bir yana - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir yana



"bir yana" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir yana far from doing this zf.
bir yana apart zf.
bir yana let alone zf.
bir yana aside from zf.
bir yana aside zf.
bir yana apart from ed.
bir yana by ed.
bir yana except that bağ.
bir yana except for the fact that bağ.
Colloquial
bir yana give or take expr.
Idioms
bir yana not to speak of expr.
Technical
bir yana away zf.

"bir yana" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 297 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
sallanmak (bir yandan öbür yana) sway f.
General
bir yana kaçma jinking i.
bir yana kaçma dodge i.
uçağın bir yana yatması bank i.
görüşler (belirli bir şeyden yana olan) sympathies i.
yan yana bulunan bir dizi yer vianage i.
atın yana doğru giderken bir merkezin etrafında döndüğü bir yürüyüş şekli volt i.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği daire volt i.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği dairenin bulunduğu zemin volt i.
1793'den bu yana stoke-on-trent' de üretilen yüksek kalite bir porselen minton i.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan bir denge adımı brawl i.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemel i.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemmel i.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemel bar i.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemelle i.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemell i.
bir yana yatmak (hızla giderken) careen f.
bir yana yatırmak tip f.
bir yandan öbür yana dönmek (uzanmışken/uykudayken) toss f.
bir yana dönmek turn aside f.
bir yandan öbür yana geçirmek traverse f.
bir yana kaçıp kurtulmak dodge f.
sallanmak (hayvanın kuyruğu bir yandan öbür yana) switch f.
bir yana yatmak tip f.
bir yana eğilmek tip f.
birini bir yana çekmek take someone to one side f.
bir yana kaçmak dodge f.
bir yandan öbür yana sallamak (hayvanın kuyruğu) switch f.
bir yana koymak earmark f.
bir yandan bir yana hafifçe sallanarak gitmek/ilerlemek (motorlu araç) careen f.
bir yana atmak scrap f.
bir yana eğmek tip f.
bir yandan öbür yana geçmek traverse f.
bir yana koymak lay away f.
bir yandan öbür yana şiddetle sallamak toss f.
bir yana koymak lay aside f.
motorlu araç bir yandan bir yana hafifçe sallanarak ilerlemek careen down the road f.
bir yandan öbür yana uzanmak traverse f.
bir yana çekmek (darbe yememek için vücudunu veya vücudunun bir parçasını) flinch f.
bir yana bırakmak put up f.
bir o yana bir bu yana dönmek toss and turn f.
yatakta bir o yana bir bu yana dönmek toss and turn f.
(darbe yememek için) (vücudunu/vücudunun bir parçasını) geri veya bir yana çekmek flinch f.
ortak bir yana sahip olmak have in common f.
virajda/dönüşte bir yana yatmak career f.
bir yana ayırmak lay in lavender f.
bir yandan öteki yana geçmek make f.
bacaklarının birini bir yana birini öbür yana koyarak oturmak bestraddle f.
bir o yana bir bu yana dönmek euripize f.
bir yandan öbür yana sallandırmak wintle f.
çalkalanarak veya sallanarak bir yandan öbür yana hareket etmek weave f.
aralıksız ve hareketli bir şekilde bir yandan öbür yana hareket etmek weave f.
bir yandan öbür yana gitmek run f.
bir yana dönmek deturn [obsolete] f.
bir yana dönmek disturn f.
hızla (bir yana) dönmek cock f.
bir o yana bir bu yana gitmek squib f.
(bir önergeden) yana olmak support f.
ataları çok eski çağlardan bu yana belirli bir yerde yaşamış olan aboriginal s.
bir yana eğik lopsided s.
bir yana yatmış lop-sided s.
bir yandan öbür yana uzanamaz untraversable s.
yüce ve sıradan iki şeyin gülünç bir şekilde yan yana gelmesiyle nitelenen bathetic s.
bacakların birini bir yana birini öbür yana koyarak üzerine oturulabilir bestridable s.
bir yandan öbür yana hareket eden rolling s.
bir yandan öbür yana sallanan rolling s.
bir yandan öbür yana savrulan rolling s.
bir o yana bir bu yana backward and forward zf.
