running - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

running

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"running" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 110 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
running i. çalışma
running i. işletme
running i. koşma
running i. koşu
General
running i. art arda
running i. çalıştırma
running i. kaçamak
running i. kaçakçılık
running i. yönetim
running i. koşuş
running i. işleyiş
running i. idare
running i. akıntı
running i. yönetme
running i. idare etme
running i. işleme
running i. (belirli zamanda belirli bir işlem esnasında) akan sıvı miktarı
running i. koşmaca
running s. aralıksız
running s. cari
running s. devamlı
running s. düz
running s. sarılgan
running s. işleyen
running s. akan
running s. kolay geçen
running s. akar
running s. peşpeşe
running s. cılk (yara)
running s. sürüngen (bitki)
running s. müteharrik
running s. arka arkaya
running s. cerahatli
running s. genel
running s. tekrarlanmış
running s. bitişik (elyazısı)
running s. işlek
running s. iltihaplı
running s. koşmaya elverişli
running s. geçer
running s. sıvı
running s. sürekli
running s. koşarak yapılan
running s. koşan
running s. çalışan
running s. irinli
running s. lineer
running s. doğrusal olarak ölçülen
running s. belirsiz
running s. değişime açık
running s. muallakta
running s. devam eden
running s. beklemede
running s. koşarak başlatılan
running s. hızlı başlayan
running s. koşmaya uygun
running s. koşu eğitimli
running s. çekilerek hareket eden
running s. sürüklenerek taşınan
running s. çekilen
running s. sürüklenen
running s. kolayca kayan
running s. gerileyen
running s. mevcut
running s. geçerli
running s. güncel
running s. etkili
running s. hakim
running s. tekrarlanan
running s. tekrar eden
running zf. üst üste
running zf. ardışık olarak
running zf. peş peşe gelecek şekilde
running zf. birbirini izleyerek
running zf. arka arkaya
Technical
running i. akma (seramik boyama)
running i. işleme
running s. çalışır durumda
running s. çalışır
running s. çalışan
running s. palanga bloku ile ilgili
running s. hareketli makara bloku ile ilgili
running s. makaranın aşağı inişi ile ilgili
running s. palanganın inişi ile ilgili
Computer
running expr. çalışıyor
Automotive
running i. kayma
Marine
running i. selviçe
running s. portatif
running s. hareket ettirilebilir
running s. yerinden oynatılabilir
Medical
running s. akıntılı
running s. sızıntılı
Printing
running s. her sayfanın en üstünde basılan
running s. her sayfanın en altında basılan
Food Engineering
running i. yürütme
Zoology
running s. (at) dört nala koşan
running s. (at) son sürat giden
running s. (at) koşu eğitimi olan
Botanic
running s. (bitki) tırmanan
running s. (bitki) sarmaşık türünden
Sport
running i. koşu
running i. yarış
running i. yarışma
running i. koşma becerisi
running i. koşma gücü
running i. koşma kuvveti
running i. koşu yüzeyinin durumu
running i. oyuncunun topu rakip takımı geçerek sürdüğü bir futbol oyunu
running i. koşarak top yürütme
running i. koşarak top sürme

"running" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
running mate i. koşu arkadaşı
running knot i. ilmik
running gear i. araç alt düzeni
a running battle i. uzun süren bir ihtilaf
running hand i. el yazısı
running water i. akak
running operation i. iniş operasyonu
running rigging i. selviçe
running time i. gösterim süresi
running away i. firar
running mate i. aynı takımda yarışan at
running water i. akar su
running water i. akarsu
running account i. anında verilen haber
running mate i. aynı partiden seçime katılan aday
running casing i. muhafaza borusunun indirilmesi
running foot i. bilgi notu
running knot   i. ilmik  
running fire i. yaylım ateşi
