taken - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

taken

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"taken" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
General
taken s. alınmış

"taken" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 351 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
being taken away i. götürülme
General
the average daily earning taken as basic to premium i. ortalama günlük kazanç
a thing taken by theft i. haram mal
oath taken by an expert i. ehlivukufun yemini
the average daily earning taken as basic to premium i. prime esas
precaution taken i. alınan tedbir
measure taken i. alınan tedbir
measures taken i. alınan önlemler
payment taken i. alınan ödeme
precautions taken i. alınan önlemler
payment taken i. alınan ücret
decisions taken i. alınan kararlar
taken decisions i. alınan kararlar
decisions taken by i. alınan kararlar
decision taken i. alınan karar
compulsory measures (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
obligatory precautions (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
mandatory precautions (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
measures that must be taken i. alınması zorunlu önlemler
mandatory measures (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
obligatory measures (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
compulsory precautions (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
the lessons taken from i. çıkarılan dersler
the lesson taken from i. -den çıkarılan ders
taken-for-grantedness i. sorgulanmaksızın kabul edilme durumu
taken-for-grantedness i. cepte sanma/diye düşünme durumu
being taken away i. götürülme
be taken aback f. şaşırıp kalmak
be taken in f. tongaya basmak
be taken up with f. ile meşgul olmak
be taken ill f. hasta olmak
be taken into consideration f. dikkate alınmak
have one's photo taken f. resim çektirmek
be taken with f. etkilenmek
have one's photo taken with someone (a celebrity etc) f. resim çekilmek
taken over f. devralmak
be taken aback f. şaşalamak
be taken aback f. şaşırtmak
be taken with fear f. korkuya kapılmak
be taken ill f. hastalanmak
be taken with f. kapılmak
be taken into account f. sayılmak
taken as granted f. bahşedilmiş gibi saymak
be taken by f. bayılmak
have one's electrocardiogram taken f. elektro çektirmek
be taken by f. hoşlanmak
be taken in f. dolaba girmek
be taken unawares f. boş bulunmak
be taken short f. sıkışmak
be taken aback f. şaşırmak
be taken in f. keleğe gelmek
be taken f. tutulmak
be taken seriously f. kaale alınmak
be taken out of circulation f. tedavülden kalkmak
be taken in by f. aldanmak
be taken with f. hoşlanmak
be taken aback at/by f. -e çok şaşırmak
be taken captured f. esir düşmek
be taken in f. aldanmak
be taken ill f. yatağa düşmek
be taken aback by f. çok şaşırmak
have one's photo taken f. fotoğraf çektirmek
taken as granted f. bahşedilmiş saymak
have one's photograph taken f. resim çektirmek
be taken as a reference f. referans alınmak
be taken as references f. referans alınmak
make the minutes taken f. zabıt tutturmak
be taken short f. abdesti gelmek
(a garment/cloth etc) be taken f. daraltılmak
get someone taken one's photo f. resim çektirmek
have someone taken one's photo f. resim çektirmek
be taken to hospital f. hastaneye götürülmek
be taken seriously f. ciddiye alınmak
be taken prisoner f. esir düşmek
have a souvenir photograph taken f. hatıra fotoğrafı çektirmek
have a souvenir photo taken f. hatıra fotoğrafı çektirmek
be taken to the job f. işe alınmak
be taken into custody f. gözaltına alınmak
be taken prisoner f. tutsak alınmak
be taken on f. işe alınmak
be taken in f. kandırılmak
no offense taken f. üstüne alınmamak
no offense taken f. üzerine alınmamak
be taken captive f. esir alınmak
be taken no notice f. gözardı edilmek
be taken no notice f. göz ardı edilmek
be taken unawares f. hazırlıksız yakalanmak
be taken unawares f. gafil avlanmak
have one's photo taken f. fotoğraf çekilmek
be taken to task f. zılgıtı yemek
be taken to task f. azar işitmek
be taken for a ride f. para kaptırmak
be taken f. para kaptırmak
be taken to the cleaners f. para kaptırmak
be taken for a ride f. dolandırılmak
be taken to the cleaners f. dolandırılmak
