|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
suç işleyen |
perpetrator i.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
inceden inceye işleyen |
elaborator i.
|
|
3 |
Genel |
suç işleyen (çocuk) |
delinquent i.
|
|
4 |
Genel |
incelikle işleyen |
elaborator i.
|
|
5 |
Genel |
suç işleyen kimse |
wrongdoer i.
|
|
6 |
Genel |
tekrar suç işleyen sabıkalı |
recidivist i.
|
|
|
7 |
Genel |
tekrar suç işleyen sabıkalı |
repeater i.
|
|
8 |
Genel |
dikkatle işleyen |
elaborator i.
|
|
9 |
Genel |
tik tak sesi (işleyen saatin çıkardığı) |
tick i.
|
|
10 |
Genel |
bir yerel bölge içinde ve civarında işleyen ulaşım seferi |
local service i.
|
|
11 |
Genel |
kıyı boyunca işleyen ticari gemi |
coaster i.
|
|
12 |
Genel |
suç işleyen kimse |
perpetrator i.
|
|
13 |
Genel |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief i.
|
|
14 |
Genel |
iliklere işleyen soğuk |
bitter cold i.
|
|
15 |
Genel |
yüreğe işleyen bakış |
intense look i.
|
|
16 |
Genel |
yeniden işleyen kimse |
reforger i.
|
|
17 |
Genel |
yeniden günah işleyen kimse |
relapser i.
|
|
18 |
Genel |
suç işleyen kimseler |
underworld i.
|
|
19 |
Genel |
toplumun suç işleyen kısmı |
underworld i.
|
|
20 |
Genel |
bütün olarak işleyen kısımlar |
entity i.
|
|
21 |
Genel |
üzerine basınca harf, sayı ve sembolleri belgeye işleyen bir nesne |
keybutton i.
|
|
22 |
Genel |
insanın içine işleyen özellik |
bite i.
|
|
23 |
Genel |
mermer gibi taşları işleyen kimse |
marbler i.
|
|
24 |
Genel |
ısrarla suç işleyen kimse |
hard case i.
|
|
25 |
Genel |
ısrarla suç işleyen kimse |
hardcase i.
|
|
26 |
Genel |
kurtuluş için sevap işleyen kimse |
meritmonger [obsolete] i.
|
|
|
27 |
Genel |
kendi toprağını işleyen çiftçi |
yeoman [uk] i.
|
|
28 |
Genel |
genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ piyeslerine verilen ad |
mystery i.
|
|
29 |
Genel |
genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ'a ait bir piyes türü |
mystery i.
|
|
30 |
Genel |
kesici aletle cinayet işleyen kimse |
ripper i.
|
|
31 |
Genel |
bina veya anıtsal kayalar üzerine yazı veya desen işleyen kimse |
decorator i.
|
|
32 |
Genel |
günah işleyen kimse |
offender i.
|
|
33 |
Genel |
suç işleyen kimse |
committer i.
|
|
34 |
Genel |
suç işleyen kimse |
faulter i.
|
|
35 |
Genel |
hayvan postlarını işleyen kimse |
fellmonger i.
|
|
36 |
Genel |
içe işleyen şey |
ingredient [obsolete] i.
|
|
37 |
Genel |
kurşun işleyen kimse |
plumber i.
|
|
38 |
Genel |
bir şeye işleyen sıvı miktarı |
soakage i.
|
|
39 |
Genel |
çeşitli yerlerde koordine şekilde işleyen oluşum |
spider web i.
|
|
40 |
Genel |
günah işleyen kimse |
strayer i.
|
|
41 |
Genel |
içine işleyen |
cutting s.
|
|
42 |
Genel |
içe işleyen |
mordant s.
|
|
43 |
Genel |
insanın içine işleyen |
touching s.
|
|
44 |
Genel |
içine işleyen |
profound s.
|
|
45 |
Genel |
içe işleyen |
cutting s.
|
|
46 |
Genel |
içine işleyen |
penetrating s.