running commentary i. röportaj
free running i. avara
running cost i. işletme gideri
running head i. dizi başlık
running game i. koşu oyunu
running light i. seyir feneri
running shoe i. koşu ayakkabısı
manner of running ( of a certain device) i. çalıma şekli
(battery) running out i. pil bitmesi
(battery) running down i. pil bitmesi
running on gasoline i. benzin yakan
running commentary i. radyo veya televizyona verilen mülakat
running commentary i. canlı yorum
cross-country running i. kros koşusu
running fit i. hareketli geçme
running fit i. oynar alıştırma
running head i. her sayfaya yazılan başlık
running headline i. her sayfaya yazılan başlık
running shoes i. spor ayakkabısı
running shoes i. koşu ayakkabısı
running meter i. metretül
running head i. kitabın her sayfasına yazılan başlığı
running head i. sayfa başlığı
running headline i. kitabın her sayfasına yazılan başlığı
running headline i. sayfa başlığı
running hand i. bitişik elyazısı
running hand i. bitişik el yazısı
running title i. (kitapta) kullanım başlığı
running title i. kısa başlık
running title i. kısaltılmış başlık
running a bath i. küveti suyla doldurma
running water i. musluk/şebeke suyu
running water i. kullanma suyu
running water i. kullanım suyu
running water i. musluk suyu
running of the universe i. evrenin işleyişi
running errands i. angaryaların/ayak işlerinin yapılması
morning running i. sabah koşusu
running field i. koşu sahası
running path i. koşu yolu
mud running i. çamur koşusu
running noose i. kement
running amok i. amok koşusu
rum-running i. alkol kaçakçılığı
running away i. kaçış
running away i. topuklama
running away i. kaçma
running dog i. (özellikle çin komünist propagandasında) aşağılama
running dog i. karşı devrimci çıkarlara hizmet eden kimse
running dog i. karşı devrimci çıkarlara hizmet eden kuruluş
running dog i. uşak
running dog i. dalkavuk
running dog i. şakşakçı
running dog i. yaltakçı
running fight i. düşmanın sürekli takip edildiği kavga
running fight i. sonuca bağlanmayan kavga
running hand i. işlek yazı
running hand i. özensiz güzel yazı
running mate i. (açığı ile bir diğer çalışanın terfi edileceği) silahlı kuvvetler çalışanı
running mate i. arkadaş
running mate i. dost
running mate i. ekip arkadaşı
running mate i. yakın kimse
running-mate i. arkadaş
running-mate i. dost
running-mate i. ekip arkadaşı
running-mate i. yakın kimse
running start i. istek
running start i. güç
running start i. avantaj
running start i. etkili başlangıç
drug-running i. yasadışı uyuşturucuları ülkeye sokma
be out of the running f. yarışmadan elenmiş olmak
be always running somebody down f. bir kimseyi her yerde kötülemek
be in the running f. adaylardan biri olmak
be out of the running f. adaylıktan elenmiş olmak
keep on running down (someone) f. diline dolamak
have one's make up running f. makyajı akmak
be running free f. kayıplara karışmak
be running free f. sırra kadem basmak
keep the meter running f. taksimetreyi açık bırakmak
keep the meter running f. taksimetreyi açık tutmak
leave the meter running f. taksimetreyi açık bırakmak
leave the meter running f. taksimetreyi açık tutmak
leave the meter running f. taksimetreyi çalışır bırakmak
get in the running f. yarışa/rekabete katılmak
leave the water running f. suyu açık bırakmak
running out s. bitmekte olan
running on diesel fuel s. motorin yakan
long-running s. uzun soluklu
running counter s. (birbirine) ters düşen
right-running s. düzgün
right-running s. doğru
right-running s. doğruca
right-running s. doğrudan
smooth-running s. sürtünmeyen
smooth-running s. sorunsuz çalışan
smooth-running s. akıp giden
smooth-running s. etkili bir şekilde çalışan
smooth-running s. sürtünmesiz
at long running zf. uzun vadede
hand running zf. ardışık olarak