şaka bir yana joking apart zf.
şaka bir yana joking aside zf.
bir yana doğru aslant zf.
bir yandan öbür yana to and fro zf.
hepsi bir yana everything aside zf.
bir yana bırak let alone zf.
bir yandan diğer yana from one side to the other other side zf.
bir yandan diğer yana widthwise zf.
dört bir yana in all directions zf.
…bir yana not that zf.
bir yandan öbür yana through zf.
bir o yana bir bu yana here and there zf.
bir yana çarpık olmak cock-a-hoop zf.
bir yana döndürülerek skew-whiff zf.
bir yandan bir yana across ed.
… bir yana except that bağ.
… bir yana except for the fact that bağ.
Phrasals
(parayı) bir yana saklamak salt away f.
yana/bir kenara itmek/itelemek sweep aside f.
bir yana bırakmak look beyond f.
(birini veya bir şeyi) bir yandan öbür yana yuvarlamak roll about f.
bir yana itmek push away f.
bir yana itmek push aside f.
tercihini bir şeyden yana kullanmak go for f.
arka arkaya/yan yana sıralayıp bir şey oluşturuvermek string together f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak keep someone or something in with someone or something f.
tercihi birinden/bir şeyden yana olmak incline toward someone or something f.
birilerini/bir şeyleri üst üste/yan yana yığmak jam someone or something together f.
bir şeyleri yan yana/üst üste tıkmak jam something together f.
(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) yan yana koyup karşılaştırmak juxtapose (someone or something) to (someone or something else) f.
(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) yan yana getirmek juxtapose (someone or something) to (someone or something else) f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koyup karşılaştırmak juxtapose someone or something to someone or something f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana getirmek juxtapose someone or something to someone or something f.
bir yana bırakmak lay aside f.
(bir şey) boyunca arka arkaya/yan yana durmak pull up along (something) f.
biriyle/bir şeyle yan yana sıraya girmek/sokmak line up alongside someone or something f.
biriyle/bir şeyle yan yana sıraya girmek/sokmak line up alongside someone or something f.
(bir şeyleri) yan yana getirmek/koymak bring (something) together f.
birini/bir şeyi yana itmek chuck someone or something away f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak come down on (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak come out for (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak come out in favor of (someone or something) f.
bir yandan bir yana zıplamak dash across f.
bir yerde bir yandan bir yana zıplamak dash across something f.
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek decide for (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek decide in favor of (someone or something) f.
(bir şeyden) yana olmak go for (something) f.
tercihini (birinden/bir şeyden) yana kullanmak go with (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak lean toward (someone or something) f.
üzerinde tartışmadan/düşünmeden/müzakerede bulunmadan önerilen bir yasadan/karardan yana oy kullanmak nod through f.
ne pahasına olursa olsun bir yasadan/karardan yana oy kullanmak nod through f.
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek rule for (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak side with (someone or something) f.
(birini) bir yana çekmek take aside f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak take up for (someone or something) f.
(bir şeyle) yan yana getirmek thrust against (something) f.
(bir şeyle) yan yana getirmek thrust up against (something) f.
oyunu (bir şeyden) yana kullanmamak vote against (something) f.
oyunu (bir şeyden) yana kullanmak vote for (someone or something) f.
Phrases
(birinden/bir şeyden) yana olmak slant in favor of (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana bir yazı yazmak slant in favor of (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana bir şey sunmak slant in favor of (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak slant toward (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana bir yazı yazmak slant toward (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana bir şey sunmak slant toward (someone or something) f.
çok az bir yana let alone expr.
bir o yana bir bu yana backwards and forwards expr.
kişisel fikrin bir yana setting aside your personal opinion expr.
dört bir tarafa/yana ever which way expr.
dört bir tarafa/yana every which where expr.
birini/bir şeyi bir yana bırakırsak aside from someone or something expr.
biri/bir şey bir yana let alone someone or something expr.
bir şey/bir şey yapmak bir yana far from something/doing something expr.