|
|
47 |
Genel |
içine işleyen |
penetrative s.
|
|
48 |
Genel |
içe işleyen |
penetrating s.
|
|
49 |
Genel |
hatalı işleyen |
malfunctioning s.
|
|
50 |
Genel |
ağır işleyen |
sluggish s.
|
|
51 |
Genel |
durmadan işleyen |
ever active s.
|
|
52 |
Genel |
pervasız (suç işleyen kimse) |
flagrant s.
|
|
53 |
Genel |
içine işleyen |
mordant s.
|
|
54 |
Genel |
durup yine işleyen |
intermittent s.
|
|
55 |
Genel |
içe işleyen |
profound s.
|
|
56 |
Genel |
yavaş işleyen |
inert s.
|
|
57 |
Genel |
kendi kendine işleyen |
self activating s.
|
|
58 |
Genel |
suç işleyen |
transgressive s.
|
|
59 |
Genel |
motorla işleyen |
motor s.
|
|
60 |
Genel |
(soğuk) içe işleyen |
piercing s.
|
|
61 |
Genel |
iliklere işleyen |
bitter s.
|
|
62 |
Genel |
tam kapasiteyle işleyen/çalışan |
fully operational s.
|
|
63 |
Genel |
teknolojiye bağlı işleyen |
technology-dominated s.
|
|
64 |
Genel |
süratle işleyen |
hair-trigger s.
|
|
65 |
Genel |
çok küçük ölçekte işleyen |
microscale s.
|
|
66 |
Genel |
her an işleyen |
momentary s.
|
|
|
67 |
Genel |
tuhaf şekilde işleyen |
reverse s.
|
|
68 |
Genel |
içe işleyen |
gimlet s.
|
|
69 |
Genel |
süratle işleyen |
hair-trigger s.
|
|
70 |
Genel |
içe işleyen |
ingoing s.
|
|
71 |
Genel |
(çocuk) sürekli suç işleyen |
incorrigible s.
|
|
72 |
Genel |
içine işleyen |
ingredient [obsolete] s.
|
|
73 |
Genel |
belirli alanda işleyen cihaz ile ilgili |
positive s.
|
|
74 |
Genel |
(cihaz) belirli alanda işleyen |
positive s.
|
|
75 |
Genel |
balık kuyruğu gibi işleyen |
fish-tail s.
|
|
76 |
Genel |
günah işleyen |
sinning s.
|
|
77 |
Genel |
plansız işleyen |
free-form s.
|
|
78 |
Genel |
yavaş işleyen |
slow motion s.
|
|
79 |
Genel |
yavaş işleyen |
slow-motion s.
|
|
80 |
Genel |
yavaş işleyen |
slow-moving s.
|
|
81 |
Genel |
küçük ölçekte işleyen |
small s.
|
|
82 |
Genel |
ayrı işleyen |
sole s.
|
|
83 |
Genel |
işleyen bir şekilde |
workways zf.
|
|
Colloquial |
|
84 |
Konuşma Dili |
bir şeyin çalışan/işleyen kısmı |
business end of something i.
|
|
85 |
Konuşma Dili |
normalden daha hızla işleyen, iş yapan kişi ya da şey |
speed demon i.
|
|
86 |
Konuşma Dili |
suç işleyen |
perp i.
|
|
87 |
Konuşma Dili |
sahtecilik suçu işleyen kimse |
scamster i.
|
|
88 |
Konuşma Dili |
yüksek enerji ile işleyen |
on s.
|
|
89 |
Konuşma Dili |
yavaş işleyen |
slow-mo s.
|
|
90 |
Konuşma Dili |
yavaş işleyen |
slo-mo s.
|
|
Idioms |
|
91 |
Deyim |
suç işleyen kimse |
bad guy i.
|
|
92 |
Deyim |
yüzeysel konuları işleyen çok kaliteli olmayan film |
popcorn film i.
|
|
93 |
Deyim |
ağır işleyen şey |
boat anchor i.
|
|
94 |
Deyim |
düzenli ve verimli işleyen grup/yer/kuruluş |
a tight ship i.
|
|
95 |
Deyim |
yüzeysel konuları işleyen çok kaliteli olmayan film |
popcorn flick i.
|
|
96 |
Deyim |
ağır işleyen |
heavy going s.
|
|
97 |
Deyim |
iliklerine kadar işleyen |
bone-deep s.
|
|
98 |
Deyim |
doğru işleyen |
on the beam s.
|
|
99 |
Deyim |
düzgün işleyen |
up and running expr.
|
|
100 |
Deyim |
tıkırında işleyen |
in full flow [uk] expr.
|
|
101 |
Deyim |
tıkırında işleyen |
in full spate [uk] expr.
|
|
Trade/Economic |
|
102 |
Ticaret/Ekonomi |
ağır işleyen |
cumbersome i.
|
|
103 |
Ticaret/Ekonomi |
dönüşümlü kredi kooperatifi olarak işleyen on iki ya da daha fazla insanın toplandığı yapı |
stokvel i.
|
|
104 |
Ticaret/Ekonomi |
düzgün işleyen piyasa |
orderly market i.
|
|
105 |
Ticaret/Ekonomi |
etkin işleyen piyasa |
operationally efficient market i.
|
|
106 |
Ticaret/Ekonomi |
işleyen para |
revolving fund i.
|
|
107 |
Ticaret/Ekonomi |
işleyen sermaye |
working capital i.
|
|
108 |
Ticaret/Ekonomi |
işleyen hesap |
working account i.
|
|
109 |
Ticaret/Ekonomi |
işleyen teşebbüs değeri |
going-concern value i.
|
|
110 |
Ticaret/Ekonomi |
işleyen para |
running cash i.
|
|
111 |
Ticaret/Ekonomi |
işleyen bakiyeler |
working balances i.
|
|
112 |
Ticaret/Ekonomi |
işleyen faiz |
accruing interest i.
|
|
113 |
Ticaret/Ekonomi |
karşılıklı işleyen hesaplar |
reciprocal accounts i.
|
|
114 |
Ticaret/Ekonomi |
kendiliğinden işleyen maliye politikası |
nondiscretionary fiscal policy i.
|
|
115 |
Ticaret/Ekonomi |
banka hesabına benzer şekilde işleyen postane hesabı |
giro account i.
|
|
116 |
Ticaret/Ekonomi |
arzı düşük malların fahiş fiyatlara satılması kuralıyla işleyen piyasa |
gray market i.
|
|
117 |
Ticaret/Ekonomi |
çok az sermaye veya destekle işleyen |
shoestring s.
|
|
Law |
|
118 |
Hukuk |
amme suçu işleyen kimse |
nuisancer [obsolete] i.
|
|
119 |
Hukuk |
başkasına ait bir dava hakkını satın alma suçunu işleyen kimse |
champertor i.
|
|
120 |
Hukuk |
haksız fiil işleyen kimse |
tortfeasor i.
|
|
121 |
Hukuk |
iftira suçu işleyen kadın |
calumniatrix i.
|
|
122 |
Hukuk |
ilk defa suç işleyen kimse |
first offender i.
|
|
123 |
Hukuk |
kabahat işleyen kimse |
misdemeanant i.
|
|
124 |
Hukuk |
rüşvet verme suçu işleyen |
embraceor i.
|
|
125 |
Hukuk |
suç işleyen |
perpetrator (perp) i.
|
|
126 |
Hukuk |
suç işleyen |
infractor i.
|
|
127 |
Hukuk |
suç işleyen |
offender i.
|
|
128 |
Hukuk |
tekrar suç işleyen sabıkalı |
repeater i.
|
|
129 |
Hukuk |
tekrar suç işleyen sabıkalı |
recidivist i.
|
|
130 |
Hukuk |
tekrar suç işleyen sabıkalı |
habitual criminal i.
|
|
131 |
Hukuk |
çin'de ceza yargılaması sisteminin bir parçası olarak işleyen çalışma kampı |
laogai i.
|
|
132 |
Hukuk |
zina suçu işleyen eşini üstü kapalı bir şekilde destekleme |
lenocinium [scotland] i.
|
|
133 |
Hukuk |
devlet başkanı gibi baba konumundaki birini öldürme suçunu işleyen kimse |
parricide i.
|
|
134 |
Hukuk |
ülkesine ihanet suçunu işleyen kimse |
parricide i.
|
|
135 |
Hukuk |
kabahat işleyen |
maleficent s.
|
|
136 |
Hukuk |
suç işleyen |
maleficent s.
|
|
137 |
Hukuk |
anne veya babayı öldürme suçunu işleyen |
parricidal s.
|
|
138 |
Hukuk |
anne veya babayı öldürme suçunu işleyen |
parricidious [obsolete] s.
|
|
Politics |
|
139 |
Siyasal |
hızlı işleyen müzakere yöntemi |
fast track negotiation i.
|
|
140 |
Siyasal |
gücün parlamenter demokrasi gibi yavaş işleyen süreçlerle değil, devrimsel yollarla derhal ele geçirilmesini savunan sosyalist |
maximalist i.
|
|
Industry |
|
141 |
Sanayi |
kaba alma makinesine ayakkabıyı işleyen kimse |
scourer i.
|
|
Insurance |
|
142 |
Sigortacılık |
yarı tontin sistemle işleyen (sigorta) |
semitontine s.
|
|
Tourism |
|
143 |
Turizm |
sadece tek yönde işleyen tarife |
directional fare i.
|
|
Media |
|
144 |
Medya |
olayı özetlemeden haberin konusunu işleyen gazete başlığı |
label i.
|
|
145 |
Medya |
belirli bir konuyu işleyen haberci |
roundsman [australia] [new zealand] i.
|
|
Technical |
|
146 |
Teknik |
(kereste, yağ veya bira gibi) malzemeleri kimyasallarla işleyen kimse |
treater i.
|
|
147 |
Teknik |
bir yüzü işleyen bıçak milli planya makinesi |
surface planning machines with cutter-block for one-side dressing i.
|
|
148 |
Teknik |
işleyen kanal |
working channel i.
|
|
149 |
Teknik |
kablo ile işleyen vagon |
cable car i.
|
|
150 |
Teknik |
madeni kalıpla işleyen kimse |
swager i.
|
|
151 |
Teknik |
metal işleyen takım tezgahı |
metal working machine tool i.
|
|
152 |
Teknik |
şamandıra ile işleyen kapama valfi |
ball cock i.
|
|
153 |
Teknik |
yüzen topla işleyen su valfı |
ball cock i.
|
|
154 |
Teknik |
işleyen yapı |
mechanics i.
|
|
155 |
Teknik |
işleyen sistem |
mechanics i.
|
|
156 |
Teknik |
bir makinenin işleyen parçaları |
mechanics i.
|
|
157 |
Teknik |
akarsu gücü ile işleyen tulumba |
hydraulic ram i.
|
|
158 |
Teknik |
makinenin işleyen ve taşıyan bölümleri |
running gear i.
|
|
159 |
Teknik |
(çözeltide yer alan iyon hareketlerine bağlı işleyen) elektronik bir tespit cihazı |
solion i.
|
|
160 |
Teknik |
ıskartaya çıkan malları işleyen kimse |
stocker i.
|
|
161 |
Teknik |
dönerek işleyen |
rotary s.
|
|
162 |
Teknik |
hava basıncı ile işleyen |
pneumatic s.
|
|
163 |
Teknik |
gözle veya ışık vasıtasıyla işleyen |
optical s.
|
|
164 |
Teknik |
iyi işleyen |
well-functioning s.
|
|
165 |
Teknik |
kendi kendine işleyen |
self acting s.
|
|
166 |
Teknik |
yüksek hızda işleyen |
high-speed s.
|
|
167 |
Teknik |
yüksek devirde işleyen |
high-speed s.
|
|
168 |
Teknik |
sabit işleyen (süreç) |
positive s.
|
|
169 |
Teknik |
sabit işleyen (makine bölümü) |
positive s.
|
|
170 |
Teknik |
(bir şeyin içine) az işleyen |
soft s.
|
|
Computer |
|
171 |
Bilgisayar |
işleyen kimse |
renderer i.
|
|
Informatics |
|
172 |
Bilişim |
veri işleyen kimse |
data processor i.
|
|
Electric |
|
173 |
Elektrik |
elektrikle işleyen |
electrically driven s.
|
|
174 |
Elektrik |
yüksek voltajla işleyen |
high-voltage s.
|
|
Mechanic |
|
175 |
Mekanik |
elle işleyen |
manual s.
|
|
Television |
|
176 |
Televizyon |
renkli televizyonlar için uydu yayını ile işleyen bir iletim kodlama sistemi |
mac i.
|
|
Textile |
|
177 |
Tekstil |
yün işleyen işçi |
teaser i.
|
|
178 |
Tekstil |
dantel işleyen kimse |
lacemaker i.
|
|
179 |
Tekstil |
dantel işleyen kimse |
lace-maker i.
|
|
180 |
Tekstil |
ince pamuklu fitilleri işleyen bir tür makine |
jack i.
|
|
Woodworking |
|
181 |
Ağaç İşleri |
döner kesici takımlı bir yüzü işleyen freze makinesi |
one side molding machine with rotating tool i.
|
|
Automotive |
|
182 |
Otomotiv |
sağdan işleyen trafik |
right-hand traffic i.
|
|
183 |
Otomotiv |
soldan işleyen trafik |
left hand traffic i.
|
|
Railway |
|
184 |
Demiryolu |
kablo ile işleyen demiryolu |
funicular railway i.
|
|
185 |
Demiryolu |
telle işleyen |
funicular i.
|
|
186 |
Demiryolu |
kablo ile işleyen |
funicular s.
|
|
Aeronautic |
|
187 |
Havacılık |
basınçlı havayla işleyen fren |
air break i.
|
|
188 |
Havacılık |
genellikle 30'dan az koltuklu ve nispeten kısa rotalarda işleyen uçak |
commuter aircraft i.
|
|
Mining |
|
189 |
Maden |
maden cevheri çıkaran ve işleyen tesisler |
ore mining and processing facilities i.
|
|
190 |
Maden |
maden cevheri çıkaran ve işleyen tesis |
ore mining and processing plant i.
|
|
191 |
Maden |
maden cevheri çıkaran ve işleyen fabrika |
ore mining and processing plant i.
|
|
Medical |
|
192 |
Medikal |
işleyen bellek |
working memory i.
|
|
Anatomy |
|
193 |
Anatomi |
sinir sisteminin duyulara ilişkin bilgiyi işleyen bölümü |
sensory nervous system i.
|
|
Psychology |
|
194 |
Psikoloji |
işleyen ortalama |
working mean i.
|
|
195 |
Psikoloji |
egonun çözemediği problemler karşısında uzlaşmaya varmasını sağlayan bilinçaltında işleyen zihinsel süreç |
mechanism of defense i.
|
|
Food Engineering |
|
196 |
Gıda |
süt ve süt ürünleri işleyen tesis |
dairy plant i.
|
|
Physics |
|
197 |
Fizik |
ısı ve manyetizma etkisiyle işleyen |
pyromagnetic [obsolete] s.
|
|
Biology |
|
198 |
Biyoloji |
akciğer gibi işleyen |
pulmonary s.
|
|
Agriculture |
|
199 |
Tarım |
tarım ürünleri işleyen sanayi |
agribusiness i.
|
|
200 |
Tarım |
tarım ürünleri işleyen sanayi |
agro-business i.