hand running zf. peş peşe
hand running zf. sırayla
Phrases
months running i. birbirini izleyen aylar
days running i. birbirini izleyen günler
weeks running i. birbirini izleyen haftalar
years running i. birbirini izleyen yıllar
the lunatics are running the asylum expr. ayaklar baş olmuş başlar ayak
the inmates are running the asylum expr. ayaklar baş olmuş başlar ayak
the lunatics are running the asylum expr. deliler tımarhaneyi ele geçirmiş
the inmates are running the asylum expr. deliler tımarhaneyi ele geçirmiş
don't come running to me if you break your leg expr. bir yerini kırarsan bana gelme
don't come running to me if you break your leg expr. başına bir şey gelirse/bir yerin kırılırsa ben karışmam (bak ona göre)
for two years running expr. iki yıldır
for two days running expr. iki gündür
suspect running on foot expr. şüpheli yaya olarak kaçıyor
out of the running expr. yarışa katılmayan
out of the running expr. yarış dışı
in the running expr. adaylardan biri
in the running expr. kazanma şansı olan
Colloquial
a running start i. hızlı bir başlangıç
a running start i. iyi başlangıç
burglar running out i. kaçan/kaçmakta olan hırsız
be in the running for f. değer olmak
be in the running for f. layık olmak
be in the running for f. kazanma şansı olmak
running high s. (duygular) yoğunlaşmakta
running high s. (duygular) yükselmekte
running high s. (duygular) tırmanmakta
running high s. (duygular) gerilmekte
running high s. (duygular) şiddetlenmekte
running high s. (duygular) hararetlenmekte
running on fumes s. çok az bir enerji/kaynak ile hareket eden
running on fumes s. mecali kalmamış
take a running jump expr. defol git
take a running jump expr. git başımdan
time is running out expr. zaman tükeniyor
take a running jump expr. yok ol
the meter is running expr. tarife işliyor
the meter is running expr. hesap işliyor/birikiyor
the meter is running expr. para yazıyor
you must be tired, because you've been running through my mind all day expr. tüm gün aklımdan çıkmadın
you must be tired, because you've been running through my mind all day expr. tüm gün kafamı meşgul ettin, yorulmuş olmalısın (bir kadını tavlamak için kullanılan klişe bir söz)
Idioms
running about like a headless chicken i. ne yapacağın bilmez şekilde koşuşturma
running about like a headless chicken i. deli dana gibi sağa sola dalma
a running battle i. çok uzun zaman süren savaş
a running battle i. uzun süren tartışma
a running battle i. uzun süren kavga
a running battle i. uzun süren mücadele
tension running high i. yükselen gerilim
running gag i. bir hikayede tekrarlayan şaka
running gag i. bir hikayede tekrar tekrar değinilen mizah unsuru
running joke i. tekrarlanan şaka/espri
running joke i. süregelen şaka/espri
a running battle i. uzun süren anlaşmazlık
a running battle i. süregelen anlaşmazlık/çekişme/tartışma
a running battle i. devam eden anlaşmazlık/çekişme/tartışma
a running start i. avantajlı bir başlangıç
a running start i. bir sıfır önde başlangıç
running smobble [obsolete] i. bir şeyi çalıp oradan koşarak kaçacak olan suç ortağına/ortaklarına verme
be running around like a headless chicken f. ne yapacağın bilmez şekilde koşuşturmak
be running around like a headless chicken f. deli dana gibi sağa sola dalmak
be running about like a headless chicken f. başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak
be running about like a headless chicken f. deli dana gibi dolanmak
be running about like a headless chicken f. deli dana gibi kaçmak/koşturmak
be running about like a headless chicken f. telaşla koşturmak
be running about like a headless chicken f. ipini koparmış dana gibi hareket etmek
be running with the hare and hunting with the hounds f. acem kılıcı gibi olmak
be running like the devil's chasing f. arkasından şeytan kovalıyormuş gibi koşmak
be running like the devil's chasing f. arkasından şeytan kovalıyormuşcasına koşmak
hit the ground running f. büyük bir şevkle/hemen kolları sıvamak
be fighting a running battle f. bitmek bilmeyen bir mücadele vermek
do all the running f. bütün her şeyi/işi yapan olmak
make all the running f. bütün her şeyi/işi yapan olmak
be up and running f. düzgün ve sorunsuz çalışmak
be up and running f. düzgün işlemek
be running around like a headless chicken f. çıldırmış gibi ortalarda dolanmak
be running on fumes f. çok az bir enerji/kaynak ile hareket etmek
hit the ground running f. güne dinç başlamak
be out of the running f. göz doldurmamak
get off to a running start f. hızlı/iyi bir başlangıç yapmak
be running on fumes f. mecali kalmamak
be fighting a running battle f. sonu gelmeyen bir mücadele vermek
be running on vapors f. sadakayla geçinmek
be running on empty f. sıfırı tüketmek
be running on empty f. yeni fikirler vb. bulamamak
be running on vapors f. yakıtı bitmek
be out of the running f. üzerinde düşünülmeye değmemek
be out of the running f. üzerinde durmaya değer olmamak
be fighting a running battle f. yılan hikayesine dönen bir mücadele vermek
give (one) running shoes f. (biriyle olan bir şeye) birdenbire son vermek
give (one) running shoes f. (biriyle olan bir şeye) aniden son vermek
give (one) running shoes f. (biriyle olan bir şeye) beklenmedik bir şekilde son vermek
give (one) running shoes f. (birini) paldır küldür kovmak
give (one) running shoes f. (birinin) kıçına tekmeyi vurmak
give (one) running shoes f. (birini) kapı dışarı etmek
give (one) running shoes f. (birini) defetmek
start a hare (running) f. bir konuda tartışma başlatmak
bow out of the running f. seçimden/yarıştan çekilmek
bow out of the running f. seçimi/yarışı bırakmak
bow out of the running f. seçimden/yarıştan ayrılmak
bow out of the running f. seçime/yarışa katılmaktan vazgeçmek
be running around in circles f. yerinde saymak
be running around in circles f. dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmek
be running around in circles f. aynı şeyin/noktanın etrafında dönüp durmak
be running around in circles f. bir ilerleme kaydedememek
be running around in circles f. boşa zaman/enerji harcamak
be running around in circles f. boşa kürek çekmek
be running round in circles [uk] f. yerinde saymak
be running round in circles [uk] f. dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmek
be running round in circles [uk] f. aynı şeyin/noktanın etrafında dönüp durmak
be running round in circles [uk] f. bir ilerleme kaydedememek
be running round in circles [uk] f. boşa zaman/enerji harcamak
be running round in circles [uk] f. boşa kürek çekmek
be running around like a headless chicken [uk] f. ne yapacağını bilmez şekilde koşuşturmak
be running around like a headless chicken [uk] f. deli dana gibi sağa sola dalmak
be running around like a headless chicken [uk] f. çıldırmış gibi ortalarda dolanmak
be running around like a headless chicken [uk] f. kontrolsüz/düzensiz bir şekilde hareket etmek/davranmak
be running around like a chicken with its head cut off [us] f. ne yapacağını bilmez şekilde koşuşturmak
be running around like a chicken with its head cut off [us] f. deli dana gibi sağa sola dalmak
be running around like a chicken with its head cut off [us] f. çıldırmış gibi ortalarda dolanmak
be running around like a chicken with its head cut off [us] f. kontrolsüz/düzensiz bir şekilde hareket etmek/davranmak
be running on empty f. mecali kalmamak
be running on empty f. bitip tükenmek
be running on empty f. hiç enerjisi/gücü kalmamak
be running on empty f. açlıktan ölmek
be running on empty f. açlıktan hiç enerjisi/gücü kalmamak
be running on empty f. silinip süpürülmek (yiyecek, kaynak)
be running on empty f. tamamen tüketilmek/bitirilmek
come running f. koşarak gelmek
come running f. koşa koşa gelmek
come running f. heyecanla gelmek
come running f. hevesle gelmek
come running f. koşup gelmek
make the running f. yarışmanın hızını belirlemek
make the running f. yarışmak
make the running f. yarışta nasıl koşulacağını göstermek
make the running f. referans oluşturmak
make the running f. tempoyu/hızı belirlemek
take up the running f. yarışta/koşuda/at yarışında lider olmak
take up the running f. yarışta/koşuda/at yarışında birinci gelmek
take up the running f. yarışta/koşuda/at yarışında başı çekmek
take up the running f. yarışı/koşuyu/at yarışını almak
in the running s. yarışmacı olarak katılan
in the running s. yarışa katılan
in the running s. (yarış) kazanma şansına sahip
off to a running start s. hızlı/iyi bir başlangıç yapmış
sands are running out expr. çok yakında
the sands (of time) are running out expr. vakit azalıyor
the inmates are running the asylum expr. ayaklar baş başlar ayak oldu
the lunatics are running the asylum expr. ayaklar baş başlar ayak oldu
sands are running out expr. vakit azalıyor
the sands (of time) are running out expr. zaman daralıyor
the inmates are running the asylum expr. ayaklar baş başlar ayak olmuş
the lunatics are running the asylum expr. ayaklar baş başlar ayak olmuş
sands are running out expr. zaman daralıyor
the sands (of time) are running out expr. az kaldı
the inmates are running the asylum expr. ayaklar baş olmuş başlar ayak
the lunatics are running the asylum expr. ayaklar baş olmuş başlar ayak
sands are running out expr. az kaldı
the sands (of time) are running out expr. süre bitmek üzere
the inmates are running the asylum expr. deliler tımarhaneyi ele geçirmiş
the lunatics are running the asylum expr. deliler tımarhaneyi ele geçirmiş
sands are running out expr. süre bitmek üzere
running hither and thither expr. fellik fellik
off and running expr. hareke geçmiş
out of the running expr. kazanma şansı yok
running with the hare and hunting with the hounds expr. ne şiş yansın ne kebap
off and running expr. yarışa başlamış
the meter is running expr. masraf artıyor
the meter is running expr. maliyet artıyor
the meter is running expr. hesap kabarıyor/yükseliyor
the meter is running expr. bedel yükseliyor/ağırlaşıyor
up and running expr. sorunsuz çalışan
up and running expr. düzgün işleyen
up and running expr. yeni açılmış
up and running expr. yeni lansmanı yapılmış
up and running expr. açılmış ve işlemekte/çalışmakta
up and running expr. yeni faaliyete girmiş
up and running expr. açılmış ve faaliyet göstermeye başlamış
(the) clock is running expr. vakit daralıyor
(the) clock is running expr. vakit doluyor
(the) clock is running expr. zaman azalıyor/daralıyor
for (some) days running expr. arka arkaya (birkaç) gün
for (some) days running expr. (belli bir sayıda) gündür
for (some) months running expr. arka arkaya (birkaç) ay
for (some) months running expr. (belli bir sayıda) aydır
for (some) weeks running expr. arka arkaya (birkaç) hafta
for (some) weeks running expr. (belli bir sayıda) haftadır
for (some) years running expr. arka arkaya (birkaç) yıl
for (some) years running expr. (belli bir sayıda) yıldır
in the running expr. kazanma şansı olan
in the running expr. kazanmaya aday olan
in the running expr. adaylardan biri
out of the running expr. kazanma şansı olmayan
out of the running expr. kazanmaya aday olmayan
out of the running expr. adaylardan değil
Speaking
how long have you been running this place? expr. burayı ne kadardır işletiyorsun?
how long have you been running this place? expr. burayı ne süredir işletiyorsunuz?
I'm running a little late expr. biraz geç kalıyorum
how long have you been running this place? expr. burayı ne süredir işletiyorsun?
how long have you been running this place? expr. burayı ne kadardır işletiyorsunuz?
my nose is running expr. burnum akıyor
we are running out of time expr. fazla zamanımız kalmadı
I'm running late expr. geç kalıyorum
I am running an internet cafe expr. internet cafe işletiyorum
the tap is running expr. musluk akıyor
don't leave the tap running expr. musluğu açık bırakma
he was running down her expr. onu kötüledi
your mascara's running expr. rimelin akmış
your mascara's running expr. rimelin akıyor
I'm not running after you expr. peşinden koşmayacağım
keep the meter running expr. taksimetreyi açık bırak
we are running out of salt expr. tuzumuz bitiyor
leave the meter running expr. taksimetreyi çalışır bırak
keep the meter running expr. taksimetreyi açık tut
we are running low on salt expr. tuzumuz bitiyor
leave the meter running expr. taksimetreyi açık bırak
leave the meter running expr. taksimetreyi açık tut
we are running out of time expr. zamanımız daralıyor
we are running out of time expr. zaman daralıyor
time is running out expr. zaman azalıyor
I'm running out of time expr. zamanım tükeniyor
we're running out of time expr. zamanımız azalıyor
we're running out of time expr. vaktimiz azalıyor
we're running out of time expr. vaktimiz tükeniyor
we are running out of time expr. zaman azalıyor
time is running out expr. zaman daralıyor
we are running out of time expr. zamanımız azalıyor
we're running out of time expr. zamanımız tükeniyor
Trade/Economic
running account i. açık hesap
running days i. astarya günlerinde tatiller dahil sayılan günler
running days i. birbirini izleyen günler
current running account i. cari hesap
running account i. cari hesap
running down clause i. çarpışma klozu
the running account i. cari hesap
running costs i. cari masraflar
running expenses i. cari masraflar
running expenses i. cari giderler
running cost i. değişken maliyet
running bills i. dolaşımdaki senetler
running expenses i. dönem giderleri
daily running cost i. günlük işletme masrafı
daily running cost i. günlük işletme maliyeti
running expenses i. genel giderler
daily running cost i. günlük maliyet
running record i. hareketlerin sürekli izlendiği kayıt
running cash i. işleyen para
running cost i. işletme masrafları
book running lead manager i. lider yönetici
running form i. rapor şeklinde sunulan finansal tablo
running form statement i. rapor şeklinde sunulan finansal tablo
running form i. rapor şekli
running debts i. sabit borçlar
running numbers i. seri numaralar
running bills i. tedavüldeki senetler
running bale i. satışa hazır pamuk balyası
Law
running down clause i. çatma klozu
running down case i. çarpışmadan doğan tazminat davası
running contract i. yürürlükteki kontrat
running contract i. yürürlükteki sözleşme
Politics
running-mate i. eş aday
running-mate i. seçimde ikinci derece göreve aday olan kimse
Insurance
running down clause i. çatışma klozu
running down clause i. nakliyat tekne sigortasında çarpışmadan ötürü üçüncü şahısların yol
Media
long-running s. uzun süre ile yayınlanan
long-running s. uzun süre ile sergilenen
long-running s. uzun süreli
Advertising
running text i. esas ilan metni
running text i. esas reklam metni
Technical
running-in-period i. alıştırma süresi
running stratum i. akıcı zemin katmanı
running water i. akan su
running sand i. akıcı kum
running ground i. akıcı zemin
idle running i. avara çalışma
no-load running i. boşta çalışma
idle running i. boşta çalışma
electrostatic field by a running light conveyor belt i. çalışan hafif konveyör bandın oluşturduğu elektrostatik alan
running speed i. çalışma hızı
running time i. çalışma süresi
running out pit i. cam akıtma havuzu
running speed i. çalışma devri
running clearance i. çalışma boşluğu
running average time i. çalışma ortalama süresi
running temperature i. çalışma sıcaklığı
running hours i. çalışma süresi
measurement of the electrostatic field generated by a running light conveyor belt i. çalışan bantın oluşturduğu elektrostatik alanın ölçümü
running-up time i. devreye girme zamanı
true running test i. düzgün dönme testi
smooth running i. düzgün çalışma
running lights i. farlar
rough running i. gürültülü çalışma
day running lamp i. gündüz seyir feneri
running time i. gösterim süresi
drl -daytime running lamp i. gün ışığında çalışan lamba
running time i. gitme zamanı
running gate i. giriş oluğu
running sand i. hareketli kum
running speed i. hareket hızı
running gear i. hareket dişlisi
running gear i. hareket donanımı
running cost i. işletme gideri
running yarn i. iplik akışı
running speed i. işleme hızı
running test i. işleme denemesi
running costs i. işletme masrafları
running knot i. kanar budak
running mold i. kaydırma şablon
running ground i. kayar zemin
running of the belt i. kayış hareketi
boiler running hours i. kazanın çalışma saati
parallel running i. koşut çalışma
running screed i. korniş profili şablon kılavuzu
parallel running i. koşut işletim
running of travelers i. kopçanın alıştırılması
running mold i. korniş şablonu
running-in filter i. makine ilk çalıştırma filtresi
running pre-configure verify i. ön yapılandırma doğrulamasını çalıştırma
pilot running i. pilot işletim
parallel running i. paralel çatıştırma
pilot running i. pilot koşum
day running lamp i. pozisyon lambası
running of a program i. programın yürütümü
centrifugal running i. santrifüj şurubu
smooth running i. sarsıntısız çalışma
slow running i. rölanti
vibrationless running i. sarsıntısız çalışma
running time i. seyir süresi
running end i. serilen uç
free running i. serbest hareketli
quiet running engine i. sessiz çalışan makine
silent running i. sessiz çalışma
running gear i. seyir dişlisi
silent running test i. sessiz çalışma testi
running sand i. serbest kum
running speed i. seyir hızı
railroad running gear i. şasi ve dingil takımları
running-up time i. start zamanı
running sand i. suya doygun kum
bottom running i. tabandan döküm
circular cross-section conduit running full i. tam akışlı dairesel kesitli kanal
running turbine components i. türbin hareketli parçaları
rough running i. titreşimli çalışma
running the installation i. tesisin işletilmesi
base load running i. temel yükte çalışma
running device and connecting nut i. tahditli makara tertibatı
table running lengthwise i. uzun bar masası
running key system i. zincirleme anahtar sistemi
running foot i. yinelenen altlık
no-load running i. yüksüz çalışma
running footing i. yinelenen altlık
running heading i. yinelenen başlık
running buffer i. yürütme tamponu
running time i. (film) projeksiyon süresi
running boards i. pruvadan kıç bölümüne kadar uzanan, gemi yelken direği ile yürütülürken üzerinde yürünen bir bölüm
running gear i. lokomotifin çalışan ve taşıyan bölümleri
running gear i. makinenin işleyen ve taşıyan bölümleri
free running s. serbest devinimli
free-running s. çevresel bir faktörün periyodik olarak etkilemediği (süreç)
leave the device running on expr. cihazı çalışır konumda bırak
Computer
running text i. akar gövde metni
applications running i. çalışan uygulamalar
running queries i. çalışan sorgu sayısı
running tasks i. çalışan görevler
running total in i. değişen toplam
free-running speed i. denge hızı
running sum i. geçerli toplam
already running i. halen çalışmakta
running of a program i. izlencenin yürütülmesi
parallel running i. koşut çalışma
parallel running i. koşut işletim
running shoes i. koşu ayakkabısı
pilot running i. pilot koşum
pilot running i. pilot işletim
parallel running i. paralel çalıştırma
running of a program i. programın yürütülmesi
total running i. toplam çalışan
running out of memory i. yetersiz bellek