be taken f. dolandırılmak
be taken as a basis f. esas alınmak
be taken as a basis f. baz alınmak
be taken aback at f. -e şaşakalmak
be taken aback by f. -e şaşakalmak
be taken for a fool f. enayi yerine konmak
be taken aback f. afallamak
lose one's life in the hospital he/she was taken f. kaldırıldığı hastanede yaşamanı yitirmek
be taken to emergency room f. acile kaldırılmak
be taken to accident and emergency f. acile kaldırılmak
be taken to emergency f. acile kaldırılmak
be taken to a&e f. acile kaldırılmak
die in the hospital where he/she was taken f. kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmek
be taken to hospital with suspected broken leg/arm f. kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak
be taken to hospital suffering a suspected broken leg/arm f. kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak
die in the hospital where he/she was taken f. kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmek
be taken to court f. mahkemeye çıkarılmak
be taken into account f. nazarı itibara alınmak
have something taken in f. elbiseyi daraltmak
have something taken in f. elbise daraltmak
be taken into account f. hesaba katılmak
be taken prisoner by f. tarafından esir alınmak
be taken care of f. bakılmak
to be taken to the hospital f. hastaneye kaldırılmak
be taken into custody f. göz altına alınmak
be taken to the orphanage f. yetimhaneye alınmak
be taken to the orphanage f. yetiştirme yurduna alınmak
be taken into consideration f. hesaba katılmak
be taken in the manner f. suçüstü yakalanmak
taken over s. yüklenilmiş
taken place s. meydana gelen
taken off s. çıkartılmış
taken up with s. ile çok meşgul
taken over s. devralınmış
taken with s. abayı yakmış
taken aback s. kafası karışmış
taken aback s. şaşırmış
taken out s. çıkarılan
taken collectively s. topluca alınan
taken for granted s. çantada keklik görülen
when it is taken into consideration zf. dikkate alındığında
Phrasals
taken with (someone or something) f. (birine/bir şeye) vurulmuş
taken with (someone or something) f. (birine/bir şeye) tutulmuş
taken with (someone or something) f. (birine/bir şeye) kapılmış
taken with (someone or something) f. (birine/bir şeye) aşık olmuş
Phrases
action to be taken i. atılacak adım
action to be taken i. alınacak önlem
actions to be taken i. alınacak önlemler
actions to be taken i. alınacak tedbirler
actions to be taken i. atılacak adımlar
actions to be taken quickly i. hızla alınacak aksiyonlar
the lunatics have taken over the asylum expr. ayaklar baş olmuş başlar ayak
the inmates have taken over the asylum expr. ayaklar baş olmuş başlar ayak
the lunatics have taken over the asylum expr. deliler tımarhaneyi ele geçirmiş
the inmates have taken over the asylum expr. deliler tımarhaneyi ele geçirmiş
the action plans to be taken will be defined expr. alınacak aksiyon planları tanımlanacak
when all these reasons are taken into consideration/account expr. bütün bu nedenler düşünüldüğünde
taken together expr. birlikte ele alındığında
taken in its entirety expr. bütünüyle ele alındığında
when taken into account expr. dikkate alındığında
when taken into account expr. düşünüldüğünde
when it is taken into account expr. dikkate alındığında
when it is taken into account expr. düşünüldüğünde
taken all together expr. hepsi birden düşünüldüğünde
cannot be taken hold of expr. yakalanamaz
action to be taken expr. yapılacak hareket
actions to be taken expr. yapılacaklar
action to be taken expr. yapılacak eylem
actions to be taken expr. yapılması gerekenler
should never be taken for granted expr. asla hafife alınmamalıdır
Proverb
mouse that has but one hole is quickly taken her zaman ikinci bir seçeneğin olsun
mouse that has but one hole is quickly taken eşeğini sağlam kazığa bağla
mouse that has but one hole is quickly taken işini sağlama al
Colloquial
seat's taken i. koltuk dolu
be taken aback f. apışıp kalmak
point taken expr. anlaşıldı
someone's taken it expr. biri almış
not that i've taken much advantage of it yet expr. gerçi bundan yeterince faydalandığım pek söylenemez
point taken expr. mesaj anlaşıldı
the dutch have taken holland expr. o haber eskidi
the dutch have taken holland expr. eski bir haber karşısında verilen bir cevap
(is) this taken? expr. burası dolu mu?
(is) this taken? expr. buranın (bu yerin) sahibi var mı?
(is) this taken? expr. burası boş mu?
(is) this taken? expr. burası müsait mi?
Idioms
be taken aback f. birdenbire engellenmek
be taken aback f. birdenbire rahatsız edilmek
be taken in by (someone) f. (biri tarafından) kandırılmak/aldatılmak
be taken in by (someone) f. (birinin/bir şeyin) oyununa gelmek
be taken in by (someone) f. (birine/bir şeye) kanmak/inanmak
be taken in by (someone) f. (biri tarafından) eve/barınağa alınmak
be taken in by (someone) f. (biri tarafından) bakılmak/büyütülmek
be taken in by (someone) f. (biri tarafından)yetiştirilmek/yanına alınmak
be taken in by (someone) f. evlatlık olarak alınmak
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından) kandırılmak/aldatılmak
get taken in (by someone or something) f. (birinin/bir şeyin) oyununa gelmek
get taken in (by someone or something) f. (birine/bir şeye) kanmak/inanmak
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından) eve/barınağa alınmak
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından) bakılmak/büyütülmek
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından)yetiştirilmek/yanına alınmak
get taken in (by someone or something) f. evlatlık olarak alınmak
get taken to task (by someone) f. doğru/uygun şekilde davranması için (biri tarafından) uyarılmak/ikaz edilmek
get taken to task (by someone) f. (biri tarafından) azarlanmak/ağzının payı verilmek
get taken to the cleaners (by someone) f. (biri tarafından) bütün parası temize havale edilmek/bütün parası ütülmek/dolandırılmak
get taken to the cleaners (by someone) f. (birine) ezici bir farkla yenilmek
get taken to the cleaners (by someone) f. (birine karşı) ezilmek
get taken to the cleaners (by someone) f. (birine karşı) hiç varlık gösterememek
get taken to the cleaners (by someone) f. para kaptırmak
get taken to the cleaners (by someone) f. dolandırılmak
get taken to the cleaners (by someone) f. söğüşlenmek
get taken to the cleaners (by someone) f. donuna kadar soyulmak
get taken to the cleaners (by someone) f. sıfırı tüketmek
get taken to the cleaners (by someone) f. soyup soğana çevrilmek
get taken to the cleaners (by someone) f. açık ara yenilmek
get taken to the cleaners (by someone) f. hezimete uğramak
have taken leave of one's senses f. aklından zoru olmak
have taken leave of one's senses f. aklını kaçırmak
have taken leave of one's senses f. aklını yitirmek
be taken with someone or something f. birine/bir şeye vurulmak
be taken unawares f. boş bulunmak
be taken to task f. fırça yemek
have taken leave of one's senses f. mantıklı hareket etmemek
someone's point is well taken f. (...'nın söylediği) doğru bulunmak/onaylanmak/kabul görmek
have one's name taken f. futbolda sarı kart görmek (ve hakemin kılavuzuna ismi yazılmak)
be taken as read f. (herhangi bir sorgulama yapmadan) doğru kabul edilmek
be taken as read f. olduğu gibi kabul edilmek
be taken under the wing of (someone) f. (birinin) kanatları altına alınmak
be taken under the wing of (someone) f. (birinin) koruması altına alınmak
be taken under the wing of (someone) f. (birinin) himayesi altına alınmak
be taken under the wing of (someone) f. (birinin) bakımına alınmak
be taken under the wing of (someone) f. (birinin) yanına alınmak
be taken aback (by somebody/something) f. (biri/bir şey) tarafından şaşkınlığa uğratılmak
be taken aback (by somebody/something) f. (biri/bir şey) yüzünden şoka girmek
be taken aback (by somebody/something) f. (biri/bir şey) yüzünden şaşakalmak
be taken short [uk] f. olmadık bir yerde/zamanda tuvaleti gelmek
be taken short [uk] f. tuvalete sıkışmak
be taken short [uk] f. çok tuvaleti gelmek
be taken short [uk] f. acilen tuvalete gitmesi gerekmek
be taken at face value f. dış görüntüsüne göre değerlendirilmek
be taken at face value f. yüzeysel olarak değerlendirilmek
be taken at face value f. dışarıdan göründüğü gibi kabul edilmek/değerlendirilmek
be taken by surprise f. gafil avlanmak
be taken by surprise f. hazırlıksız yakalanmak
be taken by surprise f. sürpriz olmak
be taken by surprise f. şaşırmak
be taken by surprise f. savunmasız yakalanmak
be taken down a notch (or two) f. ağzının payını almak
be taken down a notch (or two) f. haddi bildirilmek
be taken down a notch (or two) f. dersini almak
be taken down a notch (or two) f. gününü görmek
be taken down a notch (or two) f. ipliği pazara çıkarılmak
be taken down a peg (or two) f. ağzının payını almak
be taken down a peg (or two) f. haddi bildirilmek
be taken down a peg (or two) f. dersini almak
be taken down a peg (or two) f. gününü görmek
be taken down a peg (or two) f. ipliği pazara çıkarılmak
be taken for granted f. cepte görülmek
be taken for granted f. kesin gözüyle bakılmak
be taken for granted f. varsayılmak
be taken for granted f. hafife alınmak
be taken for granted f. değeri bilinmemek
be taken for granted f. çantada keklik sayılmak/görülmek
be taken to task (by someone) f. (biri tarafından) azarlanmak
be taken to task (by someone) f. (biri tarafından) ağzının payı verilmek
be taken to task (by someone) f. (biri tarafından) fırçalanmak
be taken to task (by someone) f. (birinden) laf/azar işitmek
be taken to task (by someone) f. (biri tarafından) sorumlu tutulmak
be taken to the cleaners (by someone) f. (biri tarafından) dolandırılmak
be taken to the cleaners (by someone) f. (biri tarafından) parası çarpılmak
be taken to the cleaners (by someone) f. (biri tarafından) ütülmek
be taken to the cleaners (by someone) f. (biri tarafından) soyulup soğana çevrilmek
be taken to the cleaners (by someone) f. (biri tarafından) üçkağıda getirilmek
be taken to the cleaners (by someone) f. (biri tarafından) hezimete uğratılmak
be taken to the cleaners (by someone) f. (bir tarafından) açık ara yenilmek
be taken up with (someone or something) f. (biri/bir grup) tarafından ilgilenilmek
be taken up with (someone or something) f. (biri/bir grup) tarafından üstlenilmek
be taken up with (something) f. (bir şeyle) meşgul olmak
be taken up with (something) f. (bir şeyle) dolu olmak
be taken up with (something) f. (bir şeyle) ilgilenmek
be taken up with (something) f. (bir şeye) ilgi duymak
be taken up with (something) f. (bir şeye) kendini kaptırmak
be taken with (someone or something) f. (birine/bir şeye) aşık olmak
be taken with (someone or something) f. (birine/bir şeye) tutulmak
be taken with (someone or something) f. (birine/bir şeye) abayı yakmak
taken for dead s. öldü sanılmış
taken for granted s. hafife alınan
taken for granted s. çantada keklik
caught short taken short zf. altına yapmak üzereyken
caught short taken short zf. (tuvalete) sıkışmış bir halde
caught short taken short zf. çişini/kakasını tutarak
caught short taken short zf. (tuvaletini) zorla tutarak
taken for dead expr. ölü gibi
point is well taken expr. doğru bulunmak/onaylanmak/kabul görmek
Speaking
is this seat taken? expr. burası (bu koltuk) boş mu?
when taken into consideration expr. dikkate alındığında
I want to be taken seriously expr. ciddiye alınmak istiyorum
when taken into account expr. dikkate alındığında
make sure he's well taken care of expr. gözünüz gibi bakın ona
make sure she's well taken care of expr. gözünüz gibi bakın ona
I can't tell you how happy I am you've taken that job expr. işe kabul edildiğin için ne kadar sevindim anlatamam
I can't tell you how happy I am you've taken that job expr. işi aldığın için ne kadar sevindim anlatamam
when taken into account expr. nazara alındığında
I should've taken care of her expr. ona göz kulak olmalıydım
when taken into consideration expr. nazara alındığında
none taken expr. üstüme alınmadım
none taken expr. üzerime alınmadım
no offense taken expr. üzerime alınmadım
no offense taken expr. üstüme alınmadım
were the casualties taken to hospital on time? expr. yaralılar hastaneye zamanında götürüldü mü?
