Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
çalışır
"çalışır"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
çalışır
on
s.
2
Genel
çalışır
driven
s.
3
Genel
çalışır
up
s.
Technical
4
Teknik
çalışır
up
s.
5
Teknik
çalışır
running
s.
Computer
6
Bilgisayar
çalışır
on
expr.
"çalışır"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 106 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
çalışır halde olma
operativeness
i.
2
Genel
çalışır durum
order
i.
3
Genel
çalışır durumda
operating state
i.
4
Genel
çalışır durum
enabled state
i.
5
Genel
suçluların suç mahallinden çabuk kaçabilmesi için çalışır durumda bırakılan araba
getaway car
i.
6
Genel
çalışır duruma getirmek
make functional
f.
7
Genel
çalışır hale getirmek
make functional
f.
8
Genel
çalışır duruma getirmek
bring something to good working order
f.
9
Genel
çalışır duruma getirmek
operationalise
f.
10
Genel
çalışır duruma getirmek
operationalize
f.
11
Genel
çalışır hale sokmak
operationalise
f.
12
Genel
çalışır hale sokmak
operationalize
f.
13
Genel
çalışır kılmak
enable
f.
14
Genel
çalışır duruma getirmek
make operable
f.
15
Genel
çalışır durumda olmak
be in working order
f.
16
Genel
çalışır vaziyette olmak
be in working order
f.
17
Genel
taksimetreyi çalışır bırakmak
leave the meter running
f.
18
Genel
çalışır gibi yapmak
soldier
f.
19
Genel
çalışır vaziyette
in condition
s.
20
Genel
çalışır halde, çalıştırılmış
switched on
s.
21
Genel
çalışır durumda
in-service
s.
22
Genel
çalışır/çalışan durumda
workwise
s.
23
Genel
çalışır vaziyette
energic
s.
24
Genel
uygun bir şekilde çalışır halde
okay
s.
25
Genel
yeterli bir şekilde çalışır halde
okay
s.
26
Genel
çalışır durumda olan
in
s.
27
Genel
çalışır vaziyette
in working condition
zf.
28
Genel
çalışır bir pozisyonda
workways
zf.
29
Genel
fiilen çalışır durumdayken (ödenek alma)
wae (while actually employed) [us]
kısalt.
Phrasals
30
Öbek Fiiller
çalışır hale gelmek
fall in
f.
31
Öbek Fiiller
çalışır vaziyette tutmak
keep on
f.
32
Öbek Fiiller
bir şeyi bağlayıp çalışır hale getirmek
hook something up
f.
33
Öbek Fiiller
(bir şeyi) açık/çalışır vaziyette bırakmak
leave (something) on
f.
34
Öbek Fiiller
açık/çalışır vaziyette bırakmak
leave on
f.
Phrases
35
İfadeler
çalışır halde
in working order
expr.
36
İfadeler
çalışır vaziyette
in working order
expr.
37
İfadeler
çalışır durumda
in working order
expr.
Proverb
38
Atasözü
yalnızca aptallar ve atlar çalışır
only fools and horses work
39
Atasözü
boş beyin kötülüğe çalışır
idle brain is the devil's workshop
Colloquial
40
Konuşma Dili
çalışır durumda olmak
be on
f.
41
Konuşma Dili
çalışır durumda
all right
s.
42
Konuşma Dili
çalışır durumda
all right
s.
Idioms
43
Deyim
çalışır vaziyette tutmak
hold in play
f.
44
Deyim
tekrar/yine çalışır/işler durumda olmak
be back in business
f.
45
Deyim
birçok kez onarım görse de hâlâ çalışıyor/çalışır durumda olmak
take a licking but keep on ticking
f.
46
Deyim
çalışır hale gelmek
come online
f.
47
Deyim
çalışır hale gelmek
go on line [us]
f.
48
Deyim
kafası basar/çalışır olmak
have something on the ball
f.
49
Deyim
kafası basar/çalışır olmak
have on the ball
f.
50
Deyim
bir motordaki tüm silindirleri çalışır halde tutmak
work on all cylinders
f.
51
Deyim
çalışır olmak
be on stream [uk]
f.
52
Deyim
tüm silindirler devrede/çalışır durumda olmak
fire on all cylinders
f.
53
Deyim
kafası basar/çalışır olmak
have something/a lot on the ball [us]
f.
54
Deyim
(bir şeyi) çalışır halde tutmak
keep (something) on (its) feet
f.
55
Deyim
çalışır durumda
in good shape
expr.