(birinden/bir şeyden) yana in favor of (someone or something) expr.
Proverb
güçlü bir duruşu/tutumu olmayan her yana çekilir/her şeye tav olur a man who stands for nothing will fall for anything
Colloquial
başı bir kadının memeleri arasına koyup ağızla sürat teknesi sesi çıkararak iki yana sallama motorboating i.
birinden/bir şeyden yana olmak be for someone or something f.
birinden/bir şeyden yana olmak be for doing something f.
(bir şeyden) yana olmak be down with (something) f.
birinden/bir şeyden yana olmak be for someone or something f.
birinden/bir şeyden yana olmak be for doing something f.
başı bir kadının memeleri arasına koyup ağızla sürat teknesi sesi çıkararak iki yana sallamak motorboat f.
(kendini) bir yana bırakmak get past (oneself) f.
(kişisel duygularını, arzularını, egosunu, meselelerini) aşmak/bir yana bırakmak get past (oneself) f.
(birini) bir yana çekmek take to one side f.
bir o yana bir bu yana hither and yon expr.
bir o yana bir bu yana hither and thither expr.
tamamen bir şeyden yana all for expr.
tamamen (birinden/bir şeyden) yana all for (someone or something) expr.
tamamen bir şeyden yana all for expr.
tamamen (birinden/bir şeyden) yana all for (someone or something) expr.
Idioms
saldırgan bir askeri tutumdan yana olanlar ve barışçıl bir tutumdan yana olanlar hawks and doves i.
çok değer vermek dünya bir yana o bir yana be the world to (one) f.
dünya bir yana o bir yana be the world to (one) f.
dünya bir yana o bir yana mean the world to (someone) f.
(birinden ya da bir şeyden) yana olmak come out on the side of (someone or something) f.
birinden ya da bir şeyden yana olmak come down on the side of somebody/something f.
birinden ya da bir şeyden yana olmak come out on the side of somebody/something f.
oyunu (birinden veya bir şeyden) yana/tarafa kullanmak cast (one's) vote f.
bir yana bırakmak place something on one side f.
dört bir yana dağılmış olmak be scattered to the four winds f.
dört bir yana yayılmak be all over the lot f.
dört bir yana dağılmak be all over the shop f.
dört bir yana saçılmak be all over the lot f.
çil yavrusu gibi dört bir yana dağılmak run off in all directions f.
dört bir yana dağılmak be all over the lot f.
dört bir yana saçılmak be all over the shop f.
dört bir yana yayılmak be all over the shop f.
dört bir yana dağılmak be scattered to the four winds f.
çil yavrusu gibi dört bir yana dağılmak ride off in all directions f.
gururunu bir yana bırakmak swallow one's pride f.
düşünüp taşındıktan sonra (birinden veya bir şeyden) yana olmak come down/out on the side of somebody/something f.
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak stack the cards in the favor of (someone or something) f.
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak stack the deck in the favor of (someone or something) f.
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak stack the odds in (someone's or something's) favor f.
şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak stack the odds in (someone's or something's) favor f.
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak stack the odds in the favor of (someone or something) f.
şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak stack the odds in the favor of (someone or something) f.
yakası paçası bir yana kaymış olmak look as if (one) has been pulled through a hedge backward f.
yakası paçası bir yana kaymış olmak look as if (one) has been pulled through a hedge backwards f.
(bir şeyi) bir yana koymak leave (something) to one side f.
bir şeyi bir yana koymak leave something on one side f.
bir şeyi bir yana koymak put something on one side f.
bir şeyi bir yana koymak put something to one side f.
bir şeyi bir yana koymak leave something to one side f.