Trade/Economic
deposits and guarantees taken i. alınan depozito ve teminatlar
account being taken i. tutulmakta olan hesap
Law
goods taken into custody i. emniyet altına alınan eşyalar
influence of narcotics taken willingly i. ihtiyarı ile kullanılan uyuşturucu madde tesiri
evidence taken on the spot i. mahallinden alınan delil
be taken into the custody of the law f. adli muhafaza altına alınmak
be taken into custody for security reasons f. güvenlik gerekçesiyle polis gözetimine alınmak
Technical
action be taken i. alınacak önlemler
sample taken at random i. rasgele alınan numune
actions to be taken in the event of fire i. yangın durumunda yapılacaklar
actions to be taken in the event of fire i. yangın durumunda yapılması gerekenler
taken apart s. demonte edilmiş
Computer
date taken i. alınan tarih
date taken i. alma tarihi
time taken i. çekildiği saat
place taken i. çekilen yer
date taken i. çekildiği tarih
time taken i. geçen süre
pictures taken expr. çekilen resimler
pictures taken expr. çekilmiş resimler
Construction
matters to be taken into account while carrying out large repairs and renovations and setting up a brand new building i. yeniden yaptırılacak binalarda, büyük onarım ve tadilatlarda dikkat edilecek hususlar
Automotive
measures to be taken against the emission of gaseous pollutants from diesel engines for use in vehicles i. araçlarda kullanılan sıkıştırma ateşlemeli motorlardan çıkan gaz ve partikül kirleticilerin emisyonlarına karşı alınacak tedbirler
measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines i. dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlarına karşı alınan önlemler
measures to be taken against air pollution by gases from positive-ignition engines of motor vehicles i. motorlu araçların pozitif ateşleme sisteminden çıkan gazların neden olduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler
measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines for use in vehicles i. motorlu araçlarda kullanılan dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlara karşı alınan önlemler
measures to be taken against air pollution by emission from motor vehicles i. motorlu taşıtlardan yayılan emisyonların oluşturduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler
Traffic
she/he (have) his/her driving licence taken away f. ehliyetine el konulmak
Medical
tds (to be taken three times a day) i. günde üç kere alınacak (reçetelerde)
blood samples taken postoperatively i. ameliyat sonrası alınan kan örnekleri
blood samples taken preoperatively i. ameliyat öncesi alınan kan örnekleri
average hemoglobin and hematocrit values of blood samples taken postoperatively i. ameliyat sonrası alınan kan örneklerinde hemoglobin ve hematokrit değerlerinin ortalamaları
average hemoglobin and hematocrit values of blood samples taken preoperatively i. ameliyat öncesi alınan kan örneklerinde hemoglobin ve hematokrit değerlerinin ortalamaları
biopsy taken from the skin lesions i. cilt lezyonlarından alınan biyopsi
pill taken to prevent pregnancy i. doğumu önleyici hap
drugs taken in the first trimester i. gebeliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar
medicines taken in the first trimester i. gebeliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar
medicines taken in the first trimester i. hamileliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar
drugs taken in the first trimester i. hamileliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar
be taken into intensive care unit f. yoğun bakıma alınmak
be taken into intensive care f. yoğun bakıma alınmak
taken in toxic doses s. toksik dozlarda alınan
Gastronomy
sweet biscuit taken with lemon sherbet i. şeker böreği
Agriculture
measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines for use in wheeled agricultural or forestry tractors i. tarım veya orman traktörlerinde kullanılan dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlara karşı alınacak tedbirler
Education
measures to be taken during utilization i. kullanım esnasında alınacak tedbirler
Slang
be taken in f. katakulliye gelmek
be taken in f. katakulliye getirilmek