56
Deyim
düzgün çalışır halde
in good shape
expr.
57
Deyim
çalışır halde/durumda
on its feet
expr.
58
Deyim
çalışır vaziyette
in business
expr.
Speaking
59
Konuşma
bu araba benzinle çalışıyor/çalışır
this car runs on gas
expr.
60
Konuşma
güneş enerjisiyle çalışır
it runs on solar power
expr.
61
Konuşma
fındık fıstığa sadece maymunlar gelir/çalışır
if you pay peanuts you get monkeys
expr.
62
Konuşma
o haftanın 5 günü çalışır
he works 5 days per week
expr.
63
Konuşma
taksimetreyi çalışır bırak
leave the meter running
expr.
Trade/Economic
64
Ticaret/Ekonomi
devlet otoritesinin özel şirketlere verdiği kamu yararına çalışır belgesi
certificate of public convenience and necessity
i.
65
Ticaret/Ekonomi
kamu yararına çalışır sertifikası
certificate of public convenience and necessity
i.
Industry
66
Sanayi
asgari çalışır ürün
minimum viable product
i.
Technical
67
Teknik
çalışır duruma getirme
loading
i.
68
Teknik
çalışır durumda takçıkar aygıt tepsi simgesi
hot pluggable devices tray icon
i.
69
Teknik
çalışır durumdayken elle taşınamayan elektronik donanım
electronic equipment not portable by hand while working
i.
70
Teknik
çalışır durumda takçıkar aygıtı
hot pluggable device
i.
71
Teknik
çalışır durum
operating state
i.
72
Teknik
makine çalışır haldeyken parçalarının takılıp çıkarılabilmesi
hot plugging
i.
73
Teknik
makine çalışır haldeyken parçalarının takılıp çıkarılabilmesi
hot swapping
i.
74
Teknik
pervane ile çalışır
propeller driven
i.
75
Teknik
sürekli çalışır fırın
continuous kiln
i.
76
Teknik
(elektronik cihazı) kapıya uygun çalışır hale getirmek
gate
f.
77
Teknik
basınçlı hava ile çalışır
air-driven
s.
78
Teknik
çalışır durumda yerleştirilebilir
hot-insertable
s.
79
Teknik
çalışır durumda
operative
s.
80
Teknik
çalışır durumda çıkarılabilir
hot-removable
s.
81
Teknik
çalışır durumda sökülebilir
hot-removable
s.
82
Teknik
çalışır durumda
running
s.
83
Teknik
çalışır durumda
loaded
s.
84
Teknik
çalışır durumda
in operation
s.
85
Teknik
çalışır durumda
on
s.
86
Teknik
elle çalışır
hand-operated
s.
87
Teknik
elle çalışır
hand-driven
s.
88
Teknik
kendiliğinden çalışır
self-propelled
s.
89
Teknik
çalışır durumda kalmak için düzenli bakım gerektiren
high-maintenance
s.
90
Teknik
cihazı çalışır konumda bırak
leave the device running on
expr.
Computer
91
Bilgisayar
çalışır durum
enabled state
i.
92
Bilgisayar
çalışır kılmak
enable
f.
93
Bilgisayar
yalnızca çalışır olduğunda
only when up
expr.
94
Bilgisayar
bir kere yaz, her yerde çalışır
wore (write once, run everywhere)
kısalt.
Informatics
95
Bilişim
çalışır durum
enabled state
i.
Telecom
96
Telekom
çalışır durumda
in service
s.
Electric
97
Elektrik
çalışır haldeki bir makinenin elektrik aksamının bakımını yapan elektrikçi
wireman
i.
Mechanic
98
Mekanik
aynı anda ve beraber çalışır duruma getirme
synchronisation
i.
99
Mekanik
aynı anda ve beraber çalışır duruma getirme
synchronization
i.
100
Mekanik
çalışır hale gelmek
trip
f.
Aeronautic
101
Havacılık
yakıtla çalışır turbo jet motor
fuel turbine jet unit
i.
Archaic
102
Eski Kullanım
çalışır halde
awork
zf.
103
Eski Kullanım
çalışır halde
aworking
zf.
Engineering
104
Engineering
(dijital elektronik devre elemanını) çalışır hale getirmek
enable
f.
Slang
105
Argo
(ısıtmak amacıyla) çalışır durumda bırakılan araba
puffer car
i.
106
Argo
aklı yavaş çalışır
he doesn't know christmas from bourke street
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of çalışır
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy