Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
worth fighting for
limanın yeniden geliştirilmesi
oll korrect (misspelling of all correct)
paperboard for building
reproduktive isolation
zuzugsgenehmigung
deep in
Geçmiş
Cümleler
"deep in"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 119 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
deep in thought
s.
derin düşünceye dalmış
Tom was
deep in thought.
Tom,
derin düşünceye daldı.
More Sentences
2
Genel
deep in thought
i.
derin düşünce
3
Genel
be in deep water
f.
başı dertte olmak
4
Genel
be in deep sorrow
f.
içi kan ağlamak
5
Genel
be deep in debt
f.
borca batmak
6
Genel
be deep in debt
f.
borç batağına saplanmak
7
Genel
be deep in conversation with
f.
sohbete dalmak
8
Genel
be deep in thought
f.
iki eli şakaklarında düşünmek
9
Genel
deep in debt
s.
borca batmış
10
Genel
deep in the past
s.
geçmişin derinlerinde
11
Genel
deep in the past
s.
çok uzun zaman önce
12
Genel
in deep waters
zf.
başı dertte
13
Genel
in the deep of winter
zf.
kara kışta
14
Genel
in at the deep end
zf.
havuzun derin tarafında
15
Genel
in at the deep end
zf.
derin bir suyun içinde
Phrasals
16
Öbek Fiiller
lie deep in
f.
kaplı olmak
Colloquial
17
Konuşma Dili
in deep
s.
borca batmış
18
Konuşma Dili
in deep
expr.
borç batağında
19
Konuşma Dili
in deep
expr.
tehlike altında
20
Konuşma Dili
in deep
expr.
korunmasız/savunmasız halde
21
Konuşma Dili
in deep
expr.
başı dertte/belada
22
Konuşma Dili
in deep
expr.
zor durum
23
Konuşma Dili
in deep
expr.
ayvayı yemiş
24
Konuşma Dili
in deep
expr.
derdi başından aşmış
25
Konuşma Dili
in deep
expr.
sıkıntılı bir durumda
26
Konuşma Dili
in deep
expr.
kendini kaptırmış
27
Konuşma Dili
in deep
expr.
paçasını kaptırmış
Idioms
28
Deyim
be in deep water
f.
müşkül olmak
29
Deyim
be in deep water
f.
zorda olmak
30
Deyim
be in deep water
f.
ayvayı yemek
31
Deyim
jump in at the deep end
f.
bir şeye hazırlık yapmadan başlamak
32
Deyim
throw somebody in at the deep end
f.
birine zor bir iş vererek onu zor durumda bırakmak
33
Deyim
jump in at the deep end
f.
balıklama atlamak
34
Deyim
be in deep water
f.
başı belada olmak
35
Deyim
throw somebody in at the deep end
f.
birine zor bir görev vermek
36
Deyim
stand knee-deep in something
f.
bir şeye boğazına kadar batmış olmak
37
Deyim
be in deep waters
f.
başı dertte olmak
38
Deyim
be knee-deep in something
f.
bir şeye boğazına/dizine kadar batmak
39
Deyim
get knee-deep in something
f.
bir şeye boğazına/dizine kadar batmak
40
Deyim
be knee-deep in something
f.
bir şeye boğazına kadar batmış olmak
41
Deyim
be in too deep
f.
derine inmek
42
Deyim
be in deep water
f.
güçlük içinde olmak
43
Deyim
be in deep waters
f.
hapı yutmak
44
Deyim
be in deep water
f.
gırtlağına kadar batakta olmak
45
Deyim
be in too deep
f.
kendini kaptırmak
46
Deyim
be in too deep
f.
sonuna kadar dalmak
47
Deyim
be thrown in at the deep end
f.
zor bir işin içine hazırlıksız (yaka paça) atılmak
48
Deyim
be thrown in at the deep end
f.
zor bir işi başına sarmak
49
Deyim
be in deep water
f.
zor durumda olmak
50
Deyim
go in off the deep end
f.
aniden öfkeye kapılmak
51
Deyim
go in off the deep end
f.
birden deliye dönmek
52
Deyim
go in off the deep end
f.
aklını kaçırmak
53
Deyim
go in off the deep end
f.
aklını kaybetmek
54
Deyim
go in off the deep end
f.
çıldırmak
55
Deyim
go in off the deep end
f.
cinnet getirmek/geçirmek
56
Deyim
go in off the deep end
f.
aklını oynatmak
57
Deyim
go in off the deep end
f.
çılgına dönmek
58
Deyim
go in off the deep end
f.
şalteri/sigortası atmak
59
Deyim
be knee-deep in
f.
içinde yüzmek
60
Deyim
be knee-deep in
f.
bolca olmak
61
Deyim
be knee-deep in
f.
haddinden fazla olmak
62
Deyim
be knee-deep in
f.
aşırı miktarda olmak
63
Deyim
be knee-deep in
f.
ziyadesiyle olmak
64
Deyim
be knee-deep in
f.
-e batmak
65
Deyim
be knee-deep in
f.
dizine kadar batmak
66
Deyim
be knee-deep in
f.
'-e saplanmak
67
Deyim
be thrown in the deep end
f.
karmaşık/bilmediği bir işin içine atılmak
68
Deyim
be thrown in the deep end
f.
kendini karmaşık/bilmediği bir şeyin içinde/ortasında bulmak
69
Deyim
go in off the deep end
f.
kendini kaptırmak
70
Deyim
go in off the deep end
f.
gaza gelmek
71
Deyim
go in off the deep end
f.
kendini kaybetmek
72
Deyim
go in off the deep end
f.
kontrolünü kaybetmek
73
Deyim
knee-deep in
s.
içinde yüzen
74
Deyim
knee-deep in
s.
'-e batmış
75
Deyim
knee-deep in
s.
'-e bulaşmış
76
Deyim
knee-deep in
s.
'-e saplanmış
77
Deyim
knee-deep in
s.
dizine kadar batmış/girmiş
78
Deyim
knee-deep in (something)
s.
dizine kadar (bir şeye) girmiş
79
Deyim
knee-deep in (something)
s.
dizine kadar (bir şeye) batmış
80
Deyim
knee-deep in (something)
s.
dizine kadar (bir şeyin) içinde kalmış
81
Deyim
knee-deep in (something)
s.
(bir şey) içinde yüzen
82
Deyim
knee-deep in (something)
s.
bolca (bir şeyi) olan
83
Deyim
knee-deep in (something)
s.
aşırı miktarda (bir şeyi) olan
84
Deyim
knee-deep in (something)
s.
gırtlağına kadar (bir şeye) batmış/bulaşmış
85
Deyim
knee-deep in (something)
s.
boğazına kadar (bir şeye) batmış/bulaşmış
86
Deyim
(deep) in the weeds
expr.
bütün yoğunluğunu bir işe vermiş
87
Deyim
in deep water
expr.
başı dertte
88
Deyim
in deep water
expr.
güç durumda
89
Deyim
in deep water
expr.
şaşkınlık içinde
90
Deyim
(deep) in the weeds
expr.
sorunlarla boğuşan
91
Deyim
in deep water
expr.
sıkıntıda veya felakette
92
Deyim
(deep) in the weeds
expr.
zorluklarla boğuşan
93
Deyim
(deep) in the weeds
expr.
(garson/komi) çok yoğun
94
Deyim
in deep water
expr.
zorlukta
95
Deyim
in at the deep end
expr.
sıkıntıda
96
Deyim
in at the deep end
expr.
zor durumda
97
Deyim
in at the deep end
expr.
zor/tehlikeli bir durumda
98
Deyim
in at the deep end
expr.
sıkıntılı bir durumda
99
Deyim
in at the deep end
expr.
zor/tehlikeli bir durumun içinde
100
Deyim
in at the deep end
expr.
sıkıntılı bir durumun içine girmiş
101
Deyim
in too deep
expr.
kendini kaptırmış
102
Deyim
in too deep
expr.
sonuna kadar dalmış
103
Deyim
in too deep
expr.
fazla içine girmiş
104
Deyim
in too deep
expr.
fazla ileri gitmiş
105
Deyim
in too deep
expr.
fazla dahil olmuş
Pathology
106
Patoloji
deep phlebothrombosis in the puerperium
i.
lohusalıkta derin trombofilebit
Gastronomy
107
Mutfak
dough pastry deep fried dipped in syrup
i.
tulumba tatlısı
108
Mutfak
fluted deep fried fritters in thick syrup
i.
tulumba tatlısı
Slang
109
Argo
be knee-deep in trouble
f.
belaya bulaşmak
110
Argo
be in deep shit
f.
başı belada olmak
111
Argo
be in some real deep shit
f.
çok feci şekilde boka bulaşmak
112
Argo
be in deep shit
f.
göte gelmek
113
Argo
be in deep shit
f.
sakata gelmek
114
Argo
in deep shit
expr.
başı belada
115
Argo
in deep doo-doo
expr.
berbat bir durumda
116
Argo
in deep doo-doo
expr.
başı belada
117
Argo
in deep doo-doo
expr.
şimşekler üzerinde
118
Argo
in deep doo-doo
expr.
boka batmış
119
Argo
in deep doo-doo
expr.
boku yemiş
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of deep in
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy