fall in - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

fall in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"fall in" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 52 sonuç

İngilizce Türkçe
General
fall in f. sıraya girmek
fall in f. dizilmek
fall in f. kapılmak
fall in f. göçmek
fall in f. çökmek
fall in f. aynı fikirde olmak
fall in f. öneriyi, fikri desteklemek
Phrasals
fall in f. (çatı) içe göçmek
fall in f. bitirmek
fall in f. son vermek
fall in f. sona ermek
fall in f. çalışır hale gelmek
fall in f. içine düşmek
fall in f. içine çökmek
fall in f. göçmek
fall in f. yıkılmak
fall in f. cup diye düşmek
fall in f. lop diye oturmak
fall in f. bir teşkilata katılmak
fall in f. askere gitmek
fall in f. asker ocağına düşmek
fall in f. biriyle aynı hızda yürümek
fall in f. birinin hızını yakalamak
fall in f. bir şeye katılmak
fall in f. kendini bir şeyin içinde bulmak
fall in f. bir şeyin içine düşmek
fall in f. kolayca gruplanmak
fall in f. kategoriye ayrılmak
fall in f. gruba ayrılmak
fall in f. -e ayrılmak
fall in f. belirli bir şekilde organize olmak
fall in f. belirli bir şekilde düzene girmek
fall in f. duygusal değişiklik yaşamak
fall in f. duygusal çöküş yaşamak
fall in f. duygusal çöküşe girmek
fall in f. daha kötü bir duygusal duruma girmek
fall in f. durumda değişiklim meydana gelmek
fall in f. durumda kötü bir gelişme olmak
fall in f. elde etmek
fall in f. hiç akılda yokken içine düşmek
fall in f. hiç çaba harcamadan kendini içinde bulmak
fall in f. kolay elde etmek
fall in f. cup diye ortasına düşmek
fall in f. pat diye konmak
Trade/Economic
fall in f. ödeme zamanı gelmek
Law
fall in f. (kira sözleşmesi) süresi bitmek
fall in f. (arazi mülkiyeti) kira sözleşmesi bitince mülk sahibine geçmek
Military
fall in f. cephede görev verilen yere gitmek
fall in f. (kıtaları) saflar halinde askeri düzene sokmak
fall in expr. askeri düzene geçilmesi emri
Archaic
fall in f. gerçekleşmek
fall in f. vuku bulmak