(bir şeyden) yana olmak be in favor of (something) f.
bir fikirden/konudan yana tartışmak fend and prove [dated] f.
bir o yana bir bu yana sallanmak/sallanıp durmak sway to and fro f.
bir o yana bir bu yana hareket edip durmak sway to and fro f.
bir şeyden/bir şeyi yapmaktan yana olmak be (all) in favour of something/of doing something f.
bir şeyden/bir şeyi yapmaktan yana olmak be in favour of something/of doing something f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak come down on the side of (someone or something) f.
tercihini (birinden/bir şeyden) yana kullanmak give (a) preference to (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) yana düşünmek give (someone or something) the benefit of the doubt f.
şans (birinden/bir şeyden) yana olmamak have the cards stacked against (someone or something) f.
şans (birinden/bir şeyden) yana olmamak have the cards stacked up against (someone or something) f.
şans (birinden/bir şeyden) yana olmamak have the deck stacked against (someone or something) f.
bir şeyi bir yana koymak leave something on one side f.
bir şeyi bir yana koymak leave something onto one side f.
bir şeyi bir yana koymak put something on one side f.
bir şeyi bir yana koymak put something onto one side f.
resmiyeti/formaliteyi bir yana bırakmak not stand on ceremony f.
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek rule in favor of (someone or something) f.
gururu bir yana bırakmak swallow pride f.
gururunu bir yana bırakmak swallow your pride f.
bir yana/kenara çekmek take to one side f.
(biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak work hand and glove with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak work hand in glove with (someone or something) f.
dört bir yana dağılmış all over the lot s.
dört bir yana saçılmış all over the lot s.
dört bir yana dağılmış all over the lot s.
dört bir yana saçılmış all over the lot s.
(birinden/bir şeyden) yana partial to (someone or something) s.
bir o yana bir bu yana this a-way and that a-way expr.
dört bir yana to the four winds expr.
şaka bir yana joking aside expr.
şaka bir yana all joking aside expr.
şaka bir yana all kidding aside expr.
şaka bir yana kidding aside expr.
kartlar/şans (birinden/bir şeyden) yana the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
kartlar/şans (birinden/bir şeyden) yana the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
planlaması, düşünceleri, iletişimi dört bir yana dağılmış all over the map expr.
şaka bir yana (all) joking apart [uk] expr.
şaka bir yana (all) joking aside expr.
şaka bir yana (all) kidding aside expr.
(biriyle/bir şeyle) yan yana cheek by jowl (with somebody/something) expr.
(birinden/bir şeyden) yana for (someone or something) expr.
birinden/bir şeyden yana in somebody's/something's favour expr.
durum/şans (birinden/bir şeyden) yana değil the cards are stacked against (someone or something) expr.
durum/şans/ihtimaller (birinden/bir şeyden) yana değil the cards/odds are stacked against somebody/something expr.
şans/durum (birinden/bir şeyden) yana olmamak the deck is stacked against (someone or something) expr.
durum/şartlar (birinden/bir şeyden) yana the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
Formal
yüce ve sıradan iki şey gülünç bir şekilde yan yana gelerek bathetically zf.
Speaking
dört bir tarafa/yana every which way expr.
hepsi bir yana all aside expr.
Trade/Economic
belli bir temettü politikasından yana olan yatırımcılar grubu dividend clientele i.
Law
bir şeyi yasallaştırmaktan yana olan kimse legalizer i.
bir şeyi yasallaştırmaktan yana olan kimse legaliser i.
Politics
1911 -1948 yılları arasında çin'de ve 1948'den bu yana tayvan'da hakimiyeti elinde bulunduran bir siyasi parti kuomintang i.
Technical
bir yana yatırma tipping i.
bir yana çevirme shunt i.
sapı bir yana bükülmüş balta side ax i.
bir beyaz perdeye yansıtılan görüntünün yana doğru yavaşlatılmış hareketi weave i.
yan yana bulunan iki geminin çarpışmadan birbirlerine dönebilmeleri için gerekli bir tür oryantasyon overlap i.
iki atın yan yana koşum takılmasında kullanılan bir tür çubuk doubletree i.
ileriye hareket ederken bir yandan öbür yana yalpalamak veya sallanmak weave f.
ortak dingille yan yana birleştirilmiş bir çift tekerleği bulunan dual s.
Mechanic
üzerinde ağır yüklerin taşınabilmesi için yan yana yerleştirilmiş bir dizi makara rollway i.
Automotive
elleri iki yana açarak superman hareketi yapılan bir motosiklet gösterisi hareketi superman i.
Marine
(gemiyi) bir yana yatırmak heel f.
(gemi) bir yana yatmak heel f.
bir yana yatmak list f.
dört bir yana everyway zf.
dört bir yana everywhither zf.
Medical
(uykuda) bir o yana bir bu yana dönme restless sleep i.
Anatomy
göz küresinin üst kısmında bulunup gözü aşağı ve yana hareket ettiren uzun ve ince bir kas oblique i.
göz küresinin üst kısmında bulunup gözü yukarı ve yana hareket ettiren kısa bir kas oblique i.
Biology
mayoz bölünmede yan yana bir çift homolog kromozom olmayla ilgili bivalent s.
Botanic
devoniyen dönemden bu yana varlığını sürdüren damarlı bitkilerin bulunduğu bir takım equisetales i.
Breeding
ikisi yan yana, bir diğeri de önde olacak şekilde koşum takılmış üç çeki hayvanı spike team i.
Linguistics
yan yana gelerek tek bir sesi temsil eden iki ünlü harf monophthong i.
ata dilinden veya bir dilin erken evresinden bu yana değişmeden veya sadece kurallı fonetik değişimlere uğrayarak gelen dilbilgisel biçim continuant i.
Military
ateşin referans veya gözetleme hattına dik olan ortalama etki noktasında yana kaymasını emreden bir terim right (or left) i.
ateşin referans veya gözetleme hattına dik olan ortalama etki noktasında yana kaymasını emreden bir terim left (or right) i.
yan yana koyulmuş namlulardan oluşan bir çeşit top organ gun i.
bir topu yana atmak slew f.
Sport
(körlingde) hareket eden yüzeyi üzerinde duramadığı için ilerlerken bir yandan diğer yana kayan taş wobbler i.
Football
bekin veya oyun kurucunun topla koşma, fırlatarak pas verme veya yana pas verme eylemlerinden hangisini yapacağını savunmanın hareketine göre seçtiği hücuma yönelik bir oyun option i.
Baseball
kaleye yaklaştıkça yana doğru giden hızlı bir atış türü cut fastball i.
kaleye yaklaştıkça yana doğru giden hızlı bir atış türü cutter i.
kaleye yaklaştıkça yana doğru giden hızlı bir atış türü cutter i.
Art
erken hristiyan sanatında dua edermiş gibi kollarını iki yana açarak duran bir kadın figürü orant i.
erken hristiyan sanatında dua edermiş gibi kollarını iki yana açarak duran bir kadın figürü orante i.
tablodaki bir rengi bileşenlerine ayırmak ve palette karıştırmak yerine tuval üzerinde yay yana koymak break f.
Music
ayakların yan yana kaydırılması ile gerçekleştirilen bir dans adımı slip step i.
Librarianship
kitapların yan yana istifli halde dizildiği bir raf düzeni stacks i.
Archaic
bir yandan öbür yana geçmek measure f.
bir yana koymak deposit f.
bir yana bırakmak deposit f.
bir yandan öbür yana cross zf.
bir yandan bir yana overthwart ed.
Engineering
(köprü mühendisliğinde) bir kablonun en ucundaki pim üzerinde yan yana parçalardan oluşan kısım cherd packing i.
Slang
karşınızdaki kişinin kolunu bir yana, bileğini öteki yana bükerek yapılan küçük işkence chinese burn i.
yakası paçası bir yana kaymış olmak look as if (one) has been dragged through a hedge backward f.
yakası paçası bir yana kaymış olmak look as if (one) has been dragged through a hedge backwards f.
yakası paçası bir yana kaymış olmak look like (one) has been dragged through a hedge backward f.
yakası paçası bir yana kaymış olmak look like (one) has been dragged through a hedge backwards f.
Modern Slang
hepsi bir yana all jokes aside expr.
şaka bir yana all jokes aside expr.