind f.
|
(büyütülecek bir şey değil) sadece kafasında büyütmek |
|
467 |
Deyim |
not be all beer and skittles f.
|
zor yanları da olmak |
|
468 |
Deyim |
be laughing all the way to the bank f.
|
vurgun yapmak |
|
469 |
Deyim |
not be all fun and games f.
|
zor yanları da olmak |
|
470 |
Deyim |
be struck all of a heap f.
|
(şaşkınlıktan) küçük dilini yutmak |
|
471 |
Deyim |
be all tuckered out f.
|
yorulmak |
|
472 |
Deyim |
be written all over f.
|
üstünden akmak |
|
473 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak ya da yapmamak) için elinden geleni yapmak |
|
474 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak ya da yapmamak) için her yolu denemek |
|
475 |
Deyim |
be all (one) could do (not) to (do something) f.
|
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak |
|
476 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için elinden geleni yapmak |
|
477 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için her yolu denemek |
|
478 |
Deyim |
be all somebody can/could do (not) to do something f.
|
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak |
|
479 |
Deyim |
not be all morning f.
|
bütün sabahı almamak |
|
480 |
Deyim |
not be all morning f.
|
bütün sabahı kaplamamak |
|
481 |
Deyim |
not be all morning f.
|
eğleşmemek |
|
482 |
Deyim |
not be all morning f.
|
bütün sabahı harcamak |
|
483 |
Deyim |
be all things to all people f.
|
herkesi memnun etmek |
|
484 |
Deyim |
be all things to all people f.
|
herkesi mutlu etmek |
|
485 |
Deyim |
be all things to all people f.
|
herkese yaranmaya çalışmak |
|
486 |
Deyim |
be (all) brothers/sisters under the skin f.
|
birbirine benzemek |
|
487 |
Deyim |
be all wet f.
|
donuna kadar ıslanmak |
|
488 |
Deyim |
be all wet f.
|
iliklerine kadar ıslanmak |
|
489 |
Deyim |
be all wet f.
|
sırılsıklam ıslak olmak |
|
490 |
Deyim |
be all wet f.
|
sıksan su çıkacak olmak |
|
491 |
Deyim |
be all wet f.
|
baştan aşağı yanlış olmak |
|
492 |
Deyim |
be all wet f.
|
tamamen yanlış düşünmek |
|
493 |
Deyim |
be all wet f.
|
tamamen hatalı olmak |
|
494 |
Deyim |
be all wet f.
|
tümüyle gerçek dışı olmak |
|
495 |
Deyim |
be all wet f.
|
bambaşka bir konu olmak |
|
496 |
Deyim |
be all wet f.
|
çok farklı bir durum olmak |
|
497 |
Deyim |
be all wet f.
|
tamamen ayrı bir mesele olmak |
|
498 |
Deyim |
be all heart f.
|
cesur, dayanıklı olmak |
|
499 |
Deyim |
be all heart f.
|
yürekli, gözü pek olmak |
|
500 |
Deyim |
be all heart f.
|
cesaretli, korkusuz olmak |
|