"fall in" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 160 sonuç

İngilizce Türkçe
General
fall in love with f. sevdalanmak
fall in value f. devalüe olmak
fall in love with f. meyil vermek
fall in step f. adım uydurmak
fall in a faint f. yığılmak
fall in love f. abayı yakmak
fall in love f. aşık olmak
fall in with f. rastlamak
fall in love f. sevdalanmak
fall in love with f. ateşine yanmak
fall in with f. uyuşmak
fall in a heap f. düşmek
fall in with f. kabul etmek
fall in love with f. abayı yakmak
fall in love with f. vurulmak
fall in love f. tutulmak (aşık olmak)
fall in step with f. ayak uydurmak
fall in step f. ayak uydurmak
fall desperately in love f. abayı yakmak
fall in love with f. yanmak
fall in love f. aşka düşmek
fall out in the end f. külahları değişmek
fall in love with f. aşık olmak
fall down in a fit f. fenalık geçirerek yere düşmek
fall in poverty f. acından ölmek
fall in disfavor f. gözden düşmek
fall in with f. tesadüfen karşılaşmak
fall in with f. rastlaşmak
fall in importance f. önemi azalmak
fall in love with f. gönlünü kaptırmak
fall in love with f. birine aşık olmak
fall in love with f. aşka düşmek
fall in with somebody f. rastlamak
fall in with somebody f. uyuşmak
fall in with somebody f. kabul etmek
fall in with somebody f. -e rastlamak
get/fall in the wrong hands f. kötü ellere düşmek
get/fall in the wrong hands f. yanlış ellere düşmek
fall behind in the class f. derslerden geri kalmak
fall in step with f. ortama ayak uydurmak
fall in love f. aşkın içine düşmek
fall in despair f. ümitsizliğe düşmek
fall in love f. aşka tutulmak
fall in price f. fiyatı düşürmek
fall in the trap of prostitution f. fuhuş tuzağına düşmek
fall in the trap of prostitution f. fuhuş batağına saplanmak/düşmek
fall in the lake f. göle düşmek
fall in the middle f. (kek vb) ortası çökmek
fall in with a strong team f. güçlü bir takıma düşmek
fall in [australia/new zealand] f. hata yapmak
fall in [australia/new zealand] f. başı darda olmak
fall in [australia/new zealand] f. başarısız olmak
fall in [new zealand] f. hamile kalmak
quick to fall in love s. şıpsevdi
quick to fall in love s. ayran gönüllü
in the fall zf. güzün
in the fall zf. sonbaharda
Phrasals
fall in [obsolete] f. üşüşmek
fall in with f. katılmak
fall in [obsolete] f. aceleyle dalmak
fall in with f. ile hemfikir olmak
fall in with f. uymak
fall in with f. boyun eğmek
fall in with f. razı olmak
fall in with something f. aynı yolda olmak
fall in with something f. bir şeyi kabullenmek
fall in with something f. hemfikir olmak
fall behind in something f. geride kalmak
fall behind in something f. geriye düşmek
fall in with something f. razı olmak
fall in (to something) f. (bir şeyin) içine düşmek
fall in (to step) f. diğerlerinin adımlarına uyum sağlamak
fall in (to step) f. diğerleriyle senkron ilerlemek
fall in (to step) f. diğerlerinin adımlarını yakalamak
fall in (to step) f. diğerlerinin adımlarına uymak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) vakit geçirmeye başlamak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) takılmaya başlamak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) tesadüfen tanışmak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/hemfikir olmak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) sorunsuz bir arada olabilmek
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
fall in with someone or something f. birine/bir şeye bulaşmak
fall in with someone or something f. biriyle/bir şeyle bir ilişki içine girmek
fall in on f. üzerine çökmek
fall in on f. üzerine göçmek
fall in on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine çökmek
fall in on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine göçmek
Colloquial
fall for in a big way f. aşık olmak
fall for in a big way f. bayılmak
fall head over heels in love with someone f. birine sırılsıklam aşık olmak
fall for in a big way f. bitmek
fall for in a big way f. çok beğenmek
fall for in a big way f. kesilmek
Idioms
fall in for f. almak
fall in place f. anlamlı gelmeye başlamak
fall over heels in love f. aşık olmak
fall over heels in love f. ateş bacayı sarmak
fall in love at first sight f. bir görüşte tutulmak
fall in love with each other f. birbirlerine aşık olmak
fall in the gutter f. dibe vurmak
fall in line f. dediklerini yapmak
fall head-over-heels in love f. deliler gibi aşık olmak
fall in the drink f. denize düşmek
fall over heels in love f. deli gibi sevmek
fall deeply in love with someone f. deliler gibi sevmek
fall head-over-heels in love f. deliler gibi sevmek
fall deeply in love with someone f. deliler gibi aşık olmak
fall over heels in love f. gönlünü kaptırmak
fall in line f. hizaya gelmek
fall over heels in love f. içine aşk ateşi düşmek
fall in love at first sight f. ilk görüşte aşık olmak
fall in a heap f. kendini koyvermek
fall in a heap f. kendini kaybedip ağlamaya başlamak
fall in line with the rules f. kurallara riayet etmek
fall in line with the rules f. kurallara uymak
fall over heels in love f. kara sevdaya düşmek
fall in the drink f. suya düşmek
fall in line f. sıra/kuyruk oluşturmak
fall in line f. şartlarına uymak
fall in the gutter f. sefalete düşmek
fall in the gutter f. sefil olmak
fall over heels in love f. sevdalanmak
fall in a heap f. sinirleri boşanmak
fall in place f. taşlar yerine oturmak
fall in place f. yerli yerine oturmak
fall in the clutches of someone f. (birinin) pençesine düşmek
fall in someone's clutches f. (birinin) pençesine düşmek
fall in on someone f. (bir şeyin veya birinin) üzerine çökmek
be in free fall f. hızla düşmek
fall in a heap f. yığılıp kalmak
fall head over heels in love f. deliler gibi sevmek
fall head over heels in love f. deliler gibi aşık olmak
fall head over heels in love f. sırılsıklam aşık olmak
fall in love (with something) f. (bir şeye) bayılmak
fall in love (with something) f. (bir şeyi) çok beğenmek
fall in love (with something) f. (bir şeye) aşık olmak
fall in line f. yoluna girmek
fall in line f. uyum sağlamak
fall in line f. hizaya gelmek/girmek
fall in line f. genel kurallara, inançlara, davranış biçimlerine uymak
fall in line f. genele uymak
fall in line f. beklenenleri yapmak
fall in line f. beklenenlere uymak
fall in line f. genel kuralların dışına çıkmamak
fall in line f. aynı çizgide ilerlemek
fall in line f. izinden gitmek
fall in the drink f. (bir su kütlesinin içine) düşmek
fall in the drink f. suya düşmek
Speaking
do not fall in love expr. aşık olmayın
you made me fall in love with you expr. beni kendine aşık ettin
Trade/Economic
fall in value f. değeri düşmek
fall in price f. fiyatı düşmek
fall behind in the market f. pazarda geride kalmak
Law
fall in value f. değerini kaybetmek
fall in value f. kıymetinden düşmek
Technical
fall in temperature i. hararet düşmesi
Marine
fall in with f. (karaya) yaklaşmak
fall in with f. (yeni topraklar) keşfetmek
Military
fall in battle f. savaşırken ölmek