|
|
201 |
Tarım |
tarım ürünleri işleyen sanayi |
agrobusiness i.
|
|
202 |
Tarım |
toprak işleyen çiftçi |
ryot i.
|
|
203 |
Tarım |
toprak işleyen çiftçi |
dirt farmer i.
|
|
Apiculture |
|
204 |
Arıcılık |
mum işleyen arı |
wax-making bee i.
|
|
Education |
|
205 |
Eğitim |
işleyen müfredat |
operational curriculum i.
|
|
Literature |
|
206 |
Edebiyat |
bir kişiyi veya olayı belirgin biçimde işleyen kısa edebi eser |
cameo i.
|
|
207 |
Edebiyat |
günlük hayattan temaları komik ve alaycı bir şekilde işleyen bir ortaçağ masalı |
fabliau i.
|
|
208 |
Edebiyat |
fransız şiirinde uyaklı beyitler ve dörtlükler halinde yazılan, bazen dini bir temayı işleyen bir form |
kyrielle i.
|
|
209 |
Edebiyat |
reynard the fox karakterini işleyen fabllarda tilki |
reynard i.
|
|
210 |
Edebiyat |
eski konuyu yeni bir dille tekrar işleyen ozan |
shaper i.
|
|
Linguistics |
|
211 |
Dilbilim |
fonetik düzeyde işleyen |
low-level s.
|
|
History |
|
212 |
Tarih |
üyeleri cinayet ve başka suçlar işleyen gizli bir irlanda örgütünün icraatları |
whitefootism i.
|
|
213 |
Tarih |
tımar işleyen kimse |
liege subject i.
|
|
214 |
Tarih |
ortaçağ kiliselerinin suç işleyen din adamlarının dini mahkemede yargılanmasını isteme ayrıcalığı |
clergy i.
|
|
215 |
Tarih |
hakkı olmayan yere yeniden tecavüz suçu işleyen kimse |
post-disseizor i.
|
|
Religious |
|
216 |
Dini |
hayır işleyen başlıca derneklerden herhangi birine üye olan kimse |
red man i.
|
|
Military |
|
217 |
Askeri |
belirli bir zaman çizelgesine göre işleyen rutin hava ulaştırma hizmeti |
scheduled service (air transport) i.
|
|
Art |
|
218 |
Sanat |
değerli taş ve metal işleyen sanatçı |
dactylioglyph i.
|
|
Librarianship |
|
219 |
Kütüphanecilik |
sıradışı konuları işleyen kitaplar |
curiosa i.
|
|
Archaic |
|
220 |
Eski Kullanım |
yavaşça içe işleyen |
insinuating s.
|
|
221 |
Eski Kullanım |
dolambaçlı yolla içe işleyen |
insinuating s.
|
|
222 |
Eski Kullanım |
içine işleyen |
perceant s.
|
|
Engineering |
|
223 |
Engineering |
elektrik sinyallerini kullanarak nöronların davranışını modelleyen ve onları bir şekilde işleyen elektronik bileşen |
neuristor i.
|
|
Slang |
|
224 |
Argo |
şehir yaşamının zorlukları, çete üyeliği, şiddet, cinsel istismar gibi konuları işleyen rap müzik tarzı |
gangsta i.
|
|
225 |
Argo |
şehir yaşamının zorlukları, çete üyeliği, şiddet, cinsel istismar gibi konuları işleyen rap müzik tarzı |
gangsta rap i.
|
|
226 |
Argo |
dijital bir görüntünün çözünürlüğünü, netliğini ve kalitesini en ince ayrıntısına kadar işleyen kimse |
pixel peeper i.
|
|
227 |
Argo |
adi suçlar işleyen serseri şehir gençliği |
scunner i.
|
|
228 |
Argo |
disiplin suçu işleyen askeri rapor etmek |
troop f.
|
|
229 |
Argo |
sorunsuz işleyen |
well-oiled s.
|
|